Büyük çöküş GELİYOR

  • İktisat doçenti olan HDP’nin eski eşbaşkanlarından Van Milletvekili Sezai Temelli, temelinde savaş mekanizmasının yattığı krizin, yarattığı döngüye işaret ederek, şunları söyledi: ”Bu durum, çöküşe kadar gider. Büyük bir çöküş bizi bekliyor.

 

 

Eğer bu gidişat durdurulamazsa varlık vergisi gibi vergi salmayı düşüneceklerini, diktatör yönetimlerde toplumun varlıklarına el koymanın da olduğunu kaydeden HDP Van Milletvekili Sezai Temelli, bunu durduracak örgütlülük ve hamleye ihtiyaç duyulduğunu söyledi.

Türkiye ekonomisine dair ardı ardına makro göstergeler açıklanırken, mevcut ekonomi yönetiminin krizi yönetemediği ve krizin daha da derinleştiği görülüyor. TL’nin değerinin düştüğü ve enflasyonun aşırı yüksek olduğu ülkede kredi artışlarına rağmen tüketim harcamaları olabildiğince düşük. En son açıklanan yüzde 9,9’luk daralma verisi ise sorunların büyüyeceğine işaret ediyor. Yılın ilk 8 ayında 12 milyar dolar sermaye çıkışı yaşanırken, arz ve talep yönlü şoklar da sürüyor. Mevcut durumda ekonominin toparlanabileceğini işaret eden bir veri bulunmazken, en tehlikeli krizlerden biri olan devletin mali krizi de baş gösterdi.

İktisat doçenti olan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Van Milletvekili Sezai Temelli, MA’dan Selman Güzelyüz ve Emrullah Acar’ın sorularını yanıtladı. Hem sisteme hem de mevcut iktidara karşı güçlü, belki de yegâne mücadeleyi Kürt halkı, HDP ve HDK’nin verdiğini belirten Temelli, ”Çünkü örgütlü yapıdır. Örgütlülüğünü de fikriyatında alır. Üçüncü Yol seçeneği, radikal demokrasi anlayışıyla hem kapitalist sisteme hem de iktidara karşı hareket eder. Bu denli emek sömürüsünün olduğu bir yerde sendikalara baktığımızda hiçbir şey yapmıyorlar. Hala toplumsal genel grev konuşulmuyor” dedi.

Çözümsüzlüğün iktisadi ayağı

 Kürt sorunun çözümsüzlüğünün önemli bir ayağının da kuşkusuz iktisadi ayağı olduğunu; hem sömürü mekanizması hem emperyal yönü hem de kapitalizme karşı verilen mücadelenin doğasından kaynaklandığını kaydeden Temelli, dolayısıyla Kürt meselesinin çözümü açısından bugünkü sömürü düzenine karşı mücadelenin bir parçası olduğunu söyledi. ”O zaman emek örgütlülüğü ile Kürt sorunu açısındaki bu rabıta, bu ilişki güçlü bir şekilde kurulmalı” diyen Temelli, oysa bugün toplumda eksik olan örgütlülüklerin en büyük handikaplarının, Kürt meselesiyle bu ilişkiyi kuramamış olmaları olduğunu vurguladı. Bunun da bölgenin daha fazla yoksullaşmasını, daha fazla iktisadi şiddetle yüz yüze gelmesini, hatta savaş politikalarına mecbur bırakılmasına sebep olduğunu ifade eden Temelli, ”Bölge derken koca bir Ortadoğu’dan bahsediyorum. Başûr, Rojava, Bakur ile hep birlikte ele alınıp değerlendirilecek bir meseleden bahsediyorum. Bugün savaşın bu kadar yaygın bir şekilde Irak’ta, Suriye’de süregitmesi, bu söylediğim iktisadi şiddettin Türkiye’den olmasıyla doğrudan ilişkilidir” şeklinde konuştu.

Ekonomik çöküşün göstergeleri

 Temelli, savaş mekanizmasının neden olduğu Türkiye’nin içinde bulunduğu krizin ciddiyetine işaret ererek, üç temel gösterge üzerinden izah etti:

* İktisadi olmayan ölçüsü şiddet, otoriterlik. Ekonomi ne kadar kötüleşirse otoriterlik o kadar yükselir. Mesele tüm toplumda özgürlük alanlarına bu denli şiddetle saldırılması, kadına yönelik şiddet, emek cinayetleri ve Kürt halkına dönük şiddet. Toplum adeta zapturapt altına alınmış, tüm özgürlük alanları boğulmuş durumda. Demokratik tüm kurumlar tasfiye edilmiş, edilmeyenler de çok az kalmış ve onların da nasıl tasfiye edileceğinin peşinde olan bir iktidar anlayışı var. Dolayısıyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi dediğiniz, aslında bir ara kademe yönetim. Yani parlamenter sistemden kopup, diktatörlüğe geçerken saha temizliği yapan bir ara yönetim. Tek parti, tek adam ve diktatörlüğe giden yolda bir ara yer. İktidar şimdi bunu zorluyor. Kapitalist sistemin içinde bulunduğu krizi bu anlamıyla otoriter rejimiyle birleştirerek, doğaya karşı şiddet, kadınlara karşı şiddet, Kürtlere karşı şiddet ve emeğe dönük şiddet olarak sürdürüyor. Birinci gösterge bu. 

