‘Dersim ruhu yaşadıkça…’

Forum Haberleri —

  • Devletin düşman olduğu Dersim ruhudur. Bu ruh oldukça Dersim üzerindeki Genozid son bulmayacaktır. Bu gün Dersim’in ormanlarının yakılması, itikatı Raa Haq'ın yok edilmek istenmesi, Dersim Ruhu’nu yok etmek için yapılmaktadır. 

HÜSEYİN ÇATAL

 

Yıl 1939 Sultan Ahmet Meydanında idam cezası verilmiş biri aleni infaz edilir. Binlerce kişi bu idamı izler.

Gazeteci Nihat Sazı bu “aleni infazdan” sonra Mebus, hukukçu ve benzerleri ile küçük bir anket yapar.

Sorduğu soru şudur: “İdam hükümlerinin aleni infazı doğru mudur?”

Cevaplar bir hafta Vakit'teki köşesinde yayınlar. “Aleni infazı” savunanlar olduğu gibi karşı çıkanlarda var.

Savunanlar ”ibreti alem olsun” diye savunurlar. Kimileri de aleni olmasın, infaz yapıldıktan sonra da geniş bir şekilde haberleri yapılarak istenen caydırıcılık etkisi elde edilir, düşüncesini savunurlar.

Gazeteci Sazı bu anketi yaparken Malatya Mebusu Hilmi Oytaç’ın (1) düşüncesine başvurur, kendisinden bir cevap rica eder. Oytaç hekimdir ve insan yaşamını korumak asıl görevidir.

Oytaç bu ricayı kabul eder, cevabına bir anısını anlatarak başlar;

“Vaktiyle Mecliste Kanunu Medeni topyekün müzakere (Mart 1926) edilip kabul edileceği sırada şimdi Bingöl, o zaman Dersim Mebusumuz olan Feridun Fikri (Düşünsel, yazarın ekidir) söz alıp kürsüye çıktmıştı, hükümeti Kanunu Medeniden dolayı tebrik ettikten sonra şu sözleri söylemişti;

“Mademki dünyanın en modern kanunu olan İsviçre Kanunu Medenisini kabul ediyoruz; İsviçre’de idam cezası yoktur. O halde bizde de idam cezası olmasın, biz de İsviçreliler kadar medeni bir millet olduğumuzu göstermeliyiz” demişti.

“Fakat böyle der demez, sıralarda oturan arkadaşlar arasından bir ses yükseldi. Bu ses, Elazığ mebusu merhum Hüseyin Beyin (2) sesi idi.

Dersim Mebusu Feridun Fikri (3) Beyden: “İsviçre'de Dersim var mı?” Diye soruyordu.”

Oytaç ankete verilen “en iyi cevabın” bu olduğunu söyler ve devam eder.

“Dersim ruhu yaşadıkça idam cezası da yaşayacaktır.” Oytaç; “akıl gözde bulundukça idam cezası da aleni olacaktır.” der.

Bunun ile de kalmaz şunu der; “Hatta daha ileri giderek derim ki: Madem herkesin üzerinde bir tesir bırakmak maksadıyla gaddar bir katil asılıyor, bunu gece yarısından sonra el ayak kesildikten sonra değil, güpegündüz, bir gün önceden ilan ederek, en kalabalık bir meydanda herkesin gözü önünde, icra etmelidir ki, tesiri görülsün, veya hiç olmazsa idam safahatı filme alınıp her sinema başlangıcında bu film halka gösterilmelidir.

Oytaç aklı başında olanlar için idamın çok acıklı bir manzara olduğunu, aklı gözünde olanlar içinse çok iyi bir tesir, “akıllarını başlarına toplattıracak münebbih, canlı bir ders verilmiş olur.” der.

Bu anekdot Dersim düşmanlığının en iyi örneğidir. Dersim Genozidi'nin (Tertele-Soykırım) en iyi açıklamasıdır. Bundan daha iyi bir şekilde Dersim'e uygulanan Genozid'in nedenlerini anlatmak mümkün değildir.

Devletin düşman olduğu Dersim ruhudur. Bu ruh oldukça Dersim üzerindeki Genozid son bulmayacaktır. Bu gün Dersim’in ormanlarının yakılması, itikatı Raa Haq'ın yok edilmek istenmesi, HES’ler ile doğasının yok edilmesi Dersim Ruhu’nu yok etmek için yapılmaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin dar ağacına Sey Rızalar şahsında astığı bir ruh, Dersim Ruhu’dur.

***

(1) Askeri Tibbiye mezunudur. 2. Ordu komutanı M. Kemal’in karargah doktorluğunu da yapmıştır.

(2) Hüseyin Gökçelik, Milikan Köyü Elazığ'da doğmuş, polistir, çeşitli kentler de amirlik yapar, en son 22.09.1920 de Ankara İstiklal Mahkemesi üyeliğine seçilir.

(3) Babası Dersim sürgünüdür. Hukukçudur. Fransa'da hukuk doktorası yapmıştır. İdam cezasına karşıdır. Dersim II

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.