Gün dayanışmanın, birlikte mücadelenin günüdür!

Demir ÇELİK yazdı —

  • Devletin Aleviliği inanç olarak görmemesi yanında Rêya Heq Alevileri başta olmak üzere Alevileri kriminalize eden, kültürel soykırıma tabii tutan zihniyetine karşı bir olmak, iri olmak ve diri olmak zorundayız.
  • Kürt Alevileri olarak hem ulusal değerlerimiz hem inançsal değerlerimizin büyük saldırı altında olduğu bu dönemde çok daha büyük düşünmek ve çok daha nitelikli örgütlü mücadeleyi harekete geçirmek durumundayız.

Yıllar sonrasında Alevi vakıfları, dernek ve kurumlarının İstanbul’da, “Büyük Alevi Kurultayı”nda yan yana gelmeleri ve birlikte mücadele etmeleri çok önemli bir gelişme olarak görmeliyiz. Bugüne kadar Kürt süreğine mesafe koyanlar, Raya (Reya) Heqî inanç değerlerine yok hükmünde yaklaşan Aleviler, bu kurultayda ilk kez DAD (Demokratik Alevi Dernekleri) ile mücadeleyi örmeleri ve örgütlemeleri, devletin Alevisi olmak istemeyen Aleviler açısından tarihi adım niteliğindedir. Çünkü; Aleviler kültürel soykırımla karşı karşıyadırlar. AKP-MHP iktidarının yürüttüğü özel savaş politikalarına karşı kendilerini donatmak, örgütlü mücadeleyi geliştirerek kültürel soykırım amaçlı bu saldırı ve yönelimi boşa çıkarmak tarihi önemde gelişme olmaktadır. Aleviler, devletin bu saldırgan örgütlü hamlesine karşı ortak mücadeleyi geliştirerek kültürel soykırımın başkalaştırma hamlelerini boşa çıkarabilir, birlikte kazanabilirler.

İnkârcı, katliamcı Türkçü- Sünni İslamcı zihniyet, Kürtleri fiziki ve kültürel soykırımdan, Alevileri kültürel soykırımdan geçirmek istiyor. Devletin Aleviliği inanç olarak görmemesi yanında Rêya Heq Alevileri başta olmak üzere Alevileri kriminalize eden, kültürel soykırıma tabii tutan zihniyetine karşı bir olmak, iri olmak ve diri olmak zorundayız. Rêya Heq süreği, Mezopotamya kökenli, Aleviliğin ana süreği, ana kaynağı olduğundan tarih boyunca devletçi sistemin hep saldırısı altında olmuştur. Ulus devlet süreci ile birlikte Kürt süreği birçok kez katliam ve soykırıma uğrar. Devlet yüzyıl boyunca asimilasyon ve katliamlarla bu süreğe karşı “Tamamlanmamış Görev” ve “Bitmemiş Suç Pratiği” anlayışıyla Kürt Alevilerine yaklaşmıştır. Bu nedenle sürekli hale gelen bu inkâra, katliama karşı 25 Kasım’ da Alevilerin can cana cemal cemale kendi tarihsel hakikatinin ana damarı ve çizgisi ile buluşmaları tarihi önemde bir gelişmedir. Çünkü ulus devletin temel stratejisi Kürt ve Kürt Raya(Reya) Heq karşıtı stratejisidir. Bu anlamda Alevi sorununun eşit yurttaşlık temelinde çözümü Kürt sorununun demokratik çözümünden geçtiğini iyi bilmek durumundayız.

Irkçı faşist zihniyet Kürt sorununu demokratik yollarla çözmek yerine savaşta ve savaşçıl politikalarda ısrar etmesinin nedeni; ulus devletin inkârcı kodlarında gizlidir. Çözmek yerine ortadan kaldırmak, yok etmek isteyen bu zihniyet başarılı olurda Kürt siyasal hareketini darbelerse, bundan en büyük zararı Alevi ve Êzîdîler göreceği açıktır. Çünkü bu her iki inanç toplumsallığı devlet ve iktidar dışı olup, devlet kendi bekası için bu inançları ve inanç hakikatini dağıtmayı öncelikli görev bilmektedir. Bu nedenle Dersim’e ‘çıban başı’ diyerek soykırımı gerçekleştirdi. Tekçi, inkârcı devlet gerek Kürtleri, gerekse Alevi ve Êzidîleri ulus devlet aklının önünde engel gördüğü için sürekli bu tekçi zihniyetin fiziki, siyasi, kültürel ve inançsal saldırısı altındadırlar. Bu anlamda da bu süreçte öncelikle bu üç temel dinamik, devletin soykırımına karşı hayatın her alanında kendisini örgütlemeli, yaşamını, varlığını özgürce sürdürebilmenin koşullarını oluşturmanın arayışı içinde olmalıdırlar. Başka türlü düşünmek ve davranmak fiziki soykırıma, asimilasyona ve kültürel soykırıma razı olmak, hep beraber kaybetmek demek olacaktır.

Kürt Alevileri olarak hem ulusal değerlerimiz hem inançsal değerlerimizin büyük saldırı altında olduğu bu dönemde çok daha büyük düşünmek ve çok daha nitelikli örgütlü mücadeleyi harekete geçirmek durumundayız. Alevi inancını kendine özgü inanç kılan; inancın dili, kültürü, kelamı, söylemi ve kavramlarıdır. Bu değerlere sahip çıkamaz ve örgütlü mücadele ile toplumsallaştıramazsak bu değerler elimizin altından bir bir kayıp gideceklerdir. Devlet inanç değerlerimizi güncellememiz, toplumsallaştırmamız nedeni ile bu kadim inanç değerleri ile oynamakta, bellek ve hafızasını yok etmek, yerine iktidar İslam’ın hafızasını yerleştirmek istiyor. Bu asimilasyoncu zihniyete karşı çocuklarımızın ve gençlerimizin nereden geldiklerini, ana ve atalarının inancını, toprağını, kutsallarını, köyünü ve coğrafyasını bilmesi, kendilerini bu bilgilerle donatması çok önemli olmaktadır. Çünkü Alevilik doğal toplumun komünalitesini bugünlere taşıran ortaklaşmacı kültürünün en az bozulmuş, en çok kendisi olarak kalmış değerler sahibi inancıdır. Devlet bu komünaliteyi dağıtmak ve ortadan kaldırmak, bencil, bireyci kapitalist modernitenin değerlerini yerleştirmek istiyor. Devlet Alevilerin Kürtlerle, Kürt Alevilerle yan yana gelmesini asla istemez. Yan yana gelmememiz için özel çalışmalar yapmakta, sürekler arasında çelişki ve çatışmayı körüklemekte, güçlerimizi parçalı, dağınık ve kendine göreci kılmaktadır. İnancın tarihsel hakikatini bugünlere taşıyan Kürt süreğini kendisi için tehlike gördüğünden hep saldırı altında tutuyor, Alevileri Kürt süreğinden uzak tutmaya çalışıyor. Aleviler bu gerçeği görmeli, bu hakikatle yüzleşmelidirler. İnanç birliği önündeki yapay gerekçeler yerine sürek ayrımına gitmeden çokluk içinde birlik ilkesi gereğince bütün Aleviler Alevi üst kimliğinde birlikte hareket etmelidirler. Bu zorlu ve nahak zihniyetin kültürel soykırım sürecini başka türlü aşabilmemiz mümkün değildir.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.