En büyük iş ve istihdam kaybı

  • DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, Türkiye tarihinin en büyük iş ve istihdam kaybının yaşandığını söyledi.

 

GÜLİSTAN AZAK - JINNEWS/İSTANBUL

Koronavirüsü salgını ile beraber 6 aydır kısa çalışma ödenekleri yatırılıyor. Ödeneklerde mağduriyetleri giderecek bir düzenleme yapılmadan, Cumhurbaşkanlığı kararı ile bu süreç iki ay daha uzatıldı. Çalışanlar, asgari ücretin altında verilen ödenekler ile iki ay daha geçinmeye zorlanmış olacak. Ödenek alamayan binlerce çalışanın da olduğu biliniyor. Ödenekten yararlanamayanların, Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) kapılarında bekleyişi sürüyor. Geçim sıkıntısı, işsizlik her gün artarken, hükümetin çözümsüzlükteki ısrarı ise adeta halkı kaderine terk ettiğini gösteriyor. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın 7 Eylül’de Bireysel Emeklilik Sisteminde (BES) toplanan milyarlarca liranın özel sektöre kaynak olarak kullandırılabileceğini söylemesi ise bu çözümsüzlük politikalarının tuzu biberi oldu.

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, salgının yol açtığı sağlık ve ekonomik sorunlara ilişkin devletin sorumluluğuna işaret ederek, sürecin başından beri sermayenin çıkarlarının gözetildiğini kaydetti. Çerkezoğlu, hükümetin politikaları nedeniyle ekonomik krizin derinleştiğini belirterek, “Zaten ekonomide işler iyiye gitmiyordu. Biz bu ekonomik krizin işsizlikten gelir adaletsizliğine kadar bütün yıkıcı etkilerini iliklerimize kadar yaşarken pandemiye yakalandık. Dolayısıyla bu pandeminin toplumsal ve ekonomik etkileri bizde çok daha derin bir şekilde yaşanıyor. Şu an Türkiye tarihinin en büyük iş ve istihdam kaybının yaşandığı bir süreçteyiz. İşsizlik yüzde 50 düzeylerine ulaşmış durumda. Özellikle genç ve kadın işsizliği. Bütün yurttaşların gelirinde çok ciddi azalma var. Birçok işyeri kapandığı için işten çıkartılanlar var” dedi. 

Asgari ücretin de yarısı düzeyinde

İşten çıkarmaların yasak olmasına rağmen bu durumun yaşanmaya devam ettiğine de dikkat çeken Çerkezoğlu, hükümet tarafından işverenlere tanınan ücretsiz izne çıkarmaların koşulları nedeniyle işçilere büyük mağduriyetler yaşatıldığını kaydetti. Çerkezoğlu, şunları söyledi: “Ücretsiz izne çıkarılan işçileri günlük 39 lira, aylık bin 168 lira gibi mevcut açlık sınırının altındaki asgari ücretin de yarısı düzeyinde bir yaşama mahkûm etti. Şu an ücretsiz izne çıkarılanların sayısı 2 milyona yaklaşmış durumda. Diğer taraftan kısa çalışma ödeneği dediğimiz uygulamanın da bütün işçiler açısından hiçbir ön şart aramaksızın hayata geçirilmesi gerektiğini ve en düşük kısa çalışma ödeneği miktarının da en az asgari ücret düzeyinde olması gerektiğini söyledik. Bugün 3 milyon üzerinde işçi arkadaşımız kısa çalışma ödeneğinden yararlanıyor ama birçok şart olduğu için çoğu işçi bundan da yararlanamıyor. Kısa çalışma ödeneğinden yararlanabilenlerin aldıkları ücretlerde çok ciddi bir gerileme var. İşsizlik çok ciddi bir şekilde arttı. Her ne kadar hükümetin açıkladığı rakamlar, TUİK verileri düşük gösterse de ülkedeki herkes hem işsizliği hem yoksulluğu hem de ücretlerdeki bu düşüşü çok net bir şekilde yaşıyor.”

Emeklilik hakkı kaldırılıyor

 Çerkezoğlu, BES uygulaması üzerinden yapılan açıklamaya işaret ederek, işçilerin, emekçilerin birikmiş emeğini, emeklilik hakkını hedef alan politikalardan biri olduğunu belirtti. Çerkezoğlu, “Pandemi koşullarında yine hükümet tarafından tamamlayıcı emeklilik sistemi adı altında bir sistem tartıştırıldı. Kıdem tazminatı hakkımız fona devredilmek istenerek gasp edilmeye çalışıldı. Bu konudaki işçi sınıfının net tutumumuz ve kararlılığı karşısında en azından sonbahara kadar bu girişimlerden vazgeçildi. Şimdi de bireysel emeklilik sistemi adı altında yine emeklilik hakkı ortadan kaldırılmaya çalışılıyor. Çeşitli fonlara bağlanarak işçilerin, emekçilerin ve bu ülkedeki tüm değerlerin birikmiş emeklerinin, haklarının sermayeye aktarılmasının önü açılmaya çalışılıyor. Bütün bu politikaların temel amacı budur. Adı ister BES olsun, ister TES olsun isterse de kıdem tazminatının fona devredilmesi olsun biz bu konuda kazanılmış haklarımıza sonuna kadar sahip çıkacağımızı çok net bir biçimde ifade ediyoruz” şeklinde konuştu.

 

Bireysel kredi borçları uçtu

Salgının derinleştirdiği ekonomik krizle ya işsiz kalan ya da ücretsiz izne zorlanan yurttaşın bankalara olan borcu artmaya devam ediyor. İç tüketimi canlandırmak için vatandaş düşük faizli kredilere boğulunca bu borçluluk katlanarak arttı.

Cumhuriyet’ten Gamze Bal’ın dikkat çektiği Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Risk Merkezi verilerine göre, bireysel kredi müşterilerinin sayısı Temmuz 2019’da 31.3 milyon kişi iken, Temmuz 2020’de 33.4 milyon kişiye yükseldi. Yani son bir yılda 2.1 milyon kişi birden arttı. Temmuz 2019’da 527 milyar TL olan bireysel kredi borçları, Temmuz 2020’da 769.2 milyar TL’ye ulaştı. Son bir yılda ihtiyaç kredisi kullananların sayısında ise yüzde 200’ü aşan artış dikkat çekti. Buna göre, ilk defa ihtiyaç kredisi kullanan tüketicilerin sayısı, Temmuz 2019’da 105 bin kişi iken, Temmuz 2020’de 392 bin kişiye ulaştı. Aynı dönem aralığında bankalara olan ihtiyaç kredisi borçları da 220.9 milyar TL’den 365.8 milyar TL’ye yükseldi. 

TBB Risk Merkezi’nin Temmuz 2020’ye ilişkin açıkladığı son verilerde dikkat çeken bazı veriler şöyle:

* Temmuz 2019’da ilk kez konut kredisi kullanan 10 bin tüketici varken, bu sayı 2020’de 100 bin kişiye yükseldi. 

* Son bir yılda konut kredisi borcu 185.1 milyar TL’den 269.7 milyar TL’ye çıktı.

* 74 bin kişi ilk defa kredi kartı kulladı. 61 bin kişi ise ilk defa kredili mevduat hesabı kullandı. 

* Bankalar ve banka dışı finansal kuruluşlar tarafından kullandırılan bireysel krediler yüzde 43 artarak 792 milyar TL’ye ulaştı. Bireysel kredilerin yüzde 47’sini ihtiyaç kredileri oluşturdu.

* Hakkâri, yüzde 95 ile son 12 ayda bireysel kredi bakiyesi en çok artan il oldu. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.