Bu talepler maksimalist mi?

Tuncer Bakırhan

Tuncer Bakırhan

  • DEM Parti Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan, AKP ve MHP'ye bir kez daha Komisyon'un İmralı'ya gitmesi, 'umut hakkı'nın uygulanması ve AİHM kararlarına uyulması gerektiğini hatırlatarak, neler istediklerini tekrarladı.
  • DEM Parti Eşbaşkanı, bunları sıraladıktan sonra sordu: "Bu  taleplerin hangisi abartılı, hangisi uçuk, hangisi maksimalisttir? Hiçbiri değildir, çünkü tamamı asgari demokrasinin olduğu bütün ülkelerde sorun olacak meseleler değildir."

DEM Parti Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan, "Kimse unutmasın ki bu Meclis’in omuzlarında sadece bir yılın değil, 100 yıllık geleceğin tarihsel sorumluluğu duruyor. Bu yılki Meclis, ilk Meclis kadar önemlidir. Meclis, demokratik müzakereyle demokratik cumhuriyeti inşa etme göreviyle karşı karşıyadır" dedi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan, partisinin dünkü Grup Toplantısı'nda konuştu.

Komisyon ürkekliği atmalı

Barış ve Demokratik Toplum Süreci kapsamında Meclis'te kurulan Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'na dikkat çeken Bakırhan, son 50 yılda büyük acılar yaşatan Kürt meselesininin konuşulduğunu ve davetlilerin çözümün olması, ölümlerin sona ermesi gerektiği konusunda ortaklaştığını söyledi. Komisyon'un Rêber Apo'yu dinlemesinin önemine dikkat çeken Bakırhan, "100 yıllık bir meselenin çözümünü konuşurken ürkek olunmaz. Biraz cesur olmalıyız. Önyargılarımızı bir tarafa bırakmalıyız. Komisyon'un Sayın Öcalan'la görüşmesini bir tabuya çevirmemeliyiz. Demokrasiler tabularla değil, demokratik müzakerelerle gelişir" dedi.

Adımların atılacağı dönemdir

Halkın, Meclis'in dertlere deva, yaralara merhem olmasını beklediğini belirten Bakırhan, şöyle devam etti: "Halk, Meclis’ten AİHM kararlarına uyan ve milletin iradesini yansıtan düzenlemeler bekliyor. Gözler, Demirtaş, Yüksekdağ ve Kobanê Kumpas Davası’nda yargılanan arkadaşlarımızın serbest bırakılması için atılması gereken adımlara çevrilmiş durumda. Bu, beklenen adımların atılması gereken bir dönemdir.

İlk Meclis kadar önemli

Kimse unutmasın ki; bu Meclis’in omuzlarında sadece bir yılın değil, 100 yıllık geleceğin tarihsel sorumluluğu duruyor. Bu yılki Meclis, ilk Meclis kadar önemlidir. Meclisimiz, demokratik müzakereyle demokratik cumhuriyeti inşa etme göreviyle karşı karşıyadır. Türkiye’nin yüzde 95’inden fazlasını temsil eden Meclis’e sesleniyoruz; bu yıl, herhangi bir yıl değildir. Bu bağlamda çağrımız açık ve nettir; gelin, bu yasama yılını Türkiye tarihinin çözüm yılı yapalım."

DEM Parti ne istiyor?

Kendilerine hem DEM Parti ne istediği ve çözümünün ne olduğunun sorulduğunu hatırlatan Bakırhan, DEM Parti'nin her yurttaş için adaletin, özgürlüğün ve eşitliğin temel taşlarını inşa etmek için uğraştığını belirterek, çok açık ve sade bir dille tekrar somut talepleri anlatmaya çalıştı: "Herkese aynı nazardan bakan ve herkesi kapsayan anayasal bir yurttaşlık istiyoruz. Keyfilik rejimi değil, hukukun üstünlüğünü talep ediyoruz. Kayyımların değil, iradenin esas alınması gerektiğini istiyoruz. Sözün, basının ve örgütlenmenin özgürce nefes alabildiği kamusal bir alan olsun istiyoruz. Ana dilde eğitim hakkını istiyoruz. Yerelin sözünün duyulduğu, kararının yerelden filizlendiği bir demokrasi istiyoruz. Terörle Mücadele Kanunu, Türk Ceza Kanunu ve İnfaz Yasası başta olmak üzere temel yasalarda acilen düzenlemeler yapılsın istiyoruz. Hakikat, adalet ve onarım eksenli bir geçiş dönemi yasasıyla yola revan olalım istiyoruz. Hasta ve siyasi tutukluların bırakılmasını, cezaevlerinin rahatlatılmasını istiyoruz. Siyasi sebeplerle sürgünde bulunan yol arkadaşlarımızın bir an önce kendi topraklarına dönmesini istiyoruz."

