Devrimci Kürt sanatı

Dosya Haberleri —

Sanat / Çizim:Osman AHMED

Sanat / Çizim:Osman AHMED

  • “Devrimci sanat da klasik sanatı, tarihsel sosyolojik bir eleştiri ile ele alıp sorunlarını çözmeli, mevcut tıkanıklığını ve tutuculuğunu aşmalıdır. Özgürlükçü, yaratıcı bir perspektif ile öncülüğünü yaparak modellerini yaratmak zorundadır.”

 

SERHAT ZANA

Kürt sanatının kökenleri ilk insan ile aynı tarihte başlar demek yerinde bir belirleme olacaktır. İlk hikâyeci bugünkü Kürdistan topraklarında doğdu, ilk hikâyelerin kökenleri buradadır. Sümer tabletlerinde, keşfedilen Şanidar mağarasında, Ergani çay önü ve insan eliyle yapılan ilk kutsal mabet olan Göbekli Tepe'de bunun izlerine rastlamak mümkün. Arkeolojik bulgular, bu bölgenin Neolitik Dönem'de totemik heykeller ve ritüel mekanlarla dolu olduğunu gösterir; Göbekli Tepe'nin T-şekilli sütunları, avcı-toplayıcı toplulukların kolektif hafızasını yansıtan ilk sanatsal ifadelerdir. Şanidar'daki Neandertal mezar çiçekleri ise erken ritüel sanatın sosyolojik kökenlerini işaret eder. Sözlü ve yazılı ilk hikâyeler de bu topraklarda olduğu bulunan arkeolojik kazılardan rahatlıkla söylenebilir. Diğer tüm insani keşiflerin neredeyse tamamı Toros-Zagrosların birer varyantı olduğu giderek anlaşılmakta. Kürt kültürü bile hâlâ o ilk hikayecilerin ürettiği mitolojik anlatımlar ile yaşamını sürdürmektedir. Kürt halkı bu anlamda hâlâ mitolojik bir halktır. Dengbêjlik bu hikâyeci anlatımın ve sanatsal tasarımın en son versiyonu olduğunu bize gösterir. Dengbêjlik içerik olarak Kürt kültürünün tarihi, sosyolojisi ve psikolojisi oluyor. Ayrıca hem Kürt sanat tarihinin eski ve kutsal sanatı oluyor hem de Kürt kültürünün, sanatının nasıl bitme aşamasına getirilmeye çalışıldığının da kanıtı oluyor. Evet yüzyıldır dengbêjlik yapılamıyor, tekrarında tekrarı olan yüzlerce yıllık bir sanat geleneğidir dengbêjlik. Günümüze uyarlanamayan, kendi öz dinamikleri ile gelişmeyen, değişip dönüşmeyen özellikle son yüzyılda ulus- devlet canavarlığının Kürtler üzerindeki asimilasyonun, yasağın, katliamın, kültürel talan ve hırsızlığın en açık ispatı niteliğini taşıyan kadim hikâyecilik oluyor dengbêjlik.

Çizim: Osman AHMED

Hore, more ve dêre geleneği

Birde Kirmanc Kürtlerinin en eski hatta insanlığın en eski ve pentatonik gamlar üzerine inşa edilmiş sanat formunun ilk biçimi olan; hore, more ve dêre geleneği vardır. Bu gelenek Munzur’un asil akışı gibi hâlâ günümüz devrimci sanatı icra edenlerin ezgilerinde bilinçli tercih ederek yada genetik kodlanmalarında, gırtlak biçimlerinde kendini, farklı formlar ile harmanlayarak Metin-Kemal kardeşler ve Mikail-Ahmet Aslan gibi sanatçıların ürünlerinde ortaya çıkartmaktadır. Ayrıca bu soylu müzik geleneği, hore ve Siya Çemane ile Hewreman Kürtlerinde, Paîzok-Sirîlle gibi Botan Kürtlerinde ve bu en eski form olan Pentatonik sanat biçimleri ile kendisini günümüzde; tüm azameti ile Kültürel olarak hâlâ çok canlı tutabilmiştir. Bütün bunları bilerek, sanatın sosyolojik ve tarihsel akışı ile ele alarak, klasik Kürt müziği üzerine kendini inşa eden devrimci sanatın hakkını verebiliriz. O açıdan bugünkü Kürt sanatını özellikle devrimci Kürt sanatını tarif etmekte zorlanmaları aşabiliriz.

