Elbirliğiyle yaralarımızı sarabiliriz
Dosya Haberleri —

Kuzey-Doğu Suriye kamp
- Türk devleti ve çetelerinin 2 Aralık 2024’te Tel Rıfat ve Şehba bölgelerine yönelik saldırılarının ardından büyük bir göçün yaşandığını belirten Heyva Sor a Kurd Eşbaşkanı Xecê Mûsa, "En ağır bedeli çocuklar ve kadınlar ödüyor" diye vurguladı.
- Heyva Sor a Kurdistan'ın yardımlarının göçmenlere ilaç olduğunu dile getiren Xecê Mûsa, "Bölgedeki insanların özgür bir şekilde yaşamaları için yardıma ihtiyacı var. Avrupa’daki halkımızın harekete geçmesi, bu süreçte kritik bir rol oynamaktadır" dedi.
- İnsanların korku içinde yaşadığına dikkat çeken Xecê Mûsa, "Tüm zorluklara rağmen hizmet sunan insanlarımızın tek bir şikayetini bile duymuyoruz. Topraklarımıza hizmet götürmeyi onur ve görev kabul eden insanlarla birlikte çalışıyoruz" diye konuştu.
ERKAN GÜLBAHÇE
Türk devleti ve çetelerinin 2 Aralık 2024’te Tel Rıfat ve Şehba bölgelerine yönelik saldırılarının ardından halk bir kez daha göç yollarına düştü. 150 bini aşkın kişi Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Bölgesi’nin farklı bölgelerine göç etmek zorunda kaldı. Özerk Yönetim ve Heyva Sor a Kurdistan’ın desteğiyle zorlu kış koşullarında hayatta kalmaya çalışıyorlar. Ancak sorunlar çok ciddi boyutlara ulaşmış durumda. Bölgedeki insani krizi gazetemize değerlendiren Xecê Mûsa, "Bölgedeki insanların özgür ve onurlu bir şekilde yaşamaları için yardıma ihtiyacı var. Avrupa’daki halkımızın harekete geçmesi, bu süreçte kritik bir rol oynamaktadır" diye vurguladı. Göçmenlerin her türlü maddi ve manevi desteğe ihtiyacı olduğunu kaydeden Heyva Sor a Kurd Eşbaşkanı Xecê Mûsa, "O kadar büyük bir kırılma ve acı ki insanın anlayabilmesi için yaşaması gerekir. Yoksa başka bir insanın anlatımıyla tam olarak anlamak mümkün değil. Empati de yetmiyor. Durumu tam anlamak için bir kişinin kendi gözleriyle görmesi gerekir" dedi.
Tel Rıfat ve Şehba bölgelerine yönelik saldırılar üzerinden bir ayı aşkın süreç geçti. Göç etmek zorunda kalanlar nerelere yerleştirildiler, hangi koşullarda yaşıyorlar?
Efrîn’de yaşayan halkımız, daha önce Şehba’ya göç etmek zorunda kalmıştı. Maalesef, bir kez daha göç etmek zorunda kaldılar. Büyük bir krizle karşı karşıya kalarak ve son derece zorlu koşullarda Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Bölgesi’ne ulaştılar. Resmi verilere göre şu ana kadar 120 bin göçmen Kuzey ve Doğu Suriye’ye sığındı. Ancak doğrudan akraba ve tanıdıklarının yanına gidenlerle birlikte toplamda bu sayı 150 bini aşmış durumda. İlk etapta gelen göçmenler, ilk kabul noktalarında karşılanarak Tebqa ve Reqa’daki okul, salon ve camilere yerleştirildi. Ancak bu süreçte yaşanan en büyük zorluklardan biri, bu yıl kış mevsiminin bölgede oldukça çetin geçmesiydi. Soğuk ve yağışlı hava koşulları, göçmenlerin zaten zor olan yaşam şartlarını daha da ağırlaştırdı. Şu anda Özerk Yönetim, Newroz ve Serêkaniyê kamplarını genişletmek ve yeni bir kamp kurmak için çalışmalar yürütüyor. Tebqa ve Reqa’da geçici olarak barınan göçmenlerin bu kamplara yerleştirilmesini planlıyor. Birkaç gün önce Tebqa Meclisi bizimle iletişime geçerek Halep, Şehba ve diğer bazı bölgelerde durumun istikrarlı olmadığını, bu nedenle orada kalan göçmenlerin bölgelerine gelmek istediklerini iletti. Ayrıca, elimizde çadır bulunup bulunmadığını sordular. Bu durum, şu anda yeni göç dalgalarının yaşanabileceğini gösteriyor.
