Aleviler; tarihsel sorun, nedenler, çözümler
Demir ÇELİK yazdı —
- Alevilik, ulus devletin saldırısı altında, kültürel ve inançsal kırım ve asimilasyon ile derin bir başkalaşım ve açmazı yaşamaktadır. Bunları dört ana başlık altında dile getirmek mümkündür.
Mezopotamya’da dinleşmemiş ya da devlet dinine dönüşmemiş Alevi, Êzîdî, Yarsan, Kakai ve Horam inancı, devletli sistem ve devlet dinlerinin kuşatması ve saldırısı altındadır. Katliam ve soykırımlarla yok edemedikleri bu inançları asimilasyonla başkalaştırıyor, dinleşmeyi, devlet dinine yedeklemek istiyorlar. Devlet dışı, iktidara bulaşmamış bu inançlardan biri olan Alevilik, ulus devletin saldırısı altında, kültürel ve inançsal kırım ve asimilasyon ile derin bir başkalaşım ve açmazı yaşamaktadır. Alevilerin yaşadıkları bu başkalaşımın birden fazla nedeni vardır. Bunları dört ana başlık altında dile getirmek mümkündür:
1- Tarihsel nedenler: Devletçi iktidarcı sistemin Sümer Rahip Devleti (M.Ö. 4500-2000) ile başlayan, inancı kuşatma ve ortadan kaldırma saldırılarını iki ayrı dönem olarak ele alabiliriz.
A- İlk çağ devletçi sistemin müdahaleleri: Aşağı ve Yukarı Mezopotamya’da ortaya çıkan (Sümerler, Luviler, Asurlular, Hurriler, Akadlar, Babiller, Hititler, Mitani, Urartu, Pers, Sasani, Doğu Roma İmparatorluğu) başta olmak üzere birçok devletli uygarlık, Mezopotamya kaynaklı Raa(Rêya) Heq inancına bir yandan katliamlarla inancı ortadan kaldırmaya çalışırken, diğer yandan da inancın sosyal ve kültürel değerlerini kendilerine mal etmeye çalışmışlardır. Hititlerin Bin Tanrıları, Luvilerin Işık inancı gibi.
1- Hurri- Pers müdahalesi: M.Ö 1000’lı yıllarda hem Rojhilat’ta, hem Bakûr’da etkili olan müdahalelerdir.
2- Sasani- Doğu Roma İmparatorluk müdahalesi: Doğu’da Sasani( M.Ö 224-M.S 651), Batı’da ve Güney Batı’da Doğu Roma İmparatorluğu(M.Ö 395-M.S1453) Mezopotamya’yı işgal ettikleri bu dönemde, Doğu Roma Musevilik ve Hristiyanlık üzerinden, Sasani devleti ise Zerdüştlük üzerinden hegemonyasını yaygınlaştırır.
3- Sasani müdahalesi: Zerdüştlük’ün Rojhılat’ta devlet dini olması sonrasında içinden çıktığı doğa inancına yönelmesi, katliamlarla binlerce insanı öldürmesi, kadınların mal gibi alınıp satılmasına Mazdek (?-528) itiraz ve isyan eder. Ortak mülkiyeti, sınıfsız ve devletsiz toplumu savunan, aynı zamanda kadın özgürlükçü olan Mazdek hareketi komünalist bir kalkışmadır.
B- İslam devletleri ile ulus- devletlerin müdahalesi: Çok yönlü, karmaşık ve farklı yol ve yöntemler kullanılarak yapılan müdahaleler sürecidir.
1- İktidar İslam’ın müdahalesi: (M.S. 650- 1100) Hz. Ömer’in Kurdistan’ı işgali ile başlayan bu süreç ardılı Fars, Türk ve Arap İslam devletlerince katliam, soykırım ve asimilasyon politikaları ile inanç sahipleri kesintisizce katliam ve soykırımlardan geçirilirler. İktidar İslam’ın bu zulmüne itiraz ve isyan Bakûr Kurdistan’ın kuzey doğusunda gelişir. Hürrem önderliğinde, iktidar İslam’a karşı eşitlikçi ve özgürlükçü düşünceleri öz savunmaya dayanarak toplumsallaştıran devrimci bir hareket gelişir. Kurdistan’da etkili olan Hürrem kalkışmasını, Babek (M.S 796-838) devam ettirir.
2- Selçuklu müdahalesi: (1100- 1300) Büyük Selçuklu Devleti’nin veziri Nizâmülmülk’ün Rojhilat ve Bakur Kurdistan’da açtığı onlarca medresede katliamlardan geriye kalan inanç sahipleri yoğun bir şekilde asimilasyona tabi tutulurlar. Bu dönemde birçok Ocax Piri bu medreselerde yıllarca süren eğitimlere tabi tutulurlar. Daha sonra Anadolu Selçuklu sultanlarından Alâeddin Keykubad tarafından, Kürt Ocax Pîrlerine verilen secereler ile bu süreç geriye dönülmez noktaya taşırılır.
3- Osmanlı müdahalesi: ( 1299-1450) Hacı- Bektaş- Veli’nin halifelerinden Şeyh Edebali ile Abdal Musa başta olmak üzere, Bektaşi halife ve ozanların Osmanlı’nın kuruluş sürecinde Bektaşiliği iktidara taşıdıkları bir süreçtir. İktidara taşınan ve bulaştırılan Türk, Türkmen, Tahtacı ve Çepni Alevileri, bu süreç ile birlikte giderek kendi sosyal ve kültürel değerlerine yabancılaşmakla kalmazlar, kendilerini egemen dinin bir mezhebi olarak görmeye ve ifade etmeye başlarlar.
4- Yavuz ve Şah İsmail’in iktidar mücadelesi dönemi: Beş yüz yıl kadar devam eden bu süreçte Şah Kulu, Celali ve Kalender Çelebi başta olmak üzere birçok kez Türkmen, Tahtacı ve Raa Heq inancından Kürtler, Osmanlıya karşı birlikte hareket etmiş, kendi inançlarını ve inanç değerlerini korumaya çalışmışlardır. Ancak maruz kaldıkları katliam ve soykırımlar sonucu, bugünlere yansıyan ağır inançsal, sosyal ve kültürel travmaların yaşanmasına neden olmuştur.