Aleviliği ve Alevileri öldüren şey mücadelesizliktir

Forum Haberleri —

  • Unutulmamalıdır ki pasiflik Alevileri hedef haline getiriyor. Alevilerden korkması gerekenleri Alevileri sindirmeye teşvik ediyor. Aleviler, çete saldırıları değil yaşananlara karşı direnmezse öldürüleceklerini bilmelidir.

CİHAN EREN

Alevilik devlet dışı bir inançtır. Bu tanımı, Türkiye'de son haftalarda ortaya çıktığı gibi devlet aynı zamanda mafya-çete örgütüdür gerçeğini göz önünde bulundurarak açımlarsak, Aleviliğin aynı zamanda mafyanın ve çetelerin kullanımına girmemiş bir inanç olduğu anlamına da gelir.

Aleviliği inanç ve kültür kabul etmiş halkların, Emevi, Abbasi, Selçuklu ve Osmanlı gibi devletlere karşı ne yaman direnişçiler olduğunu, Alevilerin sözlü ve yazılı edebiyatı, menkıbeleri, kerametleri yeterince göstermektedir. Dikkatli bir incelemeye de gerek olmadan anlaşılacağı üzere, günümüzde Alevilik tüm bu direnişlerin yarattığı değerlerin toplamını ifade ediyor. Alevilik, bu direnişlerden de eski olan mitolojisini ve teolojisini tekrar tekrar yorumlayarak bu direnişlerin hizmetine koymuştur. Bu aynı zamanda yaratıcılıktır ve Alevilerin siyasi ve askeri direnişlerini inanç haline getirmesine hizmet etmiştir. Günümüzde bir kesim Alevinin de değerini ve anlamını az bildiği bu manevi damar, Alevileri hem kültürel bir toplum hem de özgün bir inanç olarak her türlü baskı ve katliama karşı ayakta tutmayı başarmıştır.

Alevi tarihine baktığımızda fark edilen ilk şey, Aleviliğin ancak ve ancak haksızlığa, zulme, adaletsizliğe, sömürü ve soykırımcılığa karşı direnirse varlığını sürdürebildiğidir. Aleviler, Aleviliği var eden değerlerin kendilerine yüklediği görev ve sorumlulukları yerine getirdiği kadar etkili bir güç oldukları da hakeza. Bilinçli ve örgütlü direniş oldukça Aleviler, üzerine hesap yapılan değil, hesap yapılırken dikkate alınan bir toplum haline gelirler. Yine Aleviler direniş geleneğine bağlı kaldıkları oranda yaşadıkları çağa ayak uydurdukları ve kendi çağını yarattıkları da görülmektedir. Aleviliği sessizlik, Alevileri pasifleştirmek isteyen Türk ulus devletinin resmi ideolojisine göre düşünen ve konuşan bir grup Alevinin de içinde yer aldığı karşıt güçlerin görüşlerinin aksine, Alevi kimliği böyle oluşmuştur.

Emevilere karşı Eba Müslüm ve binlerce ardılı, Abbasilere karşı Babek ve Hurremidiniler, Selçuklu despotizmine karşı Baba İshak ve Baba İlyas’ın Pirliğinde Babailer, Osmanlılara karşı Şah Kulular, onlarca Türkmen ve Kürt Alevi aşiretinin yüzlerce yıl sürmüş direnişi olmamış olsaydı, bugün Alevilik bir inanç olarak var olabilir miydi? Günümüzde Aleviler bu tarihsel miras üzerinde yaşıyor. Bu gerçeklik, Aleviliği var eden yolun direniş olduğunun apaçık delilidir. Bunu inkar eden, küçük gören, görmezden gelen devletçidir, Alevi ise miras yiyicidir. Dolayısıyla bundan sonra da Alevilerin, Aleviliklerini yaşaması, özgünlüklerini koruması kesinlikle siyasi ve kültürel direnişleri kadar olacaktır.

Bugün Alevilerin inanç ve kültür olarak çok tehlikeli sorunlarla boğuşuyor olması, yukarıda belirttiğimiz direniş tarihinden kopmalarıyla doğrudan bağlantılıdır. Alevilerin geleceğini tehlike altına sokan şey son yüz yıl içinde maruz kaldıkları kültürel soykırımdır. Bu saldırıyı yapanın da Kemalist laik Türk ulus devleti olduğu tartışmasızdır. Devlete yanaşmayı sorun görmeyen Aleviler kabul etmezse de ve zorlarına gitse de onlarca yaşanmışlıktan hareketle çok rahat belirtebiliriz ki Aleviliğin yok edici düşmanı Türk ulus devletidir. Bunu görmek ve anlamak için son yüz yıldaki politikaların Alevileri getirdiği noktaya bakmak yeterlidir. Dolaysıyla günümüzde Aleviler için hayati soru, talip kalarak yol sürdürme kararlılık ve iradelerinin ne kadar olduğudur. Bunun için yeterli çabanın verilip verilmediğidir.

