3 yoldaş: Rojin, Fatma ve Erhan

Dosya Haberleri —

  •  Özgürlük saflarında 3 yoldaş Erhan Şahin, Rojin Ramadan ve Fatma Balica, Türk devletinin kimyasal kullanması sonucu şehit düştü. Muhteşem bir direniş gösteren çocuklarıyla onur duyduklarını ifade eden aileler, çocuklarının mücadelelerini sonuna kadar sürdüreceklerini söylüyor.

 

ERDAL BAZ/JİYAN AZAD

İşgalci Türk ordusunun 23 Nisan 2021 günü PKK’yi tümden tasfiye etmek için başlattığı “Pençe-Şimşek” ve “Pençe-Yıldırım” operasyonları HPG gerillasının direnişine ve savaş tünellerine çarpmış ve istediği sonucu elde edememiştir. Gerillanın direnişi karşısında ne yapacağını bilemeyen, savaş tünellerini aşamayan işgalci Türk ordusu, savaş tünellerini aşmak için savaş suçu işleyerek kimyasal silahlar kullandı. Kullanılan kimyasal silahlar, yasaklı gazlar sonucu gerillalar şehit düştü. HPG Basın İrtibat Merkezi, Türk devletinin Werxelê ve Girê Sor direniş alanlarında bulunan savaş tünellerine yönelik kimyasal gazlar kullanması sonucunda şehit düşen gerillaların kimliklerini açıkladı. HPG, 3 Eylül’de Fatma Balica’nın (Özgür Bagok) Girê Sor’da, Rojin Ramadan (Amara Cudî) 5 Ekim’de Werxele’de ve 10 Ekim’de Erhan Şahin de (Têkoşer Zagros) Werxelê’de şehit düştüğünü duyurdu. Aileleri hakikatin peşinden dağlarla buluşan ve Kürdistan’ın cesur, yürekli çocuklarına ilişkin gazetemize konuştu. 

‘Babam ona çok güvenirdi’

1 Ocak 1991 yılında Derik’de dünyaya gelen Rojin Ramadan, yurtsever değerleri güçlü bağlarla bağlı olan bir ailede büyür. Doğarken kekeme doğan Ramadan, durumu onu ne mücadeleden ne de toplumdan koparmaz. İlkokul çağlarında birkaç operasyon ile konuşması düzelen Ramadan’ın ağabeyi Nuşin Ramadan, onun için “Ailenin en güvenli bireyiydi. Evde ne kadar para ve resmi evrak varsa babam sadece ona teslim ederdi” diyerek anlatıyor. 

 

Savaşa kayıtsız kalamadı 

Rojin Ramadan (Amara Cudî)

Kürdistan Özgürlük Mücadelesini erken yaşlarda tanımaya başlayan Rojin Ramadan, Rojava’daki savaşa kayıtsız kalamayarak 2013 yılında gerilla saflarına katılır. Genç bir kadın olarak özgürlük mücadelesini kesintisiz sürdürerek sürecin ruhuna denk bir komutan olan Rojin, mütevazi ve emekçi kişiliğiyle yoldaşları arasında büyük sevgi ve saygı görür. Werxelê Direnişi’nin sembollerinden biri olan Rojin, Apocu çizgide yürüyen genç bir kadın olarak kendisini ideolojik ve askeri alandan yetkinleştirir. 

Savaşta yer aldı

Rojin’in 7 çocuklu bir ailenin içinde büyüdüğünü ifade eden ağabeyi Ramadan, “Amara dilindeki küçük bir problem nedeniyle küçüklükten beri kekemeydi. Bu nedenle ona Xine diyorduk. İlkokul çağına gelince ameliyat oldu ve dili düzeldi. Daha sonrada okula başladı. Sınıfın en çalışkanıydı” diye anlatıyor. Şehit Rojin’in içine kapanık bir çocuk olduğundan bahseden ağabeyi Ramadan, onun 2012’de Şam Üniversitesi Arapca Dili ve Edebiyatı Bölümünü kazandığını söylüyor. Suriye’de iç savaşının başlamasıyla birlikte okula gidemediğinden söz eden ağabey Ramadan, kardeşinin savaşta yerini aldığını belirtiyor. 

