Birbirimizin kolu, bacağı ve gözleri olduk
Dosya Haberleri —

Serdal Yıldırım ve Ergin Aktaş
- Mahmut Oktay adında bir arkadaşımızın buraya getirildiğini duyduk. Tek başına bir koğuşa koymuşlardı. Mahmut arkadaş tamamen yatağa bağımlı olmanın yanı sıra çenesi, damağı ve dişleri aldığı yaradan dolayı parçalandığı için konuşamıyordu. Sürekli bir uğraş halindeydik. Bu çabalarımız buranın 1. Müdürü olan Yusuf Kafadar'ı kızdırmıştı...
- Kuşkusuz sağlık durumlarımız birçok konuda zorlanmamıza neden oluyor. Ancak bizi ayakta tutan yaşamı güzel ve anlamlı kılan şey bir arada olmamız. Her şeye rağmen eğer hala 'yürüyebiliyorsak' bunu güçlü yoldaşlık ve dayanışmamıza borçluyuz. Çünkü biz birbirimizin yüreği ve beyni olmayı başarabildiğimiz için birbirimizin kolu, bacağı ve gözleri olabiliyoruz.
- Şu anda beni en çok zorlayan Serdal arkadaşın kırılan platini ve yaşadığı ağrıların bir çözüme kavuşturulmaması. Diğeri de her an kötü bir durumla karşılaşacağımı düşündüğüm Abdulkadir arkadaşın sağlık durumunun çok kritik olmasıdır. Bu bana derin acılar yaşatıyor. Ama bu pervasız zihniyete karşı direnenlerin olduğunu görüyor, gücümüzü de bunlardan alıyoruz.
GÜLCAN DERELİ
Onlar bir yandan bedenlerinin zorluklarıyla, ağrı ve sancılarıyla boğuşurken, bir yandan da cezaevlerindeki eziyet dolu koşullarla, kasıtlı uygulamalarla savaşıyor. Hasta tutsakları işte en çok bedenlerindeki yaralarla boğuşurken cezaevlerinin dayattığı bu koşullar zorluyor. Metris R Tipi'nde tutulan tekerlekli sandalyeye bağlı ve 40 kiloya düşmüş Abdulkadir Kuday, yine tekerlekli sandalyede yaşamını sürdüren Serdal Yıldırım ve iki eli olmayan Ergin Aktaş'ın yaşadıkları, tüm hasta tutsakların yaşadıklarının özeti gibi. Onları, yalnızca yoldaşlıkları, inandıkları, irade ve bilinçleri ayakta tutuyor. Ergin Aktaş'ın kaleminden dökülenler işte bu gerçeği anlatır...
'Karantina işkencesi'
"O zaman pandemi vardı ve bu nedenle hastaneye giden herkesi dönüşte 15 gün karantinada tutuyorlardı. Bu genel bir uygulamaydı. Biz de karantina uygulaması nedeniyle ayrı yerlerde tutulmamak için hastane sevklerimizi aynı güne denk getiriyor ve o zamanki görevli doktor, özgün durumumuzu bildiği için bu konuda bize yardımcı oluyordu. Bir gün bizi ayrı ayrı sevke götürdüler ve karantinayı bizi birbirimizden ayırmak için kullandılar. Bazen karantina süresinin bitimine 1-2 gün kala bizi tekrar ayrı ayrı hastaneye sevk edip, karantinaya alıyorlardı. Karantina koğuşları hijyen açısından çok kötüydü ve bizim tek başımıza oraları her seferinde az da olsa kalınabilir yapmak için yoğun bir çaba sarf etmemiz gerekiyordu. Ayrıca oluşturmaya çalıştığımız ve birlikteyken kurabildiğimiz düzen, her hastaneye gidişimizde önemli oranda bozuluyordu. Bu durumu doktorlarla konuşup, hastane saatlerimizin önceden yapıldığı gibi aynı güne denk getirilmesini istedik ama doktor, 'bu konuda ancak idareye öneride bulunabileceğini, başka da bir şey yapamayacağını' belirtti.
