Erdoğan'ın taşeronu Cengiz
Dosya Haberleri —
- Erdoğan'ın İstanbul Belediyesi Başkanlığı dönemini bilenler, o dönem Erdoğan'a 'Bay yüzde 10' denildiğini iyi bilir. İstanbul'da büyük şirketler için çalışan bir müteahhitin kendisi de imar planları için Erdoğan'ın çantacılarına sık sık yüzde 10 pay verdiğini, bu nedenle Erdoğan'ın 'Bay yüzde 10' diye bilindiğini anlatıyor.
- Eski bürokrat: "5'li çete ilk başlarda Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ile özel toplantılar yapıp ihaleleri pay ediyorlardı. Daha sonra Bilal Erdoğan ile bu işlere devam etti. 5'li çete Erdoğan'la İstanbul ve Ankara'da büyük ihaleler öncesinde defalarca buluşup görüştüler. İhaleyi kimin alacağı, Saray'a verilecek komisyona kadar..."
- Eski bürokrat: "Maden kısmında Erdoğan'ın danışmanlığını dönemin AA Genel Müdürü Bilal Erdoğan'ın arkadaşı Şenol Kazancı yapıyordu. Küçük ve orta ölçekli iş insanları Kazancı üzerinden maden ruhsatını hallederdi. Ama Cengiz emanetçi, madenler Saray'la ortak. Güneydoğu'da yer alan madenler Erdoğan'ın iştahını kabartıyor."
REWŞAN DENİZ
Bazı şirketler, bazı dönemlerin simgesidir. Bir ülkede hüküm süren rejimin niteliğini ele verir. Kapitalizmde şirket tekeli, kuşkusuz eşyanın tabiatı gereği. Gelişmiş kapitalist ülkelerde serbest piyasa denilen rekabet koşullarına tabi. Bu daha az gelişmiş ülkelere doğru ilerledikçe vahşi kapitalizm halini alır. Bu ülkelerde, kamuoyu baskısı ve yazılı kurallar kolayca aşılabildiği için oligarklar türer. Bazı şirketler, iktidar desteğiyle hormonlu olur. Böyle ülkelerde ülke bir CEO gibi yönetilir Erdoğan'ın tabiriyle. Bu CEO, her şirketin aldığı ihaleden pay alır, ihaleler bir avuç şirket arasında bölüştürülür, kamu kaynakları bu şirketlere pay edilir.
Bay yüzde 10!
İşte Cengiz Holding, AKP'nin iktidar dönemini en iyi anlatan şirketlerden biri. Biraz daha geriye gidersek AKP'li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı dönemini bilenler, o dönem Erdoğan'a "Bay yüzde 10" denildiğini iyi bilir. Her imar değişikliği ve rant projesi, Erdoğan'a "yüzde 10" pay verilmeden belediyeden geçmezdi. Bu hikaye, uzun dönem İstanbul'da büyük şirketler için çalışan ve adının gizli kalmasını isteyen bir müteahhitin bire bir tanıklığına dayanıyor. Zira kendisi de imar planları için Erdoğan'ın çantacılarına sık sık yüzde 10 pay verdiğini, bu nedenle Erdoğan'ın "Bay yüzde 10" diye bilindiğini anlatır. Erdoğan, iktidar olduktan sonra bu hikaye biraz daha garip bir hal aldı. Çünkü Erdoğan zaman geçtikçe sadece bir avuç şirketi büyüterek pay alan değil, bu hormonla büyütülen devasa şirketlerin gizli sahibi rolüne bürünür. Bu açıdan Rus oligarkları ile benzeşen bir sistem kurulur. Şirketlerin kağıt üzerinde sahipleri vardır, akıl almaz bir servet içinde yüzmektedir, ama esas sahibi bir sarayda oturmaktadır. Bu açıdan Osmanlı dönemi atıfları sadece bir geçmiş nostalji değil, o dönem padişahın her şeyin sahibi olduğu bir düzenin şimdide inşa edilmesini de içeriyor. Mardin Derik'te Cengiz Holding TIR'larının karıştığı katliam dolayısıyla bu şirketi bir kez daha mercek altına aldık.