Bu zorlu koşulları aşmak için nasıl bir çalışma yürütüyorsunuz?
Göç başladığı anda, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi ile göçmenlere yardım eden ilk kuruluşlardan biri olduk. Bu süreçte, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi göçmenlerin yerleştirilmesi ile ilgilenirken, biz de Heyva Sor a Kurd olarak onların sağlık sorunlarıyla ilgilenmeye başladık. Elimizdeki çadırları kurarak, sağlık hizmetlerini en kısa sürede sunmaya çalıştık. Uzun zamandır Qamışlo’da yaşıyor olsam da ben de Efrîn göçmeniyim. Daha önce Efrîn’den göç edenler, topraklarına geri dönme hayalleriyle yaşarken, bir kez daha hayatlarını kurtarmak için yollara düşmek zorunda kaldılar. Size durumu anlatmaya çalışıyorum, ancak o kadar büyük bir kırılma ve acı ki insanın anlayabilmesi için yaşaması gerekir. Yoksa başka bir insanın anlatımıyla tam olarak anlamak mümkün değil. Empati de yetmiyor. Durumu tam anlamak için bir kişinin kendi gözleriyle görmesi gerekir. Kısaca göçmenlerin her türlü maddi ve manevi desteğe ihtiyaçları var diyebilirim.
Sağlık sorunları ve salgın hastalık riski hakkında bilgi verebilir misiniz? Tıbbi malzeme ve uzman personel konusunda da eksiklikler yaşıyor musunuz?
Bu soruya cevap vermek için saatlerce konuşabilirim. Havanın soğuk olmasından dolayı, gelen tüm göçmenler ağır soğuk algınlıklarıyla karşı karşıya kaldılar. İnsanlar topluca yaşadıkları için, bir kişinin hastalanması diğerlerini de etkiliyor. Zorlu koşulları kaldıramayan bazı göçmenlerde psikolojik sorunlar baş göstermeye başladı. Daha önce kronik hastalıkları olanların durumu, koşullar nedeniyle çok daha kötüleşti. Ayrıca, Şehba’da kuşatma altında yaşamış olan bazı hastaların, tedavi görememesi nedeniyle sağlık sorunları daha da ağırlaştı. Hijyenik koşulların yetersizliği ve zorlu kış şartları, insanların topluca çeşitli hastalıklara yakalanmasına sebep oldu. Şu anki durumda, sıcak su sıkıntısı, yeterli tuvalet ve banyonun olmaması, temizlik malzemelerinin yetersizliği gibi sorunlar, hastalıkların yayılmasına neden oluyor. Tüm bu koşullar, göçmenlerin yaşadığı zorlukları daha da derinleştiriyor. Ancak son zamanlarda, Özerk Yönetim, Heyva Sor a Kurd ve özellikle Heyva Sor a Kurdistan tarafından Avrupa’da düzenlenen kampanyalarla toplanan yardımlar, yaşanan eksikliklerin giderilmesine katkı sunuyor. Bu yardımlar, göçmenlerin yaralarını iyileştiren bir ilaç oldu. Zor durumda olan insanlara moral ve umut vererek, hayatlarını biraz daha yaşanılır kıldı.
Yerel ve uluslararası kuruluşlarla işbirliğiniz var mı? Kızılhaç, Birleşmiş Milletler gibi örgütlerin bu süreçteki yaklaşımları ve katkıları neler?
Bölgede göçmenlere yardım etmek için birçok kuruluş büyük çaba sarf ediyor. Bazıları çocuklara süt dağıtırken, bazıları temel gıda malzemeleri sağlıyor, diğerleri ise sağlık hizmeti sunuyor. Ancak bu yardımlar yetersiz kalıyor. Özellikle Heyva Sor a Kurd ve Heyva Sor a Kurdistan, ortaklaşa yürüttükleri çalışmalarla göçmenlere en büyük yardımları sağlıyor. Çocuklara süt, tüm insanlara giyecek, sağlık hizmeti ve temizlik malzemeleri temin etmekte önemli bir rol oynuyorlar. Heyva Sor a Kurdistan’ın sağladığı yardımların hayati bir önemi olduğunu belirtmek gerekir. Birleşmiş Milletler ve Kızılhaç gibi uluslararası büyük kuruluşlar bölgede bulunuyor, ancak yaptıkları yardımlar beklenen seviyede değil ve oldukça yetersiz kalıyor.
