Son seçimlere yansıyan Irak, Başûr ve Êzîdîler

Merwan ZERDEŞT Haberleri —

  • Yeni bir siyasi duruma yol açmayan seçimler sonrası askeri ve siyasi çelişkilerin sertleşeceği Irak'ta, Êzîdîleri güçlü bir politik programla donatmak, tehlikeleri azaltacağı gibi  haklarına kavuşmasını sağlayacaktır.

MERWAN ZERDEŞT

Saddam Hüseyin sonrası Irak’ta ilki 2005'te olmak üzere 20 yılda 6 parlamento seçimi yapıldı. Son seçimler de dahil tümü, demokratik, siyasal ve toplumsal gerçek ve parametrelerden ziyade, Saddam sonrası yapılandırılan mezhepsel ve etnik güç paylaşımına dayalı gerçekleşti. İlk seçimden günümüze kadar oluşturulan güç dengeleri, anlaşma ve ittifaklara dayalı bir seçim geleneğini kurumsallaştırdı. Üstelik seçimler, hem bölgesel hem de uluslararası güçlerin pratik müdahale aracı olarak değerlendirildi; bir kriz yönetim aracı şeklinde kullanıldı. Bu durum, demokratik parlamenter sistemi kurumsallaştırmaktan ziyade BAAS sonrası gelişebilecek tüm demokratik unsurları ve siyaset imkanını yozlaştırarak yok eden bir sonuç üretti.

Bu koşullarda 11 Kasım'daki seçimler de siyasi sistemin yönünü değiştirecek düzeyde 'sürpriz' bir sonuç açığa çıkarmadı. Sadr Hareketi’nin boykot kararı, Şia seçmenlerin sandığa gitme oranını düşürse de İran’a daha yakın olan Sadiqun Hareketi, Bedir Hareketi, Hukuk Listesi gibi yapıların sandalye sayılarının artmasına yol açtı; 48 sandalyeden 58’e yükseldi. Bunlar, Haşdi Şabi içerisinde konumlanmış olan askeri yapıların siyasi kolları olarak parlamentoda yer alıyor. Başbakan Muhammed Şiya Sudani liderliğindeki İmar ve Kalkınma Koalisyonu’nun da içinde yer aldığı diğer Şia gruplarla birlikte toplamda 190 civarında sandalye elde ettiler. Mevcut sonuçlar, İran’ın Irak sahasından çekilmek istemediğini, beklenilenin aksine İran yanlısı güçlerin sert bir gerilemeyi yaşamadığını ortaya koyuyor.

foto: AFP

Sudani dışında da isimler konuşuluyor

Başbakan Sudani, her ne kadar 40’ın üzerinde sandalye alarak gücünü gösterse de bunu dayatarak başbakanlığı sürdürme pozisyonunda değil. Şia grupların Sudani dışında aday veya adaylar önermesi muhtemeldir, çünkü Sudani’nin Türkiye, Körfez ve uluslararası güçlerle kurduğu güç ilişkileri, özellikle İran yanlısı gruplarda yoğun tepki ve eleştiri konusu olmuştu. Başbakan Sudani bir sonraki hükümetin en güçlü adayı gibi görünüyor ama çoğu istihbarat kökenli başka isimler de konuşuluyor.

Zaten Sudani, başbakanlığını İran-ABD uzlaşmasına borçluydu. İki tarafın üzerinde kerhen mutabık kaldığı bir isim olarak tutuluyordu. Artık durum değişti, özellikle İran’ın durumu tümden değişti. İsrail-ABD öncülüğündeki uluslararası ve bölgesel güçler de Irak seçim sonuçlarını bekliyordu. 12 günlük İran savaşı sürecinde Irak sahası bir şekilde müdahale dışı kalmıştı fakat olası yeni bir müdahelede bu şansı yok. Yeni hükümetin şekillenmesini belirleyecek en önemli hususlardan biri de İran’a dönük olası müdahale planıdır.