Kutlama ile uğurladık

Şehit Rojin’in kendilerine gerillaya katılacağına dair kararını bildirdiğini ifade eden Norşin Ramadan, “Babam onu çok sevdiği için çok üzüldü ama onu sevdiği için kararına saygı duydu. Bu nedenle gerilla saflarına gitme kararını aldığı gün bütün ailenin bir arada olduğu büyük bir kutlama ile onu uğurladık. Bu kutlama bizim son görüşmemiz oldu” diye ifade ediyor. O gün annesinin, “Kazan gel kızım” dediğini aktaran Norşin Ramadan, “O da ‘bizim kaybetme lüksümüz yok anne’ dedi. Rojin’in, şehadet haberini aldığımızda annem, ‘benim kızım kaybetmedi, benim çocuğum kazandı’ dediğini” vurguluyor.

Henüz cenazeyi almadık

Türkiye’nin savaş suçu işleyerek kardeşi ile arkadaşlarını katlettiğini söyleyen Ramadan, uluslararası kamuoyunun sessizliğini eleştiriyor. Kürt halkına saldırılar karşısında birlik olmaktan başka çarelerinin olmadığını sözlerine ekleyen Ramadan, kardeşlerinin mücadelesini sürdüreceklerini söylüyor. Henüz kardeşlerinin cenazesini alamadıklarını sözlerine ekleyen Ramadan, annesinin birçok yerde kimyasal silah kullanımını kınayan açıklamalar yaptığından söz ediyor.

 

‘Yetmedi mi bunca zülüm’

Fatma Balica (Özgür Bagok)

Nisêbîn’de yurtsever ve Kürdistan Özgürlük Mücadelesi’nde bedel veren bir ailenin içinde dünyaya gelen Fatma Balica (Özgür Bagok) ise 1994’te dayısı olan Haci Balica’nın şehadeti, sonraki süreçlerde dört aile ferdinin daha özgürlük saflarında şehit olmalarının ardından yönünü dağlara çevirmiş. Ailesi ve kardeşlerinin geçimini sağlayan tek kişi olmasına rağmen devletin zulmü karşısında sessiz kalmamış ve mücadeleyi yükseltmek için alanlara akın etmiş. 2015’te kuzeni Nusaybin şehir savaşında yerini alıyor ancak kendisinden daha sonra haber alınamıyor. Bu katılım sonrası evleri defalarca işgalci polisler tarafından basılıyor ve çoluk, çocuk aile fertlerinin tamamı işkenceden geçiriliyor. Fatma Balica, bütün bu yaşananlar karşısında tutumu ise annesinin karşısına geçip, “Yetmedi mi bunların zulmü, dur demek gerekmiyor mu artık?” tepkisi oluyor. 

Onurlu yaşadı, onurlu savaştı

Fatma’nın bütün ailenin yükünü omuzladığını ifade eden yengesi Emine Balica, onun güçlü bir kadın olduğundan söz ediyor. Ailede şehadetlerin olması ve baskıların artmasıyla yönünü dağlara verdiğini dile getiren yengesi, Fatma’nın parti içinde kısa bir sürede kendini geliştirdiğini belirtiyor. Fatma’nın hayat dolu olduğundan bahseden yengesi, “Sadece bizim şehidimiz değildir. Bütün Kürt halkının şehididir. Kendisinden öncekiler gibi onurlu yaşadı, onurlu savaştı ve büyük bir onur ile şehadete ulaştı. Heval Özgür gibi insanların bu yaşamda daha fazla kalmaları ve bu karanlığa aydınlık olmaları gerekirdi. Ancak karşısında savaştığımız düşman, insanlık dışı yöntemlerle Özgür’ü bizden aldı” diyor. Fatma’nın cenazesinin onun çok sevdiği ve uğruna mücadele ettiği topraklarda olduğunu vurgulayan yengesi, kimyasal silaha karşı Kürtlerin birlik olması gerektiğini vurgulayarak, mücadeleyi yükseltme çağrısında da bulunuyor.