Gerek tarihsel süreçle komşu halklarla gönüllülük temelinde yapılan değişimler, gerek kendi doğal döngüsündeki değişim, gerek coğrafik koşulların ve toplumsal ihtiyaçların gerektirdiği değişim ve gerekse de korkunç katliamlarla, asimilasyonlar ile yapılan zoraki değişim bu olguyu çok karmaşık hale getirmiştir. Katliamlardan kaynaklı yapılamayan doğal değişimler, Kürt kültür ve sanatına büyük darbeler vurmuş hem de tüm bunlardan kaynaklı Ortadoğu kültür ve sanatı o kadar çok iç-içe geçmiş ki sanatın kimlik tarifi ancak, bazı ritim ve ezgilerin duyumsal ve sözsel biçimlerinden ayırt edilebiliyor. Yapılan sanatın hangi kültüre, dile ya da coğrafyaya ait olduğu söylenebiliyor. Öte yandan dengbêjlik tüm saldırılara rağmen dimdik ayaktadır ve Kürt sanatının en açık kimliği durumundadır. Fakat yine de günümüze uyarlanamamıştır, eski eskide olduğu gibi kalmıştır ve yeninin de tam olarak ne üzerine inşa edildiği çokta bilinmemektedir. Sürekli yapılan ve çokta sonuç alınamayan kısır tartışmalar, yenilik adına yapılan bazı niteliksiz aranjeler, biraz da devrimciliğin propagandası ile yürütülen çalışmalar bugün nitelik anlamında devrimci Kürt hareketinin çok gerisinden sürüklenerek ilerlemeye çalışmaktadır.

Devrimci dalga

Altmışlar, yetmişler ve seksenli yılların başına kadar ağır aksak yapılan sanatın, son temsilcileri olan Hesen Zirek, Huseynê Farê, Meryemxan, Aram Tigran, Cegerxwîn ve daha burada ismini sıralayamayacağımız onlarca değerli Kürt sanatçısının yaptığı ürünlerle ve bu ürünler tarafından Kürt sanatına verilen can suyu ile, içinde büyük emeklerin olduğu ciddi değişimlerinde yapıldığı ve yukarıda belirtiğimiz gibi bölge ve dünyadaki sosyalist sanat akımlarından ve marşlarından oldukça da etkilenerek, etkileyerek ve çok hızlı bir ivmeyle devrimci sanat ile buluşulmuş oldu. Özellikle 1982-1983'lerde PKK'nin dinamik gücü ve halkların özlemi ile buluşan devrimci sanat, propaganda yönü baskın olsa da 2000'lere kadar büyük bir çıkış yakalamıştır. Ancak 1990'ların başında reel sosyalizmin çöküşü 2000'ler sonrası; devrimci Kürt sanatının, Kürt Özgürlük Hareketi'nin paradigmasal değişimine uyarlanamaması beraberinde günümüze kadar bize 25 yıllık tekrarı yaşatmaktadır. Bu tekrarın Tarihsel-Sosyolojik kökenini analiz etmek oldukça önemli ve gereklidir.

1982-1983'de bizzat Önderlik tarafından Kürdistan'ın Rojava bölgesinde oluşturulan komlar, ardından Hozan Mizgin ve Hozan Sefkan öncülüğünde; Avrupa'da oluşturulan Hunerkom ve Koma Berxwedanla oluşan yeni devrimci sanat akımları ve bu devrimci akımların havası ile Şivan Perwer ve diğer sanatçıların klasik Kürt müziğine getirdiği yeni devrimci yorumlar, yine 1995 te açılan ilk Kürt televizyon kanalı olan MED TV ile Kürt sanatı, Kürdistan'ın her evine ulaşmış ve gerilla direnişinin yarattığı devrimci dalga ile de; devrimci sanat altın çağını yaşamıştır. Bu içeride genel Kürt sanatını da canlandırmış ve dünya genelinde de Kürt sanatının-kültürünün ve Kürt ulusal mücadelesinin tanınmasına büyük katkılar sunmuştur.

