DAİŞ işkencesinde Türk imzası

Dosya Haberleri —

YPJ Cizre Bölgesi komutanlarından Dilbirîn Kobanê

YPJ Cizre Bölgesi komutanlarından Dilbirîn Kobanê

  • Hol Kampı'nda haziran ayında bir hamle başlatmayı planlamıştık. DAİŞ'i zayıflatan operasyonlarımızdan dolayı haziran ayında Türk devletinin bölgemize özellikle hava saldırısı çok fazla oldu, birçok sivil insanımız şehit düştü. Hatta çocuk okulu da bombalandı, birçok arkadaş yaralandı, şehit düştü. Operasyonu Ağustos ayına ertelemek zorunda kaldık.
  • Kamptaki DAİŞ'lilere hem askeri hem ekonomik olarak Türk devleti açık bir şekilde yardım ediyor. Bulduğumuz bıçaklar üzerinde Kahramanmaraş yazılıyordu. Bunun Hol Kampı'nda ne işi var? Yine Türk ordusuna ait askeri malzemeler ele geçirdik. Cephane, mermi, bomba, mayın dışında işkence malzemelerini de bulduk. 
  • Türk devletinin saldırıları durdurulmadan DAİŞ bitmeyecektir. Bu da bir gerçekliktir. İlk olarak Türk devletinin saldırıları durdurulmalı ki DAİŞ’e karşı daha güçlü bir mücadele yürütelim. Bu saldırılar nedeniyle DAİŞ’e karşı mücadelemiz zayıflıyor. Herkes DAİŞ’in kaynağını kurutmalıdır. Uluslararası güçlere bu konuda görev düşüyor.

Hol Kampı'nda devam eden operasyona dair YPJ Cizre Bölgesi komutanlarından Dilbirîn Kobanê ile konuştuk. 

GÜLCAN DERELİ/DENİZ YILDIZ

 

Kuzey-Doğu Suriye İç Güvenlik Güçleri'nin 25 Ağustos’ta DAİŞ'in örgütlendiği Hol Kampı'nda başlattığı "İnsani ve Güvenlik Hamlesi" tüm hızıyla devam ediyor. Operasyon kapsamında onlarca DAİŞ üyesi gözaltına alındı ardından tutuklandı. Yine işkenceye maruz kalan, elleri ve ayaklarından zincirlenen çok sayıda kadın ve çocuk kurtarıldı. Önceki gün Demokratik Suriye Güçleri (QSD), operasyon sırasında DAİŞ üyeleriyle çatışma yaşandığını ve 2 QSD'li savaşçının yaşamını yitirdiğini açıkladı. Devam eden operasyona dair YPJ Cizre Bölgesi komutanlarından Dilbirîn Kobanê ile konuştuk. 

Hol Kampı’nda 25 Ağustos’ta başlatılan İnsani ve Güvenlik Hamlesi nasıl ilerliyor?

Aslında Haziran ayında başlatmamız gerekiyordu. Türk devletinin saldırıları nedeniyle planladığımız süreçte başlatamadık. Biraz gecikmeli başladık. Çünkü saldırılarla uğraşmak zorunda kaldık. Bize yönelik çetin bir saldırı yapıldı. Bu yüzden operasyon biraz gecikti. Operasyonun gecikmesi DAİŞ’e de bir fırsat verdi. Türk devleti, ne zaman DAİŞ sıkışırsa ona yardım ediyor. Bu yardımı her anlamıyla yapıyor. Tek yönlü bir yardım değil. Hem askeri hem ekonomik olarak Türk devleti açık bir şekilde bu yardımı yapıyor. Eskiden de yardım ediyordu. Ama şimdi yardımdan öte, DAİŞ’in Türk devletinin bir parçası olduğu rahatlıkla görülüyor. DAİŞ zayıfladığında Türk devletinin zoruna gidiyor. DAİŞ’i sürekli bir kart olarak kullanıyor. Bu açık ve herkes görüyor. Türk devleti bir yandan göçmenleri bir yandan da DAİŞ’i kullanarak tehdit ediyor. Gerçekleştirdiği işgallerde komutanları paralel olarak gönderiyor ve sürekli DAİŞ’e destek veriyor. Türk devletinin talan savaşı artık herkes tarafından biliniyor.

