Arınç: Öcalan ile görüşürüm

Bülent Arınç
- Bülent Arınç katıldığı bir TV programında süreçte Rêber Apo'nun rolüne dikkat çekerek, “Komisyon, süreci sağlıklı yürütmek istiyorsa Abdullah Öcalan’ı İmralı’da doğrudan dinlemelidir. Gerekirse İmralı’ya ben gider, Öcalan ile görüşürüm” dedi.
Kürt sorunun çözümü bağlamında Meclis’te kurulan Komisyon'un Rêber Apo ile halen görüşme gerçekleştirmemesi kamuoyunda tartışılmaya devam ediliyor. Türkiye Meclisi eski başkanlarından Bülent Arınç, TV5’te katıldığı bir programda, 27 Şubat’taki çağrıyla başlayan sürece ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bülent Arınç, kalıcı toplumsal barış için somut ve cesur adımların atılması; kalıcı çözümü için gerçek bir diyalog gerektiğini belirterek, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin bu konudaki çıkışına katıldığını ifade etti.
Doğrudan dinlenmesi gerekir
Arınç, Rêber Apo'nun süreç içerisindeki rolüne dikkat çekerek, şöyle devam etti: "Eğer TBMM’nin oluşturduğu Komisyon, süreci sağlıklı yürütmek istiyorsa Abdullah Öcalan’ın İmralı’da doğrudan dinlenmesi gerekir. Bugün hâlâ PKK üzerindeki fiili etki alanı devam eden bir figürle konuşmadan ilerleme kaydedemeyiz. Risk alınmazsa başarı da gelmez. Eğer kimse bu konuda gönüllü olmazsa, gerekirse İmralı’ya ben gider, Öcalan ile görüşürüm. Görüşmenin tüm detaylarını da ister Komisyon, ister kamuoyuyla şeffaf biçimde paylaşırım.”
Genel af ve 'umut hakkı'
Arınç, yargıdaki hak ihlalleri ve cezaevlerindeki tıkanıklığın giderilmesi için genel af ve 'umut hakkı' kavramlarına dikkat çekerek, bu adımların insani ve hukuki bir zorunluluk olduğunu kaydetti. Arınç, "Yargıdaki hak ihlallerini, toplumsal huzursuzluğu ve cezaevlerindeki tıkanıklığı giderebilecek tek adım, kapsamı belirli, adil bir genel af düzenlemesidir. Adaletin geciktiği yerde devletin merhameti konuşmalıdır" dedi.
Arınç, ömür boyu hapis mahkumlarına belli bir süre sonunda yeniden değerlendirilme imkanı tanıyan 'umut hakkı' ilkesinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarıyla evrensel standartlarda olduğunu belirtti. Arınç, bu kapsamda, Rêber Apo'nun da diğer müebbet hapis mahkumları gibi bu hak kategorisi içinde değerlendirilebileceğini belirtti. ANKARA
* * *
Ruşen Çakır'a göre medyanın dili sorunlu
DEM Parti Wan Milletvekili ve İmralı Heyeti Üyesi Pervin Buldan’ın “Öcalan medyanın dilinden rahatsız” açıklamasını değerlendirdi. Çakır, Pervin Buldan’ın açıklamasının arka planını yorumladı ve “Bu rahatsızlıkta bir haklılık payı var, çünkü Türkiye’de medya dili artık sadece Kürt meselesinde değil, genel olarak düşmanlaştırma üretir hale geldi” dedi.
Gazeteci Ruşen Çakır, Medyascope'taki değerlendirmesinde, medyanın Rêber Apo'ya ilişkin haber dilini eleştirerek, “Öcalan hep bir nesne gibi konuşuluyor. Ya aşırı şeytanlaştırılıyor ya da araçsallaştırılıyor. Oysa Türkiye’nin son 40 yılını anlamak isteyen herkes için Öcalan bir olgu, sadece bir figür değil” ifadelerini kullandı.
Kürt siyasetinin iç tartışmalarında da medyanın rolünün belirleyici hale geldiğini belirten Çakır, “Hangi açıklama hangi kanalda, hangi başlıkla veriliyor; bunların her biri siyasetin yönünü etkiliyor. Bu yüzden Öcalan’ın rahatsızlığını anlamak mümkün” diye kaydetti.
Medya, hakikat alanını daralttı
Ruşen Çakır’a göre son yıllarda hem iktidar yanlısı hem de muhalefete yakın medya organları, Kürt meselesine ilişkin “kutuplaştırıcı ve yüzeysel” bir dil kullanıyor. Çakır, şöyle devam etti: “Artık kimse Öcalan’ın söylediklerinin içeriğini konuşmuyor, sadece kime zarar verir ya da kime yarar sağlar sorusuna indirgeniyor. Bu da hakikati ortadan kaldıran bir medya pratiği.”
Çakır, medyanın siyasi süreçlerde belirleyici olmaya çalıştığını da vurgulayarak, şunları kaydetti: “Bu dilin ürettiği gerilim sadece Öcalan’ı değil, siyaseti de tutsak ediyor. Medya, siyasetin yerine geçmeye başladı. Kürt meselesi gibi hassas alanlarda bu durum çok daha yıkıcı sonuçlar doğuruyor.”











