Değişen bir hayatın anlatısı: Şengal-Hêza Jinê

Kültür/Sanat Haberleri —

Şengal-Hêza Jinê

Şengal-Hêza Jinê

  • Şengal’de başta kadınlar olmak üzere hayatın DAİŞ’ten kurtulduktan sonra nasıl değiştiğini “Şengal-Hêza Jinê” ile dünyaya duyurmaya çalışan tiyatro oyunun yönetmeni Anina Jendreyko, “Herkes bunu bilmeli” dedi. 

ERDOĞAN ZAMUR/BASEL

İsviçre’nin Basel kentinde Volksbühne Basel Tiyatro Grubu, DAİŞ’in Şengal’de gerçekleştirdiği katliamı, DAİŞ sonrası Şengal’de yeniden inşa edilen hayatı, bir ailenin yaşamı üzerinden sahneye taşıdı.

“Şengal-Hêza Jinê” adlı oyunun yazarlığı ve yönetmenliğini Anina Jendreyko yaparken, oyunun müziklerini Süleyman Çarnewa, Sosin Sevsen ve Metin Yılmaz yaptı. Oyun 30 Nisan’da İsviçre'nin Zürih kentinde, 10 Mayıs’ta Almanya’nın Reutlingen kentinde gösterilirken, bugün ise (13 Mayıs) Bochum kentinde sahneleniyor. 

Ziyaret sonrası oyun fikri 

Oyun ardından görüştüğümüz Anina Jendreyko, böylesi bir oyun yazmasında Şengal ziyaretinin belirleyici olduğunu söylüyor.  Şengal’de neler yaşandığını, nasıl bir mücadele yürütüldüğünü, kimlerin nasıl çabaladığını sanat diliyle Avrupa halklarına göstermek istediğini ifade eden Jendreyko sözlerini şöyle sürdürdü: “Şengal’de yaşanan katliam sırasında Rojava’dan Şengal’e doğru açılan bir koridor var. Binlerce insanın hayatta kalmasına vesile olduğundan kaynaklı bu koridor çok önemli. Bu koridorun açılması ve Êzîdîlerin geçişini sağlamak için PKK ciddi bir bedel verdi. Ancak bunu çoğu Avrupalı bilmiyor. Bu oyun ile bu gerçeği anlatmak istedik. PKK’nin gerçekliğini bütün dünyaya anlatmak gerekir. Sadece Rojava değil, bu hareket 40 yıldır var ve biz onlardan çok şey öğrenebiliriz.” 

Sahne bulmak kolay değil

Tiyatro oyunlarında en çok zorlandıkları şeyin, oyunun finansmanı olduğuna vurgu yapan Jendreyko, alternatif tiyatroların mutlaka desteklenmesi gerektiğini belirtiyor. Oyunun toplumsal bir sorunu ortaya koymasına rağmen yeterince seyirciyle bulaşamadığına değinen Jendreyko,  “Aslında önemli bir konuyu sahneye taşıdık. Ancak bu oyunu sahnelerken maddi anlamda çok zorluk çektik. Sahne bulmak kolay olmuyor. Kendi imkanlarımızla oyunu tanıtmaya çalışıyoruz. Almanya gibi bir ülkede sadece iki yerde oyunumuzu sahneleyebildik. Şengal gibi toplumsal bir olguyu sahneye taşıdık ama yardım edenler olmayınca bunu halka gösteremiyoruz” diyor.   

Desteğe ihtiyacımız var

Başta Şengal’de yaşanan katliam olmak üzere orada yaşanan toplumsal dönüşümü bütün dünyanın görmesi gerektiğini belirten Jendreyko, oyuna ciddi bir talebin olduğunu ancak sahneleme konusunda zorluklarla karşılaştıklarını söylüyor. Kısıtlı imkanlarla en iyisini yapmaya çalıştıklarını ifade eden Jendreyko, “Desteğe ihtiyacımız var” diyor. 

Bütün halklar izlemeli 

Oyunda yer alan çoğu oyuncunun Kürt olduğunu ve bu durumun oyunun sahnelenmesini kolaylaştırdığını dile getiren Jendreyko, “Şengal’de yaşanan katliamın bir başka gerekçesi de inançlarının farklı olmasına dayanıyor. Kürtler kendi aralarında parçalanmış durumda. Güney hükümetinin Şengal’i yeterince sahiplenmemesinin altında da bu farklı inancın olduğunu unutmamak gerekiyor” diye belirtiyor. 

Jendreyko, “Bu oyunu Almanlar, İsviçreliler, Fransızlar, Araplar daha doğrusu bütün halklar izlemelidir” diyerek, yapılan anti propagandaların bu tür kültürel etkinliklerle ortadan kaldırılabileceğini söylüyor. 

Gidip görmek lazım 

Şengal'in DAİŞ çetelerinden kurtarılmasından sonra 4 defa Şengal’e gittiğini belirten Jendreyko, “Şengal’de yaşayanların Abdullah Öcalan’a bağlılığını gidip görmek lazım. Halkın Öcalan'a ciddi bir bağlılığı var. Onun ortaya koyduğu paradigma, söyledikleri toplumu cidden etkilemiş ve dönüştürmüş durumda” diyor. 

İnsani sorumluluk

Oyunun tanıtımının sadece kendileri için değil Êzîdî toplumu için de önemli olduğunu aktaran Anina Jendreyko son olarak şunları belirtiyor: “Biz, Êzîdî toplumunun yaşadığı acılara insanların tanık olmasını istiyoruz. Kim bu konuda bize destek verirse minnettar kalırız. Bu oyunu bütün Avrupa'da oynamak istiyoruz. Şengal'de neler yaşandı, neler yaşanılıyor ve gelecekte nelerin yaşanacağını bütün dünyaya duyurmak istiyoruz. Şengal'e sahip çıkılmazsa bir kaç kuşak sonra Êzîdî diye bir toplumdan bahsetmek mümkün olmayacak. Êzîdî toplumunun kendi varlığını sürdürmesi, var olabilmesi hepimize sorumluluk yüklüyor. Bu toplumsal ve insani bir sorumluluktur.” 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.