Hadi bakalım ‘Hasta Adam’

 Recep Tayyip Erdoğan

Recep Tayyip Erdoğan

  •  İnsan hakları, AB üyeliği, hak ve özgürlükler iddiasıyla girdiği 3 Kasım 2002’de seçimi kazanan AKP’nin 19 yıldır süren iktidarında, ihlaller, katliamlar ve yolsuzluklar, Türkiye tarihinde en üst seviyelere çıktı.
  •  Bir süredir hastalığı konuşulan Erdoğan’a dün öğle itibarıyla 24 saatti karartma uygulanıyordu, tüm programları iptal edildi. Türkiye, artık Erdoğan sonrası konuşuluyor.
  •  Emniyet ”öldü’ etiketiyle paylaşım yapanlar hakkında soruşturma başlattı. İletişim Başkanlığı, sağlıklı döneminden yürüyüş görüntülerinden bir bölüm yayınlamakla yetindi.

İçte ve dışta izlediği tekçi politikalarla Türkiye’yi bataklığa koyan AKP iktidarı ve Erdoğan’ın bugünkü durumu çok tartışılıyor.

Toplumsal, siyasal, ekonomik ve askeri açıdan krizler üreten iktidarın ömrünün 2023’e yetmeyeceği güncel konuların başında geliyor. Erdoğan’ın son günlerde Bülent Ecevit’in gidişatının özeti olan ”hasta adam” yürüyüşüyle gündem olsa da son 5 yılda izlediği politikalar iktidarı bu noktaya sürükledi. Özellikle Kürt sorununda tekrardan inkar, imha, asimilasyon, baskı ve işgal saldırılarına sarılan iktidar, savaşı çözüm olarak gören önceki hükümetler gibi ayakta duracak mecali kalmadı. 30 Ekim 2014’te Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında alınan kararla Kürt düşmanlığı üzerine devreye konulan ”Çöktürme Planı”, Kürtlerin direnişiyle boşa çıkarıldı. Aynı zamanda bu plan ve tarih, AKP iktidarının çöküşünün de başlangıcı oldu. Ancak Kürt düşmanlığına doymayan iktidar, hala çıkışı bu politikada arıyor. Dış siyasette çaldığı tüm kapılar yüzüne kapatılan ve iç siyasette muhalefetin büyük çoğunluğunun karşı çıktığı tezkereye bel bağlayan, ancak kamuoyunda hiçbir etki yaratmayan Erdoğan, Rojava’ya karşı işgal tehditlerini sürdürse de buna kalkışmasının zorlukları biliniyor. Bundan sonra ”Erdoğan sonrası”nın siyasetin ve toplumun gündeminde büyük yer edineceğe benziyor. 

Ne yani, ölmeyecek mi?

Erdoğan’a yönelik ”#ölmüş” etiketiyle paylaşım yapan 30 kişi hakkında işlem başlatıldı.

Emniyet Genel Müdürlüğü, ”#ölmüş” etiketi altında AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik ”hakaret, tezvirat, onur ve saygınlığını rencide edici” paylaşımlar yapıldığı iddiasıyla 30 kişi hakkında yasal işlemlerin başlatıldığını duyurdu. Emniyet’in açıklamasının tamamı şöyle: ”Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı ve bağlı il birimlerince, kanunların verdiği yetki ve sorumluluk çerçevesinde, suç ve suçlularla mücadele amacıyla internet ortamında 7/24 esasına göre sanal devriye faaliyetleri yürütülmektedir. Yürütülen sanal devriye faaliyetlerinde kapsamında, Twitter isimli sosyal medya platformu üzerinde Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN kastedilerek #ölmüş hashtagine (etiket) başlatıldığına rastlanılmıştır. Bahse konu hashtag (etiket) altında Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip ERDOĞAN’a yönelik hakaret, tezvirat, onur ve saygınlığını rencide edici içeriklerin yanı sıra dezenformasyon ve manipülatif niteliğinde paylaşımlarda bulunduğu değerlendirilen 30 şahıs tespit edilmiş, haklarında gerekli yasal işlemler/çalışmalar başlatılmıştır. Yalan, mesnetsiz ve dezenformasyon ihtiva eden paylaşımlar hakkında gerekli çalışmalar yapılarak adli mercilere gönderilmektedir.”

