Bakanlar Komitesi görüşüyor

  • İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Öcalan ve diğer tutsak hakkında verdiği ihlal kararı sonrası başvurulan Avrupa Konseyi (AK) Bakanlar Komitesi, dün başlayan ve 2 Aralık’a kadar devam edecek toplantılarında bunu da görüşecek. Başvuruculardan olan İHD Eşbaşkanı Öztürk Türkdoğan, Komite’nin Türkiye’ye yeni tavsiyede bulunmasını ve atılması gereken adımların neler olduğunu bildirmesini beklediklerini söyledi.

MA’dan Ergin Çağlar ve Mehmet Güleş’e konuşan Türkdoğan, Türkiye’nin Komiteye “Eylem Planı” adı altında sunduğu bildirimlerin gerçeklikten uzak ve tatmin edici cevaplar olmadığını hatırlattı. Türkdoğan, Komite’nin bundan sonraki süreci yakından takip edip dikkate alacağını kaydederek, “Bakanlar Komitesi Sekreteri konuya hakimdir ve konunun ne olduğunu gayet iyi bilmektedir” dedi. 

Ölene kadar mahpusluk olmaz

 AİHM’in verdiği karalara dayanarak başvuru yaptıklarını; Bakanlar Komitesi’nin 30 Kasım - 2 Aralık toplantısının gündemine aldığını hatırlatan Türkdoğan, şunları söyledi: ”Kuvvetle muhtemel Türkiye’ye yeni tavsiyede bulunacak ve atılması gereken adımların neler olduğunu söyleyecektir. Bununla ilgili bir değerlendirme yapacaktır. Süreci yakından izliyoruz. Bu kararda bir sonuç çıkmak zorunda, çünkü ölünceye kadar mahpusluk kabul edilemez bir infaz sistemidir. Bu konuda AİHM’in verdiği bir ihlal kararı var, dolasıyla eğer Bakanlar Komitesi bununla ilgili süreci etkili bir şekilde devam ettirmezse bu defa kendini inkar etmiş olur. AHİM kararlarını uygulamak, denetlemek ve uygulamaları yerine getirmek Bakanlar Komitesi’ne ait bir görevdir. 

Binlerce tutsağı ilgilendiriyor

 Demirtaş ve Kavala dosyalarında da süreç hızlanacak. Bu dört dosya ile ilgili de bu aşamada değil ama eğer Türkiye gereğini yerine getirmezse tabi ki ileride bu da hızlanacak bir süreç olacak. Yani gündemde olması önemlidir. Çünkü sorun sadece Abdullah Öcalan ve diğer üç kişi değil, Türkiye’de binlerce tutukluyu ilgilendiriyor. AİHM’e taraf ülkelerin de bunu kabul etmesi mümkün değil. O nedenle sabırlı olmak gerekiyor. Konunun gündeme alınmasının önemli olduğunu düşünüyorum.”

Tecrit tamamen kaldırılabilirdi

 Uluslararası mekanizmalar hukuki davranışlarını gerçekleştiriyor olsalar da siyasi pozisyonlarının daha güçlü olduğunu vurgulayan Türkdoğan, ”Bu siyasi pozisyonlar alınmasaydı tecrit bu kadar ağır sürmeyebilirdi. AK olsun CTP olsun daha etkili kararlar alarak tecrit olgusunu tamamen ortadan kaldırabilirlerdi. Burada anlaşılan Türkiye’nin siyasi pozisyonuna prim veriyor. Türkiye’nin siyasi pozisyonu onları zorluyor ve bu konuda Türkiye’yi fazla zorlamak istemiyorlar gibi bir sonuç doğuruyor.” dedi. 

Artık işkence yöntemidir

 ”Öcalan değil de başka biri olsa; ailesi ile avukatları ile hiç görüştürülmüyor, bu konuda ne düşünürsünüz?” diye soran Türkdoğan, olaya önce böyle bakmak gerektiğini; bazı haklar söz konusu olduğunda hak sahibi kimliğine, cinsine, siyasi yönüne bakılmayacağını kaydetti. Türkdoğan, ”Hepimiz insan haklarını savunuyorsak bu durumu da savunmak zorundayız, herkes için savunmak zorundayız. İşkenceye karşı durmak herkes içindir, tecrit bu kadar ağırlaşmışsa bu artık bir işkence yöntemidir. Buna herkesin karşı çıkması gerekir” şeklinde konuştu.

Bir hukuksuzluk laobartuvarıdır

 İmralı Cezaevi’ni “laboratuvar”a benzeten Türkdoğan, orada yaşanan hukuksuz uygulamaların da Türkiye’ye yayılma gibi bir fonksiyonunun olduğunun altını çizdi. Türkdoğan, İmralı’yı şu sözlerle açıkladı: “İlk avukat müvekkil kayda alınması orada başladı. İnfaz Hakimliği’nin yasaklama kararları olan gazete, televizyon kanallarından yaralanmama, mektup alış verişi yasaklama ilk orada başladı ve yayılarak yaygınlaştırıldı.

Tecridi basite almamak gerekir, orada durum ağırlaştığında veya kötüleştiği zaman bu tarafa da yansıyor. 5 Nisan 2015’ten sonra görüşmelerin yapılmaması sonucu ne olarak gördük. Korkunç gelişmeler olarak gördük. Oradan başlayan bir durum zamanla ülkenin tamamına yayılmaya başladı. Meseleye böyle bakmak gerekir. Bu vesileyle Öcalan’ın temel hakları vardır ve yanında bulunanların hakları vardır. Bu haklar pazarlık konusu yapılmamalıdır ve bu haklar yerine getirilmelidir. Bir an evvel Öcalan ailesi ve avukatları ile görüşme sağlansın. Bunu her bir Türkiye yurttaşının söylemesi, en doğal davranış biçimidir.”

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.