‘Unutulmuş kadınlar’ın belgeseli

Kadın Haberleri —

“Unutulmuş Dünyalardan Kadınlar” belgeseli

“Unutulmuş Dünyalardan Kadınlar” belgeseli

  • “Unutulmuş Dünyalardan Kadınlar” belgeselinin yönetmeni Aziza Hallak: “Amacım, kadın oldukları için hak ettikleri tanınmayı ve başarıları belgelenmemiş kadınların hikâyelerini gün yüzüne çıkarmaktı.”

Gazeteci ve insan hakları aktivisti Aziza Hallak’ın hazırlayıp yönettiği “Unutulmuş Dünyalardan Kadınlar” belgeseli, Faslı kadınların hafızasını canlandırmayı ve Fas’ın Salé şehrindeki varlıklarını hem sembolik hem de somut olarak yeniden görünür kılmayı amaçlıyor. Belgesel, 22-27 Eylül tarihleri arasında düzenlenen 18. Uluslararası Kadın Filmleri Festivali’nin paralel gösterimlerinde izleyiciyle buluştu ve izleyicilerden büyük beğeni topladı. Nujinha’dan Raja Khayrat’a konuşan Aziza Hallak, belgeselin, Salé’nin sosyal ve siyasi yaşamında önemli roller oynamış ancak unutulmuş kadınlara ışık tutmayı amaçladığını belirtti.

 

 

Her birinin izini sürdü

Aziza Hallak, belgeselin fikir kaynağının 2020 yılında Salé Kültür ve Sanat Vakfı tarafından düzenlenen ve şehrin simge yapılarına odaklanan bir yarışma duyurusu olduğunu söyleyerek, “Eski şehirdeki birçok ara sokakta Lalla Masouda, Lalla Tamesna, Lalla Zarqa, Lalla Shahba gibi kadın isimlerinin yer aldığını fark ettim. Bu nedenle, daha az bilinen ve farklı bir konuyu ele almaya karar verdim” dedi. Aziza Hallak, belgeselin yapımı sırasında, eski şehrin ara sokaklarına verilen kadın isimlerinin, artık büyük ölçüde unutulmuş, kahramanlık ve şanla dolu bir tarihi taşıdığını gözlemlediğini kaydetti. Bu figürleri ortaya çıkarmanın kolay olmadığını vurgulayan Aziza Hallak, tarih boyunca kadınlarla ilgili doğru verilerin sınırlı olması nedeniyle araştırmasının nereye varacağını da bilmediğini sözlerine ekledi. Gerçekleştirdiği araştırmaların onu “Salé Kadınları” adlı kitaba başvurmaya yönlendirdiğini aktaran Aziza Hallak, “Araştırma sürecinde kitapta yer almayan birçok figürü keşfettim, yaşadıkları yerleri ve tarihlerini belirledim. Yerel halkın sözlü geleneklerine dayanarak veya kolektif hafızayı kullanarak daha önce bilinmeyen birçok ayrıntıyı ortaya çıkardım” dedi.

 

 

Khnata Ronda’nın ‘unutulmuş’ mezarı

Belgeselin çekim aşamasında yaşadığı zorlukları ise şu sözlerle ifade etti: “Çekim koşulları zorluydu, ama sınırlı kişisel yeteneklerime güvenerek işi tamamlamak için basit bir kamera kullandım. Filmin konusu ve işlenişi birçok övgü aldı, ama teknik açıdan profesyonel seviyeye ulaşamayan çekim kalitemle ilgili yorumlar da yapıldı. Araştırmalarım ve çekimlerim sırasında en çok dikkatimi çeken şey, Salé tarihinde ‘erdemli kadın’ imajının ötesine geçen önemli kadın figürlerini keşfetmek oldu. Şehir, bilgili kadınlar, hukukçular ve aktivistler açısından çok zengin. Özellikle Bab Bou Hajja Meydanı’nda bir gösteriye katılırken Fransız sömürge kurşunlarıyla şehit edilen aktivist Khnata Ronda’yı öğrendim. Khnata Ronda, yoldaşlarıyla birlikte toplu bir mezara gömüldü ve meydan, kahramanlıklarının anısına ‘Şehitler Meydanı’ olarak yeniden adlandırıldı. Şehit Khnata Ronda’nın adını taşıyan mezarlığın bu hâle gelmiş olması beni derinden üzdü. Mezarlık, unutulmuşluğun ve ötekileştirmenin somut bir örneği olarak, ihmal edilmiş bir atık sahasına dönüştü. İşte bu acı gerçek, filmin adını ‘Unutulmuş Dünyalardan Kadınlar’ koymamın nedeni oldu. Amacım, yalnızca kadın oldukları için hak ettikleri tanınmayı ve başarıları belgelenmemiş bu kadınların hikâyelerini gün yüzüne çıkarmaktı.”

 

 

Bab Sebaa Banat’ın keşfi

“Eski şehrin kapılarından biri olan Bab Chaafa’da, sömürgeye karşı gösteri yapmak için yola çıkan yedi kadın savaşçının hikâyesi anlatılır” diyen Aziza Hallak, şu sözlerle devam etti: “Bu kadınlar, o dönemde ‘Bab Sebaa Banat’ (Yedi Kız Kapısı) olarak bilinen ve daha sonra Bab Chaafa olarak değiştirilen aynı yerde yaşamını yitirirler. Bu değişiklik, belgelenmeyi ve anılmayı hak eden bir kadın mücadelesinin adeta silinmesi gibi. Salé’de inşa edilen ilk cami, Murabıtlar döneminden kalma ‘Lalla Shahba’ Camii, bir kadının adını taşıyor; bu da kadınların şehrin dini ve mimari alanlarında çok eski dönemlerden beri var olduğunu gösteriyor. Ayrıca yüzyıllardır entelektüel ve dini hayata katılan kadınların, geleneksel okullarda da varlığını sürdürdüğünü görüyorum” dedi.

 

 

Değeri görmeyenleri görebilmek

Aziza Hallak, belgesele başlamasındaki amacını ise şu şekilde ifade etti: “Amacım Salé’nin tarihinde öncü rol oynamalarına rağmen hak ettikleri değeri görmemiş kadınlara dikkat çekmek ve onların hikâyelerini görünür kılmaktı. Belgeselin sonunda, bazıları çok eski dönemlerden, bazıları ise modern dönemin entelektüelleri, aktivistleri, insan hakları savunucuları ve politikacıları olan, hepsi Salé’den gelen farklı dönemlerden kadınların fotoğraflarına yer veriliyor. Bu görsel belgeleme, Salé’nin tarihinin yalnızca ulusal figürlerle dolu olmadığını; şehrin hafızasını ve ulusal mücadelesini inşa eden vatansever kadınlarla da zenginleştiğini ortaya koyuyor.”

Aziza Hallak, son olarak bu deneyim ve henüz gerçekleştirmediği diğer projelerin ardından, Salé şehrinin müziği, mutfağı, gelenek ve göreneklerini kapsayan somut olmayan mirasına odaklanan yeni bir eser yaratmayı ciddi olarak düşündüğünü aktardı. SALÉ

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.