Çok bilmişler yine heyecanlanmış

Ferda ÇETİN yazdı —

  • Günümüzde, Kürdistan’daki sıcak savaş dışında, ondan daha şiddetli bir psikolojik-özel savaş yürütülmektedir.

Algı yaratma ve psikoloji oluşturmak üzere geliştirilen bu savaş; Türkiye toplumunu, savaşılan büyük düşmana(PKK ve Kürt halkı) karşı birlik içinde, sürekli teyakkuz ve tetikte tutmayı; Kürt toplumunda ise örgütlü olmanın anlamsızlığını, yürütülen mücadelede başarıya ulaşılamayacağı düşüncesini ve bu direnişin sonuç vermeyeceği psikolojisini oluşturmayı hedeflemektedir.

Bu savaş karşısında, daha güçlü, daha örgütlü, daha yaygın bir mücadele için, daha uyanık ve disiplinli olmak dışında, başka ve kolay bir çözüm yolu yoktur.

Bu savaşı asla hafife almamak, konuşulan her sözü, içine girilen her tutumu sorgulamak, bu sürecin en önemli görevlerindendir. Psikolojik savaş aygıtları teknoloji sayesinde zenginleşmiş ve çeşitlenmiştir. AKP/MHP iktidarının, milyonlarca lira ödeyerek istihdam ettiği, adına “bankamatik memur” denilen binlerce eleman özel olarak bu faaliyeti yürütmektedir.

Bunlar dışında, Kürt kimliği ile ve güya özgürlük mücadelesini destekliyormuş gibi yapan, her türlü hesap ve sorumluluktan muaf bir şekilde, aklına ve ağzına geleni söyleyen ve haddini aşan tipler de türüyor.

“Neden devlet istemiyoruz”cular bu kesimin en bilinenleri. Devleti, isteyince isteyene hemen sunulan, çantada kekli sanılan bir basitlikle ele alan; PKK’nin Önderliğine, yönetimine, ideolojisine, politikasına düşman olduğu halde, öneri ve tavsiyelerini, desteklediği PKK karşıtı partilere değil PKK’ye yapan, kendince PKK tabanını etkilediğini sanan çok bilmişler... Mücadeleye saldırılar yoğunlaşınca heveslenir, heyecanlanır, ölü bedenlerinden çıkarak arz-ı endam eder, sonra tekrar kış uykusuna çekilirler.

Kürtlerin karşılaştıkları sorunların esas kaynağını sol ve sosyalist düşüncede arayan; HDP ve PKK’nin bir an önce ve acilen “Türk Solu” ile ilişkisini kesmesi önerenler akıldaneler... PKK’nin ve de HDP’nin kuruluş düşüncesinden ve programından habersiz olanlar. Bu kesimler, “Türk solu” derken akıllarından Perinçek, Taner Akçam, Halil Berktay, Baykal, Kemal Kılıçdaroğlu geçmiyor. Bunların rahatsız olduğu “Türk Solu”, sabaha doğru evleri basılarak kapıları kırılan, üç günde bir gözaltına alınan, Kürtlerle birlikte devletin zulmüne karşı direnen; dayak, biber gazı yiyen, Kürtlerle birlikte mücadele ettiği için sicillerine sabıka kaydı konulanlardır. Kürt halkının gerçek dostlarıdır. Bunun sonucunda kimi hapiste, kimi ceza tehditi altında, mahkeme kapılarında, kimi Avrupa’ya sürgün edilenlerdir.

İnternet sitelerinde ve sosyal medyada, Kürt siyasi hareketinin acilen ve derhal Türkiye Solu ile ilişkisini kesmesini önerenler, bilerek-bilmeyerek Mehmet Metiner, Orhan Miroğlu ve Altan Tan’ın ideolojik-politik çizgisinin savunuculuğunu yapmaktadır. HDP’nin etrafını boşaltarak, marjinalleştirerek Kürtleri yalnızlaştırma politikasına hizmet etmektedirler. Tayyip Erdoğan’ın özel olarak üzerinde durduğu bu politikayı, bir kısım Kürt’ün sistematik olarak dillendirmesi bu öneriye meşruiyet ve haklılık kazandırmıyor.

