G-20 zirvesi ve getirdikleri

Aykan SEVER yazdı —

  • Savaşın karakteri gereği zaman içinde aktörlerin hamleleri, pozisyonları pekala değişebilir. Yan yana gelmez ya da ayrılmaz diye düşündüğünüz güçler bakmışsınız bir süre sonra çok başka yerlerde.

3. Dünya Savaşı ana aktörlerin karşılıklı hamleleriyle ilerliyor. Bu politikalar savaşın seyrini giderek daha "karmaşık" hale getiriyor. Kısaca bunlara değinelim.

Geçtiğimiz hafta gerçekleşen Hindistan'da (Neranda Modi hükümeti ülkesinin emperyalist iddialarını beslemek için bugünlerde ülkenin ismini Bharat yapmaya çalışıyor) toplanan G-20 zirvesi öncekilere göre bazı farklılıklar ve yenilikler içeriyordu. Zirvede Çin ve Rusya farklı gerekçelerle de olsa devlet başkanı düzeyinde temsil edilmemişti. Özellikle Çin lideri Xi Jinping'in toplantıya katılmaması BRICS'in G-20'ye tercih edildiği gibi izlenim doğurdu. Bunda bir gariplik yok. Zira ABD G-20'ye ağırlığını koydu ve BRICS üyesi Hindistan'ı yanına çekmek için alabildiğine tavizkar bir tutum izledi. Elbette Hindistan yönetiminde neo-faşist politikalar izlemekten geri durmayan Modi'nin olması Biden'da hiç de rahatsızlığa yol açmadı.

Hindistan, Batılı yönetimlerin tavizkâr tutumunun ilk ödülünü Ukrayna savaşıyla ilgili Rusya'yı suçlamayan ortak bildiriye tüm tarafların imza atmasını sağlayarak elde etti. Bu Modi iktidarı için bir diplomatik başarıydı. Bildiride "Ukrayna'daki çatışmanın küresel gıda ve enerji güvenliği üzerindeki olumsuz yansımalarına ve insani acılara" yol açmasına vurgu yapıldı. Bu yaklaşımı hem Batılılar hem de Ruslar kendilerine göre yorumlayarak hoşnut oldular. Ancak Ukrayna yönetimi uzlaşmayı "utanç verici" olarak niteledi. Muhtemelen Batılıların gözünde bir kere daha parya konumunda olduklarını gördüler.

Hindistan'ın asıl kazancı ise ABD'nin Hindistan ve Körfez ülkelerini ve Avrupa'yı birbirine bağlayacak yeni bir demiryolu ve liman koridoru ilan etmesi oldu. Proje Hindistan'dan başlayıp BAE, Suudi Arabistan, Ürdün ve İsrail üzerinden geçecek demiryolu ve nakliye hatlarından oluşuyor. Bu hattın öncelikle Çin'in emperyal stratejilerine alternatif olacağı varsayılıyor. En nihayetinde Hindistan'ı mamul mal kaynağı olarak Çin'in yerini almaya teşvik eden bir yaklaşım. Ayrıca ABD bu yeni projeyle Körfez ülkelerini Çin'e kaptırmamanın yolunu ararken İsrail'le de Arapların resmi olarak yakınlaşmasını zorluyor. Tabii şu an gündemde olan şey sadece bir proje, gelecekte bu başlıkta neler olacağı post-modern karakterli 3. Dünya Savaşı'nın seyrinde tayin edici ölçüde belirleyici olabilir.

G20 toplantısında çıkan sonuçlardan biri de Afrika Birliği'ne daimi üye statüsü verilmesi konusunda varılan uzlaşmaydı. Bu yeni açılımın özellikle Fransa ve ABD'nin Nijer ve Gabon'da gerçekleşen darbeler sonrası iyice görünürleşen Afrika'daki inisiyatif kayıplarının açığını kapatmak için mi gündeme geldiği sorusu ister istemez karşımıza çıkıyor. Bunu biraz da zaman gösterecek.

Hindistan'daki G-20 zirvesi sonrası ABD Başkanı Biden Vietnam'a gitti. Biden Vietnam'la ilişkilerde yeni bir aşamaya geçildiği "acı geçmiş"in geride bırakıldığı türünden laflar etti. Zira "acı geçmiş"te ABD yaklaşık 5 milyon Vietnamlının yanı sıra 58 bin Amerikan askerinin kanına girmişti. Ancak Biden devletinin "şanlı" geçmişine dair hiçbir sorumluluk üstlenmeyen şımarıklığın verdiği bir hoşnutluk içindeydi. Asıl sorun tabii Biden'da değil, ona bu fırsatı verenlerde.

Vietnam Çin'e karşı ABD'den destek almak isterken aynı zamanda "ucuz iş gücü" cennetlerinden biri olarak bölgede üretim merkezi olmayı hedefliyor. Bu kapsamda Vietnam'la ABD arasında yapay zeka, çip üretimi gibi çeşitli teknolojik alanlarda üretim anlaşması yapıldı. ABD ayrıca Vietnam'a silah ve 10 milyar dolar tutarında 50 Boeing uçağı satmayı hedefliyor. Önümüzdeki haftalarda Çin Devlet Başkanı Xi Jinping’in de Vietnam’ı ziyaret etmesi bekleniyor.

Buraya kadar anlattıklarım hiç biri olmuş bitmiş süreçler değil. Savaşın karakteri gereği zaman içinde aktörlerin hamleleri, pozisyonları pekala değişebilir. Yan yana gelmez ya da ayrılmaz diye düşündüğünüz güçler bakmışsınız bir süre sonra çok başka yerlerde. Savaşı bütün olarak görmeyip, post-modern karakterini anlayamayanlar mesela Orta Doğu'daki süreç için "30 yıl savaşları " gibi manipülatif tanımlamalar yapanlar ve onların tilmizleri elbette hayret etmeye devam edebilir...

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.