Muslim: Bu bir MİT tezgahıdır

Dosya Haberleri —

PYD Eşbaşkanı Salih Muslim

PYD Eşbaşkanı Salih Muslim

  • Türkiye yeni bir tezgah planlıyor. Kuzey-Doğu Suriye’ye saldırmak için önceden hazırlanmış bir plan çerçevesinde bu patlama gerçekleştirilmiştir. Katliam İçişleri Bakanlığı ve MİT’in bilgisi dahilinde olmuştur. Ancak biz hazırlıklıyız. Tankımız, topumuz, uçaklarımız, uçaksavarlarımız yok. Ama halk savaşını başlatacak gücümüz var.
  • Taksim'deki olayın uydurma bir tezgah olduğunu herkes görüyor. Yakalanan kişinin bir seneden beri o mahallede ikamet ettiği söyleniyor. Ortada çok ciddi çelişkiler var. Türkiye yetkilileri bütün işlerini yalan ve dolan üzerinde yürütüyor. “Osmanlı’da oyun bitmez” sözü en iyi şekilde bunu açıklıyor.

ERKAN GÜLBAHÇE

Türkiye'de bir yandan seçim gündemine girilirken, bir yandan da siyasi krizler yaşanıyor. AKP-MHP iktidarı ise seçimlerden çıkmanın yollarını arıyor. 3 Kasım’da Taksim İstiklal caddesine bırakılan bir bombanın patlatılması sonucu 6 kişi hayatını kaybetti, 81 kişi de yaralandı. Bu yaşanan patlamanın ardından birçok kesim, seçim startının verildiği yorumunu yaptı. Çünkü 2015 yılındaki seçim döneminde ülkenin birçok bölgesinden bombalar patlatılmış, yüzlerce insan yaşamını yitirmişti ve bir şekilde AKP iktidarı seçimleri kendi lehine çevirmişti. Benzer durumun tekrar devreye koyulduğu ihtimali söz konusu. Olay sonrası Türk devletinin çelişkili açıklamaları ise bu yorumu doğrular nitelikte. 

Katliamın hemen ardından Türk İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bu eylemi gerçekleştiren kişinin PKK/PYD üyesi olduğunu ve Kobanê’de özel eğitim aldığını, Efrîn üzerinden Türkiye giriş yaptığını iddia ederek, PKK ve PYD şahsında Kuzey-Doğu Suriye Özerk Bölgesi'ni tehdit etti. Ancak herkesin de bildiği gibi Türk devleti Efrîn’i işgal etmiş ve çetelerle birlikte bölgeyi yönetmeye başlamıştı. Soylu’nun açıklaması kendisiyle çelişti. Soylu açıklamasını biraz daha ileri taşıyarak Amerika Büyük Elçisi'nin taziye mesajını kabul etmediğini ve bu saldırının sorumlusunun Amerika olduğunu ileri sürdü. Ancak günlerdir ortaya çıkan bilgiler saldırının arka planında Türk devletinin olduğunu gösteriyor. PYD Eşbaşkanı Salih Muslim ile Taksim’de devreye konulan planı konuştuk.

Türk devlet yetkilileri İstanbul Taksim’deki bombalı saldırının PKK/PYD tarafından yapıldığını ileri sürdü. Öncelikle bu suçlamalara ilişkin neler söylemek istersiniz?