Helbusi, Sünni liderliğini yeniden pekiştirdi

Suriye’de Esad rejiminin yıkılmasından ve iktidarın HTŞ’ye devrinden sonra Irak’taki Sünni güçlerin siyasi iştahı oldukça kabarmıştı. Irak’taki siyasi yapı ve güç dengelerinin değişmesi gerektiğini dile getiriyorlardı. Eski Meclis Başkanı Muhammed Helbusi liderliğindeki Tekeddum (İlerleme) İttifakı başta Ambar ve Selahaddin gibi vilayetlerde ciddi oy alsa da Sünni-Şia güç dengesini etkileyecek yeni bir siyasi sonuç açığa çıkmadı. Helbusi, Irak’taki Sünni liderliğini yeniden pekiştirdi. Parlamento Başkanı’nı seçme konusunda en etkili güç olarak konumlansa da bekledikleri değişim açığa çıkmadı. Buna rağmen BAAS rejimi uzantıları ve siyasi İslam’a dayalı olanlar başta olmak üzere Sünni güçlerde iktidar motivasyonu dinmedi. Suriye'de yaşananlar ve İran’a olası müdahale planları, bu motivasyonu besliyor.

foto:AFP

Demografik değişimin Kürtler aleyhine işlemesi

Güney Kürdistan açısından ise farklı parametreler var. Federe Kürdistan seçimleri üzerinden bir yıl geçmiş olmasına rağmen hükümet kurulamadı. Böyle bir gerçeklik içerisinde Irak Parlamentosu seçimlerine gidildi. KDP ve YNK’nin geleneksel iktidar alanlarında siyasi güç durumu büyük oranda korunsa da açığa çıkan yeni toplumsal ve siyasal hareketlilikler var. Örneğin; Duhok, Hewlêr, Silêmanî ve diğer Kürt kentlerinde siyasal İslamcı partilerin ciddi bir çıkışı oldu. Bir önceki seçimlerin öne çıkan partisi Yeni Nesil Hareketi (Nifşê Nû) geriledi ama Tutum Cephesi (Eniya Helwest) önemli bir çıkış yakaladı. Değerlendirilmesi gereken en önemli sonuç ise Kerkük, Musul, Selahaddin ve Diyala gibi 140. madde kapsamında olan kentlerin durumudur. Örneğin Kerkük’te, Arap ve Türkmen partilerin sandalye sayısı, Kürt partilerin sandalye sayısını geçti. Diğer kentlerde de benzer sonuçlar var. 140. madde kapsamındaki kentlerde demografinin değiştirilmesi  ve Kürt siyasi partilerinin parçalı siyaseti, Kürtlerin aleyhin esonuçlar üretti.

foto: AFP

Êzîdîlerin temsili ve Şengal'deki durum

Irak seçimleri çerçevesinde Êzîdîlere ve özellikle Şengal’e özel bir başlık açmak gerekiyor. 11 Kasım seçimlerine, Şengal’de özel bazı siyasi ve askeri koşullar içerisinde gidildi. Her şeyden önce Şengal ağır bir askeri, siyasi ve ekonomik kuşatma altında hazırlandı. Êzîdî Özgürlük ve Demokrasi Partisi (PADÊ), Türk devletiyle gerçekleştirilen 'güvenlik anlaşmaları'nın bir sonucu olarak geçen yıl Irak hükümeti tarafından yasaklanmıştı. Böylece seçim öncesi, zaten Êzîdîlerin siyasi iradesine darbe yapılmıştı. KDP denetimindeki kamplarda kalan Êzîdîlerin Şengal’e dönüşleri sistematik bir şekilde engellendi. Bağdat hükümeti de son bir yıl içerisinde bunu destekledi, hatta Şengal’in nüfusu yapısını değiştirecek yasal düzenlemelere yöneldi.

Şengal’i, Êzîdîleri ve Özerk Yönetim'i kuşatıp teslim alma veya eritme politikasında Hewlêr ve Bağdat birliktedir. Êzîdîlerin örgütlenmemeleri, kurumlaşmamaları, siyasi bir temsil gücüne kavuşmamaları için baskı mekanizmaları sürekli işletildi. Êzîdîlerin bir 'ferman toplumu' olarak sınırlandırılıp politik-ekonomik güç sahibi olmaları engelleme amacı saklanmadı. PADÊ’nin kapatılması bununla bağlantılıydı.

Sistem değişikliğiyle Êzîdî kotasına da müdahale

Bilindiği üzere Irak’taki azınlık grupları için kota sistemi uygulanıyor; Êzîdîlere de bu çerçevede Irak Parlamentosu’nda bir sandalye ayrılıyor. Şengal-Irak sahasında yaşayan yüz binlerce Êzîdînin siyasi temsiliyeti bir kotayla sınırlandırılıyor. Üstelik seçim yasasında yapılan değişikliklerle Êzîdî kotasına da müdahale edildi. Bu düzenlemeyle Êzîdî olsun veya olmasın, Irak’ın herhangi bir seçim bölgesinden Êzîdî kotasına oy kullanma hakkı tanındı. KDP ve Haşdi Şabi, Şengal başta olmak üzere Êzîdîlerin yaşadığı bölgeler dışından Êzîdî kotasına oy akıttılar. Özellikle özel oylama denilen süreçte, askeri-istihbari güçlerin oyları bu çerçevede düzenlendi. Böylece KDP’nin desteklediği Xalid Seydo İzer, büyük oranda Şengal dışındaki oylarla Êzîdî kotasından seçildi.

