Cezaevinin güvenliği değil can güvenliğini önceleyin

İHD Hapishaneler Komisyonu Eşsözcüsü Nuray Çevirmen

İHD Hapishaneler Komisyonu Eşsözcüsü Nuray Çevirmen

  • Cezaevi yönetmeliğinde depremin iç güvenlik sorunu olarak görülmesine tepki gösteren İHD Hapishaneler Komisyonu Eşsözcüsü Nuray Çevirmen, tutsakların can güvenliklerinin korunması gerektiğini söyledi.

Depremden sonra sürekli hak ihlalleriyle karşı karşıya kalan tutsaklarla ilgili kaygılar sürüyor. Tutsaklar, deprem bölgesindeki yakınlarını merak ederken, yakınları ise depremin ardından cezaevlerinde yaşananlarla ilgili endişeli. Deprem sonrası birçok cezaevinde isyan çıkmasının ardından üç tutuklunun askerlerce katledilmesi, işkence görüntüleri kamuoyundaki endişeleri derinleştirdi. 

MA'dan Enes Beyaz'a konuşan İnsan Hakları Derneği (İHD) Hapishaneler Komisyonu Eşsözcüsü Nuray Çevirmen, depremin yaşanmasıyla hem tutsakların hem de ailelerinin büyük bir kaygı yaşadığını ifade ederek, “Çünkü deprem bölgesinde olan ailelerin çoğunun evleri yıkıldı, yakınlarını kaybettiler. Deprem bölgesindeki hapishaneler de zarar gördü. Dolayısıyla iki taraflı bir mağduriyet meydana geldi. Yaşam hakkı ne yazık ki ihlal edilmiş oldu” dedi. Deprem sonrası cezaevleriyle iletişimin mümkün olmadığını dile getiren Çevirmen, birçok tutsağın başka cezaevine sevk edilmesi sonrası iletişim kurulduğunu aktardı. Çevirmen, sevklerin de ailelerden habersiz yapıldığını söyledi.

İsyan iddiasıyla darp

İskenderun T Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutsakların “isyan” çıkardıkları iddiasıyla darp edildiğini anımsatan Çevirmen, bunların Tokat’a sevk edildiği bilgisini paylaştı. Tutsakların sadece aileleriyle ilgili bilgi almak istediğini belirten Çevirmen, bu nedenle sevk edilen birçok tutsaktan da haber alınamadığını kaydetti. 

Ağır hasta tutsaklar var

Türkoğlu Cezaevi’nden birçok tutsağın henüz inşaat halinde olan cezaevlerine sevk edildiğini kaydeden Çevirmen, “Kırşehir ve Kırıkkale S Tipi cezaevlerinde kantin bile yok. Kırşehir'deki mahpuslardan durumları ağır olan hasta mahpuslar var. Örneğin bir mahpus 16 Ocak'ta açık kalp ameliyatı geçirmiş. Şimdi Kırşehir'de olan mahpuslar hiçbir ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Mahpuslara ihtiyaçları doğrultusunda eşyaları verilmemiş, kantin ihtiyaçlarını karşılayamıyorlar. Herhangi bir malzeme eksiğini tamamlayabilecek olanaktan yoksunlar” diye konuştu.

Tek kişilik hücrelerde

Sevk edilen ve aralarında ağır hastaların da bulunduğu tutsakların tek kişilik hücrelerde tutulduğunu aktaran Çevirmen, tutukluların ailelerinden uzak kentlere sevk edilmesinin de ikinci bir mağduriyet yarattığını ifade etti. 

İç güvenlik sorunu görülüyor

Cezaevi yönetmeliklerinde depremin iç güvenlik sorunu olarak ele alındığına dikkat çeken Çevirmen, şöyle devam etti: “Bu bir iç güvenlik sorunu değildir. Bu yaşam hakkının korunmasıyla ilgili bir durumdur. Acil müdahale edilmesi gerekiyor. Özellikle deprem bölgesinde olan hapishanelerin içinde kalınacak durum söz konusu olmamış, zaten can havliyle insanlar kendilerini dışarıya atmak isterler. Kapılar kilitli, yaşamlarıyla ilgili kaygı duyan insanların bu davranışları anormal değildir.”

Hiçbir şartta öldüremezsiniz

Tutsakların katledilmesi ve işkence uygulandığı anlara dair görüntülerin sosyal medyada paylaşıldığını belirten Çevirmen, şöyle konuştu: “Bunu kolluğun çektiğini düşünüyoruz, çünkü oraya herhangi bir sivilin girmesi mümkün değil. Mahpusların ellerinde herhangi bir iletişim aracı yok. Şimdi bu mahpusların ölümüne neden olan insanlarla ilgili nasıl bir soruşturma süreci yürütülüyor? Bütün soruşturma sürecinin şeffaf bir şekilde yürütülmesi gerekiyor. Tüm sorumluların açığa çıkartılması ve bir cezalandırma politikasının olması gerekiyor. Hapishanedeki insanları hiçbir şartta öldüremezsiniz, işkence edemezsiniz.”

Deprem gibi afet durumlarında tutsakların can güvenliklerinin korunabilmesiyle ilgili birtakım düzenlemelerin olması gerektiğinin altını çizen Çevirmen, doğal afetlerin güvenlik sorunu olarak görülmesinden vazgeçilmesi gerektiğini vurguladı. 

 

*****

Tutsaklara işkence

Karabük T Tipi Kapalı Cezaevi’nden Seyfettin Kurt, Murat Kozat ve adı öğrenilmeyen bir tutsak daha Samsun Kavak S Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ne sevk edildi. Çarşamba ve Cuma günü gerçekleşen sevkler sırasında cezaevi girişinde dayatılan çıplak aramayı reddeden tutsaklar, darp edildi. 

Çıplak aramayı dayatan gardiyanların, “Burası Türkiye Cumhuriyeti, burada bizim sözümüz geçer, buranın Allah’ı biziz” söylemlerinde bulunduğunu belirten Seyfettin Kurt’un ağabeyi Ümit Kurt, “15-20 gardiyan tarafından darp edilip hakaretlerde bulunulmuş. Kardeşimle yaptığım telefon görüşmesinde, işkenceden sonra hiçbir şekilde tedaviye götürülmediklerini ve vücudunun belli yerlerinde morlukların oluştuğunu söyledi. Tutukluların can güvenliğinden endişeleniyoruz” dedi.

Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen ve sevk sırasında şiddete maruz kalan tutsaklardan Murat Kozat’ın ağabeyi Bayram Kozat ise kardeşinin darp edildikten sonra tekli hücreye konulduğunu söyledi. Kozat, “Sevkten beri hiçbir şekilde kardeşimden haber alamıyoruz. Ailesi olarak endişeleniyoruz” diye konuştu.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.