Bin 352 başvuru reddedildi

  • İmralı’da 21 yıldır tutulan Öcalan’la görüşmek için avukatların yaptığı bin 770 başvurunun bin 352’si reddedildi.

 

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, 15 Şubat 1999'da Türkiye'ye teslim edildiğinden beri İmralı Adası'ndaki Yüksek Güvenlikli F Tipi Kapalı Cezaevi’ne konuldu ve tecrit altında tutuluyor. Öcalan’ın İmralı Cezaevi’ne konulduğu günden 27 Temmuz 2011’e kadar toplam 765 avukat görüşme başvurusu yapıldı. Bu başvurulardan 413’ünde ancak görüşme sağlanabildi; 352’si “koster bozuk”, “koster onarımda” ya da “hava muhalefeti” gibi gerekçelerle reddedildi. 27 Temmuz 2011’den bu yana ise avukatların Öcalan’la görüşmek için yaptığı bin 5 başvurudan sadece 5’ine olumlu yanıt verildi; diğerleri “olağanüstü hal”, “hava muhalefeti” ve “koster bozuk” gibi gerekçelerle engellendi. 

Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven öncülüğünde 8 Kasım 2018 yılında başlayan ve tüm cezaevlerine yayılan açlık grevlerinin oluşturduğu baskıyla avukatlar 8 yıl aradan sonra 2-22 Mayıs, 12-18 Haziran ve 7 Ağustos 2019 tarihlerinde İmralı Adası’na gidebildi. 7 Ağustos’ta yapılan son görüşmenin ardından uzun süre yapılan başvurulara ne olumlu ne de olumsuz yanıt verildi. Bursa 1. İnfaz Hakimliği, geçtiğimiz 23 Eylül’de, Öcalan ile İmralı’da tutulan diğer tutsaklar Ömer Hayri Konar, Veysi Aktaş ve Hamili Yıldırım'a, Öcalan’ın 2009’da kaleme aldığı 156 sayfalık “Yol Haritası” gerekçesiyle 6 aylık avukat görüş yasağı getirdi. Sonrasında yapılan 13 görüşme başvurusuna verilen ret yanıtlarına bu karar gerekçe gösterildi.

 Avukatlarının yanı sıra ailesi ile görüşmeleri de engellenen Öcalan, 21 yıldır tutulduğu İmralı’da yasal bir engel olmadan sadece 1 kez telefonla görüşme hakkını kullanabildi. Bu hukuksuzluk bugüne dek fiili olarak uygulanırken, son avukat görüşme yasağıyla birlikte Öcalan’a 6 aylık telefonla görüşme yasağı da getirildi. 

Öcalan’ın müdafiliğini yürüten Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Emran Emekçi, konuyla ilgili MA’dan Sadiye Eser ve Erdoğan Alayumat’ın sorularını yanıtladı.

Mutlak tecrit devam ediyor

Öcalan’la 8 yıl aradan sonra 2019’da yapılan 5 görüşmenin, tepkileri yumuşatmaya yönelik olduğunu; 2015'te aldıkları mutlak tecrit kararının devam ettiğini kaydeden Emekçi, son çıkan mahkeme kararıyla da kendi politikalarını net bir şekilde ilan edip avukat ve aile görüşlerinin yasaklandığını söyledi. Mahkeme kararlarının kılıf uydurma biçimi olduğunu belirten Emekçi, şunları ifade etti: "Mutlak tecridin mantığı zaten çözüm karşıtlığını ifade ediyor. İmralı diyalektiğinin bir gerçekliği var. Çözüm ve çözümsüzlüğün yaşandığı bir sahadır aynı zamanda. Öcalan'ın 'Yol Haritası' zaten çözümün ana parametresidir. Demokratik çözümün nasıl olması gerektiğini o Yol Haritası gösteriyor. Yani aslında çözümü hedef alıyorlar. İçte ve dışta demokratik çözüme dair bir basınç oluştuğunda süreçler gelişiyor. Bu diyalektik 1993'ten beri hep işlemiştir. Çözüm yanlıları ve çözüm karşıtları kimlerdir, bunu iyi okumak lazım. Bu diyalektik içinde bakmak gerekir. Bu kararlar çözüm karşıtı iradenin kararlarıdır."

 Öcalan’ın özgürlüğü için DTK, TJA, DBP ve HDP’nin yakın zamanda “Birliği kuralım, tecridi kıralım, özgürlüğü sağlayalım” başlıklı kampanyasının önemine işaret ederek, bu tür çalışmaların daha da zenginleştirilmesi gerektiğini söyleyen Emekçi, şöyle konuştu: "Öcalan’ın tutsak kaldığı her an, Türkiye ve Ortadoğu halkları için çok büyük kayıplara neden oluyor. Normal şartlarda AİHM kararlarına göre bir kişi en fazla 25 yıl ceza alabilir. Ancak Sayın Öcalan 21 yıldır İmralı Adası’na hapsedilmiş durumda. Sayın Öcalan’ın tutuklukta kalan süresi 4 yıl. AHİM’in 6 yıldır Sayın Öcalan’la ilgili Türkiye’ye dair bir tavsiye kararı çıkarması gerekiyor ama çok gecikildi. Yani hukuki açıdan baktığımızda Sayın Öcalan'ın 2024 yılında tahliye edilmesi gerekiyor. Bu yüzden Öcalan’ın özgürlüğü için demokratik çerçeveler temelinde çok geniş kesimlerin mücadele etmesi gerekir."

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.