Almanya’da siyaset kazanı kaynıyor
Elif SONZAMANCI yazdı —
- Mevcut siyasetteki tıkanıklık, savaş, pandemi gibi koşullarının yarattığı derin krizler tartışmaların odağına aşırı sağ parti AfD’yi yerleştiriyor. Bildiğiniz üzere Avrupa’da aşırı sağın yükselişi uzun bir süredir siyasetin gündeminde.
26 Eylül 2021 tarihinde yapılan genel seçimlerin ardından Almanya’da siyaset kazanı kaynıyor. Hem koalisyon partilerine, hem de muhalefete yönelik eleştiriler, toplumu yeni arayışlara itiyor, fakat bu arayış sağ tendenz ekseninde ilerliyor.
Mevcut siyasetteki tıkanıklık, savaş, pandemi gibi koşullarının yarattığı derin krizler tartışmaların odağına aşırı sağ parti AfD’yi yerleştiriyor. Bildiğiniz üzere Avrupa’da aşırı sağın yükselişi uzun bir süredir siyasetin gündeminde.
Son dönemlerde yapılan anket çalışmaları da Almanya’da toplumda siyasi eğilimi gözler önüne seriyor. Seçim endeksli ele aldığımızda özellikle kamuoyu yoklamaları mevcut tabloyu bizlere net bir şekilde gösteriyor.
Peki AfD’nin yükselişi anketlere nasıl yansıyor?
Kamu kanalı ARD adına yapılan, “Almanya’da bu hafta sonu genel seçim olsa hangi partilere oy verirdiniz“ sorusuna yönelik verilen cevaplara göre; CDU/CSU’nun yüzde 28 oranında oy alırken, aşırı sağcı Almanya için Alternatif’in oy oranı ise ankete yüzde 20 olarak yansıdı. Buna göre SPD yüzde 18, Yeşiller yüzde 13 ve FDP yüzde 7 oy alıyor. Sol Parti’nin ise yüzde 4 oy alarak yüzde 5 barajını aşamayacağı görülüyor.
Koalisyon partilerinin oy oranının düştüğü gözlemlenirken, Yeşiller’in 2018 yılından bu yana ilk kez yüzde 13’e düştüğü belirtiliyor.
Yine ankete göre Almanların yüzde 74’ünün SPD, Yeşiller ve FDP’den oluşan koalisyon hükümetinin çalışmalarından memnun olmadığı, memnuniyet oranının ise yüzde 21 olarak yansıdığı ifade ediliyor.
Bir taraftan anketlere yansıyan sonuçlar tartışılırken, diğer taraftan CDU lideri Friedrich Merz’in AfD’ye yönelik söylemleri konuşuluyor.
Merz, "Biz demokratik seçim sonuçlarını doğal olarak kabullenmek zorundayız. Şayet AfD'li birileri kaymakam ve belediye başkanı seçilmişse, bu kentte doğal olarak işbirliği yapma yolları aranmalı" ifadelerini kullandı. Merz’in, AfD ile federal düzeyde bir işbirliği düşünmediklerini, ancak bu durumun yerel seçimlerde farklı olabileceğini belirterek AfD ile ittifak oluşturabileceğini ima etmesi bir çok kesimin tepkisini çekti. Zira Merz, geçmiş konuşmalarında koalisyon hükümetini eleştirmiş ve yanlış politikaları nedeniyle AfD’yi güçlendirmekle suçlamıştı.
Merz, gelen tepkilerin ardından sözlerini geri çeksede, CDU’da zaten geçtiğimiz genel seçimlerin ardından derinleşen iç tartışmaları da hesaba kattığımızda, tartışmaların nabzının düşmeyeceği aşikar. Nitekim Merz muhafazakar seçmeni kazanma derdine düşmüşken, bunun yaratacağı sonuçları da hesaplamış olması gerekiyor.
Merz’in CDU’nun duruşuna zarar verdiği yönünde fikirler ön plandayken, genel başkanlıkta kalıp kalmamasına yönelik tartışmalar yürütülüyor.
Hem anketlere yansıyan sonuçlar, hem de CDU liderinin söylemleri aslında AfD’nin yalnızca güçlü bir propaganda ile değil, aynı zamanda siyasi atmosferin yarattığı boşluk üzerinden de kendine alan yarattığı görülebilir.
Geçtiğimiz haftalarda Thüringen ve Saksonya-Anhalt Eyaleti'nde AfD’nin kaymakamlık ve belediye başkanlığı seçimini kazanması ve bunun yerel düzeyde ilk olması, Merz’in sözlerine yönelik duyulan kaygıyı daha da artırıyor. Almanya’da yaşanan krizlerde ibre çoğu zaman sağa kayıyor. Öyle görünüyor ki, önümüzdeki seçimlerde de bu atmosfer değişmeyecek.