Direnişin kahramanları
Dosya Haberleri —
- Efrîn Kendal içimde bir yara. Rojen arkadaşı Kobanê direnişinde tanıdım. Komünist Nefer gerçekten komünizme inanan bir insandı. Urya çok birikimli bir arkadaştı. Ebu Leyla mücadeleye bağlı, fedakar ve dayanışmacı bir ruhu vardı. Diyar Bagok ucunda ölüm olsa bile bir adım geri atmazdı.
- Zehra Penaber Kobanê’in özgürleştirme sürecinde başından sonuna kadar mücadele etti. Şêx Mihemed yaşlı olduğu için geri hizmete vermek istedik. Ama asla kabul etmedi. Şevger Kobanê PKK’nin direniş ruhunu taşıyordu. Dicle Rojhilat direngen ve haksızlığı kabul etmeyen bir Kürt kadının bütün özelliklerini taşıyordu. Gîvara Helepçe kendisini Apocu ruhla donatmıştı.
ERKAN GÜLBAHÇE / Kobanê Destanı-3
Kobanê'de 2014 yılında başlayan ve 134 gün süren destansı direnişin binlerce kahramanı var. Kürt halkının evlatları 7'den 70'e herkes Kobanê için canı pahasına direnişe geçmiş onuru için insanlık düşmanı DAİŞ'e karşı mücadele saflarında yerini aldı. Ve ne olursa olsun Kobanê özgürleştirecekti, öyle de oldu. Bu süreçte yüzlerce savaşçı tarih yaza yaza direnerek şehit düştü. Onlar bu destanın kahramları oldu. Direniş destanında yer alanlardan biri olan Kobanêli Heqî Kobanê ile yaptığımız söyleşinin son bölümünde o kahramlardan bazılarının hikayelerini dinledik.
Kobanê sürecinde seni etkileyen bazı savaşçılardan bahseder misin?
Her dakika bir anıdır. Şüphesiz çok güzel ve trajik anılarım var. Birini anlatsam öbürü gönül koyar. Yani beni etkileyen o kadar çok anı var. Kobanê’de öyle olaylar yaşandı ki diyorsun tamam bundan sonra bundan daha büyük bir etki bırakan olay olamaz. Ama her gün, yeni bir anı ve yeni bir etki ile daha büyük şeyler yaşıyorsun. Her an, farklı bir anlam ve önem ifade ediyordu. Yani beni etkileyen o kadar büyük olaylar oldu ki hangisini anlatacağımı bilemiyorum. Kobanê bir destandı ve yaşandı.
Efrîn Kendal
Kobanê direnişinden önce tanıyordum. Çok nazik ve gözleri iyi görmeyen bir arkadaştı. Fedakar ve direngen bir arkadaştı. Çevresi tarafına çok sevilen ve sayılan bir insandı. Kendisini çok seviyordum. Daha önce dediğim gibi arkadaşlar DAİŞ çetelerini arkadan vurmamız için beni bir grupla göreve göndermişti. Tabii gerilla tarzıyla hareket ediyorduk. Gittiğimiz yerde, eski arkadaşlarla birlikte toplandık. Sağdaki ve soldaki mevzilerdeki gruplarla Telsiz üzeri konuştuk. Sağ tarafımda Kendal ve sol tarafımdaki mevzi ile kouştuğumda Amedlî Cûdî arkadaş olduğunu anladım. DAİŞ’in arkasına sarkmış gerilla tarzı hareket ediyorduk. O gece fazla konuşamadık. Neler yapabileceğimizi ve hasret gidermek için Kendal arkadaşla ertesi gün saat 10’da buluşmak için sözleştik. Ancak akşam çatışmaya girince arkadaş şehit düştü. Arkadaşla hasret gidermeden şehit düşmesi beni çok etkiledi. Hiçbir zaman aklımdan çıkmıyor. İçimde bir yara olarak kaldı.
Rojen
Rojhilat’ın Maku kentinde gelen Rojen arkadaşı Kobanê direnişinde tanıdım. Düşman ile aramızda bir duvar vardı. Düşman o duvarı kırarak bizim tarafa geçmek istiyordu. Rojen de bunu fark edince benden izin alarak duvarın yanına gitti. Duvar kırılır kırılmaz düşmanı imha edecek ve duvarın öbür tarafına geçecekti. Aynen düşündüğü gibi düşman duvarı kırar kırmaz ateş ederek duvarı açan düşmanı imha etti ve duvarın öbür tarafına geçti. Birkaç dakika sonra telefon ederek istenen noktayı ele geçirdiğini söyledi. Ancak bu coşkuyla tedbirli davranmadığı için açılan ateş ile bir arkadaşla birlikte orada şehit düştü.
