Belucistan’da Jin Jiyan Azadî direnişi!

Kadın Haberleri —

Dr. Mahrang Baloch

Dr. Mahrang Baloch

  • Pakistan’daki Uzun Yürüyüş’ün öncülerinden Dr. Mahrang Baloch: “Beluciler ifade özgürlüğü ve yaşam hakkı gibi temel haklardan mahrum bırakılıyor. Dünya insan hakları sloganları atmaya devam ederken biz boğuluyoruz. AB derhal Belucistan'a bir inceleme heyeti göndermeli ve Belucilerin ulusal haklarını tanımalı.
  • Dr. Mahrang: “Kadınların öncülük ettiği bu yürüyüş Beluci soykırımına karşı birleşik bir sesi simgeliyor. Beluci kadın aktivistler olarak, Kürt kadın hareketini her zaman örnek aldık. Kürt Özgürlük Hareketi ile güçlü bir bağımız olduğunu düşünüyoruz. Kürt Kadın Hareketi’ne mücadelemize destek verdikleri için teşekkürlerimi sunuyorum.”

EREM KANSOY

Pakistan devletinin Beluci halkına yönelik yargısız infaz, zorla kaybettirme ve soykırım politikalarını protesto etmek amacıyla kadınlar öncülüğünde başlatılan Uzun Yürüyüş 44. gününde sürüyor. Polis şiddeti ve gözaltılara rağmen devam eden direnişe 3 Ocak günü Pakistan genelinde birçok kentte yapılan kepenk kapatma eylemleriyle destek verildi. Eylemlere öncülük eden Beluc Yakjehti Komitesi’nin organizatörlerinden Dr. Mahrang Baloch, Belucistan’da yaşananları, kadınların direnişini ve uluslararası kamuoyundan beklenenlere ilişkin gazetemizin sorularını yanıtladı.

"Ben de devlet zulmünün mağduruyum. Beluci halkının soykırımına karşı bu hareketi yönetiyorum" diyen Baloch, "Taleplerimiz net: Uzun Yürüyüşün amacı, Belucistan halkının kimliğinin tanınması, topraklarımızdaki tahakkümün sona ermesi ve 70 yıldır devam eden soykırımın politikalarından vazgeçilmesi" dedi.

"Belucistan'da yaşananların sadece Pakistan'ın bir iç meselesi olmadığı, açık bir soykırım olduğu kabul edilmeli" diyen Dr. Baloch, AB ve BM’ye sorumluluk çağrısında bulundu.

Öncelikle yıllardır süren baskı, zorla kaybettirme ve soykırım politikalarının gölgesinde Belucistan’da karşı karşıya kaldığınız tabloyu anlatabilir misiniz?

Beluci halkının özgürce yaşama hakkı elinden alınıyor. Belucistan'da ekonomik istikrar yok ve kimse kendini güvende hissetmiyor. Bölgeye bir koloni muamelesi yapılıyor; her beş kilometrede bir askeri kontrol noktası var ve burada ordu yetkilileri halkı taciz ve tehdit ediyor. Son yirmi yılda, devlet destekli yerel milisler silahlandırıldı ve cezasızlıkla faaliyet göstermelerine izin verildi, bu da Beluci halkı arasında daha fazla şiddet ve ölüme neden oldu.

2014’te Awaran bölgesinde devlet yetkilileri, zorla kaybedilen Beluci bireylere ait 300'den fazla cesedin bulunduğu toplu mezarlar keşfetti. Aileler protesto edip sevdiklerinin kimliklerinin belirlenmesi için Birleşmiş Milletler’den (BM) DNA testi talep ettiklerinde devlet bu hakkı da onlara tanımadı. Böylece aileler ölenlerinin yasını bile tutamadı. Bu olay münferit değildir; Belucistan'da meydana gelen ve dünyadan gizlenen büyük bir soykırımın yansımasıdır.