İstanbul Taksim'deki saldırının ardından Türkiye’nin PKK/PYD’yi suçlaması yersizdir. Böyle bir şey olamaz. Demokratik Suriye güçleri (QSD), Kuzey-Doğu Suriye Özerk Yönetimi ve PYD tarafından ayrı ayrı yapılan açıklamalarla bu saldırıyla hiçbir ilişkilerinin olmadığını açık bir şekilde ifade ettiler. Hakeza PKK ve KCK de bu saldırıda hiçbir ilişkilerinin olmadığını net ifadelerle belirttiler. Yaptıkları açıklamayla şu ana kadar hiçbir şekilde sivilleri hedef almadıklarını ve bundan sonra da hedef almayacaklarını açıkça beyan ettiler. Kaldı ki PKK’nin Kobanê’de veya Kuzey-Doğu Suriye’nin herhangi bir yerinde kampları yok. Özerk Yönetimi'nin sınırları içerisinde hiçbir unsurları bulunmamaktadır. Özerk Yönetim ve güvenlik güçleri Kuzey-Doğu Suriye’nin tek hakimi durumundadır. Bu açıklamalar daha önce Kuzey-Doğu Suriye’ye karşı geliştirilen komplonun devamıdır. Kuzey-Doğu Suriye’ye saldırmak için önceden hazırlanmış bir plan çerçevesinde bu patlama gerçekleştirilmiştir. Saldırının bütün hazırlıkları yapıldıktan sonra planlandığı gibi gerçekleştirilerek PKK ve PYD’yi suçlayıp yeni işgal girişimlerini hayata geçirmek için yapılmıştır. Bizim için esas olan YPG, QSD, MSD ve PKK’nin açıklamalarıdır. Bunlarda ilişkimiz yok diyorlarsa kesinlikle ilişkileri yoktur. Taksim saldırısının faili olarak gözaltına alınan kadın hakkında yapılan bütün araştırmalara rağmen herhangi bir ilişki bulunmadı. Bu şahısla ilgili herhangi bir kayıt veya sicil bulunmuyor. Hazırlayıp önümüze getirdikleri planla ne yapacaklar, bir yerlere mi saldıracaklar bunu zamanla göreceğiz.

Rojava’ya saldırı planlarını daha önce ertelemek zorunda kalan Türkiye’nin Kuzey-Doğu Suriye’ye özellikle Kobanê’ye yönelik yeni bir saldırı ihtimali var mı?

Türkiye daha önce bazı planlar yaptı. Astana’da ve farklı yerlerde, bölgedeki güçlerle oturdu bu planlamalar üzerinde tartışmalar yürüttü. Telrifat, Minbîç ve Kobanê’ye saldırma planlarını sundu, ancak onay almayınca tek başına işgal girişimde bulunmayı göze alamadı. O zaman bölgedeki güçler Türkiye’nin yeni işgal girişimine izin vermediler. Yani o zaman izin vermedikleri bir işgale şimdi neden izin versinler? Ne değişti de izin verecekler. Bundan dolayı uluslararası çevrelerin Türkiye’nin yeni bir işgaline izin vereceklerini düşünmüyoruz. Türkiye şu anda yeni bir tezgah planlıyor. Ne yapacaklarını tam olarak bilmiyoruz. Ancak biz hazırlıklıyız. Uluslararası konjonktür izin vermezse de kendileri bir dengesizlik yapabilir. Türkiye’nin yeni işgal girişimine uluslararası koalisyon, Rusya, ABD’de dahil hiç kimse istemiyor. Türkiye’de faşizm hakim onun için yalnız başına bir saldırı girişiminde bulunabilirler.

Saldırganın Kobanê’den emir aldığı ve Efrîn'den kaçak yollardan geldiği ileri sürüldü. Bu yönlendirmenin arka planında ne var sizce? Türkiye’nin olası saldırısında ilk hedefi neresi olabilir?

Minbiç, Telrifat ve Kobanê hedeflerinde. Bu hedefleri dile getirmekten geri durmuyorlar. Her ortamda buraların kendilerine verilmesi gerektiğini dile getiriyorlar. Özellikle Kobanê onların kursağında kaldı. Kobanê’deki Kürtlerin başarısını bir türlü hazmedemediler. Serêkaniyê ve Girê Sipî’yi işgal ettikleri dönemde Kobanê’de gündemlerindeydi. Ancak Kobanê işgalini gerçekleştiremediler. Şu anda gözüktüğü kadarıyla uluslararası güçlerden herhangi bir onay alamadılar. Kendi başlarına böyle bir işgal girişimine girişirlerse gerekli cevabı da alacaklar. Bizim arkadaşlar bu konuda ciddi hazırlıklar yaptılar.

Türk İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, saldırının faili ABD dedi. Bu tehdit ABD’yi Kobanê’yi işgal planına ortak etmenin bir parçası mı?