Bir de kendisini bazen Nguyen Giap bazen Sun Tzu sanan savaş uzmanları türedi bu aralar...

Gerilla kırda şöyle, şehirde böyle savaşmalı nasihatları yapanlar. Büyük bir acı çekiyormuş ve üzülüyormuş taklidi yapan, “bu savaş buraya kadar” sızlanmaları içindeki numaracı troller.

İnsanı ve insana dayalı irade savaşını hiçleştirerek, anlamsızlaştırarak, “kaleşnikofla İHA’ya karşı savaşamazsınız, PKK bu durumu önceden görmeli, zamanında kendi İHA’larını yapmalıydı, benden söylemesi”diyecek kadar ukalalığı kendine hak gören ahmaklar. Ancak esas sorun bunlar değil, bu tiplere yanıt vererek “hocam ne yapmak lazım?” diye akıl danışan akıllılarda.

Baskı altında kalmanın getirdiği boğuntu ve güce susamışlık, ucuz ve kolay çözüm beklentisi yaratan bir hırçınlığa dönüşüyor. Bugünden yarına hiçbir sorumluluk altına girmeden, kolay ve ucuz çözüm arayışı gelişiyor. Bu durumda olanların büyük bölümü, sosyal medya ahalisi olup, sorumluluk getirmeyen bu mecraları dilediği gibi kullanmayı gerçek “özgürlük” sanıyor.

Günümüzde PKK’ye ve PKK mücadelesine karşı hem SOL’dan hem SAĞ’dan gelişen farklı tepkilerin ortak buluşma noktası, PKK’nin düşünce ile pratiği, söz ile adımı birleştirme becerisi ve gücüdür. Bu çevreler, kendilerini kurtaramadıkları bu yüzleştirme imtihanına, binbir dereden su getirir, envai çeşit felsefik ve siyasi bahaneler uydururlar. PKK’nin bu radikal yüzleştirmesi, günümüzde Kürt olup da mücadele ve örgütlülük dışında kalan Kürtleri de çarpmaktadır. Kendileri mücadelenin hiçbir yerinde sorumluluk almadığı halde, büyük beklentiler içinde hesap soran, güya sorgulayan bir “topluluk” türedi.

Dikkat edelim bir olay gerçekleştiğinde en çok bağıran, tepki gösteren, “Parti nerede? HDP nerede? Milletvekilleri, belediye başkanları, avukatlar nerde?” diye bağıranların çoğunluğu elini kurudan yaşa değdirmeyen, hiçbir şey yapmayanlardır.

Ne bir mecliste, ne bir il, ilçe yönetiminde, ne dernek yönetiminde ne bir kurumda yer almayan tipler çoğalıyor. Kendisi bir tek gün derneğe uğramadığı, kendi toplumuyla tek bir gün çay içmediği, bir lokma yemek yemediği halde, toplumsal ilişkilerin zayıf, çalışmaların yetersiz olduğundan yakınır.

Bu kesimlerin söylediklerine baş sallayarak onaylamak yerine, “sen ne iş yapıyorsun? Hangi görev ve sorumlulukları üstleniyorsun? Kendi parti, dernek ve kurumlarınla nasıl bir ilişkin var?” sorularını sormak günümüzün en devrimci görevidir.

Çocuklar, suçlama kabiliyetini çok küçük yaşlarda öğrenir. Mutsuzluklarını küserek, gözyaşı ve hıçkırıklarla gösterirler. Bu “eylemleriyle”, yetişkinlere bir şeylerin yanlış olduğunu en hızlı şekilde anlatmış olurlar. Kabul etmek gerekir ki çocukların en sevimsiz ve boşluk halidir bu hal.

Sorumluluk hisseden, hiçbir “yetişkin” insan, kendisini sevimsiz hale getirmez ve “boşluğa” düşmez. Yetişkinlik ise yaşla başla değil, insanın çevresini kendi ideallerine ve mücadelesine uyumlu hale getirmesi ve değiştirme gücüne sahip olması oranında söz konusu olur.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.