Bakırhan, saydığı taleplerin hangisinin abartılı, hangisinin uçuk, hangisinin maksimalist olduğunu sordu. Bakırhan, "Emin olun, hiçbiri değildir. Çünkü biraz önce saydığım taleplerin tamamı, çoğu asgari demokrasinin olduğu bütün ülkelerde aslında sorun olacak meseleler değildir" dedi.

DEM Parti nerede duruyor?

Bir de ‘DEM Parti kimin tarafında’ sorusuna sürekli muhatap kaldıklarını söyleyen Bakırhan, tekrar yanıt vermeye çalışacağını belirterek, şöyle konuştu: "Çözüm konuşulunca birileri bize iktidardan taraf göstermeye çalışıyor; işte şimdi olduğu gibi. Seçim dönemlerinde ise tam tersine, birileri bizi başka bir partinin payandası olarak göstermeye çalışıyor. Sonda söyleyeceğimi en başta söyleyeyim değerli arkadaşlar; biz halktan, emekçiden ve ezilenlerden yanayız. İki siyasal kutba sıkıştırılmak istenen toplumun nefesiyiz, sesiyiz, üçüncü yoluyuz. Siyaset aklımız hem çözüm masasında imkân arar hem de meydanlarda adalet talep eder. İkisi de gereklidir, ikisi de meşrudur, ikisi de haklıdır. Biz hem konuşmayı hem de haksızlıklara karşı durmayı bilen bir gelenekten geliyoruz. Hem Diyarbakır’da hem İstanbul’da kayyum atanan belediyelerin önünde halk iradesini savunan bizlerdik. DEM Parti hangi ittifakın içinde olacak? Cevabımız nettir ve yine samimiyetle söylüyoruz; demokrasiden, eşitlikten, özgürlükten, adaletten yana olan herkesle konuşuruz. Yönümüzü koltuklar değil, ilkeler belirler. İttifakımız demokrasiye ve adalete adanmış herkesledir. ‘Ya onun yolu, ya bunun yolu’ diyenlere karşı biz, iki tarafın da düşünmediği 'Üçüncü Yol'uz.

Üçüncü Yol nedir?

Üçüncü Yol, otoriterliğe evet demeden, statükoculuğa teslim olmadan, halkların hakkını aramak ve özgürleşmesini sağlamaktır. Kürtleri oy deposu olarak görenlere de, Kürtleri kol gücü olarak görenlere de aynı mesafede karşı durmaktır." ANKARA

 

* * *

DEM Parti'nin talepleri

* Herkese aynı nazardan bakan ve herkesi kapsayan anayasal yurttaşlık.

* Keyfilik rejimi değil, hukukun üstünlüğü.

* Kayyumların değil, iradenin esas alınması.

* Sözün, basının ve örgütlenmenin özgürce nefes alabildiği kamusal bir alan.

* Ana dilde eğitim hakkı.

* Yerelin sözünün duyulduğu, kararının yerelden filizlendiği bir demokrasi.

* Terörle Mücadele Kanunu, Türk Ceza Kanunu ve İnfaz Yasası başta olmak üzere temel yasalarda acilen düzenlemeler.

* Hakikat, adalet ve onarım eksenli bir geçiş dönemi yasası.

* Hasta ve siyasi tutukluların bırakılması, cezaevlerinin rahatlatılması.

* Siyasi sebeplerle sürgünde bulunanların bir an önce kendi topraklarına dönmesi.

 

* * *

Mutabakat uymayan QSD değil, Türkiye'nin desteklediği Şam'dır

Türk yetkililerin, sürekli tekrarladığı Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi'nin 10 Mart mutabakatına uymadığı iddiasını hatırlatan DEM Parti Eşbaşkanı Tuncer Bakırhan, gerçek tabloyu anlattı.

