Asaletin sefaletle savaşı

Ferda ÇETİN yazdı —

  • Generallik ve Genelkurmay Başkanlığı yapmış, Güney Kürdistan Bölge Başkanı’na askeri danışmanlık yapan birinin, ülkesini işgal eden güçleri takdir etmesi; kendi halkından insanların, işgalcilere karşı savaşmasına tepki duyması, çok derin bir çürüme ve patolojik bir vakayı işaret etmektedir.

Babekir Zêbarî…

Baas Partisi’nin iktidarı döneminde Bağdat Askeri Akademisi’nden mezun olmuş, generalliğe kadar yükselmiş. Sonra Irak ordusundan ayrılarak Molla Mustafa Barzani’nin güçlerine katılmış. 2004 yılında Irak Genelkurmay Başkanlığı’na atanmış ve 2015 yılına kadar bu görevde kalmış. Şimdilerde, KDP’nin Duhok peşmerge komutanı ve Neçirvan Barzani’nin askeri danışmanı.

Babekir Zêbarî, şu günlerde Metîna’da, Türk askerleri ile Kürt gerillaları arasında süren çatışmalarda Türk ordusuna “yer hizmetleri" sunuyor ve yaptığı işbirliğini savunuyor; “bana PKK ile diyalogdan bahsetmeyin, onlar sadece zordan(güç) anlarlar" diyerek PKK-KDP arasında diyalog kurulmasını reddediyor.

Kürtler arası diyalogu reddeden Babekir Zêbarî, Türkiye’nin Güney Kürdistan’daki işgalini savunuyor; “ben Türkiye’ye işgalci diyemem. İşgalci sürekli kalandır. Oysa Türkiye Efrîn’e ve Irak’a sınırlarını korumak için gelmiştir” diyor.

Generallik ve Genelkurmay Başkanlığı yapmış, Güney Kürdistan Bölge Başkanı’na askeri danışmanlık yapan birinin, ülkesini işgal eden güçleri takdir etmesi; kendi halkından insanların, işgalcilere karşı savaşmasına tepki duyması, çok derin bir çürüme ve patolojik bir vakayı işaret etmektedir.

Ancak, Babekir Zêbarî’nin durumu, istisnai ve bireysel bir durum da değildir. KDP’ye hakim olan ideolojik-politik zihniyetin ve yaşam biçiminin samimi itirafıdır.

Başka bir komutan.

Mehmud Sengawî…

Germiyan Peşmerge Komutanı. Aynı zamanda YNK yönetiminde yer alıyor.

“Bütün dünya birleşse ben yine de PKK’ye karşı tek bir mermi sıkmayacağım. Türkiye veya Irak bize ‘aferin’ desin diye kardeş kavgasına girmeyeceğim. Hepimiz sokaklara çıkarak PKK’ye karşı savaşı reddetmeli, Kürtler arası savaşı haram kılmalıyız” çıkışıyla, PKK’ye karşı oluşturulan Türkiye-KDP ittifakını mahkûm ediyor.

Güney Kürdistan’ın işgali ve PKK’ye karşı savaşta, tüm gücüyle Türkiye’ye destek sunan KDP, parlamentoyu, hükümeti, KDP dışındaki siyasi partileri, aydınları ve Güney Kürdistan halkını kendi suç ortağı haline getiremedi. Aksine KDP dışındaki herkes, Türk işgaline ve PKK’ye karşı yürütülen savaşa karşı çıkmakta; bu savaşta PKK’yi ve PKK gerillalarını desteklemektedir.

KDP’nin aşamadığı en büyük engel, Türkiye gibi tescilli bir Kürt düşmanı ile içine girdiği işbirliğini normalleştirememesi ve kendisi dışında kimseyi buna ortak edememsidir. KDP’nin Güney’deki bu yalnızlığına ve çaresizliğine, Kuzey Kürdistan’daki “KDP” patentli oluşumlar, örgütlerini batırmış eski “liderler”, toplum içinde karşılığı olmayan müflis aydınlar ve TRT şeş ahalisi merhem olmaya çalışıyor.