DAİŞ'in Sine Hapishanesi'ne yönelik saldırısında da Türk devletinin desteği mi vardı?

Sine Hapishanesi'ne yönelik saldırı Türk devletinin planlarındandı. Bu planlamalarını daha geniş ele almışlardı. Ancak irade sahibi olan bir güç var ve istediklerini başaramadılar. Ancak insanlık dışı ve yasa dışı kirli planlarıyla her şeyi ihlal ediyorlar. Hatta Türk devleti kendi yazdığı kanunları bile ihlal ediyor. Kendi iktidar çıkarları için, ömrünü uzatmak için tüm insan haklarını ihlal ediyor. Bunun için Hesekê’deki Sine Hapishanesi'nde olan saldırı tabii ki Türk devletinin planlarına göre geniş kapsamlıydı. Ancak sonuç alamadılar. Bu saldırıların ardından bizler ciddi tehlike olan Hol Kampı'nda da haziran ayında bir hamle başlatmayı planladık. DAİŞ'i zayıflatan operasyonlarımızdan dolayı haziran ayında Türk devletinin saldırıları özellikle hava saldırısı çok fazla oldu, bombardıman saldırıları da oldu. Birçok sivil insanımız şehit düştü. Hatta çocuk okulu da bombalandı, birçok arkadaş yaralandı, şehit düştü. Bu okula vahşi bir saldırıydı. O vahşi saldırılarda komutan arkadaşlarımız Jiyan Tolhildan gibi birçok arkadaşımız şehit düştü. Başka birçok arkadaşımız şehit oldu. Bölge güvenliği başta olmak üzere tüm dünya güvenliği için bu operasyon önemliydi. Dünyayı DAİŞ vahşeti ve katliamından kurtaran YPJ, QSD ve PKK güçleriydi. Elbette bütün dünya bunu görüyor. Herkes, dünyayı bu tehlikeden kurtaran, en önemli sorumluluğu yerine getiren bu güce karşı borçludur. Dünya bize borçlu. 

Uluslararası Koalisyon bu operasyona dair ne diyor, neresinde yer alıyor? Karşılıklı bilgilendirme ve görüş alışverişi oluyor mu?

Koalisyon Rojava’da doğru. QSD ve YPJ güçleri tüm dünyayı terörden kurtardı. Bu yüzden de Türk devletinin saldırıları da bir o kadar çetinleştiriyor. Ancak Türk devletinin bu vahşi saldırılarına rağmen herhangi ciddi bir baskı uygulanmıyor Türkiye’ye. Bu yüzden Türk devleti saldırılarına devam ediyor. Dünyayı bir terörden kurtaran, dünyayı katliamdan kurtaran bir güce saldırılmasına nasıl izin veriliyor? Bu saldırıların dünyada kabul edilmemesi gerekirdi. Ancak herkes izleme pozisyonunda. Türk devletinin vahşi saldırılarına ses çıkarılmıyor. 3 aylık bebekler bile katledildi. 80 yaşındaki insanlar katledildi. Türk devleti Hol Kampı hamlesinin gecikmesine neden oldu. Biz de bundan sonra ne olursa olsun bu operasyon başlamalı dedik. Uzun bir süre takip ettik. Hol Kampı'ndaki tehlike büyüyordu, bu yüzden ikinci aşamaya başladık. Ayın 25’inde bu hamle başlatıldı. Sadece Hol Kampı durumunu ele alırsak bu yeterli olmayacaktır. DAİŞ tüm bölgeye yayılmış durumda. Sadece Hol Kampı'nda değil tüm dünyada DAİŞ varlığını sürdürecekti. Bu tehlike sadece bölge için değil tüm dünya için de geçerliydi.