Oranlar yükseldi
KHK ile işine son verilen ve Cengiz Holding'i de yakından tanıyan ve faaliyetlerini takip eden eski bir bürokrat ile konuştuk. Mehmet ve Ekrem Cengiz'in yükselişini anlatan eski bürokrat, "Bu aile 1990'lı yıllarda popüler hale geldi. Bildiğim kadarıyla 1991'de Rize Atatürk Caddesi'nde küçük bir büroları vardı... Mehmet/Ekrem Cengiz kardeşlerin 1 kamyon ve 1 kepçeleri vardı o dönem... İlk işleri birkaç km'lik köy yolu asfaltlama işiydi. Daha sonraları Mesut Yılmaz ile ihaleler büyüdü ve Karadeniz Sahil Yolu ihalesi alındı" diye başlıyor anlatmaya. Karadeniz Sahil Yolu önemli. Çünkü bu Karadeniz doğasına yönelik en büyük yağma projelerinden biri idi. Ayrıca bu proje, yolsuzluk nedeniyle Yüce Divanlık oldu. Cengiz için her şey AKP'nin iktidar olmasının ardından ışık hızıyla değişir. Kritik tarih 2004. Eski bürokrat, "Cengiz 2004 yılında AKP'ye yanaşma kararı aldı. Rizeli hatırı sayılır kimseler vardı arada... Ve Saray'a yanaştı. Tabi ki her şey 'Al gülüm ver gülüm' ilişkisiydi. Saray'a yüzde 10-20 haracını veriyordu" diye anlatırken, Erdoğan'ın belediye başkanlığı dönemindeki alışkanlıklarını hızlıca başbakanlığı dönemine de taşıdığını gösteriyor.
Havuz'un kurulması
17/25 Aralık'ta ortaya çıkan yolsuzluk ağına dikkat çeken eski bürokrat, "Tabi ki Erdoğan için Sabah, ATV gibi medya organlarını almak kara propaganda için önemliydi. Onu alırken aynı zamanda ihale verip de yüzdelik pay aldığı herkese 'elinizi cebinize atın' dendi. Onlar da ödeyelim ama 'Bu milletin a. koyacağız' dedi. Karadeniz sahil yolu projesi AKP döneminde bitti hatırlarsanız... Binali de (Binali Yıldırım) burası için 'Yanlış bir projeydi, 700 trilyonun uzerinde para harcandı ama yapmak zorundaydık' demişti. Sadece Rizeli Cengiz İnşaat yoktu, Saray'a yakın Artvinli Ali Nihat Gökyiğit’in kurduğu Tekfen Holding, yine Trabzonlu Saffet Çebi’nin sahibi olduğu Akyol Holding, yine Artvinli Çarmıklı ailesinin sahibi olduğu Nurol Holding, yine Artvinli Mehmet Nazif Günal’ın sahip olduğu MNG Holding bünyesinde kurulan Mapa İnşaat gibi firmalara sadece Karadeniz Sahil Yolu bölümler halinde ihale edilmedi, birçok ihale aldılar. Erdoğan hepsini büyüttü, hepsinden de komisyonunu aldı. Bu firmalar yüzdelik komisyonunu Saray'a verdikten sonra AKP'den çok ihale aldı ve zenginleştiler" diye anlatıyor.
Villalarda gizli kasalar
Eski bürokrat, 17/25 Aralık'taki yolsuzluk operasyonunda edindiği bilgileri de paylaşıyor: "Mehmet Cengiz sadece menfaat için yanaştı Saray'a ve Erdoğan'ın kasalarından birisi haline geldi. Öyle ki Meclis'te bununla ilgili yazılı soru önergelerine 'devlet sırrı' denilerek cevap verilmedi. Bu bile onun Erdoğan'ın kasalarından birisi olduğunu gösteriyor. 17/25'ten önce birkaç villada kasanın olduğunu tespit etmiştik. (Bağımsız, korumalı, güvenlikli villaların içinde özel kasalı odalar) Bir tanesi Mehmet Cengiz'e, 2 tanesi de Erdoğan'ın köylüsü ve başka bir emanetçisi Talip Öztürk'e aitti. (Öztürk Rize Güneysu'lu. Suriye yağmasının başında da bu var.)"
Malezya-Katar hattı
Eski bürokrat bu paraların nasıl aklandığını ve yöntemini de anlatıyor: "17/25 yarım kaldı, ülke gerçekleri göremedi... Bilal 3 günde 3-5 milyar dolar parayı eritti. 4 milyar doları hemen 17/25 sonrası Malezya'ya fonlara gitti (Havaalanında özel brandalı kamyonlara kadar şahitleri var) Malezya yüzde 4 komisyon aldı. O paralar varlık fonları üzerinden Türkiye'ye geri geldi. Yine 20 milyar dolar da Katar'a gitti. Hemen 17/25 sonrası Erdoğan'ın uçağı kaç kere gitti Katar'a bakılabilir. Yine oradaki fonlar üzerinden para Türkiye'ye girdi. Katar'ın aldım dediği her şey Erdoğan'ın aslında. Bunların detaylarını hukuk gelirse ilerde herkes görür."