Resmi açıklama yok

Soruşturma başlatıldı ama olur olmaz her konuda açıklama yapan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı, dünkü tüm programları iptal edilen Erdoğan’ın sağlığıyla ilgili konuşulanlara dair bir açıklama yapma gereği duymadı. Başkan Fahrettin Altun, Erdoğan’ın sağlıklı yürüyüş görüntülerinden bir bölüm yayınlamakla yetindi.  ANKARA

 

32 KHK ile 134 bin 207 ihraç

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Olağan Üstü Hal (OHAL) KHK’lileri ve geçici 35’inci madde kapsamında ihtiyaçların hukuki süreçlerine ilişkin hazırladığı raporu açıkladı.

SES Genel Merkezi’nde düzenlenen basın toplantısına SES Eş Genel Başkanları Selma Atabey ve Hüsnü Yıldırım katıldı. Atabey, OHAL döneminde gece yarıları çıkarılan 32 KHK ile 134 bin 207 kişinin savunması alınmadan ihraç edildiğini söyledi. Atabey, ihraçların 10 binden fazlasının sağlık ve sosyal hizmet alanında görev yapan emekçiler olduğunu belirtti. OHAL KHK’leri ile toplamda 795 SES üyesinin kamu görevinden ihraç edildiğini aktaran Atabey, ihraç edilen emekçilerin iç hukukta dahi haklarını aramalarının önüne engel olunduğunu söyledi. 

Bu arada Amed, İstanbul, Ankara, Urfa, Mersin, Adana ve Antalya’da basın açıklaması yaparak çalışma koşullarına dikkat çeken hekimler, ”Son 20 ayda Sağlık Bakanlığı bünyesinde çalışmaktayken istifa eden hekim sayısı 9 bin kişiyi bulmaktadır. Yine son 20 ayda 3 bin hekim emekli olmuştur” dedi. Hekimler, taleplerini şu şekilde sıraladı:

*  Hekimlerin maaş ve emekli aylığına etki edecek 7200 Ek Göstergenin uygulanması ve Özel Hizmet Tazminat oranlarının yükseltilmesiyle maaşlarda en az yüzde 150 oranında artış talep ediyoruz.

*  Tüm sağlık çalışanları maaşında da 3600 ek gösterge uygulanması talebimizi tekrarlıyoruz.

*  Hekimlerin asgari ek göstergesi 7200 olmalıdır.

*  Devlet memuru hekimler için özel hizmet tazminat oranları; doçent eğitim görevlisi için yüzde 700; 1. derece uzman hekim için yüzde 550; 8. derece pratisyen hekim için yüzde 360 olarak değiştirilmelidir. Yüksek Öğretim Personeli profesör doktor için yüzde 700, doçent için yüzde 625 olmalıdır.

*  Önerilen değişikliklerle hekimlerin çalışırken maaşı 18 000TL’den, emeklilikte 10 000 TL den daha az olmamalıdır.”

23 Kasım Salı günü İstanbul’dan ‘Beyaz Yürüyüş’ü başlatacak olan hekimler, 27 Kasım Cumartesi günü Ankara’da yapacakları ‘Beyaz  Forum’da da mücadele hattını birlikte tartışacaklar.

 

Toplu katliamların lideri

AKP, iktidarı boyunca aynı zamanda toplu katliamlarla anılan bir parti haline geldi:

*  28 Aralık 2011 günü, Şırnak’ın Uludere (Qilaban) ilçesine bağlı Roboski (Ortasu) köyünde sigara ve mazot getiren çoğu çocuk 34 sivil Kürt, dönüş yolundayken Diyarbakır’dan kalkan F-16 savaş uçakları tarafından yüzlerce kiloluk kazan bombalarıyla katledildi. Hiçbir yetkilinin gitmediği katliam yerine giden köylüler, kendi çabaları ile çocuklarının parçalanmış cesetlerini katırlar üzerinde taşıdı.