Çoğu zaman bir iç mesele olarak görmezden gelinen şey aslında sadece iç mesele olarak ele alınamaz. Bir ulus, yaşamlarını hiçe sayan ve yalnızca kaynaklarını sömürmeye odaklanan bir devletin sistematik soykırımıyla karşı karşıyadır. Bu sömürü, sayısız barışçıl harekete rağmen hız kesmeden devam ederek insanlarımızın öldürülmesiyle devam ediyor.

 

 

Belucistan'da 44. güne giren Uzun Yürüyüş ve halkın direnişi nasıl başladı? Temel talepleriniz nedir?

Uzun Yürüyüş, Keç Kurbat'ta dört Beluci gencinin yargısız infazına bir tepki olarak ortaya çıktı. Gençler Terörle Mücadele Departmanı tarafından kaçırılmıştı. Ardından mahkemeye çıkarıldılar ve daha sonra katledildiler. Terörle Mücadele Departmanı onların bir pusuda öldürüldüğünü iddia etti. Dünyanın geri kalanı için alışılmadık görünebilir ama Belucistan’da bu tür olaylar sıradanlaştı. Binlerce kişi devlet güçleri tarafından öldürüldü ve aileleri, onların dönüşünü beklerken parçalanmış bedenlerini teslim aldı. Beluci halkı kaybettirilmelere tepki olarak adalet yerini bulana kadar ölülerini gömmeyi reddetti ancak ne yargı ne de devlet gereğini yerine getirdi.

Yargısız infaz edilen bir Beluci erkeğin ailesi onu gömmeyi reddetti ve Keç'te oturma eylemi düzenledi. Oturma eyleminin 15. gününü geride bırakmasının ardından Uzun Yürüyüş çağrısında bulunduk. Uzun Yürüyüşün amacı, Belucistan halkının kimliğinin tanınması, topraklarımızdaki tahakkümün sona ermesi ve 70 yıldır devam eden soykırımın politikalarından vazgeçilmesi. Bu, Belucistan'daki beşinci isyan ve taleplerimiz net: Kaynaklarımızın sömürülmesinin durdurulması ve onlarca yıldır devam eden kültürel istilanın sona ermesi.

Beluc halkının önemli destekçilerinden olan Kürt Kadın Hareketi'nin 'Jin Jiyan Azadî' perspektifi Belucistan'da nasıl daha fazla dayanışma ve etkileşim yaratabilir?

Kürtlerin desteği çok değerli, hak ve adalet mücadelemizde her türlü işbirliği ve dayanışmayı memnuniyetle karşılıyoruz. Beluci kadın aktivistler olarak, Kürt kadın hareketini her zaman örnek aldık ve Kürt Özgürlük Hareketi ile güçlü bir bağımız olduğunu düşünüyoruz. Onların ulusal sınırları aşan dayanışması için minnettarız. Kadınların öncülük ettiği bu yürüyüş, güçlü bir dayanışmayı ve Beluci soykırımına karşı birleşik bir sesi simgeliyor. Kürt Kadın Hareketi’ne mücadelemize destek verdikleri için ulusum adına en derin teşekkürlerimi sunuyorum.

Kürt Kadın Hareketi ‘Jin Jiyan Azadî’ sloganını küresel bir öneme kavuşturarak İran, Ortadoğu ve ötesindeki kadın hareketlerini etkiledi. Biz Belucistan'da 'Jin Jiyan Azadî' perspektifini yürekten destekliyoruz. Geçen yıl 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde Belucistan'da 'Jin Jiyan Azadî' yazılı pankartlar taşıyarak ve bu küresel hareketle dayanışmamızı ifade ettiğimiz önemli bir gösteri düzenledik. Kadınların toplumun eşit bir parçası olduğunu, yaşamı ve özgürlüğü hak ettiğini düşünüyoruz.

