Çocukluğumda kaybettim ben oyuncaklarımı

Forum Haberleri —

  • Şimdi yıllar geçmiş, koca insanlar olmuşuz; kimimiz dağlara yol almışız; biz değil, bizden sonraki nesillerin, masum çocukların oynayacağı oyunları korumak için silahlanmışız.

Jîn EVÎNDAR

Yarının tarihini yazıyorum bu sayfaya, yarının umudunu nakşediyorum kelimelere, yarının beklentisi olan kavuşmaları ekliyorum paragraf başlarına, yarın oynayacağımız oyunların isimlerini sıralıyorum alfabem olan isimlerle. Oyunlarımıza veriyorum isimlerinizi…

Değil mi ki hakikati ve özü taşıyan isimlerinizdir. O halde isimlerinizdir bugün benim de oyunlarım.

Oynamak istedim her çocuk gibi sokaklar da, parklar da. Oyuncaklarım olsun istedim; yarış arabalarım, bisikletim, renkli balonlarım ve ayıcıklarım.

Ben oyuna dalıp eve geç gitmeyi, annemin beni penceren çağırmasını istedim, her masum çocuk gibi.

Arkadaşlarımdan ayrılırken, yarın için söz verip kalacağımız yerden devam edeceğimizi söylemek isterdim. Çocukluğun verdiği merak duygusu ile herkesi sorularla boğmak isterdim.

Ben bunları hep yaşamak istedim ama yaşamaya hasret kaldım; tıpkı bu coğrafya da doğup büyüyen her çocuk gibi.

Oyunlarımızı hırsızlar gibi çaldılar ve hiç utanmadan karşımıza geçip kahkahalar attılar. Faşist bir zihniyet ile topraklarımızdan ayırdılar. Oyunlarımızı, oyuncaklarımızı köylerimizle beraber ateşe verdiler.

Gözlerimin içinde ateşin alevleri, alevlerin içinde oyunlarım, oyunların içinde arkadaşlarım. Hepsi bir anda yanıp zift gibi bir dumanla sonsuzluğun renginde ki gökyüzüne savurdular. Ben çocukken kaybettim oyuncağımı.

Mülteci olmuşuz kendi ülkemizde. Analar, gözü yaşlı yaşlılar gençlerin desteği ile yürümeye çalışırken, ben oyunlarımı düşünüyordum.

Adımlarım ileri doğru yol alırken, ruhum oyunlarıma, köyüme doğru geri gidiyordu. Çocukluk işte nerden bilebilirdim ki!kürt’ün değil toplum olarak yaşamasına, bir isim olarak var olmalarına tahammül edemeyen egemen faşist bir düşmana sahip olduğunu.

Gözlerden anlamadığım ya da adını tam koyamadığım bir duygu vardı büyüklerimin gözbebeklerinde. Kin, nefret, öfke, beddualar dökülüyordu insan olarak görünen devlet zihniyetine ve bu zihniyeti taşıyanlara.

Şimdi sokaklar da oynayan çocukları görmek beni mutlu ederken bir o kadar da hüzünlere boğuyor. Oyuncağımı kaybettiğim anı anımsıyorum o an da.

Ben oynamadım doyasıya isimlerinizi verdiğim oyunlarda belki ama şimdi isimlerinizi taşıyan çocuklar oynamaya devam ediyorlar.

Şimdi yıllar geçmiş, koca insanlar olmuşuz; kimimiz dağlara yol almışız; biz değil, bizden sonraki nesillerin, masum çocukların oynayacağı oyunları korumak için silahlanmışız.

Çocukluk oyunlarımızı oynamaya hasret bir yürek ile el ele verdik Kürdistan dağlarında. Toros Zagros eteklerinde oyunlarımızı gezdiriyoruz ruhumuzun derinliklerinde.

Belki herkes bilmez bu gizi ama el ele verenler hep bilir. Sonuçta hiç istemeden zorla köylerimizden, çocukluğumuzdan, arkadaşlarımızdan ayırıp göçebe bir yaşama sürüklediler hepimizi.

Her birimiz ayrı şehirlerde, ayrı ülkelerde ve ayrı şekilde büyümüş olsak da, aynı acıyı hep gözbebeklerimizde gördük. Alevlerin içinde oyuncaklarımızı kaybettik…

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.