9 Mayıs’a kadar sandıklara koşalım!

Elif SONZAMANCI yazdı —

  • Ölülerimizi mezardan çıkaran, telefonda sırf Kürtçe konuştuğu için insan öldüren, 'ölürüm Türkiyem' parçasını söylemeyi reddettiği için gencecik bir sanatçıyı katleden bu faşist zihniyetin devrine son vermek için önemli bir fırsat bu seçimler. Daha yapacak çok şey, yürüyecek çok yol var. Oy vermek için sayılı günler kaldı. Sandıkları boş bırakmayalım.

14 Mayıs’ta yapılacak seçimler için yurtdışında 27 Nisan’da başlayan oy verme işlemi devam ediyor. YSK, 4 Mayıs itibarı ile yurtdışı temsilciliklerde oy kullanan seçmen sayısını, gümrük kapılarında oy kullananlarla beraber 1 milyon 221 bin 34 olarak açıkladı. Almanya’da 2018 seçimlerinin ilk sekiz gününün sonunda toplam 357 bin 323 kişi sandığa giderken,   bu seçimin ilk sekiz gününde 476 bin 386 kişinin oy kullandığı belirtildi. YSK verilerine göre yurtdışı seçmen sayısı 3 milyon 416 bin 118. Almanya’da ise 1 milyon 501 bin 152 seçmen bulunuyor. Her ne kadar geçen seçimlere göre bir artış yaşansa da bu seçimlerin önemi dikkate alındığında, sandıklara gitme oranın daha da artması gerekiyor. Bu seçimlerde oy vermek, özellikle oyunu Yeşil Sol Parti’den yana kullanmak bir kez daha önem kazanıyor.

Bunu niye söylüyorum, bilinenleri bir belgesel filmin içeriği aracılığı ile bir kez daha hatırlatmak istiyorum.

4 Mayıs akşamı Almanya’nın Köln kentinde yönetmenliğini Hebun Polat ve Şerif Çiçek’in, yapımcılığını da Adil Demirci ve Onur Güler’in yaptığı ‘Yıkılacak Duvarlar’ belgesel filminin galası yapıldı. Dört kadın siyasetçi Figen Yüksekdağ, Gültan Kışanak, Aysel Tuğluk ve Sibel Yiğitalp’in mücadelesini konu alan belgesel film onların ve yakınlarının anlatımlarından yola çıkarak toplumsal bir mücadeleyi anlatıyor.

Mesleğim itibarı ile de aslında sürekli dinlediğim, yazdığım, dikkat çektiğim durumlar yalın bir şekilde beyaz perdeye aktarılmış. Filmin ismi Yüksekdağ’ın cezaevinde yazdığı şiirlerden oluşan “Yıkılacak Duvarlar” kitabından esinlenilmiş. Film çekimleri sırasında siyasetçilerin bulunduğu Kandıra cezaevinde gizli çekim yapmak zorunda kaldıkları özellikle vurgulanıyor yönetmenler tarafından.

Anlatılan bütün hikayeler kendi içinde önemli ve değerli ama ben siyasetçi Aysel Tuğluk’un durumuna buradan bir kez daha dikkat çekmek istiyorum.

HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı iken tutuklanan Aysel Tuğluk, annesinin cenazesine yapılan saldırı sonrasında demans hastalığına yakalandı. Hastalığına rağmen uzun bir süre diğer hasta tutsaklar gibi rehin tutuldu, “cezaevinde kalamaz” raporuna rağmen tahliye edilmedi, Ekim 2022’de tahliye edildi, şimdi ise evinde tedavisine devam ediyor.

Aysel Tuğluk’u demans hastalığına götüren travması, aynı zamanda toplumsal bir travma. Tuğluk’un annesi Hatun Tuğluk 2017 yılının Eylül ayında Ankara’da İncek Mahallesi Mezarlığı’na defnedildikten sonra Türk-İslamcı güruhun saldırısı nedeniyle mezardan çıkarıldı, Dersim topraklarına götürülerek orada toprağa sırlandı. Irkçı faşistler, Hatun Ana Ankara’daki mezarlıkta sırlandığında "burası Sünni mezarlığı, Aleviler buraya defnedilemez, Burası Türk toprağıdır, Ermeni toprağı değil, burada Ermenileri istemiyoruz, siz gömün biz çıkartmasını biliriz“ gibi söylemleri sırtlarını dayadıkları duvarlardan güven alarak korkusuzca böğürüyorlardı.

Bu coğrafyanın insanında inançları gereği ölülere saygı vardır, o nedenle inançlarının gerektirdiği ritüellerle toprağa verilirler. Fakat ölüleri gömülen topraktan çıkaracak kadar fütursuzca hareket eden soykırımcı bir zihniyet var karşımızda. Aysel Tuğluk taziye ziyaretlerine gelenlere yaşadıklarının ikinci bir Madımak gibi olduğunu aktarmıştı.

Sivas katliamının ardından zihniyette değişen pek bir şey olmadı. Günümüzde değişik araçlarla, yöntemlerle katliam politikalarına devam ediyorlar.

Yıkılacak Duvarlar belgesel filmini izlediğimde hem duygulandım, hem öfkelendim.   

Kürtler de Aleviler de tüm bu zorbalıklara karşı mücadelelerini büyütmeye devam etti. İşte bu durum faşist zihniyeti daha da kızdırıyor. HDP toplumları kendi kimlikleri ile temsil imkanı yarattı, Aleviler de HDP çatısı altında kendi kimlikleri ile Meclis’te temsil imkanı buldular. Bu gelenek Yeşil Sol Parti ile devam ediyor.

Yurtdışında oy verme süresi 9 Mayıs’ta sona erecek. Ölülerimizi mezardan çıkaran, telefonda sırf Kürtçe konuştuğu için insan öldüren, 'ölürüm Türkiyem' parçasını söylemeyi reddettiği için gencecik bir sanatçıyı katleden bu faşist zihniyetin devrine son vermek için önemli bir fırsat bu seçimler. Daha yapacak çok şey, yürüyecek çok yol var. Oy vermek için sayılı günler kaldı. Sandıkları boş bırakmayalım.

 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.