Belucistan'da kadınlar devletin baskısına erkeklerden çok daha fazla maruz kalıyor. Mücadeleleri ve çektikleri acılar tartışılmıyor bile. Yükselen kadın hareketinin karşılığında toplu cezalandırmalarla karşı karşıya kalıyoruz. Kadınların toplumsal ilerlemedeki hayati rolünü, özgürlük ve eşitliklerini vurgulayan 'Kadın, Yaşam, Özgürlük' hareketinin küresel yükselişini destekliyoruz.

 

 

Belucistan konusunda dikkat çekici bir sessizlik hâkim. Sizce, BM’nin Belucistan'daki insan hakları ihlallerine karşı daha etkili bir şekilde mücadele etmek ve Pakistan'ı sorumluluk almaya zorlamak için izleyebileceği somut adımlar neler olabilir?

Hareketimizin öncelikli odak noktası Belucistan'daki insan hakları ihlallerini araştırmak üzere bir BM araştırma komitesinin kurulması. Uluslararası toplumu sistematik soykırımın farkına varmaya çağırıyoruz. Dünya insan haklarını savunduğunu iddia ediyor ama halkımız katledilirken sessiz kalıyor. Eğer insan hakları sözleşmelerine saygı duyan medeni bir dünya varsa, o zaman durumun ciddiyetini kabul etmelidir.

Belucistan'da BM'ye taşınmış çok sayıda zorla kaybetme vakası var ancak hala harekete geçilmiş değil. Geçen yıl, zorla kaybetmelerle ilgili Güney Asya Çalışma Grubu Başkanı’nın da hazır bulunduğu bir konferansa katıldık. Son on yıldır BM'nin zorla kaybetme ve yargısız infaz vakalarını araştırmak üzere Belucistan'a girmek için izin istediğini vurgulandı. Ancak Pakistan bu erişimi reddediyor. Bu durum kritik bir soruyu gündeme getiriyor: Bu ihlallere karşı neden bir adım atılmadı? Binlerce aile sevdiklerini kaybetti ve kaybetmeye de devam ediyor. Pakistan BM İnsan Hakları Sözleşmesi’ni imzalamış olmasına rağmen dünya Pakistan'ı Belucistan'daki soykırımı ve zorla kaybetmeleri durdurmaya zorlayamıyor. Pakistan Başbakanı dahi zorla kaybetmeleri haklı bulduğunu belirtiyor.

 

Kepenk kapatma eylemi

 

Uluslararası toplumun, özellikle AB'nin, Belucistan'daki duruma yönelik daha etkili bir şekilde müdahale etmesi ve Pakistan'a karşı izlenecek politikalarda nasıl bir liderlik rolü üstlenmesi gerekiyor?

Belucistan'daki durumumuz kritik bir aşamada. Uluslararası desteğe ihtiyaç duyuyoruz. Acil adımlardan biri, Pakistan'a, henüz kabul etmediği zorla kaybetmelere karşı yasa tasarısını imzalaması ve yürürlüğe koyması için baskı yapılması olacaktır. Bu eylem, devam eden soykırımın, Beluci kaynaklarının sömürülmesinin sona erdirilmesi ve Belucilerin on yıllardır süren soykırıma maruz kalan bir ulus olarak tanınması için hayati önem taşımaktadır. Belucistan'da yaşananların sadece Pakistan'ın bir iç meselesi olmadığını, açık bir soykırım olduğunu kabul etmek gerekiyor.

Özellikle Avrupa Birliği çok önemli bir rol oynayabilir. Belucistan'da işledikleri savaş suçlarına son vermeleri ve Beluc halkının on yıllardır maruz kaldığı sömürgeci muameleye son vermeleri için Pakistan üzerinde baskı uygulayabilirler. Halkımız ifade özgürlüğü ve yaşam hakkı gibi temel haklardan mahrum bırakılıyor; dünya insan hakları sloganları atmaya devam ederken biz boğuluyoruz. İlan edilenler ile uygulananlar arasında bir tutarsızlık var. Artık pratik eylem zamanı.

