Rohat'ın annesi: Gülüşünü hala unutmadım

Kadın Haberleri —

Meliha Aktaş

Meliha Aktaş

  • Gazeteci Rohat Aktaş, Cizîr’de sokağa çıkma yasağı sırasında yakılarak katledildi. Oğlunun gülüşünü hala unutamadığını belirten Meliha Aktaş, “Rohat son kez aradığında 3 kez ‘Anne kendine iyi bak’ dedi. O yaşananları anlatmaya kelimeler yetmez” dedi.

Rohat Aktaş katledilmeden önce, “Buradaki gerçekleri yansıtamazsam, bu mesleği yürütmemin bir anlamı kalmaz” demişti. Şirnex’in Cizîr ilçesinde yakılarak katledilmesinin üzerinden 9 yıl geçti. Annesi Meliha Aktaş, oğlunu anlatırken “Rohat’ı anlatırken kelimeler boğamıza düğümleniyor” diyor.

Türk devletinin, çözümsüzlük politikalarıyla savaş konseptine geri döndüğü 2015 yılı, ilan edilen sokağa çıkma yasaklarıyla Kurdistan kentlerinde dönük topyekûn saldırıların da başlangıcı oldu.

Bu konseptle yüzlerce kişi katledildi, kentler yakılıp yıkıldı ve binlerce insan göçertildi. Şirnex'ın Cizîr ilçesinde ise 14 Aralık 2015 tarihinde ilan sokağa çıkma yasakları sırasında ilçede haber takibi yapan Azadiya Welat Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Rohat Aktaş ve yüzü aşkın kişi bodrumlarda yakılarak katledildi.

Rohat Aktaş, ilçeyi terk etmeyerek hakikati kamuoyuna duyurdu. Çatışmaların birinci ayında kaldığı evin bombalanması sonucu yaralandı, diğer yaralılarla birlikte hastaneye götürülmesine izin verilmedi. Yüzü aşkın kişinin yakıldığı katliama dair herhangi bir soruşturma başlatılmazken, ailelerin yerel mahkemelere yaptığı başvurular ise "Kovuşturmaya yer olmadığı" gerekçesiyle reddedildi, ret kararlarına yapılan itirazlar da sonuçsuz kaldı. Anayasa Mahkemesi'ne (AYM) yapılan başvurular da "Yaşam hakkı ihlal edilmedi" yönünde kararla sonuçlandı. Yakınlarını kaybeden aileler, dosyaları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıdı. Ancak yıllar geçmesine rağmen katliamın sorumluları hakkında tek bir soruşturma dahi açılmadı.

 

 

Gülüşünü unutmadım

Meliha Aktaş, oğlu yaralandığı sırada Cizîr yolu üzerinde bulunan Nisêbîn’in Girê Mîra köyünde başlatılan nöbet eyleminde yer alıyordu. O süreçte ve aradan geçen 9 yılda bir gün olsun oğlunun gülüşünün aklından çıkmadığını söylüyor.

MA’dan Emrullah Acar’a konuşan Aktaş, yoğun duygular içinde oğluna dair, “Rohat yurtsever bir ailede büyüdü. Daha küçükken birçok şeyin farkına vardı. Küçük olmasına rağmen toplum içinde söz sahibi biriydi. Rohat’ı anlatırken kelimeler boğamıza düğümleniyor. Anlatacak birçok şey var ancak dile dökülmüyor” diyor.

Yardım yerine bomba yağdırdılar

Aktaş, Girê Mîra nöbetinde olduğu sırada oğlunun yaralandığı bilgisini aldı ve Cizîr’e gitme yönündeki çabalarının kolluk güçleri tarafından engellendi. Öyle ki ambulansın ilçeye girişine dahi izin verilmedi.

“Yaralılar günlerce aç susuz bir şekilde bodrumlarda ambulans bekledi” diyen Aktaş, şöyle devam ediyor: “Yaralılar telefonla yakınlarına ulaşarak durumlarını anlattı. Yardım yerine üzerlerine bombalar yağdırıldı ve ilçe komple yıkıldı.”

 

 

3 kez ‘Anne kendine iyi bak’ dedi

Rohat’ın katledilmeden önce kendisini son kez aradığı an’a giden Aktaş, şöyle diyor: “Telefonum çaldı, ses Rohat’ındı. Bana ‘Anne kendine iyi bak’ dedi ve bunu 3 kez tekrarladı. Bodrumda telefonun çekmediğini ve telefonla konuşmak için merdivenden birkaç basamak yukarı çıktığını söyledi. Bunları söylerken arkadan da yoğun bombardıman ve silah sesleri geliyordu. Ona bir şey olmasın diye aşağıya inmesini ve güvenli bir yere geçmesini söyledim.”

Cizîr değil, başka bir dünyaydı

Aradan 9 yıl geçmesine rağmen son telefon görüşmesinde duyduğu yoğun bombardıman ve silah sesleri hala Aktaş’ın kulaklarında yankılanıyor.

“Yaşadığım sürece bu sesi unutmayacağım. Kent yerle bir edildikten ve yasak bittikten sonra ilçeye gittim. Gördüklerimizi kelimelerle dile getirmemiz imkânsız. O yaşananları anlatmaya kelimeler yetmez. O gördüğümüz kent bambaşka bir kentti. Şunu dedik; her halde başka bir dünyaya geldik. ‘Ülkemizde nasıl böyle bir katliam yaşanabilir?’ diye kendimize sorular sorduk.”

 

 

Çiçeklerimize kıydılar

Katliamı gerçekleştirenlerin ve sorumluların cezalandırılmadığını hatırlatan Aktaş, şunları ekliyor:

“Bir daha Rohat ve Mehmetler (Mehmet Yavuzel) katledilmesin istiyoruz. Bunun için o dönem yetkili olan herkesin cezalandırılması gerek. Onlar baharımızın en güzel çiçekleriydi. Çiçeklerimize kıydılar. Türkiye’de hukuk olduğundan bahsedilir, ancak biz bugüne kadar böyle bir şeye şahit olmadık. Yüzlerce çocuğumuz katledildi, ancak mahkemeler bir dava dahi açmadı. Kendine insanım diyen herkes elini vicdanına koysun. Katiller cezalandırılmasa katliamlar sürer.”

Bodrumlardaki çığlıklar göğe ulaştı

Her yıl 26 Şubat’ta Pîrsûs Asri Mezarlığı’nda Rohat’ın anmasında engellemelerle karşılaştıklarını söyleyen Aktaş, “Katlettiler ve onları anmamıza da izin vermiyorlar” şeklinde konuşuyor.

“Bu yıl da 26 Şubat’ta mezar başında anma olacak. Her anmada engellemelerle karşı karşıya kalıyoruz. Mezar başında biraz içimizdeki öfke azalıyor, ancak buna da izin vermiyorlar. Nasıl Cizîr’de çocuklarımızın yardımına gitmemizi engellediler, şu an da onları anmamızı engellemek istiyorlar. Ne engel çıkarılırsa çıkarılsın, çocuklarımızı anmaktan vazgeçemeyeceğiz. Bodrumlarda yükselen çığlıklar göğe ulaştı. Çocuklarımızın bir suçu varsa yargılayın dedik, ancak yargısız infaz yaptılar. Biz anneler bunu hiçbir zaman kabul etmedik ve kabul etmeyeceğiz.” RIHA

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.