Barış, yalnızca silahların susması değil

DEM Parti Parti Meclisi (PM)
- DEM Parti Parti Meclisi (PM), barışın yalnızca silahların susmasıyla değil, eşit yurttaşlık ve demokratik hakların tanınmasıyla kalıcı hale gelebileceğini vurguladı.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) 27 Ekim'de gerçekleştirdiği Parti Meclisi (PM) toplantısının sonuç bildirgesini yayımladı. Kürt Özgürlük Hareketi'nin 26 Ekim'de Türkiye sınırları içindeki tüm silahlı güçlerini geri çekme kararı aldığını duyurduğu hatırlatılan bildirgede, "Bu gelişme, demokrasi, hukuk ve toplumsal barış süreci bakımından da önemli bir dönüm noktası olarak değerlendirilmeli; gerekli hukuki ve siyasi adımlar bir an önce hayata geçirilmelidir. Halklarımızın yıllardır süren acıların, kayıpların ve yıkımların artık son bulması yönündeki iradesi nettir. Şiddetin değil siyasetin, savaşın değil demokratik çözümün öne çıkması için bu adımın samimiyetle desteklenmesi gerekmektedir. Çünkü barış yalnızca silahların susmasıyla değil, eşit yurttaşlık ve demokratik hakların tanınmasıyla kalıcı hale gelir" denildi.
Sürecin akamete uğramaması, bu topraklarda barışın ve eşitliğin kök salması için üzerlerine düşen her sorumluluğu dün olduğu gibi bugün de alma kararlılığı vurgulanan açıklamada, şunlar ifade edildi: "Barışın ve demokratik toplumun inşası bu topraklarda yaşayan herkes için bir arada eşit ve özgür yaşamın önünü açacaktır. Bu ülkenin geleceğini silahların gölgesi değil halkın ortak iradesi belirleyecektir." ANKARA
* * *
Hukuk dışı baskıya karşı dayanışma
Son günlerde CHP’ye yönelik gerçekleştirilen operasyonların sadece bir partiye değil; tüm demokratik muhalefete, halkın iradesine yapılmış açık bir saldırı olduğunu belirten DEM Parti PM, toplantısının sonuç bildirgesinde şunları kaydetti: "İktidar, yargı eliyle muhalefete yönelik yürüttüğü operasyonlarda bu kez 'casusluk' suçlamalarına başvurmuştur. Medya organlarına da kayyım atanmasına yol açan gelişmelerle karşı karşıya kalınmıştır. TELE1’e ve gazeteci Merdan Yanardağ’a yöneltilen suçlamaların mesnetsiz olduğu ve medyayı baskılamak amacı taşıdığı aşikârdır. Basına dönük baskıları ve kayyım uygulamalarını en sert biçimde kınıyoruz. Demokrasi güçleri bu uygulamalar karşısında susmayacaktır. Dayanışmamızı etik değerlere ve demokrasiye olan inancımızla ve mücadele kararlılığımızla büyüteceğiz."
* * *
Barış, emek ve eşitlik olmayan bütçe
Bütçe tasarımlarının siyasi iktidarların tercihlerini en açık haliyle gösterdiği; gelir kaynaklarının dağıtımının hangi esaslarla yapıldığının görüldüğü kaydedilen PM bildirgesinde, 2026 bütçe tasarımında AKP iktidarının siyasi tercihinin açık bir biçimde görüldüğü belirtildi. Bildirgede, şöyle devam edildi: "Yoksuldan toplayıp zengine dağıtan bu bütçeyi kabul etmiyoruz. İçinde emekçilerin, kadınların ve gençlerin geleceğini güvenceye alabilecek hiçbir özellik bulunmayan bir bütçe taslağıyla karşı karşıyayız. Bu bütçe, savaşı, silah harcamalarını, sermayeyi öncelemekte; yoğun emek sömürüsüne ve güvencesizliğe dayanmakta; erkek egemenliğini, inanç istismarını ve dini siyasete alet eden anlayışları besleyen harcamaları ilk sıraya almakta; doğa kıyımına yol açabilecek talan siyasetine hizmet etmektedir. Bu bütçede emek yoktur, barış yoktur, eşitlik yoktur. Bu bütçe, sermaye için 'var'lar; emekçiler için 'yok'lar bütçesidir.