 

Cizre’den Werxele’ye bir direniş

Erhan Şahin (Tekoşer Zagros)

Erhan Şahin’in (Tekoşer Zagros) ağabeyi Erdal Şahin de 2016 yılında Cizre bodrumlarında Türk devleti tarafından zehirli gazlarla yakılarak katledilenler arasındaydı. İki kardeş Türk devletinin Kürtlere karşı geliştirdiği imha konseptine karşı, Cizre’den Werxelê’ye kadar savaşıp şehit düştüler. Türk devleti yenemediği iki kardeşi de savaş suçu işleyerek katletti.

Türk devletinin çaresizliği

Şahin kardeşlerin ağabeyi Erdem Şahin, “Yalnızca bizim evin içinde kalacak bir yara değil bu; toplumsal bir hafızaya da dönüştü halkımız açısından. Tabi ki her ölüm korkunç bir rüyadan uyanmak gibidir, ama bazı ölümler kabul edersiniz ki o rüyadan hiç uyanmamakla sonuçlanır. Erdal, Cizre bodrumlarında bir damla su olmadan Kürtlere karşı yeri geldiğinde ne kadar barbar olabileceğini gösteren devlet güçleri tarafından yüzlerce yoldaşı ile birlikte yakılarak ölümsüzleşti. Erhan da devletin 40 yıllık savaş konseptinde çaresiz kaldığı zamanlarda kullanmaktan çekinmediği kimyasallarla şehadete ulaştı” diyor.

Gerillaya katıldı

“Kardeşim Erhan mizaç olarak tuttuğunu koparan bir o kadar romantik parti ile tanıştığı zamanlardan itibaren bağlılığı tutarlılığı zerre şaşmaz biriydi” diyen Erdem Şahin, kardeşi Erhan’ı şu sözlerle anlatıyor: ”İki defa cezaevine girdi ikisinde de daha güçlü bir şekilde çıktı. İlkinde Hakkari’de eylemlerde yakalanıp bir yıl Van cezaevinde yattı ikincisinde İzmir 9 Eylül Üniversitesi’nde okurken üniversite eylemlerinden dolayı içeri girdi, bir yıl daha kaldı içeriden çıkar çıkmaz mücadelesini yükseltip gerilla saflarına katıldı. Bir sevdiği de vardı Erhan’ın o da gerillaya katıldı” diyor.

Kendini halkına adadı

Cizre’de katledilen kardeşi hakkında da konuşan Erdem Şahin, “Erdal 2006 yılında Boğaziçi Üniversitesi’ni kazanıp evden gitti. Gittiği günden şehadete ulaştığı güne kadar çalışmaların içinde oldu. Bir an bile kopmadı, geri durmadı. Bir kariyer düşünmedi. Kendini halkına adadı. Bir insan bu kadar mı naif bu kadar mı kırılgan ama konu parti oldu mu bu kadar mı çelikten olabilir. Muazzam  karakteriyle hayatına dokunduğu herkeste derin izler bırakırdı. Erdal’ın duruşundan ilham alıp parti saflarına katılanların sayısını duysanız ağzınız açık kalır. Erdal’ın İzmir’de  kapısını çalmadığı yemeğini yemediği yurtsever ev yoktur. İzmir‘in sokakları Erdal’ın izleriyle dolu” diye belirtiyor. 