Heyva Sor a Kurd olarak, göçmenlerin kalıcı yerleşim sağlamayı hedefliyoruz. Ancak, bu durum yalnızca bizim gücümüz ve sorumluluğumuzda olan bir konu değil. Öncelikle, bölgedeki siyasi ortamın sağlanması gerekiyor. Biz şu anda hem kamplar hem de Tebqa ve Reqa bölgelerinde bulunan göçmenlerin sorunlarını çözmeye çalışıyoruz. Uzun süre kalabilecekleri çadırları temin etmeye odaklanıyoruz. Kamplarda ve diğer bölgelerdeki göçmenler için en büyük sorunlardan biri su sorunu. Bu sorunu çözmek için yoğun bir çaba sarf ediyoruz, özellikle Heyva Sor a Kurdistan’dan gelen yardımların bir kısmını su temini için gerekli altyapıyı oluşturmak amacıyla kullanıyoruz.
Efrînli göçmenlerin geleceğe dair düşünceleri nelerdir? Gelecekleri hakkında ne düşünüyorlar?
Efrîn halkı, büyük bir emekle kurdukları evlerine geri dönme hayaliyle yaşıyor. Kendi geleceklerini Özerk Yönetimin geleceğiyle pekiştiriyorlar ve bu konuda çok net bir tutumları var. Özerk Yönetimin, onlar için en iyi kararı vereceğine inanıyorlar ve bunu sıkça vurguluyorlar. Tek amaçları, barış sürecinin sağlanması ve eskiden olduğu gibi, doğup büyüdükleri Efrîn’e geri dönmektir.
Göçmen çocukların durumu nedir? Çocuklar için en önemli ihtiyaçlar neler?
Yaşanan savaş ve göçlerden en çok etkilenen kesim kuşkusuz çocuklar. En ağır bedeli çocuklar ve kadınlar ödüyor. Zorlu koşullarda büyük insanlar bile dayanmakta zorlanırken, çocukların bu şartlara nasıl dayanabileceğini anlamak güç. Çünkü çocuklar, henüz gelişimlerini tamamlayamamış, yaşanan durumu tam olarak kavrayamayan bireyler. Zor koşullar, yetersiz beslenme ve bilinmedik yerlere göç etmek, gelişim çağındaki çocuklar için tam bir kabus haline geliyor.
Havaların soğuk olmasından dolayı soğuk algınlıkları, hijyen eksikliklerinden kaynaklanan mide rahatsızlıkları, ishal ve kusma gibi birçok sağlık problemi yaşanıyor. Bu hastalıkların bulaşıcı olmasından kaynaklı; bir çocuğun hastalanması, diğer bütün çocukların da hastalanmasına yol açabiliyor. Bazı çocukların kronik hastalıkları var ve yeterince tedavi görmedikleri için durumları kötüleşiyor. Ayrıca, bazı çocuklar hastalıklarından dolayı özel beslenmeye ihtiyaç duyuyor. Ancak bu özel besinleri veya ilaçları temin etmekte büyük zorluklar yaşıyoruz. Şehba’da, gelen göçmen çocukların içinde çok sayıda kanser hastası var. Heyva Sor a Kurd olarak, bu çocukların tedavisi için elimizden geleni yapıyoruz. Kanser hastası çocuklarımızı bize bağlı kanser hastanesinde tedavi altına aldık.
Türk devletine bağlı çetelerin saldırıları çalışmalarınızı nasıl etkiliyor? Yardım sağlarken ne tür zorluklarla karşılaşıyorsunuz?
Hizmet sunarken, tepenizde uçan uçaklar ve SİHA’ların olması büyük bir sorun. Her an bir saldırı olacağı hissiyle yaşıyorsunuz. Ayrıca, etrafınızdaki bombaların patladığını görmek, psikolojik olarak çok etkileyici bir durum. Hem çalışanlarımız hem de hizmet sunduğumuz insanlar bu durumlardan etkileniyor. Bunun yanı sıra, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Bölgesi’ne uygulanan ambargo nedeniyle, insanların temel ihtiyaçları ve tıbbi malzemelerinin eksikliği en büyük sorunlardan biri. Ancak tüm bu olumsuzluklara ve yokluğa rağmen büyük bir direniş gösteriliyor. Gerçekten onurlu bir duruş sergileniyor. İhtiyaç duyan herkese ve her noktaya yardım ulaştırılmaya çalışılıyor. Bu çalışmalar büyük bir irade ile gerçekleştiriliyor. Tüm bu zorluklara rağmen hizmet sunan insanlarımızın tek bir şikayetini bile duymuyoruz. Topraklarımıza hizmet götürmeyi onur ve görev kabul eden insanlarla birlikte çalışıyoruz.
