Geleceği birlikte örelim!

Demir ÇELİK yazdı —

  • Eğer Aleviler olarak güçlü ve birlik içinde ortak hareket edebilirsek, devlet istediği kadar yasa çıkarsın, Alevi kültürünü, inancını çıkardığı yasalara sığdıramaz.

Geçen hafta Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı'nın Alevi Ansiklopedisi hazırlığı içinde olduğu haberi paylaşılmıştı. AKP-MHP faşist tek adam diktatörlüğü Alevileri başkalaştırıp iktidar İslam'a yedeklemeye yeminli olduğunu bir kez daha göstermiş oldu. Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’nı kuran, onu da Kültür Bakanlığı'na bağlayan iktidar yeni hamleleri ile kültürel soykırımını bir üst aşamaya taşımak istiyor. Önümüzdeki aylar ve yıllarda bir yandan kendisine bağladığı Aleviler üzerinden kendi Alevi'sini oluşturmaya çalışırken, öte yandan da biat etmeyen direnen Alevilerin örgütlü yapılarını dağıtmaya ve parçalamaya çalışacaktır. Bu temelde de önümüzdeki süreçte Alevi toplumuna ve örgütlü yapılarına saldırıların olacağını bilmek durumundayız.

Son altı ayda Alevi toplumuna dönük soykırım saldırısı kapsamında yapılan gözaltı ve tutuklamalar, saldırıların ileriki süreçlerde boyutlanarak devam edeceğini göstermektedir. Alevi örgütlerinin son yıllarda ortaklaşarak hareket etmeleri, birlikte eylem ve etkinlikleri çoğaltmaları ve çeşitlendirmeleri nahak zihniyet iktidarı öfkelendirmiş görünüyor. Hizaya getirmek, biat etmeye çalışma amaçlı bu saldırılarla Alevileri korkutmak, sindirmek, geriye çekilmelerini sağlamak istiyorlar. Devlet, geniş bir toplumsallığa sahip Alevileri topyekûn ortadan kaldıramayacağını bildiğinden, özel savaş politikaları ve özel savaş psikolojisi ile işin üstesinden gelmek istiyor. Kültürel öğeye dönüştürmek istediği Alevilik inancını, Alevi Bektaşi Ansiklopedisi'ni de yazarak inancın köküne kibrit suyu dökmek istiyor.

Adına Alevi Bektaşi Ansiklopedisi diyerek ağzımıza bir parmak bal çalsa da asıl yapmak istediği Sünni İslam'ın kavram ve kuramlarıyla bize sınır çizmek, yeni bir don dikmek, kendi Alevi'sini oluşturmak istiyorlar. Yazım kurulunun tamamına yakını Sünni akademisyenlerden ve ilahiyatçılardan oluşan bu kurumun, milli şefin muhafazakâr ve milliyetçi hassasiyeti ile hareket ederek İslam dairesi içinde, onun alt kolu ve tarikatı gibi lanse edecekleri ve yazacakları kesindir. İktidar İslam'ın Alevi çocuklarını ve gençlerini hedef alan plan ve programlarını da göz önünde bulundurduğumuzda devlet soykırımı çok boyutlu ve çoklu araç ve yöntemlerle sürdürme kararlılığındadır. Devlet, özerk ve yarı özerk örgütlenmeler yerine kendi Alevi'sini oluşturmak üzere harekete geçmiş bulunuyor. Devşirdiklerini sofrasından nemalandırarak, itiraz edenleri baskılayıp, korkutarak geri çekilmesini sağlamak, direnenlerin örgütlülüğünü dağıtarak bu süreci tamamlamak istiyor. Bu amaç doğrultusunda saldırılarını arttırmış, Alevileri dört bir yandan kuşatma altına almanın soykırım planlarını uygulamaktadır. Bu kuşatma ve saldırıların sıradan olmadığını, Alevi inancını ve Aleviliği ortadan kaldırmanın stratejisi olduğunu asla akıldan çıkarmamalıyız.

Bu stratejinin ilk adımı; Aleviliği ve Alevileri yeniden tanımlamaktır. Alevilik İslam'ın bir koludur. “Bütün Aleviler Türk'tür” diyerek Aleviliği inkâr eden Türk ulus devleti, artık inkardan öte inancı ortadan kaldırmak istiyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı içinde Alevi masası kurma projesi, Alevi soykırımını, kültür kırımını tamamlamanın projesidir. Bu proje Aleviliği inanç olmaktan çıkarmanın, inanç kimliğini yok etmenin, zayıflatarak pratik politikalarla İslam içine çekerek başkalaştırmanın projesidir. Alevi Bektaşi ve Cemevi Kültür Dairesi Başkanlığı projesi, Aleviliği Türk İslam sentezi zihniyeti içinde asimile ederek bitirmek, kadim Aleviliğin beslendiği insanlığın demokratik komünalite değerlerin toplumsallığını parçalamak, kök damarını kesmektir.

Alevi hafıza ve belleğini karartma kararı, devletin derinlerinde ele alınan, devreye konulan beyaz soykırım uygulamasıdır. ÇEDES projesi ile Alevi genç nesilleri asimile etmek, zorunlu din dersleri yanına hafız ve imamlarla Alevi çocuklar devşirilmek isteniyor. Bu gerçekliği iyi bilmezsek Alevilik üzerinde yürütülen kültürel soykırımı da anlamamız zorlaşır.

Bütün bu planların boşa çıkarılmasının, bertaraf edilmesinin yolu; demokrasi ve özgürlükten yana olanlarla Alevilerin ortak cephede birlikte mücadele etmeleriyle mümkündür. Bunun için her sürekten Alevilerin, her zaman ve her zeminde birlik olmaları, ortaklaşmaları artık kaçınılmaz olmuştur. Alevileri Kürt, Arap, Türk ve Türkmen diye ayrıştırmak yerine, birlik içinde, ortak mücadele anlayışını geliştirme, asgari taleplerimiz etrafında kenetlenmemiz gerekiyor. Eğer Aleviler olarak güçlü ve birlik içinde ortak hareket edebilirsek, devlet istediği kadar yasa çıkarsın, Alevi kültürünü, inancını çıkardığı yasalara sığdıramaz. Birlikten güç doğar sözü boşuna söylenmemiştir. Birleşerek zayıflıklarımızı gidereceğiz ve sentezci, soykırımcı zihniyete karşı ortak mücadele ederek sonuç almalıyız.

Yıllardır Avrupa’da Alevilerinin örgütlendirilmesi için büyük çaba ve emekler vardır. Ancak Alevilerin inançsal ve kültürel asimilasyonunun önüne geçebilmiş değiliz. Büyük fedakarlıklara ve değerli emeklere rağmen hem inançsal, hem de kültürel olarak yok olma tehlikesini atlatabilmiş değiliz. Bu süreçte bireysel çaba ve fedakarlıklar yerine kollektif ve örgütlü mücadeleyle soykırımın önüne geçebilir, büyük başarılar elde edebiliriz.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.