Garê sendromu!

Forum Haberleri —

  • Siyasi bir şov yapmayı hesaplayan diktatör Erdoğan’ın hesapları tutmayınca, Garê’yi işgalden vazgeçip rehineleri kimyasal silahlarla öldürerek operasyon sonlandırılmıştır. Garê saldırısından dersler çıkarmak gerek, yoksa daha çok Garê sendromu yaşanacaktır.

RAUF KARAKOÇAN

Garê’ye yapılan askeri operasyonun askeri yönünden ziyade siyasi yönü daha fazla ön plana çıkmıştır. Uzun süre daha güncel siyasetin malzemesi olmaya devam edeceğe benziyor. Siyasetin dilini en çok sertleştiren ve hakaretin dozunu en fazla arttıran Garê operasyonu Türkiye gerçeğini de gözler önüne sermiştir. Garê dağına yapılan operasyonun askeri planlaması üzerinde ısrarla durmak gerekir. Bu operasyonda kullanılan kimyasal silahlar da dahil, yapılan ağır bombardımanlar sonucu yaşamını yitiren savaş esirleri üzerinden PKK’ye saldıran haddini bilmezlerin, bilmeleri gereken gerçeklere odaklanmalıdırlar. Bu operasyon ile siyasi bir şov yapmayı hesaplayan faşist diktatör Erdoğan’ın hesapları tutmayınca, Garê’yi işgalden vazgeçip, rehinelerin kaldığı kamp alanına yapılan imha amaçlı saldırıyla operasyon sonlandırılmıştır. Garê operasyonun planlaması, yapılış tarzı, kullanılan silahların niteliği ve teknik üstünlüğe bakıldığında rehinelerin imhası amaçlandığını rahatlıkla görülecektir. Bu nedenle hiçbir kimse, hiçbir kuruluş, hiçbir devlet, yaşamını yitirenler üzerinden PKK’yi suçlayamaz. Türk devleti Garê katliamının sanığıdır.

Gerçekler yerine ikame ettirilen yalanlarla toplumun aklıyla alay edilmektedir. Yalanları bile çığırından çıkardılar. ABD kongre binasını basanların YPG ile ilişkilendirilmesinde olduğu gibi kırk yıl düşünsek aklımıza gelmeyecek türden yalanlardır. Garê üzerinden süren tartışmalar amacından saptırılarak milliyetçiliği körükleme aracına dönüştürüldü. Bütün Tv kanallarında tartışma konusu haline getirilerek iktidarın propaganda malzemesi yapıldı. Sadece PKK’ye saldırmakla kalınmadı, Kürtlerin tümüne hakaret eden söylemler kullanmaya başladılar. Avrupa’da Kürt avına çıkıp cinayet işlemeyi salık veren aşağılık kimseler var. Garê olayını bağlamından koparan değerlendirmeler yapılarak toplumun kafası bulandırılıyor. Kürt sorununa kalıcı çözümler üretilmediği müddetçe daha çok Garê sendromu yaşanacaktır.

Garê operasyonundan dersler çıkarmak, yapılan yanlıştan dönmek ve halka doğruları anlatmak yerine ağzı açılan herkes PKK’ye ve Kürtlere saldırmaktadır. Sadece devlet yetkilileri değil, Tv’ler de boy gösteren herkesin kullandığı dil düşmanca bir dildir. Türk devletinin Garê’de uyguladığı vahşeti görmek istemiyorlar. Kırk uçakla saldırmaları yetmezmiş gibi üstelik kimyasal gazlar kullanması savaş suçudur, insanlık suçudur. PKK yetkilileri, bağımsız bir heyet tarafından olay yerinin incelemesini talep etmesi de bu vahşetin detaylarıyla aydınlatılması için insani tutumunu ortaya koymuştur. Gündemde tutulan Garê olayı hakkında bu kadar ahkam kesileceğine, Garê ve benzeri saldırılar devletin yaptığı terör saldırıları olduğunu bilmeleri gerekir. Kürtlerin haklı ve meşru taleplerine, dil, kültür gibi doğal haklarını istemelerine bombalarla karşılık veren devletin her saldırısı birer terör saldırısıdır. 

Türk devleti, günümüzün en büyük terör organizasyonu haline gelmiştir. Türk devletinin her uygulaması terör suçu kapsamına girmektedir. Bu gerçeği görmezden gelen Türk medyası topyekûn bir saldırı halinde psikolojik savaş yürütmektedir. Kürt özgürlük mücadelesine karşı işlediği suçların haddi hesabı yoktur. Geçmişte işlenen binlerce faili meçhul cinayetlerden tutalım bodrumlarda yakılan insanlara kadar her türlü vahşeti sergilemiştir. Katledilen çocukların ve kadınların sayısına bakıldığında bile terör devleti haline geldiğini rahatlıkla söylemek mümkündür. Tam bir soykırım politikası uygulanmaktadır. Bundan daha büyük terör suçu olabilir mi? Yavuz hırsız misali devlet terörünü meşru gösterip Kürtlerin mücadelesine ‘terör’ yaftasını yapıştırmak en hafif tabiriyle ahlaksızlıktır.

Garê saldırısını kendileri için ‘milat’ olarak gören faşist zihniyet, daha büyük katliamlara ve terör saldırılarına başvuracağını göstermektedir. Kürtler için imha planları hazırlanmaktadır. Avrupa’da dahil Kürtlerin yaşadığı her yerde saldıracaklarını söylemektedirler. Tehdit şantaj da dahil her türlü psikolojik savaşa başvurarak sonuç almaya çalışacaklardır. Terör saldırılarıyla sonuç almak istemeleri beyhude bir çabadır. Kırk yıldır denedikleri devlet teröründe ısrar etmek ve tekrar denemek faşist devletin acizliğidir. Devlete yön veren zihniyet dincilik, milliyetçilik, ulusalcılıktan müteşekkil, Türk usulü dört başı mamur faşist bir zihniyettir. Bu zihniyet DAİŞ zihniyetinden daha tehlikeli olduğunu uygulamalarından görülmektedir.  

Garê operasyonu faşist devletin sendromu haline geldi. Faşist devlete daha büyük saldırılara hazırlanıyor, bunun için Kürtler her alanda hazırlıklı olmalıdırlar. Mücadelenin daha da keskinleşeceğini bilerek başarıya kilitlenmelidirler. Devletin her terör saldırısını bozguna uğratmak, sendroma dönüştürmek ve anladığı dilden karşılık vermek en meşru haktır. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.