Hol Kampı'na gelince orayı izliyorduk. Katledilen, tehdit edilen insanlar, işkence gören insanlar vardı. Bunları takip ettik ve bu yüzden bu tür bir hamle başlatma ihtiyacı duyduk. Bu adım ile önemli şeyler elde edildi. En tehlikeli olan ise çocukları DAİŞ zihniyetiyle eğitiyorlardı. İlerleyen süreçlerde tüm bunları kendi temel kadroları yapacaklardı. Bu operasyonda eğitim verilen çadırlar, DİAŞ ideolojisiyle eğitildiklerine dair belgeler ele geçirdik. İdeolojik öğretmenlerin, çocukları ve kadınları eğiterek, vahşi DAİŞ zihniyetini geliştirdiklerini tespit ettik. Bu operasyonda birçok belge de elde edildi. Mahkeme yeri olarak kullandıkları çadırları bulduk. Burası onların işkence ve tehdit yeriydi. İşkence için kullandıkları kimi malzemeler ele geçirdik; zincir, balta ve vahşi olarak kullanılabilecek daha birçok malzeme bulduk, hepsine el koyduk. Cephane, mermi, bomba, mayın dışında işkence malzemelerini de bulduk. 

Özellikle çocukların eğitildiği çadırlar aile çadırları gibi gösterilmiş ama sonuca geldiğimizde bu çadırlar aile çadırları değil ve buraların eğitim alanı olarak kullandıkları çadırlar olduğunu gördük. Boş çadırları kamp içerisinden kaldırmayı düşünüyoruz. İkincisi tünel ve sığınaklar yapmışlar bu sığınaklarda gizli çok şey saklamışlar. Keleş mermisi, bomba gibi şeyler bu tünel ve sığınaklar da yakalandı. Bilgisayar, kamera, flaşları, telefon kartları olsun hepsine el koyduk.

 

 

Geçtiğimiz günlerde DAİŞ’in Şengal’den kaçırdığı Êzîdî Wefa Elî Ebas'ı da kurtardınız? Başka Êzidî kadınların olduğu da tahmin ediliyor. Êzîdî kadın ve çocukları kurtarmak için çalışmalarınız sürecek mi?

Evet, çalışmalarımız sürecek. Bu Êzîdî kadın 9-10 yaşlarında, Koçu köyü okulundan kaçırmışlar. Reqa’ya getirmişler, Hejin gibi yerlere dolaştırmışlar. Bu kadar küçük bir yaşta DAİŞ vahşetini görmüş. Bu Êzîdî kadına nasıl ulaşacağımızın yollarını izledik. Kadın Savunma Güçleri ile istişare yaptık ve operasyonumuz başarıyla sonuçlandı. Gidip o kadını DAİŞ'in elinden kurtardık. Bu, Kadın Savunma Güçleri olarak bizim içim büyük bir onurdur.

İkincisi kadınlar işkence görüyor, insanlara işkence ediliyordu. Kadın Savunma Güçleri olarak bu durumu kabul etmedik ve normal olarak görmedik, bu kadınları kurtarmak için ne yapmamız gerekiyorsa onu yaptık. Bazı görüntüleri de yayınlandı. Mesela zincirle bağlanan üç kadının yeri tespit edildi. Kadın Savunma Güçleri bu kadınları o zincirlerden kurtardı. Bu DAİŞ vahşetinin hangi boyutlarda olduğunu da gösteriyor. Kara çarşaf politikasını yaygınlaştırmak istiyorlardı. Bu kadınlar çok küçük yaşta 12-13 yaşlarında evlenmeyle karşı karşıya kalmışlar. Bu insanlar üzerinde yürütülen tehditler bile o kişinin kişiliğinde ciddi tahripler yaratır. Küçük yaşta zincirlerle bağlanan bir kişi nasıl irade geliştirebilir. Tabi bu vahşete Kadın Savunma Güçleri müdahale etti ve sorumluluğunu yerine getirdi. Böyle bir şeyi asla kabul edemeyiz. Bir kadının zülüm görmesini kabul edemeyiz, biz Kadın Savunma Gücüyüz bu da bizim sorumluluğumuzdur. 

15'i DAİŞ’li kadın olmak üzere 121 kişinin gözaltına alındığı belirtildi. Ayrıca 16 tünel, çok sayıda teknolojik alet ve Türk devletine ait askeri üniforma ile silah bulunduğu kaydedildi. Kampta Türk ordusuna ait askeri malzemeler bulunmasını nasıl yorumluyorsunuz?