Unutulmayacak anlar

Erdal şehadetinden önce Semsûr, Kars Riha ve Amed’de çalışmalar yürüttüğünü anlatan Erdem Şahin, “Erdal babama ‘üniversiteden sonra ben atanıp öğretmen olacak biri değilim parti gençliğinde olmak istiyorum’ deyip evden ayrıldı. Hala da babamı nasıl ikna etti bilemiyorum. Yılda birkaç gün eve uğrar sonra yine giderdi. Böyle kabullenmiştik. Cizre’de olduğundan haberimiz yoktu. Bir gün bir telefon geldi bodrumlardan çıkarılan bir cenazenin üstünde Erdal’ın kimliği çıkmış. Habur sınır kapısına gittik. Kimlik Erdal’ındı ama onu yakmışlardı. Yüzüne bakılmayacak çocuğu kara bir kömüre çevirmişlerdi. Yaşadığım sürece o görüntüyü unutmayacağım” diyor.

Bu iktidar hesap verecek

Erdem Şahin, Türk devletinin gerillalara karşı yasaklı kimyasal silah ve gazlar kullanmasıyla ilgili de şöyle diyor: “Kimyasal silah kullanımı özellikle uluslararası hukukun savaş suçu olarak kabul ettiği ve nihai olarak Lahey adalet divanında yargılamaya götürecek kadar önem atfettiği bir suç olmasına rağmen uluslararası hukuk Erdoğan hükümetine karşı sessiz bir suç ortaklığı içerisinde. Türk ordusunun bu konuda geçmişi temiz olmamasına rağmen kendilerine kimyasal silahlar satılmaktadır. Çıkarlar örtüştüğü sürece batılı devletler sattıkları kimyasalın nerde kullanıldığı ile pek ilgilenmiyorlar. Ama biz biliyoruz ve inanıyoruz ki Irak’ta Saddam rejiminin kimyasal kullanması gibi; Saddam rejimi ile çıkarları ters düştüğü gibi uzun süre boyunca Halepçe Katliamı konusunda susan batı Saddam’ı ipe götüren sebebi de kimyasal da buldu. Elbette şimdiki rejimde bu suçlarının hesabını bir gün ödeyecek.”

‘Werxelê zaferi bizim için onurdur’

İşgalci Türk ordusunun kardeşi Erhan Şahin’in şehit düştüğü yer olan Werxelê’den çekilmesine ilişkin ise Erdem Şahin şunları söylüyor: “Werxelê direniş sahası PKK’nin en zayıf denilen zamanda bile ne kadar görkemli bir direniş gösterebildiğini açık beyan hepimize gösterdi. Bir avuç PKK gerillası Werxelê’de koca bir orduyu tarumar etti. İşgalci Türk ordusu arkasındaki güce, kimyasal silahlarına rağmen oradaki iradeyi yenemedi. Yenemeyecek de. Kardeşim o topraklarda şehid düştü ama topraklar düşmedi. İntikamı alındı. Anısı zaferle taçlandırıldı. Bizim için onurdur. Gururdur. Bütün Werxelê şehidlerini bir kez daha anıyorum.”

Terörist olan devlettir

Erdem Şahin, “Ben iki kardeşimi Türk devletinin hukuk dışı, insanlık dışı saldırılarında yitirdim. Ben kendim sürgündeyim. Bütün dünya bilsin ki terörist olan biz değiliz, kardeşimi Cizre’de bodrumlarda yakan devlettir. Bir diğer kardeşimin üstüne tonlarca kimyasal silah döken devlettir terörist olan” diyerek konuşmasını sonlandırıyor. 

 

Uluslararası kamuoyuna çağrı

Kardeşi Erhan’ın cenazesini hala alamadıklarından söz eden Erdem Şahin, “Uluslararası heyetlere çağrımızdır eğer dürüstlerse, eğer kimyasal silaha karşı tavırlarında bizi ikna etmek istiyorlarsa gidip cenazemizi incelesinler. Gidip olay yerini incelesinler. Yoksa biz onları da bu suça ortak göreceğiz. HPG’nin buna dair çağrısı var zaten. Dürüstlerse o bölgeleri savaşsız alan ilan edip gidip inceleme yapacaklar. Bütün dünya Kürtlere bunu borçlu. Yanlarında biz de gideriz. Bu konuda hukuki bir girişimde de bulunacağız. Bütün aileleri de buna davet ediyorum” diyor.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.