Et fiyatları ve iklim tartışmaları…

Elif SONZAMANCI yazdı —

  • Almanya Gıda ve Tarım Bakanı Cem Özdemir verdiği bir demeçte, et ve et ürünlerinin çok ucuz fiyata satılmaması gerektiğini belirtmiş, hayvanların yaşam koşullarının iyileştirilmesi için fiyatların artırılması gerektiğini ifade etmişti. Bunun ayrıca iklim korumaya da katkı sağlayacağına işaret etmişti.

2021 yılı ekonomik krizin giderek derinleştiği bir yıl oldu. Bazı halk röportajlarında insanların çöplerden bile ekmek bulamadığını duyduk. Yandaşlar beslendikçe halk yoksullaştı, temel gıda maddelerini bile insanlar alamaz hale geldi. Et yemek lüks oldu. Hatta yıllar önce et fiyatları arttığı için insanların koyun kulağına rağbet ettiğini okumuştuk. Şimdi onu da yapamıyor halk, alınan ekmek sayısı bile düşş durumda. Ekonomi uzmanı Erdoğan ise pembe tablolar çizmeye devam ediyor.

Şimdi Türkiye’de bu tablo yaşanırken, Almanya’da tam tersi bir tartışma söz konusu: Et ve et ürünlerinin fiyatlarının artırılması önerisi.

Konu hem iklim koruma alanında hem de ekonomi alanında bir tartışma başlattı.

Önceki hükümet döneminde başlayan bu tartışma, Yeşillerin de hükümet ortağı olmasıyla birlikte daha da alevlendi. Almanya Gıda ve Tarım Bakanı Cem Özdemir verdiği bir demeçte, et ve et ürünlerinin çok ucuz fiyata satılmaması gerektiğini belirtmiş, hayvanların yaşam koşullarının iyileştirilmesi için fiyatların artırılması gerektiğini ifade etmişti. Bunun ayrıca iklim korumaya da katkı sağlayacağına işaret etmişti.

Dünyada açlığın yaşandığı, insanların temel tüketim maddelerine bile erişimde zorluk yaşadığı bir süreçte bu tartışma konusu elbette hemen üzerine atlanacak bir konu olarak görülmüyor. Ya da bunun altyapısının nasıl oluşturulacağı ile ilgili henüz net argümanlar da ortaya konmadığı için ortada muğlak bir durumun olduğunu söyleyebiliriz.

Şöyle ki: İklim korumasında artan maliyetlerin yükü yurttaşlara mı bindirilecek, yoksa iktidarlar bu yükü üstlenip vatandaşa daha azını mı yansıtacak?

Bu tartışmalar çerçevesinde Almanya’da son bir yıl içerisindeki fiyat dalgalanmalarına bir gözatalım:

2021 yılında asgari ücret saat başı 9 euro 60 cent olarak uygulandı. 2022 yılı itibarıyla yüzde 25 artışla 12 euroya çıkarıldı. Yeni hükümetin ilk müjde olarak verdiği kararlardan biriydi nitekim.

Yeni yıla ise yüksek enflasyon verileri ile başlangıç yapıldı. Federal İstatistik Dairesi, 2021 Aralık ayı enflasyonunu 5.3 olarak açıkladı. Bu rakamın 1992'den bu yana kaydedilen en yüksek fiyat artışı olduğu belirtildi.

Fiyat artışı bir çok alana yansıdı. Paylaşılan verilere göre enerji fiyatlarında yüzde 18,3 artış yaşandı, gıda fiyatlarında yüzde 6,  ev kiralarında ise yüzde 3,1 artış yaşandı.

Tüketici fiyatlarında yüzde 3 dolaylarında artış gözlemlenirken, ücretlere ortalama yüzde 1.3 dolaylarında zam yapıldı. Dolayısıyla alım gücünün düşğü bir yıl oldu Almanya için.

Türkiye ile karşılaştırıldığında ortada dramatik bir durumun olmadığı aşikar fakat biri dünyanın en güçlü ülkesi olan iki ülkeyi karşılaştırmakta gerçekçi olmaz.

Almanya’nın ekonomi profilinde böyle bir tablo gözlenirken, temel gıda maddelerinde fiyat artımına gidilmesi hedefi dolayısıyla tartışmalara neden oluyor. Zira alım gücü düşük olan kesimin temel gıda maddelerine ulaşımının da dengelenmesi gerekiyor.

Konunun iklim ve çevre koruma ile ilgisinden dolayı, fikri olumlu karşılayan bir kesim de bulunuyor.

Augsburger Allgemeine gazetesinin, Civey adlı bir araştırma şirketine yaptırdığı araştırmaya göre, 5 bin 12 kişiye bu soru sorulmuş. Yapılan ankete katılanların yüzde 61'i, hayvanların yaşam koşullarının iyileştirilmesini destekliyor, dolayısıyla fiyat artmasına da normal bakıyor. Yüzde 32'lik bir grup ise bu durumu istemiyor.

Küresel ısı miktarınışürmek için atılacak adımlar önemli. Merkel sonrası kurulan hükümette Yeşillerin yeralmasından dolayı beklenti çok daha yüksek. Bu noktada elbette sadece Gıda ve Tarım Bakanlığının atacağı adımlar belirleyici olmayacak, nitekim konu bir bütün olarak hükümeti ilgilendiriyor.

Şimdilik nabız yoklama şeklinde başlatılan bu tartışmaların hangi yöne evrileceğini bilmiyoruz. İklimin korunması çerçevesinde üretim ve tüketim ilişkilerindeki dengeyi sağlamak, yine bu minvalde sosyal politikaları düzenlemek önemli.

Ekosistemin korunması, kaynakların kullanımı gibi başlıklarda doğru strateji uygulanabilecek mi? Yine insan sağlını esas alan adımlar da bu dengede önemli bir yer tutuyor. Atılacak adımlar örnek oluşturmasıısından da önemli. Fakat şimlik sorularımızın yanıtı yok, tartışmaları izliyoruz.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.