Êzîdî rönesansı için daha fazlası

Merwan ZERDEŞT Haberleri —

  • Êzîdîler, 10 yılda belli oranda askeri, siyasi, kültürel ve toplumsal kurumlaşmalarını gerçekleştirdi. Şengal Devrimi, bunların toplamıdır ama Êzîdî rönesansı için daha fazlası gerekiyor.

MERWAN ZERDEŞT

Kesik… Derin bir kesik. Acı değil anlam isteyen, kılıçla yarılmış derin bir kesik. Coğrafyadan tarihe, beyinden kalbe açılmış bir kesik.

Hançeresi hançerlenmiş bir toplum… Mirad’ın Xezalê’si, Mîrza’nın Lawiko’su, Cirdo’nun Siya Lawê Xelîla’sı bunu anlatır. Dört aralığa ve beş tona (tetrakordon) sığmayan bir ses/bir sel. Pisagor yaşasaydı müziği matematikle değil kalbin ritmiyle ilişkilendireceği, yalnızca uyumlu aralıkları değil uyumsuz aralıkları da hesaplayacağı bir ses/makam. Aristoksenos’un isimlendirdiği 7 notanın yetmediği, bu notalara alışan kulakların duymakta/anlamakta zorlandığı bir ses. Minörün acı ve hüznünün, majörün neşe ve canlılığının yetmediği…

Yalnızlığı biten dağ: Şengal

Arapların 'Yalnız Dağ' dedikleri Şengal Dağı. Aynı silsilenin uzantısı olan Kizwan Dağı ile arasına duvar örülmüş, etrafına teller çevrilmiş Şengal Dağı. Yalnız Dağ’ın yalnız toplumu, yalnız inancı. Eskiden Kürtler için “Dağdan başka dostu olmayan halk” denirdi. Bu dağ halkının, Yalnız Dağ Şengal’e akışı, yalnızlığın kucaklaşmaya dönüşmesi. Etrafı çöl ama doğuya doğru bir adım ötesi Dicle. Üç sınırla kuşatılmış ama Çilmera’dan Cudi’ye, kuzeye doğru kuş uçuşu bir saat. Batısında yön ve ülke aynı ismi taşıyor; Rojava.

Bu toplumun yokluktan varlığa, kılıç soğuğundan yaşam sıcaklığına, yalnızlıktan büyük kucaklaşmaya akışı. 10 yılda fermandan devrime, devrimden rönesansa akış.

Artık varoluşla tanımlamak

13 Kasım, Şengal’in DAİŞ işgalinden, büyük soykırımdan kurtuluşunun 10. yıl dönümüydü; kırmızı toz bulutları ve sert bir rüzgâr içinde küçük bir bayram kutlaması yapıldı. Akıllara gelen soru; 3 Ağustos 2014'te Şengal’de işgal edilen ve kırıma uğratılan şey neydi? Yine kurtarılan, özgürleştirilen ve korunan şey neydi? Êzîdî tarihinde ilk kez bir ferman sonrası ülkeye dönüş… Ferman öncesinde komşu evi dışında bir yer-mekân tanımayan Êzîdî kadınların Irak’a, Ortadoğu’ya ve dünyaya yürüyüşü. Varlığı ve inancı reddedilen, en ağır dini ve siyasi kavramlarla tanımlanan bir topluluğun varlık ve statü mücadelesi.

Açık ki artık Şengal’ı ve Êzîdî toplumunu ferman öyküleriyle anlamanın ve anlatmanın yetmediği, hatta bu anlatımın Êzîdî varlığını fermana sıkıştırdığı bir zamandayız. Ferman ve kırım, varlık ve varoluş karşıtıysa ferman öyküleri nasıl bir varlık anlatımı olabilir ki? Kuşkusuz insanlığa karşı suçları kayda geçmek, hesap sormak, yüzleşmek gerekir fakat bunun gerçekleşeceği alan ve disiplinler belli. Artık, Êzîdîleri ölümle değil yaşamla, yokoluşla değil varoluşla tanımlamamız gereken bir dönemdeyiz. Zaten Êzîdîler, özellikle de Şengal Êzîdîleri artık bu tür anlatım ve değerlendirmelere karşı çıkıyor, yeniden varoluş hikayelerinin yazılmasını bekliyor.

Êzîdî toplumu güç biriktirdi

Rêber Apo son bir yıl içerisinde Êzîdî toplumuna üç ayrı mesaj gönderdi. En temel mesajı ise ‘Artık fermanlar son bulmuştur’ biçimindeydi. Êzîdîlere rönesans çağrısı da yaptı. Mevcut Ortadoğu ve Kürdistan koşullarında, Êzidxan'ın mevcut durumu içerisinde bu çağrı ve değerlendirmelerin ne anlama geldiğini daha derinlikli anlama sorumluluğumuz var. Rönesans her şeyden önce insanın kendi anlamını, doğasını ve varlığını yeniden keşfetmesi demek. Êzîdî toplumu buna başlangıç yapmak için geçen 10 yıl içerisinde epeyce güç biriktirdi, tecrübe edindi, iddia ve irade kazandı. İç faktörler, yani sosyolojik nedenler; dış faktörler, yani bölgenin askeri ve siyasi durumu, Êzîdîler açısından ontolojik çalışmaları oldukça hassas ve kırılgan kılmakta. Kuşkusuz bundan geri durmak mümkün değil ama gerekli kurum, kavram, kuram ve araçların tespiti gerekli.

Ferman dilinden kurtulmak

Êzîdîler geçen 10 yıl içerisinde belli oranda askeri, siyasi, kültürel ve toplumsal kurumlaşmalarını gerçekleştirdi. Şengal Devrimi dediğimiz şey tüm bunların toplamı oluyor. Rönesans ve aydınlanma alanına giriş için ise bundan daha fazlası gerekiyor. Gelinen noktada hem Şengal Özerk Yönetimi olarak yapılaşan kurumların ve kurumsal programların yeni bir perspektife kavuşması hem de Êzîdîleri anlamak, tanımak ve varoluş mücadelelerine katkı sunmak isteyen kişi ve kurumların bakış açılarını değiştirmeleri gerekiyor. Ferman diliyle, onun yarattığı ruhla varlık canlanamaz. Şengal’in kurtuluşunun 10. yıl dönümünde, ferman dilinden ve ruhundan kurtulmak Êzîdîlerden daha fazla bizlerin sorumluluğudur. 

fotoğraflar: AFP

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.