Türkiye hiçbir zaman DAİŞ’in yenilgisini kabul etmedi. DAİŞ’in yenilgisi bir yumruk gibi Türkiye’nin midesine indi. DAİŞ ilk defa Kobanê’de yenilgiye uğradı. Sonra Rojava genelinde gençlerimizin mücadelesi ve uluslararası koalisyon desteğiyle DAİŞ çökertildi. Türkiye uzun zamandan beri Kuzey-Doğu Suriye bölgesinden öç almak istiyor. Son zamanlarda ABD’nin DAİŞ’e karşı verdiği mücadelenin dolayı hedef noktasına konulduğunu söyleyebiliriz. Bunu biraz da Türkiye’deki iç çekişmelere bağlayabiliriz. Yani şu anda Türkiye’de Batı yanlıları ve Avrasyacılar arasında ciddi bir çatışma var. Bundan dolayı Avrasyacılar ABD’yi hedeflerine koymuş olabilirler. Rusya’ya dayanarak böyle bir açıklama yapmış olabilirler. Son zamanlarda Süleyman Soylu, Cumhurbaşkanı, Dışişleri Bakanı gibi konuşuyor. Yani her şeyin merkezine kendisini yerleştiriyor. Ki son dönemlerde  Soylu’nun açıklamaları Erdoğan’ın açıklamaları ile çelişiyor.

Türk devletinin Rojava’daki çete örgütlerle bağlantısı ve desteği biliniyor. Taksim’de yaşayan saldırının bu çete örgütleriyle kurulan bağla ilişkisi nedir?

Tahmin etmiyorum. Olayın tamamı İçişleri Bakanlığı ve MİT’in bilgisi dahilinde olmuştur. Yakalanan kişinin birileriyle ilişkisi olduğunu tahmin etmiyorum. Görünüşte kandırılmış planın içine itilmiş gibi bir hava var. Sanırım bu MİT’in bilgisi dışında değildir. MİT zaten bütün bu grupları kontrol ediyor. Yani o kadın çete gruplarına bağlı olsa bile MİT’in bilgisi dahilinde plana dahil olmuştur.

foto: AFP

Türkiye’de saldırının zamanlamasına ilişkin yorumunuz nedir? 2015 seçimlerinde de DAİŞ eliyle benzer bir tablo ortaya çıkmıştı? Yeni bir seçim sürecine girilirken siz de benzerlik kuruyor musunuz?

Kesinlikle benziyor. Hatırlarsanız 2015’te masa devrildi, MİT ve JİTEM devreye girdi. Olağanüstü bir süreç yaşandı. Erdoğan tamamıyla MHP’nin güdümüne girdi. Ergenekoncular mı diyelim, derin devlet mi diyelim bilemiyorum ama birilerinin güdümüne girdi. Erdoğan onlara teslim oldu. Şu anda da aynı süreç yaşanıyor. Aynı şeyler tezgahlanıyor. Yeniden seçim sürecine girilirken yeni iç kargaşalıklar tezgahlanıyor. Ben o zaman da diktatörler hiçbir zaman seçimlerle gitmez demiştim. Şimdi de aynısını söylüyorum. Diktatörlükler hiçbir zaman seçimle gitmezler. Bir darbeyle mi giderler, bir ölümle mi gider onu bilemem. Bugünkü tezgahların oyunu biraz da gelecek seçime bağlamak gerekiyor. Darbe yada daha büyük kaoslar çıkararak seçimi iptal edebilir veya tamamen ortadan kaldırabilirler. Bu yönetimin iktidarda kalması için savaş gerekiyorsa savaş da çıkaracaklar. 2015-2016 yılları herkes için çok yıkıcı oldu. Bu süreçte aynı şekilde herkes için yakıcı olabilir.

Olası bir saldırıya girişimine karşı ne tür hazırlıklarınız var? Bölgedeki uluslararası koalisyon güçlerinin tavrı ne olur?