Türkiye destekli grupların Tişrîn Barajı’na yönelik saldırılarının bölge halkı üzerindeki etkisi nedir? Barajın yıkılma riski ne tür tehlikeler oluşturuyor?
Bölgede yaşayan insanlar sürekli büyük tehlikelerle yüzleşiyor. Evlerine gidip gelirken, işlerine, bağlarına ve bahçelerine giderken sürekli bir saldırı tehdidi altındalar. Tehlike, yaşamın bir parçası haline gelmiş durumda. Bu saldırılardan sadece askeri kesimler etkilenmiyor. Kurumlar, sağlık çalışanları, siviller ve kısacası bölgede yaşayan herkes bu saldırıların hedefi olabiliyor. Saldırılar, sivil ya da askeri hedef gözetmeksizin gerçekleştiriliyor. Daha birkaç gün önce, Tışrîn Barajı’na sahip çıkmak için bölgeye giden sivil bir konvoy bombalandı ve birçok insan hayatını kaybetti. Oysa o insanlar, elektriğini ve suyunu bu barajdan sağlıyorlardı. Barajın yıkılması, o insanların elektrik ve susuz kalması anlamına geliyor. Uluslararası hukuku hiçe sayarak, barajı sahiplenmek için giden sivil konvoy hedef alındı. Saldırılar her an ve her yerden gelebileceği için halk, nasıl savunma yapacağını bilemiyor. Sürekli korku içinde yaşamaya çalışıyorlar.
* * *
Onurlu yaşamı dayanışmayla sağlayabiliriz
Kürtlere, uluslararası topluma ve yardımseverlere nasıl bir çağrıda bulunmak istersiniz? İnsanlar size nasıl destek olabilir? Bu süreçte dayanışmayı artırmak için neler yapılabilir?
Esad rejiminin devrilmesinin ardından, yerine kökten dinci bir grubun iktidara gelmesi, Suriye’nin geleceği konusunda büyük belirsizlikler yaratmış durumda. Bu yeni süreçte, Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Bölgesi’nde yaşayan insanlar, kendi geleceklerini inşa etmek için büyük bir onurlu direniş ve mücadele sergiliyor. Bölgemizde yaşanan büyük baskılar ve saldırılara rağmen gösterilen direnç ve ödenen ağır bedeller, huzur, barış ve özgürlük için verilmiş büyük bir çaba. Bu süreçte, başta Avrupa’da yaşayan halkımız olmak üzere, dünya genelindeki herkesin Kuzey ve Doğu Suriye’ye destek vermesi çok önemlidir. Bölgedeki insanların özgür ve onurlu bir şekilde yaşamaları için yardıma ihtiyacı var. Avrupa’daki halkımızın harekete geçmesi, bu süreçte kritik bir rol oynamaktadır.
Heyva Sor a Kurd olarak, cinsiyet, din ve etnik farklılıkları gözetmeksizin, ihtiyacı olan herkese yardım ulaştırmaya çalışıyoruz. Yardıma muhtaç insanlara hizmet götüren ilk kurum olduğumuzu gururla belirtebiliriz. Dünyanın her yerinde yaşayan Kürtlerin, Kuzey ve Doğu Suriye’ye yardım elini uzatmalarını bekliyoruz. Yardımlarla yetinmeyip, yardım kuruluşlarını da harekete geçirerek daha büyük bir destek sağlanması gerektiğini vurgulamak isterim. Bizler, Kürtler olarak elbirliğiyle, yaralarımızı sarabiliriz.
Kuzey ve Doğu Suriye’de yaşayan farklı dini inançlardan ve etnisiteden halklar olarak, dünyadaki yardımsever insanlara sesleniyoruz. Bölgemiz büyük bir saldırı ve katliam tehlikesi altında ve dört bir yandan ambargo uygulanıyor. Ancak tüm bu zorluklara rağmen halkımız, onurlu bir yaşam sürmek için tüm gayretini gösteriyor. Bu temelde, dünyanın her yerinde yaşayan onurlu insanların bizlerle dayanışma içinde olmalarını bekliyoruz. Çünkü onurlu bir yaşamı ve özgür bir ortamı ancak dayanışma ile sağlayabiliriz.