31 Mart: Türkiye yol kavşağında

Demir ÇELİK yazdı —

  • Kürtler, Kürdistan'da faşizmin her tür baskı ve zulmüne rağmen ideolojisinin ve siyasetinin arkasında olduğunu göstermiştir. Seçim hilelerine, taşımalı seçmene rağmen kayyum rejimini tarumar etmiş, mücadele kararlığıyla iradesine sahip çıkmıştır. 

31 Mart yerel yönetimler seçimini geride bırakmışken sonuçları üzerine konuşmak, seçim sonuçlarını analiz etmek, dolayısıyla kimi çıkarsamalardan hareketle önümüzdeki döneme şimdiden hazırlanmak, demokratik siyasetin işi olmalıdır. Bununla birlikte herkes gibi bende, köşe yazımın sınırları oranında kendi okumamı değerli okuyucularla paylaşmak isterim. Ben burada seçimleri yedi temel noktadan hareketle ele almaya çalışacağım:

1- Öncelikle seçimler demokratik olma, hukuki olmanın esamesinin olmadığı tekçi, katı merkeziyetçi, inkarcı ve tek adam diktatörlük koşullarında gerçekleştiğini hatırlamamız gerektiğine inanıyorum. Bu anlamda her tür hilenin, manipülasyonun, seçmen iradesini çelme, gasp etmenin yaşandığı bilinmektedir. Seçimlerin tek adam diktatörlüğüne meşruiyet kazandırmak için devletin tüm aygıtları ile buna hizmet etmeyi görevi bildiğini asla akıldan çıkarmamak gerekiyor. Ancak tüm bu olumsuz ve anti demokratik koşullarda bile toplum kendi iradesi, tercih ve taleplerinin arkasında durduğunu da belirtmek isterim.

2- 'Siyaset; sorunları çözme sanatıdır' belirlemesini esas almayan, statükodan beslenen siyasi partilerin çözüleceği gerçeği bir kez daha ispatlanmış bulunuyor. 23 yıllık iktidarı boyunca sorunu çözmek yerine, daha da kangrenleşmesine neden olan AKP'nin çözülme trendine girdiği söylenebilinir. Devletin tüm olanak ve imkanlarını, askeri ve sivil bürokrasisini, medya gücünü arkasına alan, seçim hile ve manipülasyonda sınır tanımayan AKP ve MHP iktidarının toplum nezdinde itibarının kalmadığını görmüş olduk. Ancak kendi alternatifini oluşturmayan, kendi özgücü yerine sistemden beslenen başka bir partiye bel bağlayan, ondan medet uman ve onun insafına sığınan toplumun çözüm gücü olamayacağı da bilinmesi gerekmektedir. Dinci, cinsiyetçi muhafazakar- milliyetçiliğin alternatifi, ulusalcı(Kemalist)-milliyetçi çizgi topluma seçenek olarak sunuluyor... Hele hele tekçi, katı merkeziyetçi, inkarcı, asimilasyoncu, katliamcı ve soykırımcı ulus devletin kurucu partisi çözümün adresi olmamalı, olamazda. Faşizme kaybettirme stratejisi ekseninde demokrasi cephesini geniş tutma adına taktiksel hamleler anlaşılırdır. Ancak iradeyi teslim etme, umudu ve çözümü statükonun bekçiliğini yapana bağlama, asla yapılmaması gereken olmalıdır.

3- Seçime katılımın düşüklüğü, toplumun önemli bir kesiminin siyaset kurumuna güvenmediği, ondan taleplerini karşılayacak iradi gücü görmediğini göstermiştir. Keskin rekabete rağmen çoklu partilerin sandığa götürmeyi başaramadığı bu toplumsal kesim radikal demokrasinin önemli bir dinamiği olma potansiyeli taşıdığına inanıyorum.

