• Türk devleti ve Şam hükümetinin gizli hücreler ve çeteler eliyle kazanımları boğmaya çalıştığını belirten YPJ Sözcüsü Ruksen Mihemmed, “DAİŞ karanlığının bu topraklarda bir daha hüküm sürmesine izin vermeyeceğiz. Halkımızı, topraklarımızı ve özgürlüğümüzü savunacağız” dedi.

ZANA DENİZ

Demokratik Suriye Güçleri’nin (QSD) Dêrazor’da “Güvenliğin Güçlendirilmesi Operasyonunu’nun fırsat bilen   işgalci Türk devleti eş zamanlı olarak Rojava’nın Til Temir, Eyn Îsa ve Minbic bölgelerine saldırı düzenledi. Şam hükümeti de çetelerle işbirliği yaptı. YPJ Sözcüsü Ruksen Mihemmed, Türk devleti ve Şam hükümetinin halkın kazanımlarına karşı saldırı planının yeni olmadığını, Rojava devriminin başlangıcından bugüne sürekli fitne ve kargaşa yaratma çabası içinde olduğunu belirterek, “Şam hükümeti ve Türk devleti Dêrazor’da DAİŞ ve suç örgütlerine karşı gerçekleştirilen operasyonun içini boşaltmak için ‘Kürt ve Arap çatışması yaşanıyor’ yönünde propaganda yaptılar. Fakat bu propaganda halkın uyanık davranması, bölgedeki kanaat önderlerinin ve savaşçılarımızın sağduyulu davranışıyla bu plan boşa çıkartıldı” dedi. 

İstikrarı boğmak için!

“Bugün oynan oyunun, yürütülen siyasetin farkındayız. Birlikte yaşamı, bölgenin güvenliğini ve istikrarını boğmaya dönük saldırıları gizli hücreler ve çeteler eliyle gerçekleştirmeyi hedeflediler” diyen YPJ Sözcüsü, Şam hükümetinin QSD ve YPJ ile savaşmak için birçok gücünü Dêrazor’un çeşitli bölgelerine gönderdiğini belirtti. “Şam Dışişleri Bakanı Faysal Mikdad’ın Dêrazor’da halkı hedef alan ve QSD karşısında savaşan çeteleri sahiplenen açıklamalarını doğru bulmuyoruz” diyen Mihemmed, “Mikdad’ın yaptığı açıklamada da anlaşıldığı gibi çeteleri bilerek kendi bölgelerinden Dêrazor’a QSD ve YPJ ile savaşmak için gönderdiler. Suyu geçerek halkın güvenliğini tehlikeye atan çeteleri destekleyen bu yaklaşıma karşı çözümün siyasi yollar ile gerçekleşebileceği yönündeki çağrımızı yineliyoruz. Bu sorunların çözümünün yegane yolu siyasi diyalogdan geçer” diye ekledi.

Halk tarafını gösterdi

“Dêrazor’da yaşanan çatışmaları daha fazla harlamaları, aynı dönemde Minbic, Til Temir ve Eyn Îsa’ya dönük saldırılarıların gerçekleştirilmesi şunu ortaya koydu ki, Türk devleti, ortaya çıkan her fırsatı bu bölgeleri işgal etmek için değerlendiriyor” diyen YPJ Sözcüsü, saldırıların kazanımları ortadan kaldırmaya dönük olduğunu belirtti. Mihemmed, “Bölge halkı daha önceden yaşadıklarından kaynaklı oldukça tecrübeli olduğu için Türk devletinin bu planlarını boşa çıkarttı. Halk QSD ve YPJ savaşçılarının yanında olduğunu bu operasyonda da gösterdi” dedi.

İşgal planı tutmayacak

Türk devletinin Kuzey-Doğu Suriye’ye dönük saldırılarının devam ettiğine vurgu yapan YPJ Sözcüsü Mihemmed, “Rojava devrimini boğmaya dönük sürekli kirli planlarını sürdürüyor. Soykırım ve imha siyasetiyle de bunu yaşama geçiriyor. İşgalci Türk devletinin projesi bölgeyi işgal etmek. Ortadoğu’yu yeniden sömürgesi ve işgal alanları haline getirmek istiyor” diye kaydetti. Türk evletinin DAİŞ çetelerine karşı direnen savaşçıları, kadınları ve çocukları hedef aldığını söyleyen YPJ Sözcüsü Ruksen Mihemmed, YPJ ve QSD’nin ise buna karşı her yerde direneceğini söyledi. Mihemmed, “Halkımızı, topraklarımızı ve özgürlüğü savunacağız. Tüm halkların özgürleştirilmesi ve halkların özgürlüğünü zafere ulaştırmak için biz her zaman hazırız. Bu toprakları ve kazanımlarımızı birlikte savunacağız. Hep birlikte devrimci halk savaşı temelinde topraklarımızı savunacağız. Rojava kadın devrimini, Kuzey ve Doğu Suriye insanlık devrimini bu topraklarda kalıcılaştıracağız” ifadelerini kullandı. 

 

*****

Kaderleriyle baş başa bırakmayacağız

Dêrazor’un 2019 yılında DAİŞ çetelerinden özgürleştirilmesi ardından kadınların büyük rol oynadığını, karar alma mekanizmalarında, Özerk Yönetim kurumlarında yer aldığının altını çizen YPJ Sözcüsü, “YPJ’nin Dêrazor’da operasyonlara katılması, Kuzey-Doğu Suriye’de DAİŞ çetelerine karşı gerçekleştirilen operasyonlarla aynı amacı taşıyor. YPJ gerçekleştirilen bütün operasyonlarda kadınların özgürlüğü için yer alıyor. Yer almaya da devam edecek. DAİŞ karanlığının bu topraklarda bir daha hüküm sürmesine izin vermeyeceğiz. Bu operasyonla, bölgede yaşayan kadınları kendi kaderleriyle baş başa bırakmayacağımızı gösterdik” dedi.