DİAYDER’in mescidine polis kamerası

  •  DİAYDER’e bağlı Hz. Ömer Mescidi’nin kapısına her cuma günü gelen 2 polis, girip çıkan herkesi kamerayla kayıt altına alıyor. Mele Abdulkerim Doğru, Kürt ve Şafii olarak kendi hutbelerinden ve Kürtçeden vazgeçmeyeceklerini söyledi.

 

DİAYDER’e yönelik baskıların devam ettiğini belirten mele İbrahim Yalın, Hz. Ömer Mescidi’nde namaz kılan camaatin polis tarafından taciz edildiğini söyledi. 

İstanbul’da faaliyetlerini sürdüren Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (DİAYDER) üye ve yöneticilerine yönelik 3 Temmuz 2021’de yapılan polis baskını ardından gözaltına alınan 28 kişiden 9’u, 9 Temmuz’da tutuklandı. 23 kişi hakkında ise “örgüte üye olmak” ve “örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla iddianame hazırlandı. İddianame, mahkemeye sunulmadan önce savcı tarafından AKP medyasına servis edildi. DİAYDER üyelerinden birinin İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde (İBB) gassal olarak çalışıyor olmasından kaynaklı belediye hedef gösterildi. Bunun üzerine İçişleri Bakanlığı tarafından İBB’ye teftiş başlatıldı. DİAYDER’e ise kapatılması için dava açıldı. Süreç içerisinde DİAYDER üyelerinin halka hizmet verdiği mescitler de hedef haline getirildi. Bu yerlerden biri de İstanbul’un Başakşehir İlçesi Güvercin Tepe Mahallesi’nde bulunan Hz. Ömer Mesci’di. Polis sürekli mescit cemaatini taciz ediyor.

Dernek üyesi olduğu için evine yapılan jandarma baskınıyla gözaltına alındığını, daha sonra serbest bırakıldığını anımsatan mele İbrahim Yalın, üzerlerindeki baskıları anlattı. Dernek olarak yoksullara yaptıkları yardımın suçlama konusu yapıldığını hatırlatan Yalın, “İktidar, İBB’yi kaybetmeyi hazmedemedi. Çamur at, izi kalsın tarzını uyguladı. Bölge illerine nasıl ki kayyum atadıysa aynı şeklide bu tarafa da atamayı düşünüyor. Öte taraftan Allah insanları farklı renkte, dilde ve ırkta yaratmış. İstanbul’da birbirinden farklı dilde, dinde ve ırkta insan var. Biz de Kürt ve Şafiiyiz. Hemen ötemizde cami var ve Hanefi mezhebine göre namaz kılınıyor. Biz de mescidimizde hutbelerimizi Kürtçe okuyoruz. Bu bir suç değil. Birinin bana verdiği kağıttan hutbe okuyamam. Bu hem imama hem de cemaatine haksızlık olur. Farz olmaz” diye konuştu.

Polis her cuma taciz ediyor

 Diyanet’in çoğu hutbelerinde siyasi argümanlara yer verdiğine dikkat çeken Yalın, “Siyasetin bulaşmadığı bir camiler vardı; siyaset camilere girmesin. Biz burada Şafii mezhebine göre namaz kılarken kimsenin propagandasını yapmıyoruz” dedi. DİAYDER’e yapılan baskın ve hedef gösterilmesi ardından birçok sorun yaşamaya başladıklarını belirten Yalın, şöyle devam etti: “Bize yapılan operasyondan sonra baskılar hiç durmadı. Her cuma günü mescidin kapısına 2 tane polis geliyor. Burada arabalarını durdurup içinden kamerayla mescide girip çıkan herkesi çekiyorlar. Buna ne hakkı var? Burada illegal bir şey yok, olmaz. Burada din, Kuran ve peygamber ne emrediyorsa o vardır.” 

Kürtlere karşı mübah görüyor

 Mescitleri ve kendileri hakkında bir soruşturmanın olup olmadığını bilmediğini dile getiren Yalın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kürt oldun mu polis kendine her şeyi mübah görüyor. Gelip burada kamera kaydı çekmeye hakkı var mı? Buraya insanlar namaz kılmaya geliyor. Bir cumadan cumaya gelip namaz kılıyor. Bu şekilde cemaatin korkmasını istiyorlar. Cemaat da bu durumdan etkileniyor. Gelen birçok kişi polisin mescidi çektiğini görünce merkez camiye gittiler. Ayrıca mescide gelip namaz kıldıracak imam bulamıyoruz, çünkü gelip namaz kıldıran imamı alıp içeri atıyorlar.”

DAİŞ’e çalışanlar bile rahat

 Burada onlarca mescit var ve hiçbir sorunla karşılaşmadan ibadetlerini yapıyor. Biz de sorunsuz ibadetimizi yapmak istiyoruz. Burada barbar DAİŞ’e eleman kazandıran mescitler bile hiçbir sorunla karşılaşmıyor. Onlar aktifken biz Kürt ve Şafii olduğumuz için engelleniyoruz.” 

İbadetimizi dilimizle yapıyoruz

Daha önce gözaltına alınan ve şu anda mescitte imamlık yapan Abdulkerim Doğru ise şunları ifade etti: “Herkes özgürce dilini konuşabilir. Allah hiçbir kavmi diğerinden üstün yaratmadı, ancak bugün dilimiz yasak. Hatta dilin ‘yoktur’ diyor. Polis mescidin önüne gelip halkı korkutuyor. İstediğimiz dilde ibadet yapabiliriz. Duasını kendi dilinde yapmalı. Bunun engellenmesi zulümdür. Polis gelse de gelmese de buraya ibadetimizi yapmaya devam edeceğiz.”   MA/İSTANBUL

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.