Ayrıca, Pakistan'a verilen yardımların incelenmesi de büyük önem taşımaktadır. Geçtiğimiz yıl Avrupa Birliği'nden gelen yardımlar soykırımımızı sürdürmek için kötüye kullanıldı. Pakistan, Belucistan'daki eylemlerinden sorumlu tutulmalıdır. Bu, başta Avrupa Birliği olmak üzere küresel topluma bir yardım çağrısıdır. Belucistan'daki şiddet ve insan hakları ihlallerine karşı kararlı bir şekilde harekete geçin!

İnsan hakları sadece slogan olarak kalmamalı; acı çekenlerin korunması ve desteklenmesi için harekete geçilmelidir. AB derhal Belucistan'a bir inceleme heyeti göndermeli ve Pakistan'ı zorla kaybetmelere ve yargısız infazlara son vermeye zorlamak üzere acil tedbirler almalıdır. Beluci ulusunun insan haklarını ve ulusal haklarını da tanımalıdır.

Dünya genelinde insanların Belucistan'da yaşananlara karşı aktif bir şekilde nasıl mücadele etmelerini ve dayanışma göstermelerini sağlamak adına hangi adımlar atılabilir?

Gazeteniz aracılığıyla Beluci halkının içinde bulunduğu kötü durumun acil ilgi gerektiren insani bir kriz olduğunu söylemek isterim. Küresel toplum Belucistan'daki zulmün sona erdirilmesine yardımcı olmak için sadece kabul etmekle kalmamalı, aynı zamanda aktif bir şekilde müdahale etmelidir. Küresel medya genellikle güçlü kuruluşların etkisi altında ve bu da dünya genelinde meydana gelen olayların çarpık bir şekilde yansıtılmasına yol açıyor. Bu durum, ezilen ulusların bir araya gelmesini ve ihtiyaç duydukları dayanışmayı sağlamasını zorlaştırıyor. Dünyaya ve özellikle de tüm ezilen uluslara mesajımız, bir araya gelmemiz ve sesimizi kolektif olarak yükseltmemiz gerektiğidir. İnsanları çoğu zaman yalnız ve duyulmuyor hissettiren bu zorluklarla yüzleşirken birbirimize destek olmalıyız. Sessizlik içinde acı çeken tüm mazlumların seslerini yükseltmek bizim için çok önemli. Çabalarımızı birleştirerek önemli bir etki yaratabilir ve istediğimiz değişimi gerçekleştirebiliriz. Dünyanın dört bir yanındaki insanları hareketimizi desteklemeye ve Belucistan'daki soykırıma karşı durmaya çağırıyoruz. Bize gösterilen dayanışma için minnettarız ve bunun küresel toplumdan daha fazla destek ve eylem için ilham vermesini umuyoruz.

*****

Soykırım durdurulmuyor

Belucistan’da BM’ye taşınmış çok sayıda zorla kaybetme vakası olmasına rağmen halen bir adım atılmadığının altını çizen Dr. Mahrang Baloch, “Son on yıldır BM'nin zorla kaybetme ve yargısız infaz vakalarını araştırmak üzere Belucistan'a girmek için izin istediğini vurgulandı. Ancak Pakistan bu erişimi reddediyor. Dünya Pakistan'ı Belucistan'daki soykırımı ve zorla kaybetmeleri durdurmaya zorlayamıyor” ifadelerini kullandı.

Ezilenler bir araya gelmeli

Dünyadaki tüm halkları soykırıma karşı destek ve eylem çağrısı yapan Dr. Mahrang, şunları ekledi: “Beluci halkının içinde bulunduğu kötü durumun acil ilgi gerektiren insani bir kriz. Tüm ezilen uluslara mesajımız, bir araya gelmemiz ve sesimizi kolektif olarak yükseltmemiz gerektiğidir. Çabalarımızı birleştirerek önemli bir etki yaratabilir ve istediğimiz değişimi gerçekleştirebiliriz.

 

* Fotolar “Baloch Yakjahti Committee-Kech” adlı X hesabından alınmıştır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.