Her ihaleden Saray'a pay
Eski bürokrat, Erdoğan'ın gizli sahibi olduğu şirketlerle nasıl ve kimler üzerinden ilişkilendiğini, işleri kimleri üzerinden yürüttüğünü şu sözlerle açıklıyor: "5'li çete olarak anılan bu grup ilk başlarda Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ile özel toplantılar yapıp ihaleleri pay ediyorlardı. Daha sonra Bilal Erdoğan ile bu işlere devam etti. Mesela Mehmet Cengiz Saray'dan çözeceği bir iş için direkt Bilal Erdoğan'ı arıyordu. Peki onunla nerden samimi? Çünkü 5'li çete Erdoğan'la İstanbul ve Ankara'da büyük ihaleler öncesinde defalarca buluşup görüştüler. İhaleyi kimin alacağı, Saray'a verilecek komisyona kadar... Toplantılara katılan isimlerden birisi de Bilal Erdoğan'dı. Onun görevi babasının bu işlerini takip etmek. O nedenle 5'li çete sorun yaşayınca ya ilgili bakanı veya Bilal Erdoğan'ı arıyordu. Tekrar ediyorum bizzat Erdoğan ile pazarlıklar yapılıyordu. Yüzde 10/20 Erdoğan her ihaleden pay aldı. Yine İstanbul Havalimanı'nda en büyük vurgunu yaptılar. Deveyi hamuduyla birlikte yediler... 30 milyar doların kaç milyar doları Saray'a gitti ortaya çıkarılmalı. 5'li çetenin aldığı her garantili ihaleden Saray'a pay gidiyor. Havaalanının gerçek değeri 30 milyar dolar değil. Orada devletin zarara uğratılması var, rakamlarda oynama var. Kaldı ki havaalanı işletmesinden diğer hizmetlere kadar yandaşlara peşkeş çekilmiş."
Bilal'in dükkanları
Eski bürokrat, Bilal ve Sümeyya Erdoğan'ın havaalanındaki dükkanlarına da dikkat çekiyor: "Sadece Bilal Erdoğan'ın dükkanı yok orada. (Doruk Izgara). Sümeyye Erdoğan'ın arkadaşları (emanetçileri) Mustafa Esenkal ve Ali Bahadır Yeşil isimli şahısların da var. Şirket ismi Akıncı Restoran olan dükkan ismi 'Çay Saati'. Cumhurbaşkanı avukatının kızının dükkanı var. Hatta Mehmet Cengiz'in kızının dükkanı var. İsmi MVNCH Yeme İçme Hizmetleri Anonim Şirketi. Bakan Nebati'nin kardeşinin bir dükkanı var. Yani millete 10 katına yiyecek satanlarla ülkeyi soyanlar aynı kişiler. Şimdi Mehmet Cengiz’in neden Bilal Erdoğan'ı direkt cepten arayıp işlerini hemen çözdürdüğünü anlamışsınızdır. Bu dükkanlar sadece 5/10 dükkanla sınırlı değil. 100'e yakın dükkan aile-eş-dost ve akraba arasında paylaşılmış durumda."
Erdoğan'ın gözü Kürt madenlerinde
Eski bürokrat, Kürdistan'da Cengiz ve Limak şirketlerinin maden yağmasına dair Erdoğan'ın özel bir yönelimi olduğunu belirtiyor. Eski bürokrat, "Maden kısmında Erdoğan'ın danışmanlığını dönemin AA Genel Müdürü Bilal Erdoğan'ın arkadaşı olan Şenol Kazancı yapıyordu. Küçük ve orta ölçekli iş insanları Kazancı üzerinden maden ruhsatını hallederdi. Ama Cengiz emanetçi, madenler Saray'la ortak. Dolayısıyla özellikle Kanada firmaları üzerinden rant çok fazla. Güneydoğu'da ve Karadeniz'de yer alan madenler Erdoğan'ın iştahını kabartıyor. O nedenle büyün tepkilere rağmen durmuyorlar" diyor.