'Muhalefet bir araya gelmeli'

OZTURK TURKDOGAN

OZTURK TURKDOGAN

  • Haziran ayında gerçekleştirecek Büyük Demokrasi Konferansı çağrıcıları arasında olan İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, ülkedeki tek kişilik sistemin getirdiği tıkanmanın konferans ihtiyacının doğurduğunu belirtti. 

MASİS HESKÎF/ANKARA

 

Haziran ayında gerçekleştirecek Büyük Demokrasi Konferansı çağrıcıları arasında olan İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, ülkedeki tek kişilik sistemin getirdiği tıkanmanın konferans ihtiyacının doğurduğunu belirtti. Eğitim-Sen Genel Başkanı Prof. Dr. Nejla Kurul ise, konferansın Ortadoğu coğrafyası açısından da önemli sonuçları olabileceğini kaydetti.

 

Geçtiğimiz günlerde aralarında Demokrasi İçin Birlik Koordinasyon üyelerinin yanı sıra, Ahmet Türk, İhsan Elmacık, Öztürk Türkdoğan, Melda Onur, Genco Erkal, Necla Kurul, Murathan Mungan gibi önemli isimlerin yer aldığı heyet “Bu ülkenin geleceğinde bizim de sözümüz var” diyerek konferans çağrısı yaptı. Kendilerine Demokrasi Konferansı Bileşenleri adını veren heyet, Haziran ayında Büyük Demokrasi Konferansı’nı düzenleyecek.

Konferans çağrıcılarından İnsan Hakları Derneği Derneği Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan ve Eğitim-SEN Genel Başkanı Prof. Dr. Nejla Kurul konferansa ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

İnsan Hakları Derneği Derneği Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, konferansın Türkiye’deki tek kişilik sistemin getirdiği tıkanmadan kaynaklı ortaya çıktığını söyleyerek, “Şu anda içerisinde bulunduğumuz durum Anayasasızlık hali mevcut. Çünkü Anayasa, hak ve özgürlüklerin güvence altına alındığı bir metindir. Güçlünün hakkını/hukukunu koruyan metinlere Anayasa denmez. Tam tersi zayıfın, vatandaşın, yurttaşın hakkını/hukukunu koruyan metinlere Anayasa denir. Şu anda Türkiye’de bir Anayasasızlık hali var çünkü iktidar her şeyi yapıyor ve bunu ‘Anayasal yetkim var’ diyerek yapıyor” şeklinde konuştu.

 

Demokratik değişim süreci acilen işletilmeli

İnsan hakları alanındaki sorunların had safhada olmasının da konferansı zorunlu kıldığını söyleyen Öztürk, iktidarın dış kamuoyunun beklentisini karşılamak için çeşitli programlar açıkladığını ancak her türlü baskı yöntemini uygulamaya devam ettiğini belirtti. Bu sebeple demokratik değişim sürecinin acilen işletilmesi gerektiğinin altını çizen Öztürk, “Bu aciliyeti Türkiye’nin siyasal ve toplumsal muhalefetine hatırlatmak istedik. Herkes mevcut rejimden, insan hakları ihlallerinden şikayetçi fakat bu şikayetleri ortadan kaldırmanın yolu sadece şikayet olmamalı. Bir araya gelmek, demokratik yol ve yöntemlerle çoğunluğun gücünü ortaya koymak ve bunun için de bunun nasıl olacağını konuşmak lazım. Buradan hem Türkiye’deki siyasi hem de toplumsal muhalefeti yan yana gelmenin artık ne kadar elzem, zorunlu olduğunu anlarlar diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

 

‘Siyasi ve toplumsal muhalefet bir araya gelmeli’

“Herkes ülkedeki temel problemin farkında. Ama buradaki sorun, muhalefetin bu sorunları gidermek için nasıl hareket edeceği ile alakalı” diyen Öztürk, muhalefetin harekete geçirmeye zorlayacak bir konferans sonucu beklediğini ifade etti. Öztürk, “Yani muhalefet 2023 seçimlerini mi bekleyecek ya da iktidarı erken seçime zorlayacak bir demokratik birliktelik mi gerçekleştirecek? Bunu ortaya koyması gerekiyor. Yoksa herkes neyin ne olduğunu gayet iyi biliyor. Millet İttifakı, Demokrasi İttifakı’nın merkezinde olduğunu söylediğim HDP ve bileşenleri, yeni kurulan siyasi partiler ve hepimizin de içinde yer aldığı toplumsal muhalefet kurumları bir araya gelip güçlerini ortaya koymaları gerekiyor. Bu kesimlerin bir araya geldiğinde neler yapabileceği 2019 seçimlerinde görüldü. 2019 yerel seçim süreci esasında, Türkiye’deki muhalefetin sayısal olarak daha çoğunlukta olduğunu ortaya koydu. 2021’deyiz ve ülkedeki durum daha da kötüye gitti. Son yapılan anketlerde iktidara desteğin giderek azaldığını görüyoruz. Bu durumda da biz, özellikle siyasi ve toplumsal muhalefetin bunun yol ve yöntemlerini tartıştırmak istiyoruz. Bir araya gelinmeli, bir an önce demokratik seçimleri yaptıracak yol ve yöntemleri koymalıyız. Bunu başarabilirsek Türkiye’nin yeni bir seçeceği olacak. Konferansta bunu biraz konuşmak istiyoruz” dedi.