Kemal Burkay ve İsmail Beşikçi bu destekçilerin en “meşhur” ve en bilinenleri. İkisi de aynı nakaratı tekrarlıyor; “PKK Güney Kürdistan’da KDP‘nin egemenliğini tanımıyor. PKK’nin Güney Kürdistan’da işi ne?” diye soruyorlar. Türkiye’nin Güney Kürdistan’ı işgaline tek laf söylemiyorlar. KDP’nin TC ile içine girdiği kirli ittifakı meşru ve normal bir ilişki gibi görüyor ve savunuyorlar.

PKK düşmanı bu zevata yanıt, başka bir Peşmerge komutanından, Wahap Sertip’ten geliyor;

“Sorunun kaynağı PKK değil, Türkiye ve Erdoğan’dır. PKK’nin silahlı gücü var, peki HDP neden bu kadar baskı altına alınıyor, parlamenterleri, belediye başkanları, yöneticileri tutuklanıyor? PKK, KDP’nin düşmanı değil, dostudur. KDP’nin, PKK’ye düşmanlık yapmak yerine onunla dayanışması gerekir. Düşmanla masaya oturup PKK’ye karşı ittifak yapmak, ona karşı savaş başlatmak Kürtlüğün neresine sığar?  Türkiye’nin amacı Kürtlerin kazanımlarını yok etmektir."

Peşmerge komutanı Wahap Sertip, “PKK’nin Güney Kürdistan’da işi ne?" sorusunu da yanıtlıyor; “PKK, yapılan ittifaklarla bu alanlardadır. Kaldı ki kaldığı yerler onun da ülkesi ve toprağıdır. Peki PKK nereye gitsin? PKK bir Kürt hareketi değil mi? Orası da Kürdistan değil mi? Biz neden İran ve Rojhilat’a gittik. Hala Rojhilat sınırında kaldığımız yerlerde bize ait evler var. Ayrıca PKK’nin orada olması mı iyi yoksa DAİŞ’in olması mı? Türkiye, DAİŞ’in oraya yerleşip kalmasını istiyor."

Geçmişten günümüze haksızlıklar karşısında, haklı olandan yana tutum almak insanlığın en büyük erdemidir. Avrupa’nın değişik ülkelerinden onlarca kadın, erkek, sendikacı, siyasetçi, aydın, yazar ve aktivist, Türkiye’nin, Güney Kürdistan’ı işgaline karşı, Kürdistan’ı savunmak ve Kürt halkıyla dayanışmak üzere Güney Kürdistan’a gitti. KDP yönetimi, bu heyeti engellemek için ne gerekiyorsa onu yaptı. Bir kısmını Hewlêr’e sokmadı, diğerlerini de bir otelde kuşatarak açıklama yapmalarını ve siyasi partilerle görüşmelerini engelledi. Çünkü KDP, Türk işgalinden değil, işgale karşı çıkanlardan rahatsız oluyor.

Heyet içerisinde yer alan Cenevre Kantonu’nda milletvekili ve Cenevre eski Belediye Başkanı Remy Pagani; “Şu an Türkiye’nin işgali karşısında Avrupa sessiz. Avrupa vatandaşları ve temsilcileri olarak, Kürtlerle dayanışmamızı göstermek ve bu topraklardaki işgalin son erdirilmesi için Hewlêr’e geldik. Ancak maruz bırakıldığımız muamele, buradaki otoritenin bu çabamızdan rahatsız olduğunu gösteriyor."

Güney Kürdistan’da, işgalci Türk ordusu ile Kürdistan gerillaları arasında süren savaşın hakikatini insanlığa anlatmak ve toplumları haklı olandan yana tutum almaya çağırmak bir insanlık görevidir. Hewlêr’e giden heyet, bu görevi sürdürme kararlığını, “Defend Kurdistan" ismiyle bir inisiyatif kurarak ilan etti.

“Defend Kurdistan" sadece bir inisiyatif değil, asil insanların, suskun ve sefil dünyaya itirazıdır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.