Almanya’nın enerji krizi...
Elif SONZAMANCI yazdı —
- Hükümet büyük bir telaş içinde enerjiyi hangi araçlardan temin edeceğini düşünürken, en temel hedefler arasında günlük yaşamda tasarruflar ve kamu harcamalarının halka mal edilmesi gibi planlamalar da mevcut.
Almanya’da Ukrayna-Rusya savaşının etkileri direkt olarak yeni yeni hissediliyor desek yanlış olmaz. Savaş başladığı sıralarda göç nedeniyle tren garlarında, havaalanlarında hazırlanan özel bölümler, yardım ilanları, enformasyon içeren broşürler, başta ayçiçek yağı olmak üzere bazı temel gıda maddelerine erişim zorluğu gibi gelişmeler Almanya’nın günlük hayatına savaş ile giren gelişmelerdi.
Değişen ekonomik dengelerin yanı sıra şimdi büyük bir gaz krizi kapıda. Sinyalleri uzun süredir verilen krizde, 3 aşamalı olarak hazırlanan ulusal acil durum planında ikinci aşamaya geçildi. Hükümet alarm zillerini çalarken, ortalıkta bir panik havası hakim. Soğuk kanlı verilen mesajlar yerine, şimdi kriz ile ilgili daha net açıklamalar yapılıyor. Nitekim geçtiğimiz günlerde Rusya'ya uygulanan yaptırımların Rus ekonomisine ciddi zarar verdiğini ve etkilerinin zamanla artarak hissedileceğini söyleyen Enerji Bakanı Robert Habeck, Rusya’nın doğalgaz yaptırımına isyan etti ve Ukrayna’ya verilen destekten dolayı doğalgazı Almanya’ya karşı bir silah olarak kullanmakla suçladı.
Rusya’ya karşı ekonomik yaptırımları hararetle savunan Habeck, bu kez Rusya’nın yaptırımlarının mağduru olduğunun altını çizmiş oldu. Savaşın başlamasıyla beraber, Almanya’nın enerji açısından Rusya’ya önemli oranda bağlılığı eleştirilerin merkezinde olmaya devam ediyor.
Özellikle iklim krizinin ardından enerji konusunda yaşanacak darboğaz açısından gerekli tedbirlerin alınmaması ve enerji temini için daha kolay yolun tercih edilmesi şimdi umutsuz yürütülen tartışmaların temel kaynağı.
Peki Rusya’nın Avrupa’ya karşı en etkin silahlarından olan doğalgaz sıkıntısı günlük yaşama nasıl yansıyacak?
Almanya sanayisinde enerji temini büyük oranda doğalgaz üzerinden karşılandığı için, olası bir tasarruf planı dengeleri de değiştirecek.
Bunun büyük etkileri kuşkusuz iklim krizi için geleceğe yönelik yapılan planlamalarda kendini gösterecek.
Bir süredir tartışmaya açılan fosil yakıt kullanma önerisi şimdi daha da güçleniyor. Yeşiller Partili bakan, partilerinin prensiplerini kenara koyarak hükümet olarak önerilerini sundu. Zira uzun süre daha gündemde olacak Rusya-Ukrayna savaşında karşılıklı güç savaşlarının da uzun süre gündemde olacağı aşikar.
Ekonomi Bakanı kömür santrallerinden enerji üretimine ağırlık vereceklerini belirtti, nitekim şu an bu krizle baş etmenin en etkili yolu, kömür santrallerine yönelmek olarak belirtiliyor. Almanya yıllardır iklim iyileştirme politikalarını hayata geçirmek için yenilenebilir enerji arayışı ve planlamaları yaptı, bunun için önemli tartışmalar yürütüldü, şimdi ise tekrardan fosil enerjiye dönüş planları yapılıyor.
Oysa kömür ile beslenen enerji santrallerinin 2038’e kadar kapatılması planlanıyordu. Ekonomi Bakanı bu planda değişiklik olmayacağını belirtse de, savaşın gidişatı ve Rusya’nın elindeki güçlü silahı, bu planlamaların aksayabileceğini gösteriyor. Yeşil enerji mottosuyla seçimlerde önemli bir oy oranı elde eden Yeşiller, çözüm yolu olarak iklim önlemlerini askıya almayı öneriyor. Yine FDP tarafından yapılan nükleer enerjiden çıkışın ertelenmesi önerisi de masada.Fakat güvenlik kaygıları ve mevzuatlar nedeniyle şimdilik nükleer enerji yerine, kömür enerjisine yönelim daha ön planda.
Hükümet büyük bir telaş içinde enerjiyi hangi araçlardan temin edeceğini düşünürken, en temel hedefler arasında günlük yaşamda tasarruflar ve kamu harcamalarının halka mal edilmesi gibi planlamalar da mevcut. Tabii bu daha yüksek faturalar anlamına geliyor.
Güçler savaşının faturası bir kez daha halka çıkartılıyor.
Almanya’da savaşın etkileri sadece enerji krizi olarak yansımıyor, bunun yanında yükselen enflasyon da yaşamı olumsuz etkiliyor. Mayıs ayında enflasyon yüzde 7,9 artış gösterdi. Enerji fiyatları yüzde 38,3, gıda maddelerindeki artış ise yüzde 11,1 oranında arttı. Üretim alanına daha çok masraf olarak yansıyan bu durum, tüketim fiyatlarını da olumsuz etkiliyor.
Hızla yükselen hayat pahalılığı karşısında ücret artışının geride kalması halkın alım gücünü zayıflatıyor. Almanya için zorlu günler uzun süreceğe benziyor.