Biz kimsede bir şey beklemiyoruz. Uluslararası koalisyonun topraklarımızda bulunması bir çıkar meselesidir. Topraklarımızda bulunmaları bizim çıkarımıza olduğu kadar onların da çıkarınadır. Başından beri uluslararası koalisyon çetelere karşı bölgede. Eğer bir saldırı olursa bu çeteler bütün dünyaya dağılacaklar. Bize saldırı olması durumunda onları hapishanede tutmak çok zor olacaktır. Bundan dolayı herhangi bir saldırı anında uluslararası koalisyon da zarar görecek. Türkiye baştan beri DAİŞ çetelerini kolladı. Şu anda da Türkiye’nin işgal ettiği bölgelerde DAİŞ kampları var ve bu kamplarda eğitim görüyorlar. Bundan dolayı Türkiye işgal ederse hapisteki DAİŞ çetelerini serbest bırakıp, koruyup, kollayıp batıya gönderecek. Türkiye başından beri DAİŞ çetelerine örgütleyip elinde bir aygıt olarak kullanmak istiyor. DAİŞ’in yeniden örgütlenmesi dünya için bir felaket olur. Böyle bir durum bizim için tehlikeli olduğu kadar onlar içinde tehlikelidir. Bize bir saldırı olursa kendimizi savunmak zorundayız. Kendimizi savunduğumuz anda da DAİŞ’i kontrol altında tutmak da zorlanırız. O kadar gücümüz yok. Daha önce de Hesekê Sanayi Hapishanesi'nde ortaya çıkan kaçma girişiminde bulunanlara yardım edenler Serêkaniyê ve Girê Sipî'de Türk devletinin kontrol ettiği bölgelerde eğitim almış orada silahlarını getirip saldırıya geçmişler. Bütün lojistiklerini bu bölgede götürmüşler. Öylesi bir durum bir daha tekrarlanırsa herkes zarar görür. Uluslararası koalisyon DAİŞ’in yeniden hapishaneden çıkıp örgütlenmesini istemiyorlarsa bir şeyler yapmaları gerekir. Türkiye’nin işgal girişimine karşı bizim için değil kendisi için bir şeyler yapmak zorunda.

Biz kendimizi savunuruz bundan kimsenin şüphesi olmasın. Olası bir işgal girişine karşı halk savaşını başlatacağız. Halkımızı bu konuda örgütledik. Hazırlıklarımızı yaptık. Türkiye gibi bir devletle savaşacağımızı da biliyoruz. Gücümüzün ne olduğunu da biliyoruz. Bizim tankımız, topumuz, uçaklarımız, uçaksavarlarımız yok. Ama halk savaşını başlatacak gücümüz var. Kendi imkanlarımız oranında sonuna kadar direneceğiz. Tüm planlarımız bu yönde. Herkes şunu bilsin ki bize karşı yapılan tehditler DAİŞ’in moral, motivasyon olarak büyümesini ve kendisine güvenin gelmesini sağlıyor. Bize karşı yapılan tehditler DAİŞ’in yeniden örgütlenmesine ön-ayak oluyor.

Uluslararası basının saldırıyı ele alışını nasıl değerlendiriyorsunuz? 

Aslında uydurma bir tezgah olduğunu herkes görüyor. Ancak bazı basın yayın kuruluşları Türkiye’nin istediği şekilde haber hazırlıyor. Bunun farklı nedenleri var, çıkarları ve menfaatleri olanlar Türkiye’nin istemi çerçevesinde haberler üretebiliyorlar. Yakalanan kişi ifadesinde bir seneden beri o mahallede ikamet ettiğini belirtiyor. Komşuları da bunu doğruluyor. Açık bir tezgah olduğu ortada. Birileri de çıkıp Türk devletinin açıklamasını ya da bakanın açıklamasını, bunlar yalan söylemez, açıklamaları doğrudur derse büyük bir hata yapmış olur. Türkiye yetkilileri bütün işlerini yalan ve dolan üzerinde yürütüyor. “Osmanlı’da oyun bitmez” sözü en iyi şekilde bunu açıklıyor. Bu temelde basının gerçekleri yazmak için araştırması gerekiyor. Halkın doğru temelde bilgilendirilmesi için çaba sarf etmesi gerekiyor. Birilerinin açıklamasını alıp yayınlamaktansa araştırıp gördüğü gerçekleri yazması daha etik olur diye düşünüyorum. Basının görevi de gerçekleri yazmaktır.

Son olarak neler söylemek istersiniz?

Yedi yıldan bu yana hem Kuzey'de hem Güney'de hem de Rojava’da Kürt halkına karşı çok büyük bir savaş yürütülüyor. Türk faşizmi çaresiz bir durumu yaşamaktadır. Can çekişiyor diyebilirim. Kimyasal silahları kullanıyor, hem içeride hem dışarda saldırgan bir pozisyon alıyor. Sanıyorum bu kadar saldırgan olmasının altında can çekişmenin sancıları var. Bundan dolayı her türlü dengesizliği yapabilirler. Kürt halkının her şeye hazırlıklı olması gerekiyor.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.