Avrupa’nın Suriye sınavı: Dayanışma mı, sessizlik mi?
Dosya Haberleri —
Sol Parti’nin yeni Eşbaşkanı Jan van Aken’le partilerinin geleceğini, Almanya’nın dış politikasını ve Sol Parti’nin Suriye’deki gelişmeleri nasıl değerlendirdiğini konuştuk
- Esad düşmüş ve toplumsal barış mümkün hale gelmişken, Türkiye tarafından silahlandırılan milislerin Kürt bölgelerine karşı ilerlemeye devam etmesi ve görünüşe göre yeniden savaş suçu işlemesi tam bir çılgınlıktır. Alman hükümeti, yağmacı paralı askerlerini derhal geri çekmemesi ve Suriye topraklarını işgalden vazgeçmemesi halinde Erdoğan’a karşı sert yaptırımlar uygulamalıdır.
- Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock, insani yardımlarla kalmayıp diktatörlük sonrası yeni Suriye'de Özerk Yönetim'in tanınması için AB içinde kampanya yürütmelidir. Baerbock'un uluslararası hukuka aykırı saldırılara uğramalarına rağmen Kürtlerin silahsızlandırılması çağrısında bulunması akıl almaz bir durumdur. Bu Ukrayna'nın silahsızlandırılmasını istemek gibi bir şey olur. Saçma ve vahim!
- Suriye halkının Avrupa’nın iyi siyasi tavsiyelerine değil, her şeyden önce yeniden inşa için maddi yardıma ihtiyacı var. Ve sivil halkın ister Şam’da ister Halep’te ister Kürt bölgelerinde olsun, her şeyden önce Avrupa ve Almanya'daki solun dayanışmasına ihtiyacı var. Seyahat günlüğüme 2025 için bir not düştüm bile: Qamişlo ve Kobanê’deki Özerk Yönetim'e bir ziyaret ve ardından birlikte Şam'a...
GÖZDE GÜLER/BERLİN
Almanya'nın Halle kentinde 18-20 Ekim tarihleri arasında yapılan Die Linke (Sol Parti) kurultayında, Ines Schwerdtner ve Jan van Aken yeni Eşbaşkanlar olarak seçildiler. 16 Aralık'ta ise Almanya Başbakanı Olaf Scholz'un mecliste yapılan güven oylamasını kaybetmesi üzerine Almanya’da 23 Şubat'ta erken seçimin olacağı kesinleşti. Yeni liderler, öncelikle partinin yüzde 5’lik baraja takılmamasını sağlamayı hedefliyor. Bu hedef her ne kadar zor görünse de Sol Parti Eşbaşkanı Jan van Aken bu aralar Almanya'nın her yerinde kapı kapı dolaşarak insanlarla görüştüklerini ve insanları dinlediklerini belirtti. Suriye’deki son duruma da değinen Jan van Aken, Almanya’nın mevcut Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock'un uluslararası hukuka aykırı bir şekilde saldırıya uğramalarına rağmen Kürtlerin silahsızlandırılması çağrısında bulunmasının akıl almaz bir durum olduğuna da işaret etti. Sol Parti’nin yeni Eşbaşkanı Jan van Aken’le partilerinin geleceğini, Almanya’nın dış politikasını ve Sol Parti’nin Suriye’deki gelişmeleri nasıl değerlendirdiğini konuştuk.
Sol Parti'nin geleceğine ilişkin değerlendirmeler genellikle olumsuz ve karamsar. Yeni Eşbaşkan olarak bu olumsuz ve karamsar imajı tersine çevirmenin mümkün olacağına inanıyor musunuz?
Elbette. Son birkaç haftadır çok seyahat ettim, partimin birçok ilçe teşkilatını ziyaret ettim ve orada sayısız görüşmeler yaptım. Bu bana cesaret verdi. Bizimle birlikte bir şeyleri değiştirmek isteyen binlerce yeni üyeye sahip güçlü ve coşkulu bir parti görüyorum. Bu aralar Almanya'nın her yerinde kapı kapı dolaşarak insanlarla görüşüyoruz. İnsanları dinliyor ve aynı zamanda var olduğumuzu gösteriyoruz. Kendimizi küçük görmek değil, aksine özgüvenli görünmek ve dünyaya neden güçlü bir sola ihtiyaç duyulduğunu göstermek istiyoruz. Yüksek kiralar ve enflasyon gibi temel sorunlarımıza yeniden odaklanıyoruz. Kimsenin, satın alınmış bir siyasete ve bizden çalınan paralarla saçma sapan işler yapan milyarderlere ihtiyacı yok. İşte bu yüzden onların servetlerini eşitleyip hepimizin kullanabileceği hale getirmek istiyoruz. Milyarderleri ortadan kaldırmak istiyorum.
Die Linke erken seçime hazır mı? Parlamentoda temsil edilmediği takdirde dağılmanın eşiğine gelir mi?
Evet, biz hazırız. Bu seçimde birlik ve beraberlik içindeyiz. İnandırıcı, yüksek sesle ve kararlı bir şekilde hareket edersek, seçim başarısı geri gelecektir. Alman parlamentosunun zenginlerle mücadele eden bir partiye ihtiyacı var. Bunu sadece biz yapabiliriz.
Die Linke'nin artık işçi sınıfının partisi olmadığı ve eğitimli bir gruba hitap ettiği yönünde eleştiriler var. Bu bağlamda size sormak istiyoruz: Sizce işçi sınıfı devrimci karakterini yitirdi mi? Sınıf temelli siyasetin zamanı geçti mi? Kimlik siyaseti ve sınıf temelli siyaseti bir arada yürütmek mümkün mü?
Günümüzde işçi sınıfı artık tek tip bir grup değil. Fabrikalarda çalışan geleneksel kadın işçilerin yanı sıra, bakım evlerinde az parayla çalışan ya da paket dağıtan milyonlarca kişi de var. Onlar da işçi sınıfının bir parçası. Mümkün olduğu kadar geniş bir kitleye hitap etmek ve ulaşmak istiyoruz. Zamana uygun bir sınıf politikası yürütmek istiyoruz. Çünkü bu ülkenin, sosyal olarak dezavantajlı olanların hakları için kararlı bir sınıf mücadelesi veren bir sola ihtiyacı var. Ama bizim solumuz aynı zamanda liberal bir soldur. Barış ve insan hakları partisidir. Nereden geldiğimiz, kimi sevdiğimiz, ne yediğimiz ve nasıl konuştuğumuz önemli değil, önemli olan herkesin iyi bir yaşama sahip olabilmesidir. Pasaportlarına ya da ailelerinin nereden geldiğine bakmaksızın tüm çalışan insanların çıkarlarını temsil ediyoruz.