Almanya’nın Kennedy’sini kim öldürdü?

Kültür/Sanat Haberleri —

.

.

  • “A Perfect Crime” (Kusursuz Bir Suç), Alman Demokratik Cumhuriyeti (DDR) topraklarının Almanya Federal Cumhuriyeti'nin topraklarına dâhil olduğu 3 Ekim’in yıldönümünde izlenebilecek bir belgesel.

ZABEL MİRKAN

 

Alman Yeniden Birleşmesi (Deutsche Wiedervereinigung), yani eski Alman Demokratik Cumhuriyeti topraklarının Almanya Federal Cumhuriyeti'nin topraklarına dâhil olduğu 3 Ekim’in yıldönümünde izlenebilecek bir belgesel: “Kusursuz Bir Suç”
Artan işsizlik, el konulan hayatlar ve konutlar, bir gecede normale dönmesi beklenen “her şey”. Uzun menzilli bir tüfekten atılan üç mermi, o gece ne olduğunu itiraf edemeden ölen bir baş şüpheli ve cevaplanmamış asıl soru: Almanya’nın Kennedy’si sayılabilecek Detlev Rohwedder’i kim öldürdü?
Treuhand’ın yöneticisi olan Rohwedder, Doğu Almanya'daki sosyalist devlete ait şirketlerin % 94’ünün Batı Alman ve uluslararası yatırımcılar tarafından devralınmasını sağlayacak bir süreci denetledi ve bu süreçte daha önce güvence altına alınmış milyonlarca iş iptal edildi. Treuhand, dört milyondan fazla Doğu Almanya çalışanının kaderinden sorumluydu. Treuhand, çelik fabrikalarından Almanya'nın film yapım merkezi Babelsberg Studios’a kadar olan işletmeleri yönetti ve bir zamanlar Doğu Almanya’nın gizli polis teşkilâtı Stasi'ye ait olan mülkler de dahil olmak üzere 2,4 milyon hektar tarım arazisinin ve ormanın kontrolünü ele geçirdi. Bu süreçte iptal edilen işler nedeniyle Almanya genelinde işsizlik rekor seviyeye geldi. Çünkü Doğu Almanya ekonomisi Batı Almanya’nınkinden dört kat daha düşük değere sahipti. Sonuç olarak, Doğu Almanya'nın %20'sinden fazlası işsiz kaldı. Doğu Almanya'daki madenlerde ve çelik fabrikalarında grevler patlak verdi. Ve Treuhand'ın başkanı olarak Rohwedder, Doğu Alman işçilerinin hayal kırıklığının hedefi haline geldi. Krizden yaklaşık dört ay sonra, 58 yaşındaki Rohwedder Düsseldorf'taki evinde birinci kattaki kütüphanenin penceresinden vurularak öldürüldü.

Kusursuz bir suç

Doğu ve Batı Almanya’nın birleşmesinden sonra devlete ait binlerce işletmeyi özelleştirmekle görevli olan ve birleşmenin sembol isimlerinden biri haline gelen sosyal demokrat politikacı Rohwedder’in öldürülmesi “A Perfect Crime” (Kusursuz Bir Suç) belgeselinin başlıca teması. Belgeselde Detlev Rohwedder’den rahatsız olan kesmin görüşlerine, Rohwedder’in ölümünden önce olan televizyon programı kayıtlarına yer veriliyor. Rohwedder’in ülkedeki en büyük şirketlerden birinin patronu olduğu düşünüldüğünde, gördüğü tepkinin az bile olduğunu söylemek mümkün. Çünkü yapılan röportajlarda işçiler yalnızca Rohwedder’in çok zengin olduğunu; ancak kendilerinin yoksulluk sınırında yaşadıklarını ve Doğu ve Batı Almanya’nın birleşmesinden sonra durumlarının daha da kötü olduğunu anlatıyorlar. Kimileri intihar etmekten, intihar ederken çocuklarını da yanlarında götüreceklerinden bahsediyor.
Dört bölümden oluşan belgesel, Rohwedder'in ölümünü olası üç failin görüşlerinden yeniden ele alıyor: Olay yerinde geride bırakılan bir açıklamada eylemi üstlenen Kızıl Ordu Fraksiyonu (RAF), Doğu Almanya gizli polisinin hoşnutsuz eski üyeleri veya sol militanların hayaletini örtü olarak kullanan belirsiz bir Batı Alman “derin devlet”i.

RAF mı yaptı?

Dizi, özel bir tarihle başladı: 3 Ekim'de Almanya’nın yeniden birleşmesinin 30. yıldönümünden bir hafta önce. Programın yapımcısı ve ortak yazarı Christian Beetz, “Modern Almanya olgun ve temiz bir ülke olarak görülüyor, ancak son zamanlarda yaşanan şiddet olaylarının hâlâ hayali acıları var,” diyor. “Bölünmüş bir ülke olmaya devam ediyoruz.”

Rohwedder cinayetinin ardındaki güçlerle ilgili alternatif teoriler, kısa süre sonra su yüzüne çıkmaya başladı. Olay yerinde ilk gün hiçbir kanıt bulunamazken, ikinci günün sabahında RAF imzalı bir itiraf metni bulundu. Rohwedder’i ülkedeki işsizliğin sorumlularından biri olduğu için hedef aldıklarının yazıldığı metinde, Rohwedder’in cinsiyetçi olmasına da değiniyor RAF. Çünkü ekonomik kriz anında işten ve gözden ilk çıkardığı kadınlar oluyor. Kreş hakları da ellerinden alınan kadınların çocuk sahibi olup-olmama hakları neredeyse adeta Rohwedder tarafından denetleniyor. Tabii bu gerçek bir RAF mektubuysa. Olay yerinde bulunan bir saç telinin, Kızıl Ordu Fraksiyonu militanlarından Wolfgang Grams'a ait olduğu tespit ediliyor. Ancak o gün orada olan gazetecilerin ve diğer bazı kimselerin görüşüne göre konunun RAF’la değil, Alman derin devletiyle alakası var ve olay bir “terör” eylemi gibi gösterilerek RAF’ın üstüne atılıyor. Kim sorumlu olursa olsun, belgeselde söz verilen yetkililer, Rohwedder’i öldürenin, onun hareketlerini uzun bir süredir gözlemleyen bir profesyonel oldukları sonucuna varıyor.
2007 yılına gelindiğinde eski RAF üyesi Eva Haule, eylemi kendilerinin düzenlediğini söylüyor: “Durum böyle olmasaydı, bu konuda acil bir düzeltme olurdu.” RAF’ın bu spekülasyonlarla ilgili başka bir açıklaması yok; ancak olay herkes için hâlâ gizemini koruyor.

Belgeseldeki sorunlu taraf ise, tabii ki Amerikan bakış açısının merkeze konulması. Haliyle, RAF, terör eylemlerinde bulunan; canı sıkıldığında birilerini hedef alan marjinal bir örgütlenme gibi gösteriliyor. 2020 yılında hâlâ haklarında yakalama kararı bulunan RAF militanları olduğunu düşündüğümüzde bu kara propaganda çok da anlamsız bir yere oturmuyor. Çünkü nihayetinde, vardılar ve var olacaklar.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.