Bê şano nemînin

Kültür/Sanat Haberleri —

Oyuncu ve Yönetmen Berfin Zenderlioğlu

Oyuncu ve Yönetmen Berfin Zenderlioğlu

  • Oyuncu ve Yönetmen Berfin Zenderlioğlu, Amed, Batman ile Van’da tiyatroların ortaklığıyla Kürtçe tiyatro atölyeleri düzenledi. Kürtçe tiyatronun geldiği yerin önemli olduğunu vurgulayan Zenderlioğlu, “Umarım tiyatromuz adına bir boşluğu doldurabiliriz. O yüzden ‘bê şano nemînin’ diyorum’’ dedi.

Oyuncu ve yönetmen Berfin Zenderlioğlu, 2004 yılından bu yana tiyatro alanında çalışmalar yürütüyor. Çok sayıda oyuna yönetmenlik yapan Zenderlioğlu, aynı zamanda oyunculuk alanında da başarılar elde etti. Oyunlarında Kürtçe’ye yer veren Zenderlioğlu, gerçekleştirdiği atölyelerde de Kürtçe eğitim veriyor.

Seyri Mesel Tiyarosu’nda 2004 yılında oyuncu, eğitmen ve organizatör olarak çalışan Zenderlioğlu, 2008 yılında da Mîrza Metîn ile Destar Theatre’ı kurdu. 2010 yılında Destar bileşenleriyle İstanbul Beyoğlu’nda Şermola Performans sahnesinin kurulmasına öncülük eden Zenderlioğlu aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Bölümü mezunu.

Şimdi iki farklı okulda eğitmenlik yapan Zenderlioğlu şunları dile getiriyor: “Son zamanlarda atölye yapıyorum. İlk olarak Batman’da başladık, üç gün sürdü. Diyarbakır’da da gerçekleştirdik. Van’da üç günlük atölyeden sonra atölyeleri bitireceğim. Atölyelerimin başlığı ise dramaturji ve yönetmenliktir çünkü bu alanda büyük bir boşluk var. Özellikle Kürt tiyatrosunda çok fazla workshoplar (atölyeler) olmuyor. O nedenle burada tiyatro yapmak isteyenler, tiyatroya ilgi duyan kişilerle hemhâl olmak ve onlara el uzatabilmek ve deneyim aktarımında bulunmak beni mutlu ediyor.”

Farklı deneyimler

Atölyeleri, tiyatrolar ile ortaklaşarak yaptığını ifade eden Zenderlioğlu, “Batman’da Şermola ve Yeni Sahne ortaklığıyla yapıldı. Diyarbakır’da Amed Şehir Tiyatrosu ortaklığıyla, Van’da da Şanowan ortaklığıyla olacak. Farklı deneyimleri birlikte paylaşıyoruz. O yüzden bu atölyeleri güzel ve kıymetli buluyorum. Çünkü hala dramaturji nedir, neye tekabül eder, ne için dramaturjiyi kullanıyoruz ya da yönetmenlik atölyesi derken neyin yönetmenliği gibi kavramlar biraz havada kalıyor. Ama Kürt tiyatrosunda metin analizi, karakter analizi ya da elimize bir metin geçtiği zaman nasıl okumalıyız ve o metne nasıl yaklaşmalıyız? Fikrinden hareketle dramaturji mezunu olduğum için de böyle bir atölye yapma ihtiyacı duydum” diye konuştu.

Atölyelerimin dili Kürtçe

“Benim atölyemin dili Kürtçe ve özellikle Kürtçe olmasını tercih ettim” diyen Zenderlioğlu şöyle devam ediyor: “Çünkü Kürtçe atölyede böylesi workshoplar yok. Diğer tiyatroların buna ihtiyacı yok ama Kürt tiyatrosunun buna ihtiyacı var. Bu alanda bir literatür oluşturmak açısından da kendimi denemek istiyorum. Ne eksik kalıyor, neyi görüyorum, sahada problem olan şey ne ve hangi kelimeleri kullanamıyorum gibi… Biraz da bunları toparlayıp, var olan, oluşturulabilecek kelimeleri, tiyatro dilini akademik anlamda oluşturabilmek için de bunu kendime dert ediniyorum. O yüzden atölyelerimin dili Kürtçe oluyor.” 

İşimiz diğer tiyatroculardan daha zor

Zenderlioğlu, Kürt tiyatrosunun zorlu koşullara rağmen geldiği noktanın önemli olduğunu belirtti ve şöyle dedi: “Bir taraftan ambargolar, yasaklamalar ve Kürtçenin resmi dil haline getirilmemesi insanlar tarafından çekinceli yaklaşılan bir şey. Bunun bir pazarı da yok. Biz Kürtçe bir oyun yaptığımız zaman aslında bütünüyle, her şeyiyle kendimiz uğraşmak zorunda kalıyoruz. Bizim hala sponsorlarımız yok. O yüzden işimiz diğer tiyatroculardan çok daha zor. Ama zaten Türkiye’deki Kürt tiyatrosunun süreci de 90’larla başlayan bir süreye tekabül ediyor. Çok daha iyi olması gerekirken bu noktada olmasının da birçok nedeni de var. Kürt tiyatrosuna dair eleştirecek çok şeyimiz var. Oyunculuk, oyun seçme mantığı, cinsiyet eşitliği ve bunun gibi birçok şeyi sorgulayabiliriz. Ama içerisinde olduğumuz koşullar, bize dayatılan durumlar eleştirmemiz noktasında bizi geriye çekiyor.”

‘Tiyatrosuz kalmayalım’

Zenderlioğlu, “Umarım yaptığımız veya yapacağımız çalışmalar yerini bulur ve hiç değilse tiyatromuz adına bir boşluğu doldurabiliriz. Tabi ki bu alanda birbirimizden besleniyoruz. Bunu bir kelebek etkisi olarak düşünürsek sadece tiyatrocuların yapabileceği bir şey değil, bütün kültür sanat alanlarının hem seyirciyi hem dinleyici tarafından desteklenmesi gerekiyor. Bu bilincin daha natürel şekilde bir yaşam biçimi haline getirilmesi gerekiyor. O yüzden ‘bê şano nemînin’ diyorum.”

ŞEHRİBAN ASLAN - JİNNEWS/AMED

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.