'Hastaneye gitmeme kararı aldık'
"Serdar arkadaş hastalığı nedeniyle idrar yolları enfeksiyonu kaptığından hastaneye gitmesi gerekiyordu. Ayrıca felçli olan hastalar pek çok riskin yanında, sıklıkla böbrekleri iflas etme riski taşıyorlar ve özellikle bu iki nedenden dolayı hastaneye gitmek zorundalar. Benim de akciğerlerimin durumunun takip edilmesi için belli aralıklarla grafik çekimi ve kontrol edilmem gerekiyordu. Ayrıca solunum yolu enfeksiyonları benim durumumda olanlarda normalden daha ağır seyrediyor ve zatürreye daha kolay yakalanabiliyor. Bu nedenlerden dolayı hastane sevklerimiz gerekliydi ama bu karantina durumu hem zorlayıcı hem de kalıcı bir hale dönüşme riski taşıyordu… Bu durum bizim için zorlayıcıydı ve sağlığımızı da olumsuz etkiliyordu. Biz de en son karantina süresini bitirip koğuşa geçtikten sonra hastaneye gitmeme kararı aldık…
'Mahmut Oktay ağır yaralıydı'
"Yine, bir gün aradan sonra gelip hastane sevki olduğunu söylediklerinde artık hastaneye gitmek istemediğimizi belirttik. Sağlığımıza dikkat ederek pandemi sürecini hastaneye gitmeden geçirebiliriz düşüncesindeydik ama bir süre sonra Serdal arkadaş ağır bir enfeksiyon kaptı, mecburen hastaneye gitmek durumunda kaldı… Serdal arkadaşın 15 günlük karantina süresi tamamlandı ama arkadaşı bulunduğum koğuşa getirmediler. Bu durumu aşmak için çok uğraşıyorduk ama bizi aynı koğuşa almıyorlardı. İçeride ve dışarıda yapılan itirazlar 3 ay sonra sonuç verdi ve biz yine yan yana geldik ama bizi ayrı tutmak için sürekli uğraştılar. Bu sırada Mahmut Oktay adında bir arkadaşımızın buraya getirildiğini duyduk. Tutulduğumuz koğuşlar üç kişilik olduğu için yanımızda bir kişilik yer olduğu halde Mahmut arkadaşı ağır yaralarıyla ve tamamen yatağa bağımlı haliyle başka bir bloga götürülüp, tek başına bir koğuşa koymuşlardı. Mahmut arkadaşın yaşadıklarını tahmin edebiliyorduk ve bu bizi oldukça rahatsız ediyordu. Mahmut arkadaş tamamen yatağa bağımlı olmanın yanı sıra çenesi, damağı ve dişleri aldığı yaradan dolayı parçalandığı için konuşamıyordu. Bu durumu kabullenemiyorduk ve gerek sözlü gerekse de yazılı olarak sürekli bir uğraş halindeydik. Bu çabalarımız buranın 1. Müdürü olan Yusuf Kafadar'ı kızdırmış olacak ki, bir gardiyan aracılığıyla 'eğer böyle devam ederlerse, onları C bloktaki hücrelere atarım' mesajı gönderdi. Biz de 'buyursun gelsin' dedik ve daha fazla ısrarcı davranmaya başladık. Hücre içinde bulunduğumuz bu durumdan daha kötü olamazdı. Bu gelgitli halin devam ettiği bir günde Abdulkadir arkadaşın geldiğini duyduk ve Mahmut arkadaşın yanına verildiğini sanarak az da olsa rahatladık. Sonradan öğrendik ki, Abdulkadir arkadaşı da tek başına tutuyorlarmış. Değerli ÖHD avukatlarının girişimleri ile Abdulkadir arkadaşı Mahmut arkadaşın yanına verdiler…