Şengal'den yalnızca Murad İsmail seçildi

Tam sayı net olmamakla birlikte, 200 bin civarında Êzîdînin oy kullanma hakkı vardı. Bu seçmenlerin 130 bin civarı Şengal’de, 70 bin civarı ise kamplarda ve Şêxan bölgesinde meskun. Geçmiş seçimlere oranla Êzîdî toplumunun daha istekli bir şekilde siyasi iradesini yansıtmaya yöneldiği görüldü. Şengal’de toplam 62  Êzîdî aday, farklı listelerde yarıştı. Bunlardan Êzîdî Davası Listesi, Murad İsmail’i parlamentoya taşıdı, yani Êzîdî kotası dışında Şengal’den yalnızca bir isim seçildi. Yine Şêxan Êzîdîlerinden Besman Simo Navxweş, YNK’nin de içinde yer aldığı Ninova Halkları Listesi’nden seçildi.

Özerk Yönetim'in adayı ve resmi desteği yoktu

PADÊ resmi olarak kapatıldığı için Şengal Özerk Yönetimi herhangi bir aday çıkartmadı veya resmi olarak herhangi bir adayı açıktan desteklemedi. Sadece halka, demokratik özelliklere sahip ve Şengal’in değerlerine saygılı adaylar için oy kullanmaları çağrıları yapıldı. Dolayısıyla Özerk Yönetim herhangi bir siyasi yarışa girmedi. Şengal’den seçimlere giren aday ve listeler de Özerk Yönetim'in desteğini gözeterek seçim propagandası yürüttü.

Dayatılan adaylar yenilgi yaşadı

Şengal'deki diğer bir sonuç ise KDP’nin Şengal’den ve Şengal oylarıyla hiçbir aday çıkartamayıp kotayı da Musul ve diğer vilayetlerden akıttığı oylarla alabilmesidir. KDP’nin adeta 'Êzîdî troykası' olarak Şengal halkına ve Êzîdî toplumuna dayatılan, yıllardır adeta Êzîdî siyasi temsiliyetini rehin alan Viyan Dexil, Miheme Xelîl ve Majid Şengalî büyük bir siyasi yenilgi yaşadılar. Viyan Dexil ve Miheme Xelîl, ferman öncesi dahil olmak üzere üç dönemdir, Majid Şengalî de iki  dönemdir Êzîdîler adına Irak Parlamentosu’na seçiliyordu. Temel programları ise Şengal’e ve Özerk Yönetim'e karşı faaliyet yürütmekti. Adeta siyasi bir hanedanlığa dönüşen bu yapı, bu seçimlerle birlikte çözülmüş oldu.

Özerk Yönetim'in de analiz etmesi gerekir

Yüzyıllar boyunca politik alanın dışında, irade ve temsil gücünden yoksun bırakılan Êzîdîlerin, bu durumu kabul etmediği, kendi siyasi programlarını oluşturmak ve siyasi temsillerini güçlendirmek istediği, 11 Kasım seçimleriyle daha fazla somutluk kazanmış oldu. İnanç ve kültür değerleriyle güçlü bir ahlaki toplum olan Êzîdîler, aynı zamanda güçlü bir politik toplum olmak istediklerini de ortaya koydu. Özerk Yönetim başta olmak üzere bu yeni siyasal-toplumsal durumun iyi analiz edilmesi, Êzîdî politik gücünün kurumsallaştırılması, ittifaklar politikasının hem Şengal hem de Güney Kürdistan ve Irak ekseninde güncellenmesi gerektiği ortada.

11 Kasım seçim sonuçları, Irak’ta yeni bir siyasi durum açığa çıkartmadı, askeri ve siyasi çelişkilerin gittikçe sertleşeceği görülüyor. Böylesi bir ortamda Êzîdîleri güçlü bir politik programla donatmak, hem olası tehlikeleri azaltacak hem de haklarına kavuşmasını sağlayacaktır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2025 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.