Esasla ilgili yapabileceklerimizi konuşalım

Ayşegül Doğan

Ayşegül Doğan

  • DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, şu anda ithamları ve bunları pekiştirecek tartışmalara ihtiyaç olmadığını vurguladı.
  • Ayşegül  Doğan, "Asıl ihtiyaç, sürecin ivme kazanması, hızlanması ve demokratikleşme için yapılması gerekenlerdir" diye konuştu.
  • Ayşegül  Doğan, AKP'ye de sorumluluğunu hatırlatarak, "Bu esasla ilgili yapabileceklerimizi konuşmak daha faydalı olacaktır" dedi.

Komisyon'un 4 Aralık’ta yapacağı toplantıya işaret eden DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, Rêber Apo ile yapılan görüşmenin tutanaklarının kamuoyuna açık, erişebilir olması gerektiğini söyledi. Ayşegül Doğan, şunları vurguladı: "İktidarından muhalefetine herkesin cesur adımlar atması gereken, farklı kesimleri de cesaretlendirmesi gereken bir mesele ile karşı karşıyayız. Muhalefet 'bekle gör' siyaseti yerine daha aktif bir pozisyon almalı ve kurucu bir siyaset ufkuna sahip olmalı. 'Kürt sorunu vardır' demek yetmiyor artık. Çözümüne ilişkin önerilerinizi de kamuoyuyla paylaşmalı ve buna uygun bir pozisyon almalı, siyaset üretmelisiniz."

DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, Parti Genel Merkezinde yaptığı basın toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bir yılı geride bırakan Barış ve Demokratik Toplum Süreci’nde Komisyon'un aldığı Rêber Apo ile görüşme kararını çok önemli bulduklarını ve bu kararla birlikte gerçekleşen ziyaretin kritik bir eşiği geride bıraktığını ifade ettiklerini hatırlatan Sözcü Doğan, "Bir kez daha yineleyelim: Bu kararın alınmasında emeği geçen, bunun için mücadele eden, engelleyen değil destekleyen bir tutum sergileyen, dolayısıyla kalıcı barışa güç veren herkese müteşekkiriz. Türkiye adına müteşekkiriz, toplum adına müteşekkiriz. Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu üyelerinin İmralı Adası'nda Sayın Öcalan'la görüşmesi önemli olduğu kadar tarihi bir görüşme, çünkü Kürt sorunu ve demokratik çözümün birincil muhatabıyla ilk defa böyle bir temas kuruluyor. Bu diyalog, sürece güç ve ivme kazandıracaktır. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da bunun nasıl bir güç ve ivme kazandıracağını hep birlikte öğreneceğiz. Hep beraber buna tanıklık edeceğiz" dedi.

Yasal düzenlemeler zamanı

Şimdi elbette artık gerekli yasal düzenlemelerin geciktirilmeden hayata geçirilmesinin vaktinin geldiğini belirten Sözcü Ayşegül Doğan, Komisyon'un raporunun bir an önce tamamlanması ve Genel Kurul'da hukuki düzenlemelere ilişkin adımların hızla hayata geçirilmesi gerekirken, tüm bu yasal gündemi konuşmanın ve güvence altına almanın zamanı olduğunu söyledi.

Güvenle toplumsallaşabilir

Rêber Apo'nun ne söylediği, ne sorulduğu, sorulara ne yanıtlar verdiğinin merakına işaret eden Ayşegül Doğan, şöyle konuştu: "Komisyon, 4 Aralık’ta saat 14.00’te toplanacak ve bu toplantıda bu soruların yanıtlarını hep birlikte öğreneceğiz. Bu eşik, cesur ve kararlı adımların atılmasıyla anlam kazanacak. Barış, ancak güven inşa ederek toplumsallaşabilir. Bunu ilk günden beri söylüyoruz ve barışın toplumsallaşmasını önemine de ilk günden beri dikkat ediyoruz.

Tutanaklar paylaşılsın

Beklentimiz, bu tutanakların kamuoyuna açık bir biçimde, erişilebilir halde olmasıdır. Bugüne kadar yapılan diğer dinlemelerin tutanaklarına nasıl Türkiye kamuoyu Türkiye Meclisi'nin internet sitesi üzerinden istediği zaman erişim sağlayabiliyorsa, İmralı Adası’nda Komisyon üyelerinin Sayın Öcalan’la yaptığı görüşmenin içeriğine de aynı şekilde erişebilmelidir. Bu konudaki şeffaflıktan taviz verilmemelidir.

'Gizli tutanak' manipülasyonu

Şunu da ifade etmek isterim: 'Gizli tutanak' tartışması var. Bunun doğru olmadığını, bize böyle bir bilgilendirmenin Komisyon üyeleri tarafından yapılmadığını ve kamuoyuna da böyle bir bilgilendirmenin Komisyon tarafından iletilmediğini, bu iddiaların manipülatif amaçlı olduğunu görüyoruz. Bunu da buradan duyurmak istiyoruz."

