Diktatörü yargılamak

Sara AKTAŞ yazdı —

  • Avrupa Kürt Kadın Hareketi TJK-E “Diktatörün Yargılanması İçin 100 Neden” ismiyle 25 Kasım’da başlayıp 8 Mart 2021 tarihine kadar sürecek bir kampanya başlattı. 

Kuşkusuz dünyanın her bir karışında kadın katliamlarının tavan yaptığı ve kırım düzeyine geldiği günümüzde buna neden olan diktatörlerin yargılanmasını istemek kendi başına oldukça değerlidir. Bu bakımdan Kürt kadın hareketinin kampanyasını hem tarihsel nedenleri hemde güncel olarak Türkiye’de ki faşist lider Erdoğan’ı hedeflemesi bağlamında değerlendirmek ve anlamlandırmak önem kazanıyor.

Nitekim tarihsel olarak tüm savaş ve çatışma süreçlerinde faşist erkek zihniyeti ve eliyle kadınlar ve çocuklar başta olmak üzere sayısız suç işlenmiş olmasına rağmen bunlar gereğince uluslararası hukuk bağlamında cezalandırılmamıştır. Devlet merkezli milliyetçiliğin toplumsal cinsiyet kimlikleri boyunca ürettiği iktidar ilişkilerinin yarattığı kadın katliamlarının açığa çıkarılması bir erkek adaleti gereği olarak tarih boyunca engellenmiştir. Örneğin uzun süre savaş süreçlerinde tecavüzler kabul edilemez olarak ele alınsada faillerin suçları ’disiplin suçu’ bağlamında değerlendirilmiş ve ’mahrumiyet teorisi’ ya da ‘savaş kazası’ gibi komik açıklamalarla normalleştirilmeye çalışılmıştır. Oysa yaşananların oldukça bilinçli ve sistematik bir saldırının ifadesi olduğu sonraki dönemlerde büyük trajedilerle görülmüştür. Bosna Savaşı’nda da görüldüğü gibi, milliyetçi söylemlerle cinsiyetçi söylemler iç içe geçmiş ve bir anlamda kitlesel tecavüzlerle etnik temizlik hedeflene bilinmiştir. Dolayısıyla aynı zihniyetin tezahürü günümüzde de dünyanın her yerinde totaliter, faşist muhafazakar, cinsiyetçi iktidar ve liderlerin cinsiyetçi söylem ve politikalarının ilk hedefini dolaylı yada direkt kadınlar yapıyor. Bu bakımdan Kürdistan kadın hareketinin kampanyası kadınlara yönelik bu sistematik saldırıların kadın soykırımı düzeyine geldiğine dikkat çekmesi anlamında uluslararası alanda da oldukça işlevsel bir içeriğe sahiptir.

Diğer taraftan kampanyanın asıl odaklandığı merkez ise Kürdistan’da süren kirli savaş ve bunun baş aktörü faşist Erdoğan’ın diktatörlüğüdür. Kürdistan’da süren sistematik tecavüzlerin sadece bireye yönelmiş fiziksel şiddet hadisesi olarak değerlendirilemeyeceği, aksine saldırıya uğrayan bireylerin bedeni üzerinden toplumun bütün olarak yeniden üretiminin hedef alındığı ve milliyetçi uygulamaların var olan toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştirdiği savunulmaktadır. Ayrıca milliyetçilikle toplumsal cinsiyet arasındaki bağın, çatışmalar sırasında politik bir araç ve savaş taktiği olarak kullanılan tecavüz aracılığıyla yeniden kurulduğu ve güçlendirildiği ileri sürülmektedir. Dolayısıyla tüm bu vahşi politikanın Kürdistan’daki üretim merkezi olarak Türkiye ve lideri Erdoğan’ın yargılanması talep edilmektedir.

Son on yıldır IŞİD vahşetinin başta Suriye, Şengal, Rojava olmak üzere Türkiye ve Ortadoğu’da gerçekleştirdiği binlerce kadın kırımı, kaçırma, satma, köleleştirme işkence, tecavüz, uygulamaları bizzat Erdoğan’ın cinsiyetçi söylemleri ile şekillenmekte ve pratiğe geçirilmektedir. Dolayısıyla AKP-MHP faşist rejiminin saldırılarının Türkiye ve Kürdistan’da giderek boyutlanmasından hareketle Avrupa Kürt kadın hareketi diktatör Erdoğan’nın yargılanmasının yolunu açmak istemekte, devlet destekli milliyetçiliğin yükselişinin, cinsiyetçi kıyımlara yol açarak nasıl yıkıcı bir etkide bulunabileceğini gözler önüne sermeye ve uluslararası toplumun dikkatini bu konuya çekmeyi amaçlamaktadır.

Kampanya vesilesiyle bir kez daha hatırlamakta fayda var; savaşlarda yaşanan sistematik tecavüzlerin sadece kadın bedenini hedef aldığını söylemek eksik bir yorumlama olacaktır. Yaşananların arka planında ideolojik bir motivasyon ve oldukça bilinçli bir devlet politikası bulunmaktadır. Bugün Kürdistan’da yaşananlar tam da bu motivasyon kaynaklarından beslenmekte ve kendini sürekli yeniden üretmektedir. Dolayısıyla Avrupa Kürt kadın hareketinin başlattığı kampanya hem erkek hukuku ve adaleti ile tarihsel bir hesaplaşmayı içermesi hemde Erdoğan diktatörlüğünün ipliğini pazara çıkarması bakımından oldukça hayati bir anlam taşımaktadır.

Sonuç olarak tüm kadınların seferberlik ruhu ile diktatörü yargılatma hareketine katılması gerekmektedir. Bunun için sadece yüz neden değil yüzbinlerce neden bulunmaktadır. Çünkü sadece Kürdistan’daki binlerce kadının yaşadıkları bile diktatörün yargılanma gerekçesidir. Çünkü Kürdistan’daki binlerce kadın bu yargılamada şahittir, davacıdır. Çünkü Kürdistan’da her kadın bizzat Erdoğan’ın cinsiyetçi söylemlerinin mağdurudur.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.