Devrimi çalmak veya devrimi yozlaştırmak

Ferda ÇETİN yazdı —

  • 9 Ekim’de, BM Irak Özel Temsilcisi Jeanine Hennis gözetiminde, KDP ile Irak devleti arasında bir anlaşmaya varıldığı açıklandı. İsimleri açıklanmasa da bu anlaşmanın diğer asli ortağı Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir.

Siyasal gündemi takip edenler için bu anlaşma ve anlaşmanın 9 Ekim’de ilanı sürpriz değildi. Çünkü Türk devletinin bir personeli gibi çalışan ABD’nin Suriye-Irak Özel Temsilcisi James Jeffrey, açık bir biçimde Kürt halkı ve PKK düşmanlığı yapıyor. ABD Dışişleri Bakanlığının Ortadoğu’dan sorumlu Bakan yardımcıları Joey Hood ve David Kopley de, Ağustos ayında yaptıkları açıklamada, PKK’ye karşı, Türkiye-KDP-Irak ortaklığını oluşturmak için çalıştıklarını ilan etmişlerdi. Bu nedenle 9 Ekim’de ilan edilen “Şengal Anlaşması” tartışmasız bir biçimde bir ABD organizasyonudur.

ABD öncülüğünde, Kürt Halk Önderi Öcalan’a yönelik uluslararası komplo 9 Ekim 1998’de geliştirilmişti. Fakat Öcalan, İmralı zindanında 21 yıldır ağır bir tecrit altında tutulmasına rağmen, fikirleri ve önerdiği sistem Kuzey Kürdistan’da, Rojava’da ve Şengal’de adım adım inşa ediliyor; Ortadoğu ve dünya halkları bakımından yaşayan bir örnek olarak ilham kaynağı oluyor.

ABD ve ortakları bakımından, Kürdistan Devrimi büyümeden ve gelişme imkanı bulmadan durdurulmalı, etkisiz hale getirilmeliydi. Bu emperyal kararlılık, uluslararası komplonun başladığı gün, Ezîdî Kürtlerin inşa ettikleri sistemin yıkılması üzerine ilan edilmek isteniyor. Bunun için, 9 Ekim tarihi tesadüf değil, bilerek seçilmiş bir tarihtir.

Dünyanın istikrarı için çalıştığını ve dünyanın tüm alanlarında “terörizme” karşı savaştığını iddia eden ABD, 11 Eylül’de Katar’ın başkenti Doha’da Talibanlar ile barış görüşmeleri yaptı. Bu görüşmeler için, ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, New York’taki İkiz Kule saldırılarının yıldönümünü, 11 Eylül tarihini seçti. Trump yönetimi, 3 Kasım’da yapılacak seçimler öncesinde, Afganistan’daki askerlerini çekerek, barışı tesis ettiğini ilan etmek istiyor. Bunu yaparken, Talibanlar ve El Kaide üzerinde oluşan “terör ve 11 Eylül” imajını da düzeltmek istiyor. Bu düzeltme işini, 11 Eylül’ü saldırı günün olmaktan çıkararak “barış ve diyalog günü”ne “dönüştürmek”le başlıyor.

ABD, KDP çizgisinde ve güdümünde olmayan Kürtlere, Ezîdîlere ve PKK’ye karşı, Türkiye ve KDP’yi de yanına alarak kirli planlar ve komplolar geliştiriyor. Öte yandan, yıllardır savaştığı Taliban ve El Kaide gibi örgütlerle New York saldırılarının yıldönümü olan 11 Eylül’de barış görüşmeleri yapıyor.

Sorunu anlamak isteyenler bakımından bu anlaşılmaz bir durum ve derin bir çelişki değildir. Çünkü Talibanlar, El Kaide ve DAİŞ nihayetinde ABD, Rusya, İngiltere ve Almanya ile aynı sistemin paydaşlarıdır. Anlaşmazlıkları ve çelişkileri iktidar ve egemenliğin paylaşılması üzerinedir. Küresel güçlerin PKK ile, Rojava Devrimi ve Şengal Özerk yönetimi ile sorunları ise farklı sistemlerin temsilcileri olmaktan kaynaklanmaktadır.

“Devrim çalma” veya “devrimi yozlaştırma” emperyal güçlerin geçmişten günümüze değiştirmeden sürdürdükleri yegane politikadır. Çalma eylemi kimi zaman doğrudan müdaheleler şeklinde, kimi zaman devrimi amacından saptırarak yozlaştırmak için, KDP ve ENKS gibi işbirlikçi-ihanetçi güçler devreye sokularak gerçekleşiyor.

İçinde bulunduğumuz süreçte de büyük bir hırsızlama teşebbüsü söz konusu. Dünyanın gözleri önünde, ağızlarına gözlerine bulaştırarak çalmaya çalışıyorlar. Efrîn’de, evlere ve dükkanlara girerek, göğüslerine ne sığdırırlarsa çalan DAİŞ çetelerinin yerine, Şengal’de, BM’nin de onayıyla, kollarında ABD, Türkiye ve KDP pazubantları olan kravatlı çeteler çalmaya çalışıyor.

Hırsızların acelesi var.

Türkiye ve KDP, PKK’nin tasfiye edileceğine inanarak ve ABD’nin desteğine güvenerek acele ediyor.

ABD’nin acelesi ise stratejik ve politik amaçları ile ilgili.

Afganistan, Irak, Suriye, Filistin, Libya, Yemen, Lübnan gibi ülkelerde boğazına kadar krize batan, ancak çözüm yaratamayan ABD, Kürt halkının Bakur’da, Rojava’da ve Şengal’de geliştirmek istediği Demokratik Konfederalizmi ciddi bir alternatif görmektedir. Bu alternatifi, gelişmeden ve çevresini etkilemeden bertaraf etmek istiyor.

Trump yönetiminin bir de seçim derdi var. 3 Kasım seçimleri öncesinde, Afganistan’da ve Irak’ta “istikrarın” sağlandığı görüntüsü verilmeye çalışıyor. Bu görüntü için, KDP’yi kullanarak Kürtleri kurban etmek istiyor. Kürt halkının kaderini, ABD seçimlerinin malzemesi haline getiren bu politika, Jeffrey’in Türkiye’nin hizmetindeki stratejisi ile örtüşüyor.

Rojava ve Şengal’de ABD’nin geleneksel politikası yürütülüyor; mümkünse devrimi çalmak, olmazsa yozlaştırmaktır.

ABD, Rojava’da devrimi ideolojisinden, felsefesinden, ilkelerinden kopararak ENKS yoluyla yozlaştırmak istiyor.

Şengal’de ise, Ezîdî Kürtlerin binbir emekle ve ağır bedeller ödeyerek inşa ettikleri Demokratik Özerk Yönetimi, halktan çalarak KDP’ye hediye etmek istiyor.

ABD’nin yapmak istediği ve yaşananların özeti bu...

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.