 

Mücadelenin hakkını vermek istiyoruz

Prof. Dr. Nejla Kurul ise, AKP-MHP iktidar bloğunun sağ popülist otoriter iktidarında insan, toplum ve doğa üzerindeki baskıların giderek arttığını belirterek toplumun nefes almadığını söyledi. Demokratik siyasi alanın harabeye dönüştüğünü ifade eden Kurul, “TBMM’nin İnsan Hakları Komisyonu Üyesi insan hakları ihlallerine dikkati çektiği için cezaevinde. Cezaevleri siyaset yapmakla suçlanan siyasetçiler, gazetecilik yapmakla suçlanan gazeteciler, öğrenmekle suçlanan üniversite öğrencileri, etkin savunma yapmakla suçlanan avukatlarla, bilgi üretmekle suçlanan akademisyenlerle dolu. Yurttaşlar seslerini kamusal alanda duyuramadıkları ve bu alanı kendileri için canlandıramadıkları için ondan yüz çevirmekteler. ‘Ben tek başına ne yapabilirim ki? Biz tek başımıza ne yapabiliriz ki’ sorusu yükseliyor pek çok yerden. Nasıl bir rejimde yaşıyoruz? Tek bir hükmedenin yürüttüğü bir rejim mi? Az sayıda yönetenin rejimi mi? Kârın ve mülk sahiplerinin yurttaşlarını köleleştirdiği bir rejim mi? Yoksa hepsi mi? Bu rejim özgür yurttaşların rejimi değil, burada demokrasinin adı yok!  Biz bu çalışma ile emek, demokrasi ve barış sözcüklerinin, içerdiği mücadelenin hakkını vermek istiyoruz” diye belirtti.

 

Konferansın önemli sonuçları olabilir

Kurul, Demokrasi Konferansı’nın yaratacağı güçlü etkinin bu coğrafya kadar, Ortadoğu açısından da önemli sonuçları olacağı vurgusunda bulundu. Türkiye’nin demokratikleşmesi Ortadoğu’da da barış isteyen bir siyasal oluşu iktidara taşıyabileceğini belirten Kurul, “Türkiye ve Ortadoğu coğrafyasında yaşamlarımız, nasıl yaşayabileceğimiz, birbirine bağlı! Nerede yaşanırsa yaşansın emekten, demokrasiden ve barıştan yana kazanımların etkileri, titreşimleri çok çeşitli coğrafyalara ve mekânlara doğru yayılır. Konferansı ve sonrasını bir demokrasi yolculuğu olarak düşünüyorum. İktidarın böl ve yönet taktiği ile toplumu kutuplaştırdığı, herkesin olaylara salt kendi cephesinden bakarak yalnızlaştığı, öteki ile karşılaşmaların çok azaldığı bu dönemde Konferans hem düşünsel hem de pratik olarak önüne bir çalışma koyacak, bu çalışmanın demokratik siyaset açısından önemli sonuçları olacağını umut ediyorum” dedi.

 

‘Biz güçlüyüz, yaşamdan yanayız’

Herkesin tüm rengiyle “Nasıl yaşayabiliriz?” sorusunu önüne koyup, demokrasi masasında buluşması gerektiğini vurgulayan Kurul, “Tek başımıza değiliz! Yüzde 1’in iktidarı karşısında yüzde 99’uz. Biz güçlüyüz, yaşamdan yanayız. Böl-yönet stratejilerine, boyun eğdirme mekanizmalarına, dil ve kültür istilalarına, algı yönetimlerine ve doğa yıkımlarına birlikte karşı koyabiliriz. Hayatlarımız hakkında sevinçle konuşma sırası bizde! Türkiye tarihinin ileriye doğru hareketinin taşıyıcısı olma sırası bizde” diye konuştu.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.