Yüzlerce kom oluştu

1991'de İstanbul'da Ali Temel ve Abdülmelik öncülüğünde açılan NÇM kültür sanat merkezi Türkiye'de ve Kürdistan'ın diğer parçalarında, kentlerinde büyük bir umuda dönüşmüştür. Sonra sırasıyla; İzmir'de, Adana-Mersin'de, Süleymaniye, Bağdat'ta sanat kurumları açılmış ve 2001'de Amed'de açılan NÇM Dicle-Fırat ile kurumsal olarak neredeyse Kürdistan'ın kuzey şehirlerinin hepsinde bir kültür-sanat evi açılmış ve bu halk tarafından büyük bir coşku ve özlemle sahiplenilmiştir. Yüzlerce kom oluşmuş ve belediyelerin Kürt direniş cephesi tarafından kazanılması, yapılan festivaller, halk konserleri ve bu merkezlerde yapılan kurslar, dengbêj evleri, tiyatro ve sinemanın sistemsel hale gelmesi, paralel olarak ve özellikle avrupada yapılan kültür sanat festivalleri, Govend eğitimleri-festivalleri hem halkın sistem içerisinde erimesine engel olmuş, hemde oluşan bu ulusal bilinç etrafında büyük bir örgütsellik yaratılmıştır. Böylece 2010'lara kadar binlerce ürün ve kazanımla ve aynı zamanda binbir türlü zorluk ve bedelle gelebilmiş ve Kürt halkını yaşama bağlayan bir nefes olmuştur.

Dağ sanatı

2000'lerin başlarında TEV-ÇAND çatısı altında Kürdistan’da en büyük sanat-edebiyat örgütselliğine kavuşulmuştur. Yine aynı senelerde Şehid Sefkan Akademisi kurulmuş dağ sanatı Kürt ve devrimci sanat öğeleri ile formüle edilmiş ve bunun pratiğini de bizzat gerilla üstlenmiş ve yapmıştır. Bu hem dağ ve savaş koşullarında sanatın yapılabildiğini ispatlamış, hem de yapılan ürünler öz kökleri ile felsefi anlam derinliği ile buluştuğunda halkı nasıl etkilediği ve halka sanatsal olarak nasıl öncülük edilebileceğini göstermiştir. Beritan filmi, Oramar şarkısı gibi çalışmalar halk tarafından sahiplenmiş ve bu da gerilla sanatına büyük bir ivme kazandırmıştır. Awazên Çiya müzik grubu, Sine Çiya sinema grubu ve Şano Çiya tiyatro grubu ile dağlarda kurumsallaşan gerilla sanatı; gerilla yaşamını bir perspektif gibi topluma yansıtmıştır. Yanısıra Kurdistan'ın Kuzeyinde görsel çalışmaların kendini Ortadoğu sineması çatısı altında örgütlemeleri, Cegerxwîn, Aram Tigran ve Şehid Nuda sanat akademileri ile de yıllarca emek verilmiş, birikmiş ve profesyonelliğe geçilmesi gereken devrimci sanat için bu anlamda bir adım olmuştur. Hem de çok önemli bir adım. Bu yüzden 2015 çözüm süreci bittiğinde ve belediyelere kayyum atandığında; Faşist Akp-Mhp nin devlet aygıtları başta sanat akademileri olmak üzere neredeyse tüm sanat kurumlarını kapatmış yerine kur-an kursları açmıştır.

Hunergaha Welat

Savaş koşullarında sanat

2011 sonrası Rojava Devrimi; devrimci sanat öncülüğünü 2015'le birlikte üstlenmiş ve neredeyse tüm şehir ve kasabalarda kurumsallaşmış, sanat komünleri kurulmuş ve yüzlerce sanat eseri yaratmıştır. Hunergeha Welat onlarca nitelikli klip çıkartarak bu devrimi sanatsal olarak taçlandırmıştır. Komina Filma Rojava dünya çapında tanınmış, Pargin ile dönemin kültür sanat perspektifi oluşturulmuştur. Şehid Yekta Akademisi ve bu kökler üzerinden 2024'te kurulan Peymangeha Bilind a Hunerî ya Rojavayên Kurdistanê de profesyonelliğe iddialı bir giriş yapmıştır. Komina Muzik, Komina Film, Komina Şano, Komîna Govend-dans ve Komina Wênesaziyê ile TEV-ÇAND Mezopotamya ve Deste ya Çand kurumları ile Suriye genelinde, hem de ağır savaş koşullarında yüzlerce kaliteli sanat-edebiyat ürünü ve etkinliğini ortaya çıkarabilmiştir. Tabi burada anlattıklarımız yapılanların çok küçük bir özeti oluyor. Yine de tüm bunlara rağmen, yani onca emek ve bedele rağmen yapılanlar tam anlamıyla devrime cevap olamamıştır. Bu yetersizlik, Önderliğin "Demokratik Modernite; Kadının Devrim Çağıdır" belirlemesinde önerdiği gibi, sanatın ekolojik ve kadın öncülüğünde özgürlükçü temelli bir sentezle yeniden yapılandırılmasını gerektirir; aksi takdirde, devrimci sanat yalnızca propaganda aracı olarak kalır.