Yapabileceklerimizi konuşalım

CHP ve DEM Parti üzerinden süren tartışmalara dikkat çeken Sözcü Ayşegül Doğan, şöyle devam etti: "86 milyon için yapılan ve 86 milyonun geleceği için kurulan Komisyon'un yaptığı görüşmelerin eksiksiz bir katılımla gerçekleşmesi ortak aklı gerektiriyor. Olmadı. Şu anda ithamları, yargılamalar ve bunları pekiştirecek tartışmalara ihtiyaç yok. Asıl ihtiyaç duyduğumuz, bundan sonra sürecin ivme kazanması, hızlanması ve demokratikleşme için yapılması gerekenlerdir. Dolayısıyla tartışmanın seyrini esasından uzaklaştırarak konuşmak yerine bu esasla ilgili yapabileceklerimizi konuşmak daha faydalı olacaktır. Barışın toplumsallaşması ancak kolektif bir iradeyle mümkündür. Bunu da en başından beri söylüyoruz.

İktidar kapsayıcı olmalıydı

Komisyon'un bütün bileşenleriyle adaya gitmesi ve özellikle şeffaflığa dair endişeleri, kaygıları olanların, onlar adına bu soruları doğrudan yöneltme imkanını değerlendirmemiş olmalarını yalnızca bir talihsizlik olarak ifade edemeyiz. Ne yazık ki bir siyasetsizliğe işaret ediyor Kürt meselesinin demokratik çözümünde. Bunu üzülerek belirtiyoruz. Biz bu konuda elimizden gelen her türlü diplomasiyi yaptık, ancak bu mesele yalnızca DEM Parti'nin sorumluluğunda olamaz, olmamalı. İktidar da bu konuda teşvik edici, kapsayıcı, ikna edici ve ilerletici olmalıydı. Ne yazık ki iktidar da sorumluluğunu yerine getirmedi. Toplumsal temsiliyetin bir kısmı şimdilik bu görüşmenin dışında kaldı.

Bir görüşmeyle yetinmemeli

Bu görüşme önemliydi, ancak biricik kalmaması da aynı önemde. İmralı yolunu resmi olarak açan bu siyasi adımın devamı getirilmeli. Sayın Öcalan ile görüşmenin olanakları genişletilmeli. Bunu sürecin geleceği açısından önemli görüyoruz. Farklı siyasi kesimlerden temsilciler, hak savunucuları, akademisyenler, gazeteciler, kimler gidip temas kurmak istiyorsa, kimler gidip orada kendisiyle görüşmek istiyorsa görüşmeli, görüşebilmeli, bunun imkanları sağlanmalı.

Seçim ve seçmenle bakılamaz

Biz bu yürüyüşün uzun olduğunu biliyoruz. Bir yandan eşit, adil, onurlu ve kalıcı bir barışı inşa etmeye çalışıyoruz. Öte yandan, demokratik bir toplum tahayyülü için mücadele ediyoruz. Bu uzun yürüyüşe, görüşmeye gitmeyen, bu konuda karar alan diğer siyasi partilerin de katılacağını inanıyoruz, başta CHP olmak üzere. Dönüşüm ancak güçlü bir muhalefetle gerçekleşebilir. Türkiye halklarının sürece dahil edilmesi iktidarından muhalefetine hepimizin sorumluluğunda. İkitidar partisi, tüm imkanlarını bu temsiliyeti yaygınlaştırmak için, barışı toplumsallaşmak için değerlendirmeli. Bu mesele küçük, dar parti çıkarlarına uygun pozisyon alışların meselesi değil. Bu mesele can kayıplarının durdurulması, bir daha olmaması, bu açıdan baktığımızda hayati bir mesele. Bundan daha değerli, bundan kutsal bir şey olamaz. O yüzden bunları seçim, seçmen ölçümleri, anketler ya da bununla ilgili şekillenen kaygılar etrafında izah etmeye çalışmak yerine, bu meseleye böyle bir yerden bakıp, üstelik tarihsel arka planıyla, sosyolojik olarak ortaya çıkan diğer boyutlarıyla da yüzleşmek gerekir."

'Kürt sorunu vardır'ın gereği

Kürt sorununun çözümü için dünden farklı bir tutum sergilemek gerektiğini kaydeden Doğan, "İktidarından muhalefetine herkesin cesur adımlar atması; farklı kesimleri de cesaretlendirmesi gereken bir mesele ile karşı karşıyayız. Muhalefet, 'bekle gör' siyaseti yerine daha aktif bir pozisyon almalı ve kurucu bir siyaset ufkuna sahip olmalı. 'Kürt sorunu vardır' demek yetmiyor artık. 'Kürt sorunu vardır' dedikten sonra bu sorununun çözümüne ilişkin önerilerinizi de kamuoyuyla paylaşmalı ve buna uygun bir pozisyon almalı, buna uygun bir siyaset üretmelisiniz."

AİHM ve AYM kararları

"Selahattin Demirtaş'ın serbest bırakılması için ne bekleniyor? Niye bu suç işleme haline seyirci kalıyorsunuz?" diye soran Sözcü Ayşegül Doğan, şunları tekrarladı: "Başta Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ olmak üzere Kobanê Kumpas Davası'ndan tutsak herkes serbest bırakılmalı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararları ve Anayasa Mahkemesi (AYM) kararları uygulanmalı. Artık buna son vermek gerekiyor.” ANKARA

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.