Bütçe talebi için mücadele
Parti Meclisimiz, Kasım ve Aralık aylarında 'emek-barış' başlığıyla halkçı ve eşitlikçi bir bütçe talebi için mücadeleyi büyütme kararlılığındadır. Asgari ücret, emekliler, derinleşen yoksulluk ve barış gündemleriyle bir eylem programını hayata geçirmeye; bu gündemlerle beş koldan Ankara yürüyüşü gerçekleştirmeye; tüm demokrasi ve emek güçleriyle birlikte iktidarın önerdiği 2026 bütçesine karşı halkın talepleriyle meydanlarda olmaya karar vermiştir. Barışın ekonomisini ve halkın bütçesini isteyen tüm kesimleri; yoksullaşan bir ülke ve yoksunlaşan bir toplum yaratan bu sermaye sistemine karşı birleşik ve güçlü bir muhalefet yaratmaya, mücadeleyi büyütmeye ve iş birliğine çağırıyoruz."
* * *
Adaletin paketi değil
'11. Yargı Paketi' adıyla kamuoyunda çeşitli bilgilerle tartıştırılan düzenlemelerin adaletin değil; kontrolün, inkarın, baskının aracı olduğu ifade edilen DEM Parti PM bildirgesinde, "Ayrımcılığı kanunlaştırma girişimidir" denildi. Dönemin ihtiyacının, eşitliğe aykırı ve antidemokratik yasaların değiştirilmesi olduğu vurgulanan bildirgede, şunlar kaydedildi: "Hukuk sisteminde ceza ağırlaştırma yoluyla daha kısıtlayıcı değişiklikler yapılması değil, bütünlüklü ve özgürlükçü yasal düzenlemelerin yapılmasıdır. Toplumun adalet ve demokrasi ihtiyacı çok temel bir talep olarak ortada dururken, yargı paketinde bu talepleri karşılayacak tek bir madde olmadığı görülmektedir. Tersine bu paket taslağı, antidemokratik uygulamaları daha da derinleştirecek ve nefret suçlarının önünü açacak bir yaklaşımın hazırlığıdır. Kültürü, dili, inancı, cinsiyet kimliği, cinsel yönelimi ne olursa olsun her yurttaş eşit hakları ve onurlu bir yaşamı hak etmektedir. Buna saygı duyulması demokratik bir toplumun ön koşuludur. DEM Parti olarak, tüm farklılıklarımızla bir arada yaşama inancımıza saldırı olarak gördüğümüz bu yargı paketine karşı; toplumun eşitlik, özgürlük, adalet ve barış mücadelesini daha da yükseltmek üzere alanlarda olmaya ve mücadele ortaklığımızı büyütmeye kararlıyız."
* * *
Beştepe görüşmesi netleşti
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) İmralı Heyeti Pervin Buldan ve Mithat Sancar ile AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bugün yapacağı toplantının saati beli oldu. Heyet ve Erdoğan, yarın saat 17.30’da Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda (Beştepe) görüşme gerçekleştirecek.
* * *
Sosyalistlerden 'süreç' çalıştayı
DEM Parti ile EHP, TÖP, EMEP, TİP ve SMF, "Demokrasi ve barış için buluşuyoruz, mücadelenin olanaklarını konuşuyoruz" şiarıyla iki gün sürecek bir çalıştay düzenliyor.
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti), Emekçi Hareket Partisi (EHP), Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP), Emek Partisi (EMEP), Türkiye İşçi Partisi (TİP) ve Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF) "Demokrasi ve barış için buluşuyoruz, mücadelenin olanaklarını konuşuyoruz" şiarıyla bir çalıştay düzenleyecek. Türkiye'de yaşanan demokrasi krizleri, yönetim deneyimleri ve mücadele yöntemlerinin konuşulacağı çalıştay, 1 ve 2 Kasım tarihlerinde olacak.
Çalıştayın ilk günü, dört oturumdan oluşacak. İlk günün ilk oturumunda "Türkiye'de Anayasal düzen" ve "Hakların ve özgürlüklerin geleceği" konusu konuşulacak. İkinci oturumda, "Yerel yönetimlerden parti kongrelerine kayyum uygulamaları" ele alınacak. Üçüncü oturumda , "Otoriterleşme, temsil ve demokrasi krizi ve Türkiye'de yönetim deneyimleri" değerlendirilecek. Günün son oturumunda ise "Yakın dönem deneyimlerinin ışığında yeni süreç ve barış arayışları" masaya yatırılacak.
Çalıştayın ikinci günü 5. oturumla devam edecek. Oturumda, "Temsil ve demokrasi krizinin aşıldığı yeni bir demokrasi ve mücadele olanakları" tartışılacak. Ardından siyasi partiler, sendika ve konfederasyonlar, meslek örgütleri, inanç örgütleri ve demokratik kitle örgütleri söz alacak.
İkinci günün oturumlarının ardında çalıştay, açıklanacak sonuç bildirgesiyle sona erecek. ANKARA