4- Kürtler, Kürdistan'da faşizmin her tür baskı ve zulmüne rağmen ideolojisinin ve siyasetinin arkasında olduğunu göstermiştir. Seçim hilelerine, taşımalı seçmene rağmen kayyum rejimini tarumar etmiş, mücadele kararlığıyla iradesine sahip çıkmıştır. Buna tahammülsüzlüğün ilk adımını sayın Abdullah Zeydan'ın seçilme hakkını gaspetmekle göstermiştir. 14 belediyenin tümünü almayı başaran Van halkının iradesini kırmak üzere pusu kurarak, kumpas ve siyasi darbe ile ön almak istemiştir. Tamamen hukuksuz olan bu siyasi darbeye güçlü karşı çıkmazsak sömürge vali uygulamasıyla DEM Parti’nin tüm belediyelerine kayyum atmaya dünden hazırlar.

5- Kürtler, metropollerde faşizme kaybettirme stratejisi ile hareket etmiş, ideolojisini ve siyasetinin öncelikleri ile değil, yaşadığı kentin ve kent dinamiklerinin öncelikleri ile hareket etmiştir. 2019, 2023 ve 2024 yerel yönetimler seçimlerinde AKP ve tek adam diktatörlüğüne kaybettirme stratejisi ile hareket eden Kürt seçmene, demokratik siyaset seçenek ve alternatif geliştiremezse sistem partilerine yedeklenme riski yaşanabilir. Bu temelde de demokratik siyaset, bir an önce radikal demokrasi programı ile Türkiye'nın kadim sorunlarının çözüm manifestosunu toplumla buluşturmalıdır. Ulus devletin kuruluş kodlarını red etmeli, başta Kürtler ve Aleviler olmak üzere toplumun ezilenlerini, mazlum ve mağdurlarını demokratik çözümde buluşturmayı başarmak durumundadır.

6- Milliyetçi, dinci, cinsiyetçi iktidarın kuşatıcılığına karşı, başta Kürtler ve Aleviler olmak üzere, toplumun ekseriyeti itiraz etmiş, seküler yaşamın duyarlılığıyla oy tercihinde bulunmuşlardır. CHP'nin metropoller başta olmak üzere, birçok kenti ilk kez kazanıyor olması, CHP'nin başarısı değildir. Toplum, dinci kuşatmaya karşı seküler yaşamdan olmamak için CHP'yi son güvenli liman olarak görmüş olmasının yol açtığı bir başarı söz konusudur.

7- Mayıs 2023 seçimlerinde altı benzemezin tek adam diktatörlüğüne karşı tavanda oluşturamadıkları mücadele birlikteliğini, toplum dinamikleri tabanda oluşturmuş olması, demokratik siyaset için önemli fırsat ve olanaklar sunuyor.

Sonuç yerine: Türkiye bir yol kavşağındadır. Ya toplumun temel taleplerini karşılayan demokratik ve hukuk sistemi ile halklara ve inançlara ortak yaşamın koşullarını karşılayan demokratik cumhuriyete  evrilecek. Ya da rekabetçi otoriter rejimlerle, kaybedilen yüzyıl gibi, yeni yüz yılda da halklara ve inançlara inkar, katliam ve soykırımlar yaşatacaktır. Bu kör inattan çıkışın yolu; ulus devletin kıyım ve katliam politikalarıyla ortadan kaldırmadığı, yok edemediği Kürtlerin ve Alevilerin dönemin hakikati olan ortak yaşamda buluşmaları ve birlikte mücadele etmeleri ile mümkündür. Bugünün Türkiye'sinde Kürtler ve Aleviler demokratik değişimin ve siyasal çözümün iki temel dinamiğidirler. Kendi kadim sorunlarının çözümünü statükodan beslenen siyasi partilere havale etmeden, sürecin ve dönemin öncülüğüne soyunabilir, birlikte örgütlü mücadele etme kararlığını gösterebilirlerse çözüm de, ortak yaşam da mümkün olur.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.