Başta da söyledim. Türk devleti bayraklarının Hol Kampı'nda ne işi var? Türk askerinin kıyafetleri Hol Kampı'nda ne arıyor? Dedik ya eskiden yardım ediyordu ama şimdi kendisinden bir parça olarak görüyor. Yeni bir şey yok. Ama herkes bu gerçeği ve hakikati doğru ele alsın. Ters düz etmesin. Türk askerinin kıyafetlerinin ve bayraklarının böylesi bir kampta ne işi olduğunu sorgulasın. Bu yüzden yürütülen vahşet ve yapılan işkence DAİŞ ideolojisi kadar Türk devletinin de ideolojisi. Bu politika Türk devletinin politikasıdır. Onlar bu kirli politikayı yürütüyor. Her şey gözler önünde.

 

 

Aynı zamanda Hol Kampı'nda DAİŞ ile Türkiye ilişkilerini kanıtlayacak belgeler ele geçirildiği duyuruldu. Bu belgelere dair bize bilgi verebilir misiniz?

Kampta örgütlenen DAİŞ’lilerin büyük bir kısmı yakalandı. Kimilerinin fotoğrafları kamuoyu ile paylaşılıyor. Saklayacağımız bir şey yok. Ortada bir hakikat var biz de bu hakikati tüm dünyaya duyurmak istiyoruz. Zaman zaman bu görüntüler yayınlanacak. Hem bölge halkımız için hem tüm dünya görsün diye. Kendileri de ifadelerinde nasıl işkence yaptıklarını anlatıyorlar. 

Diğer bir konu insanları tehdit ettikleri bıçaklar üzerindeki yazılar, o yazıları herkes okudu gördü. Bu bıçaklar üzerinde Kahramanmaraş yazılıyordu. Bunun Hol Kampı'nda ne işi var? Türk devleti eğer DAİŞ’i kendisinin bir parçası olarak görmeseydi bunları Hol Kampı'na gönderir miydi? Yine bulduğumuz bazı bombalar Rusya bazıları ise Türk devletinin askerlerinin kullandığı bombalardır. Bunlar Türk ordusuna ait. Bunlarda kamp içerisinde ele geçirildi. 

Bu operasyonla bu tehlikeleri azaltmak zayıflatmak istedik. Bu adım tüm tehlikeleri ortadan kaldıracak desek doğru olmaz. Bir kez daha tekrarlıyoruz bu büyük bir tehlikedir ve herkes bu vahşeti engelleme sorumluluğunu yerine getirmelidir. İkincisi Türk devletinin saldırıları durdurulmadan DAİŞ bitmeyecektir. Bu da bir gerçekliktir. İlk olarak Türk devletinin saldırıları durdurulmalı ki DAİŞ’e karşı daha güçlü bir mücadele yürütelim. Bu saldırılar nedeniyle DAİŞ’e karşı mücadelemiz zayıflıyor. Zayıflayınca DAİŞ daha fazla bir araya geliyor ve yayılıyor. Şu anda da bölgeye yayılmış durumda. Bunun bir nedeni Türk devletinin kendisidir. Herkes DAİŞ’in kaynağını kurutmalıdır. Uluslararası güçlere bu konuda görev düşüyor.

Kampta başlattığınız operasyon ne kadar sürecek bunun için bir tarih belirlendi mi?

Bu operasyon sürüyor. Çünkü her gün yeni bir şey çıkıyor. Bu yüzden hamleye devam ediyoruz. Şimdilik ne kadar süreceğine dair net bir şey söyleyemiyoruz. Hamlemiz tüm heyecanıyla sürüyor.

Uluslararası Koalisyon bu operasyona dair ne diyor, neresinde yer alıyor? Karşılıklı bilgilendirme ve görüş alışverişi oluyor mu?

Koalisyon için hava alanında bir şey yapmak istiyorlar ama bu pek yeterli değil. Güçlü bir destek gördüğümüzü söyleyemeyiz. 

Operasyonda sizi şaşırtan bir şey oldu mu?

Kadına yönelik vahşetti. Bu kadar vahşetin dünyada örneği çok azdır. Biri budur. Bizi mutlu eden bir şey ise Êzîdî kadınıydı. Tüm sorumluluklarımızı yerine getirdiğimizi söyleyemeyiz ama bu Êzîdî kadını işkenceden kurtarmak benim için büyük bir mutluluktur.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.