Anlatması da zor, hatırlaması da
Toplum/Yaşam Haberleri —

Maraş deprem
- “Anlatması çok zor, hatırlaması çok zor. O gün herkes bir şey diyebilir ama bizim için o günü yeniden yaşamak bile çok ağır. Altı katlı bina tamamen yerle bir olmuştu. Binadan geriye beton bile kalmamıştı. Yaralarımız sarılmadı, sarılır mı bilmiyoruz. Ama unutmak kolay değil.”
MEDİNE MAMEDOĞLU/MARAŞ
6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen depremzedelerin yaraları hala sarılmadı. Deprem bölgelerinde temel ihtiyaçlara erişim güçlükle sağlanırken, sorunların çözümünü bekleyen depremzedelerin adalet mücadelesinde de herhangi bir ilerleme sağlanmış değil.
Maraş-Pazarcık (7.7) ve Elbistan (7.6) merkezli iki büyük depremin ardından 10 kentte büyük bir yıkım yaşandı; on binlerce insan enkaz altında kalarak yaşamını yitirdi. Depremin ikinci merkez üssü Maraş’ın Elbistan ilçesinde ise 1200 kişi yaşamını yitirdi, 811 bina yıkıldı. Enkaz kaldırma işlemleri tamamlanmasına rağmen hâlâ ilçede ağır hasarlı binalar bulunuyor. İlçede iki konteyner kent kuruldu ve birçok yurttaş da burada yaşamını sürdürüyor. Kadınlar ve mülteciler için zorlayıcı olan konteyner kent yaşamında, çocukların büyük bir kısmı taşımalı eğitim görüyor. Çok sayıda okulun yıkıldığı ilçede, yıkımın yaşandığı bazı bölgeler rezerv alanı ilan edildi. Elbistan’a bağlı köylerde ise evleri yıkılan yurttaşlar, inşa ettikleri iki göz odada veya yıkılmayan ahırlarında yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor. İçme suyu ve altyapı sorunlarının büyük oranda çözülmediği köylerde halk, yerinde dönüşüm talebine henüz yanıt alabilmiş değil.
Günlerce orada bekledik
Sorunlara çözümün bulunamadığı, yaraların sarılamadığı ilçede yurttaşlar iki yıl önce yaşanan faciayı unutmadı. Yakınlarını kaybedenlerin acıları ise ilk günkü gibi tazeliğini koruyor. Depremde dört yakınını kaybeden Cafer Özer, “Her gün her gün yeniden ölüyoruz” sözleri ile yaşadığı acıyı tarif ederken, her 6 Şubat’ta kimsesiz bırakılmalarını yeniden hatırladıkların söyledi.
Deprem günü Elbistan’a bağlı Sevdilli köyünde olduğunu anlatan Cafer Özer, merkezde yaşayan yakınlarının ilk depremde köy girişine kadar geldiklerini ancak yolların kardan ötürü kapalı olması nedeniyle geri dönmek zorunda kaldıklarını belirtti. Ağabeyi, eşi ve çocuklarının “ilçe merkezinde deprem olmaz” diyerek evlerine girdiğini, depremin ardından ise onlardan haber alamadıklarını aktardı. Ailesinden dört kişinin enkaz altında kaldığını belirten Özer, o günü şu sözlerle anlattı: “Anlatması çok zor, hatırlaması çok zor. O gün herkes bir şey diyebilir ama bizim için o günü yeniden yaşamak bile çok ağır. Duyduğum gibi motora binip şehir merkezine gittim. Altı katlı bina tamamen yerle bir olmuştu. Binadan geriye beton bile kalmamıştı; hepsi toz gibi dağılmıştı. Biz günlerce orada bekledik. Yeğenim üç gün boyunca enkaz altında hayatta kaldı, ancak üçüncü gün sonunda soğuktan donarak yaşamını yitirdi. Cenazelerimizi depremin dördüncü günü çıkarabildik.”
Donarak öldüler
O dönem halkın ve derneklerin desteğiyle hayatta kaldıklarının altını çizen Cafer Özer, “Elimizde tek bir kepçe vardı, o da hiçbir işe yaramadı. Dışarıdan gelen ekipler olmasaydı cenazelerimizi çıkaramazdık. Devlet zaten yoktu. AFAD ekipleri gelmişti ama bizden kazma ve kürek istiyorlardı. Zorumuza giden de bu oldu. Çoğu insan kurtarılabilirdi ama geç müdahale nedeniyle donarak öldüler. Burada dernekler ve halk olmasaydı, içme suyu bile bulamazdık. Devletin ne deprem anında ne de sonrasında herhangi bir adımını görmedik. İki yıl boyunca da herhangi bir destek almadık” diye konuştu.
Sadece o binada 30 kişi öldü
Ailesinin yaşamını yitirdiği binanın daha önce çürük raporu aldığını ancak tahliye edilmediğine işaret eden Özer, süreci şöyle anlattı: “Evleri Cumhuriyet Mahallesi’ndeydi. Yaşadıkları Karaçay Apartmanı’na çürük raporu olmasına rağmen oturma izni verildi. O dönemde bunu kimin onayladığını belediye mi, müteahhitler mi bilmiyoruz. Depremden sonra sorumlular hakkında dava açtık ama iki yıl geçmesine rağmen tek bir gelişme yaşanmadı. Polis yılda bir kez arıyor ama en ufak bir ilerleme yok. Sadece o binada 30 kişi öldü. Ne adalet mücadelemiz karşılık buldu ne de yaşam mücadelemiz.”
Unutmak kolay değil
Aradan geçen iki yıla rağmen yaralarının hala sarılmadığını söyleyen Özer’in son sözleri depremzedelere reva görülen haksızlığa da tercüman oluyor: “Ne Kızılay ne de AFAD’dan bir yardım gördük. Bize halk yardım etti. İki yıl geçti ama hala hiçbir şey değişmedi. Altyapıda da iyileşme de olmadı. Kimse buraya bir hizmet getirmedi. Ne sağlık ne de destek anlamında bir çalışma var. Ben yeni değil 12 senedir bu köyde şebeke suyu görmedim. Kendi imkanlarımızla su getiriyoruz. Yaralarımız sarılmadı, sarılır mı bilmiyoruz. Ama unutmak kolay değil. Bu işkence içinde unutmamıza da izin vermiyorlar.”