10 Mart mutabakatının, Suriye'deki tarafların demokratik çözüm için attıkları önemli bir adım olduğunu kaydeden Bakırhan, maddelerinin de açık ve net bir şekilde ortada olduğunu şöyle hatırlattı: "Bir ortak güvenlik mekanizmasının kurulması gerektiği söylenmişti. Ademi merkeziyetçi sistemin oluşturulmasına işaret etmişti. Eşit temsil ve katılımı içeriyordu. Aynı zamanda başta Kürtler, Aleviler ve Dürzîler için de anayasal güvenceler istiyordu."

Biraz akıl, biraz da vicdan

"Kim 10 Mart mutabakatına uydu, kim uymadı? Kim gereğini yerine getirdi, kim getirmedi?" sorularını soran Bakırhan, şöyle devam etti: "Biraz akıl, biraz vicdan. Suriye Geçiş Hükümeti böyle bir mutabakat varken tek başına bir anayasa taslağı açıkladı. İçinde Kürt yok, Alevi yok, Dürzî yok, Hristiyan yok, diğer halklar ve inançlar yok. Bir kabine belirledi. Maşallah hep kendisiyle birlikte geçmişte savaş içerisinde olan bir kabine. Yine farklılıklar yok. Geçici bir anayasa taslağı açıkladı. Hiç kimsenin düşüncesini almadı. En sonunda da kendisinin seçtiği 6 bin delege ile bir seçim yaptı. Şimdi bu mudur mutabakat? Bu mudur mutabakata uymak? Bu mudur mutabakata saygı göstermek?"

Mazlum Ebdî'nin sorumlu dili

Ortadoğu'da siyaseti çözüm olarak gören tek yapının Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi olduğunun bilinmesini isteyen Bakırhan, QSD Genel Komutanı Mazlum Ebdî'nin Cuma günü yaptığı açıklamanın önemine dikkat çekti. Bakırhan, " şunları söyledi: "QSD askeri heyeti yakında Şam’a gidecek ve Suriye Bakanlığı ile entegrasyon sürecini görüşecek, dedi. Gitti mi? Gitti. Görüştü mü? Görüşüyor. Görüşecek mi? Görüşecekler. QSD kaynaklarının açıklamasına göre görüşmeler henüz devam ediyor. Görüşmelerin devam etmesi önemlidir. Umarım bu görüşmeler başta Kürtlerin, Alevilerin, Dürzîlerin Suriye'de temel haklarına kavuştukları bir zemine de yardımcı olur. Şimdi bu açıklama Kuzey ve Doğu Suriye'nin çözüm iradesini, yapıcı duruşunu bir kez daha ortaya koymuştur. İşte bu sorumluluk dilidir. İşte bu çözüm dilidir. İşte bu siyaset dilidir. QSD’nin ve General Mazlum Ebdî'nin yaptığı budur. Bizim beklentimiz de şudur: Şam yönetimi, Kürtlerin bu yapıcı ve pozitif tutumuna denk düşen bir pozisyonda olmalıdır. Şimdi sıra Şam’dadır. Bu yapıcı adımlara, bu yapıcı girişimlere artık Şam da yapıcı yanıtlar vermelidir.

Nisêbîn kapısıyla tarihi adım

Türkiye, Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi ile doğrudan siyasi temaslarda bulunmalıdır. Geçici Şam hükümeti ile görüşüyorlar. Bugün buradan bu talebimizi bir kez daha yeniliyoruz; Türkiye yönetimi, siyasi olarak Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk yapısıyla da görüşmelidir. Sadece bununla kalmamalıdır. Nisêbîn (Nusaybin) sınır kapısını da açarak tarihsel bir adım atabilir. Bu Türkiye'ye olan güveni de pekiştirir. Sadece Türkiye değil, komşu ülkeler ve bölgesel aktörlerde Kuzey ve Doğu Suriye Demokratik Özerk Yönetimi ile Şam arasında müzakerelerde yapıcı bir rol oynamalıdır. Yapıcı bir rol oynamalarını bekliyoruz."

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.