Devrimsel çıkış

Klasik hikayeler hep bizi geri çekip tekrarı yaşatmış ve bu kısır ve umutsuz döngü de adeta hayal dünyamızı bodur bırakmıştır. Ferhat ile Şirin, Leyla ile Mecnun, Siyabend ile Xecê, Mem ile Zîn ve daha niceleri. Aklımız ve algımız hep bu yitik, çaresiz, sonu hep hüsranla biten hikâyelerde çakılı kalmıştır. Bu yüzden başka bir yaşam mümkün olabilir ve başka yollar ile zafere gidilebilir, bunun içinde büyük hamlesel değişimler yapılmalıdır fikriyatı fazla gelişememiştir. Var olan gerçeklik kabul edilmiş, o gerçekliğe teslim olunmuştur. Bu günümüzde hâlâ böyledir ve değişimin önündeki en büyük engel olma durumundadır. Tabi bu sadece sanat için öyle değil genel yaşam kodlanmalarımızda da bu vardır. Sonuçta sanat, bağrında oluştuğu toplumun karakteri ile yaratılır. İşte diğer saydığımız sorunların yanı sıra bir de kültürel sosyolojik kodlanmalar devrimci sanatın devrimsel çıkış yapmasının önünde en büyük engellerden biri olmuştur.

Bunu somut örneklerle biraz daha açarsak; Kopuş Teorisi, Erkeği Öldürme projesi, Özgür Eş Yaşam perspektifi ve Ekolojik Yaşam Perspektifi, bu dört özellik; Kürt Özgürlük Hareketi'nin en temel yapısını oluşturan ve onu diğer devrimlerden ayıran özellikler oluyor. Peki bu farklı özellikler hakkında ne kadar yazımsal, duyumsal ve görsel ürün yapıldı?

Kaç tane şarkı - klip, oyun-film ve şiir var? Belki dolaylı olarak çok ürün yapılmış ama içerik olarak tanıma kavuşamamış ve tam anlaşılamamıştır. Bu saydığımız kendine has devrim karakter özellikleri hakkında somut ürünlere ihtiyaç vardır. Çünkü dolaylı sanat mevcut durumda yoğun manipülasyon saldırılarından kaynaklı tam cevap olamıyor. Bu yüzden her bir özellik, tek tek yada iç-içe ele alınmalı ve bu özellikler ile ilgili sanat eserleri yaratılıp bir çizgi belirlenmelidir. Devrimin bu temel özelliklerini somut sanat eserleri ile toplumdaki her bireyin ve özellikle devrimci sanat yapmak isteyen sanatçıların anlam dünyasına, ruhuna özenle nakşedilmelidir. Elbette klasik halk sanatları çok değerlidir, toplumun hafızasını, tarihini ve kültürünü temsil eder. Ama devrimci sanat da klasik sanatı, tarihsel sosyolojik bir eleştiri ile ele alıp sorunlarını çözmeli, mevcut tıkanıklığını ve tutuculuğunu aşmalıdır. Özgürlükçü, yaratıcı bir perspektif ile öncülüğünü yaparak modellerini yaratmak zorundadır. Kendi farkını ortaya koyarken, farklı ulusların ve milletlerin kimliklerini içine alarak, daha somut sentez çalışmalarla, anlamsal ve yapısal özellikleri ile kendini enternasyonalist bir düzeyde ifade edebilmelidir.

Bu süreçte kapsamlı eleştiri - özeleştiri yaparak, Önderliğin Demokratik Modernite vizyonunu temel alarak, küresel devrimci sanat akımları ile ortak bir mücadele zemininde Kürdistan sanatını; enternasyonel devrimci sanat örgütselliği ile dünya çapında yaratıcı ürünler ile dünya halklarına öncülük yaparak bu onurlu ve kutsal yürüyüşü zaferle taçlandırabiliriz. Bunun için bize gerekli olan en önemli şey cesaretli adımlardır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.