Komünist Nefer
Arkadaşların mevzilerini dolaşıyor hal hatır soruyorduk. Mevzide sohbet esnasında adının Nefer olduğunu ve kendisine Komünist Nefer dediklerini söyledi. Dersimli olduğunu söyleyince, ben de yedi yıl Dersim’de kaldığımı söyledim ve kendisine hemşerim diye hitap ettim. Gerçekten komünizme inanan bir insandı ve bundan dolayı Kobanê’ye gelmişti. Onlardan ayrıldıktan sonra başka bir yere geçerken çok sesli bir patlama duydum. Geriye döndüğümde Komünist Nefer’in bulunduğu noktaya patlayıcı dolu kamyonla intihar saldırısı düzenlenmişti. Arkadaşların anlattığına göre kamyonu fark ettiklerinde herkes geri çekilirken Komünist Nefer bixiyi alarak ateş etmiş. Kamyonun daha fazla ilerlemesine izin vermediğini ve orada patlatılan kamyonun etkisi ile şehit düştüğünü belirttiler. Kendisini feda ederek diğer arkadaşların sağ kalmasını sağlamıştı. Çok kısa konuşmamıza rağmen konuşması, bilgi birikimi, duruşu ve kahramanlığıyla beni çok etkiledi.
Urya
1999 katılımlı Urya arkadaş Erzurum’dan gelmişti. Kendisini uzun zamandan beri tanıyordum. Düşman, Türkiye topraklarından Mürşitpınar kapısına saldırdığı gün bizim bulunduğumuz noktaya üç yerden saldırı gerçekleştirdiler. Burada ölümüne bir direniş gerçekleşti. Eğer tuttuğumuz üç nokta düşmüş olsaydı Kobanê’nin tamamı tehlikeye girecekti. Urya arkadaş bu bilinçle direndi ve orada şehit düştü. Çok deneyimli, bilgili ve birikimli bir arkadaştı. Onun şehadeti benim üzerimde çok ciddi bir etki bıraktı.
Ebu Leyla
Ebu Leyla ile uzun süre pratik çalışmalar yürüttüm. Kendisi evli ve kız çocukları vardı. Yani hiç erkek çocuğu olmamıştı. Bundan dolayı zaten Leyla’nın babası diye hitap edilirdi. Konuşmasında hep iki pişmanlıktan bahsederdi. Birincisi evlendiğine pişmandı. İkincisi de Kurdistan Özgürlük Mücadelesine katılmadığına pişmandı. Geçmişinde de iyi bir yurtseverdi. Minbic’te Cephet el-Ekrad komutanlığı yapıyordu. Sonradan Şems el-Şemal olarak isim değiştirdikleri grubun başına geçti. Refah adındaki kızının gözlerinde sorun vardı. Tedavi edilmesi gerekiyordu. Ancak Ebu Leyla, örgütsel işlerini ailesinin önüne koyduğu için Refah tedavi edilmedi ve bugün hala gözlerinde sorun var. Cephet el-Ekrad çalışmalarını birlikte yürütüyorduk. Yaralanmıştı bağırsakları dışarı çıkmasına rağmen bizim bütün uyarılarımızı dinlemeden cepheye gelmişti. Son zamanlarda en büyük hayali Kobanê’nin özgürlüğünü görmekti. Bu hayali gerçekleşti. Kobanê özgürleştiğinde üzerinde çok büyük bir yük kalkmış gibi adeta içindeki stres bitmişti. Çok direngen, gönülden mücadeleye bağlı, fedakar ve dayanışmacı bir ruhu vardı. Sirîn’in özgürleşmesinde görev aldı. En son Minbic’in özgürleşme hamlesini koordine ederken arkadaşlarla birlikte kapı ve pencereleri açık bir evde kalıyorlar. Arkadaşların uyarılarına rağmen çıkıp dışarıda düşmanın durumuna bakmak isterken atılan bir el bombasıyla şehit düştü.
Diyar Bagok
1989’da özgürlük mücadelesine katılmıştı. Genelde Zagros bölgesinde çalışmalar yürütmüştü. Düztabandı. Fiziki soruları vardı. Vücudun her yerinde şarapnel, mermi ve bomba parçaları vardı. Hatta dikkatli bakıldığında başının bile atılan bombalarla yamulduğunu fark etmek mümkündü. Yani her yeri yaralanmıştı. Ancak gerek fiziki durumu ve gerekse yararlanmaları kendisine sorun etmiyordu. Düztaban olmasına rağmen yürüyünce gençlerden daha iyi yürüyordu. 1989’da katılmasına rağmen çok mütevazıydı. Kendisiyle konuştuğumda sanki daha yeni mücadeleye katılmış gibi davranıyordu. Yurtseverliğin cevheri bir bütün Diyar’da toplanmıştı. Hiçbir zaman pişmanlık ve çözülme yaşamadı. Dersim’de uzun süre beraber kaldık. Güney’e gelirken üç ay birlikte yol yürüdük. Efrin ve Kobanê’de birlikteydik. Kendisini sürekli yeniliyordu. Yeniledikçe de güçleniyordu, moral alıyordu. İnsanlara eleştirel yaklaşıyordu. Eleştirileri sürekli yapıcıydı ve ön açıcıydı. Çevresine çok moral verirdi. Arkadaşları tarafından çok sevilirdi. Diyar Bagok, Ömer Muhtar’ı özünde barındırıyordu. Çok hırslı ve direngendi. Geri çekilmeyi asla kabul etmiyordu. Şehadet haberini aldığımda çok etkilendim. Çok acı hissettim. Şehadetinden sonra çok düşündüm, gerçekten de Ömer Muhtar’ı temsil ediyordu. Ucunda ölüm olsa bile bir adım geri atmazdı.