* Yoksulluk göstergeleridir. Yoksulluk göstergeleri salt iktisadi göstergeler değildir. İktisadi olarak baktığınızda işsizlik, güvencesiz istihdam, güvenli çalışma sorunu, düşük ücretlerle çalışan işçiler. Bakın işçilerin yüzde 70’i asgari ücretle çalışıyor. Geriye kalan yüzde 30’un da yüzde 10’u asgari ücretin altında çalışıyor. Yani tam bir köleleştirmeyle karşı karşıyayız. Durumun ne kadar vahim olduğunu gösteriyor. Gıda yoksulluğu başladı. İnsanlar artık açlık çekiyor. Başta gençler olmak üzere toplumun büyük çoğunluğu gelecek kaygısı taşıyor. Yine sağlık sitemi çökmüş, eğitim sistemi çökmüş. Kriz yükselirken tüm sosyal ağlar çöküyor.

* Tarıma bakın. Uzun süre aslında Kürtlere dönük şiddetin bir parçası da buydu. İşte yayla yasakları, ekilebilir arazilerin kurutulması, yine enerji bakanlığının bölgede estirdiği elektrik terörü. Tüm bunlara baktığında ciddi bir sınıf olan köylüler, çiftçiler ciddi mağduriyetler yaşıyor. Yine esnafların yoksullaştığını görüyoruz.

Savaşın finansmanı

Şiddeti ve baskıyı sürdürmenin maliyetinin, çok pahalı ama iktidarda kalmanın yolu da bu politikalar olduğunu vurgulayan Temelli, ”Çünkü sürekli olarak tank, top, İHA, SİHA üretmelisiniz. Paralı asker, bekçi istihdam edeceksiniz, onları giydireceksiniz. Bakın giderek yükseliyor. Bu da devletin mali bunalımını getiriyor” dedi. Temelli, bunun kaynağını da şöyle anlattı:

* Vergiler. Artık her şeye saldırıyorlar. Nerden vergi alabilirse artık! Onların derdi vatandaşın bu vergiyi nerden bulacağı değil, yeter ki bu vergi gelsin. Varını yoğunu sattı, Merkez Bankası’nın yedek akçesine kadar tüketti ama bu devletin kendi mali krizi aşmasının yolu, silaha kaynak bulmasının yolu, müteahhitte kaynak aktarmanın yolu vergilerin artırılması. O yüzden her gün dolaylı vergi dediğimiz KDV’si ÖTV’si artıyor.

* Borçlanma. Kaynak bulmak için içeriden ve dışarıdan borçlanırsınız. İçeriden borçlanmak için yüksek faiz vermeleri gerekiyor ama yüksek faiz vermek istemiyor. Faizleri aşağı düşüreceğim diye müteahhitleri, kredi kullanan yandaşlarını korumak için sürekli oynadılar. Aslında devletin mali mekanizmalarını çürüttüler. Bu durumda dış borçlanma için giderek daha fazla faiz ödüyorlar. Doların bugün bu fiyata gelmesinin nedeni, aslında topyekun ülke kaynaklarının değersizleşmesidir. Ülke kaynakları değersizleştikçe, yeni bir kaynak bulma arayışı Türkiye’yi pazarlama olanağının peşinde koşturuyor.

30’lu yıllardaki Mark gibi

Tüm bunların sebebinin daha fazla silah ve daha fazla silaha kaynak aktarmak olduğunu, çünkü iktidarın bundan beslendiğini tekrarlayan Temelli, ”Türkiye, bugün 1929-30’lu yılların başında Mark’ın başına gelenleri yaşıyor. Mark o kadar hızlı değer kaybediyor ki ve bu durum ister istemez beraberinde otoriterleşme ve inanılmaz bir faşist diktatörlük, yani Nazi Almanya’sını ortaya çıkartıyor. Bizler buna karşı toplum olarak bir mücadeleyi örgütlememiz lazım. Yani bu gelen iktisadi şiddet aslında bizi nereye sürükleyeceğini çok net konuşabilmeyiz. Bu gidişat tek adam, tek parti diktatörlüğüne götürüyor.”

Toplumun varlıklarına el koyma

 Devletin mali kriziyle birlikte tüm sektörlerin krizde olduğunu söyleyen Temelli, şöyle devam etti: ”Ödeme yapabilmek için varlıkları satıyor ya da finansal varlığa çevirip bunları ipotekliyor. Yani finansal piyasaları bu şekilde kredi ve borçlanmalarla şişirmektir. Bu durum, çöküşe kadar gider. Büyük bir çöküş bizi bekliyor. Savaş çığırtkanlığı nedeniyle çöküşü ötelemeye çalışıyorlar ama sadece iktisadi olarak çökmeyecek. Hem iktisadi, hem siyasi hem de toplumsal anlamda çökecek. Bu çöküşten yegâne çıkış yolu bizim ortaya koyduğumuz Üçüncü Yol’dur. Yoksa diğer türlü pansuman tedbirlerle sistem krizi aşılamaz. Bir şeyler yaparak hem krizden çıkabiliriz hem de bu iktidardan kurtulabiliriz. Eğer bu gidişat durdurulamazsa varlık vergisi gibi vergi salmayı düşünebilirler. Diktatörlük dediğimiz yönetimlerde toplumun varlıklarına el koyma da var. Çöküşe sürükleniyorsunuz ve toplum bunu durduracak bir hamle yapmıyorsa, siyasi muhalefet bu denli dağınık, bir araya gelemiyorsa bu gidişat ister istemez bizi arzu etmediğimiz yerlere sürükleyebilir.”  HABER MERKEZİ

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.