Son altı yıldır yaşananlar, Aleviler adına konuşan, karar alabilen ve belli bir temsil gücünü elinde bulunduranlardan bazıları hakkında ciddi eleştiri yapmayı gerektiriyor. Aleviler adına konuşan, karar alıp planlama çıkaran bu kesim, son yıllarda Alevilerde ürkmeye, tedirginliğe, pasifliğe yol açmış görünüyor. Örneğin, sürekli mazlumun yanındayız, haksızlığı kabul etmiyoruz, hak ve adaletten yanayız deniliyor. Bu cümlelerle Aleviler inkar edilmiyor ve herhangi bir saldırı altında değilmiş gibi konuşulduğu ve Alevileri demokratik özgür gelecek mücadelesine odaklamaktan uzaklaştırdığı görülmek istenmiyor. Oysaki günümüz Türkiye’sinde bu ve benzer konuşmaların anlamsızlıktan öte sahibine zararı vardır. Yaşananlar bu konuşmaları ve alınan tutumu, Alevi geleneğine karşıtlık haline getirmiştir. Bu tutumun yeni tehlikelere yol açacağı fark edilmeyerek adeta Alevilerin kendi kendine zarar vermesine ortam hazırlanmaktadır. Dikkat edilirse yüzbinlerce Türkmen, Kürt, Arap Alevinin yaşadığı Avrupa'da bile Aleviler, Erdoğan-Bahçeli çeteciliğine karşı ortak bir yürüyüş dahi yapamıyor. Etkili bir diplomasileri bile yoktur. Erdoğan-Bahçeli çeteciliğinin arkasında durduğunu inkar etmeyen Merkel hükümetine karşı dahi tepkileri olmuyor. Devletin tümüyle mafya-çete devletine dönülmesinin asıl nedeninin Kürt inkarı ve Kürtlerle savaş olduğunu sağır sultan duymuşken, bir kesim Alevi örgütü, halen Kürt Alevi örgütlü yapılarına mesafe koyabiliyor. Hal bu olunca çete devletinin önemli bir elemanının ‘Alevilere saldıracaklar’ ifşaatından sonra birkaç açıklama ile yetinilmiş oluyor. Bir benzetme ile belirtirsek bu Alevilik değil, CHP solculuğudur.

Artık Alevilerin çekinmeden, kendilerini bu hale düşürenin CHP politikaları olduğunu her platformda dilendirmesi gerekiyor. Mevcut CHP politikası, mafya ve çete iktidarının ömrünü uzatmasına destek anlamına geliyor. Tutumuyla, mevcut çete-mafya organizasyonun yasallaşmasını sağlıyor. CHP, Cumhurbaşkanı ve ortaklarının mafya olduğu netleşmişken, bu çete koalisyonu ülkeyi talan ediyorken, açlıktan intiharlar oluyorken, her gün kadınlar katlediliyorken, ülkenin kaynakları Kürtleri öldürmeye yatırılıyorken, Kürt ve Türk halkının çocukları savaştırılıyorken, Erdoğan-Bahçeli çeteciliğine ‘bizi sokağa çıkaramayacaksınız’ diyen bir anlayışın adıdır. Alevilerin artık bunu görmesi ve karşı tavır alması gerekiyor.

Alevileri kim ve hangi anlayış pasifleştiriyor, birliğini bozuyor?

Kıyametin koptuğu Türkiye'de neden bin Alevi bile bir araya gelemiyor?

Avrupa'daki Alevi örgütleri neden inzivaya çekilmiş gibi davranıyor?

Unutulmamalıdır ki pasiflik Alevileri hedef haline getiriyor. Alevilerden korkması gerekenleri Alevileri sindirmeye teşvik ediyor. Aleviler, çete saldırıları değil yaşananlara karşı direnmezse öldürüleceklerini bilmelidir. Birlik içinde örgütlü direnişe geçmezlerse çetelerin kendilerine saldıracaklarını görmelidir. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.