*  11 Mayıs 2013 Reyhanlı Katliamı’nda Suriye sınırında, cihatçı çetelerin tehdidi altındaki ilçede yaşayan 54 kişi bombalı saldırıda hayatını kaybetti.

*  13 Mayıs 2014’teki Soma Katliamı’nda 301 maden işçisi, iş katliamının kurbanı oldu. Tayyip Erdoğan katliamın ardından “Bu işin fıtratında var” dedi.

*  6-7 Ekim 2014 Kobanê eylemlerinde 54 kişi katledildi.

*  28 Ekim 2014’te Ermenek Katliamı’nda 18 maden işçisi öldü.

*  Amed’de 5 Haziran 2015’te HDP’nin mitingine yönelik saldırıda 4 HDP’li yaşamını yitirdi, 400 kişi yaralandı.

*  20 Temmuz 2015 Suruç Katliamı’nda 33 devrimci katledildi.

* l 10 Ekim 2015’teki Ankara Katliamı’nda, en az 104 kişi yaşamını yitirdi, 500’den fazla kişi yaralandı.

*  Antep’te 20 Ağustos 2016’dan Kürtlerin düğününe yönelik canlı bomba saldırısı gerçekleşti. Saldırıda 40’ı çocuk 57 kişi yaşamını yitirdi, 13’ü ağır 64 kişi ise yaralandı.

 

28 bin 380 işçi katledildi

İSİG Meclisi, AKP döneminde 28 bin 380 işçinin hayatını kaybettiğini açıkladı. 

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) Meclisi, 2002-2021 arasında yaşanan işçi ölümlerine dair hazırladığı raporu yayımladı. AKP iktidarı döneminde Türkiye işçi sınıfı için değişen bir durumun olmadığı kaydedilen raporda, ”AKP’nin iktidara geldiği Kasım 2002’den beri iş cinayetlerinde en az 28 bin 380 işçi hayatını kaybetti” bilgisi paylaşıldı. 

Raporda, şu tespitlere yer verildi: 

*  İş cinayetleri sonrası adaletsizlik, cezasızlık bir kural haline gelmiştir. Davalarda asıl sorumlular mahkemeye çıkartılamadığı gibi tali sorumlular kısa süreli hapis cezalarına çarptırılmış, bu cezalar para cezasına çevrilmiş ve 24 ay taksitlendirilmiştir.

*  İktidara gelir gelmez çıkarttıkları 4857 sayılı İş Kanunu ile taşeron çalıştırma başta olmak üzere esnek ve güvencesiz çalıştırma yasal hale getirilmiş ve kiralık işçilik ve özel istihdam büroları içerikli kölelik yasası ile bütün işlerde güvence tamamen ortadan kalkmıştır. Gelinen noktada Türkiye sermaye için bir cennet haline gelmiştir. Emek sürekli ucuzlaştırılmış, Türkiye önce Avrupa’nın Çin’i şimdi ise Avrupa’nın Bangladeş’i haline getirilmiştir.

*  Sendikal hareket baskı altına alınmış, sendikalaşan işçiler işten atılmış ve iktidara bağlı sendikalar egemen hale getirilmiştir. Grevler “milli güvenlik” gerekçesiyle yasaklanmış, 1 Mayıslarda alanlar kapatılmıştır.

*  Devlet kendi yasalarına dahi uymamış, çalışan çocuklar korunmamıştır. Çocuklar çalışması yasak olan iş kollarında çalışmanın yanında 15 yaşın altında da çalıştırılmaktadır. Yoksulluk, 4+4+4 eğitim sistemi, çırak ve stajyerlik uygulamaları, mevsimlik tarım işçiliğinin omurgasının çocuklardan oluşturulması gibi nedenlerle üçte biri 14 yaş ve altında olmak üzere her yıl 60-70 çocuk çalışırken hayatını kaybetmiştir.

*  Tarımda, sanayide, hizmet sektöründe kadınlar en güvencesiz koşullarda çalıştırılmıştır. Bu çalışma koşullarının diğer yanını ise işyerinde şiddet ve taciz oluşturmuştur. Kadınların ev içi emeği de-temizlik, yemek, çocuk ve yaşlı bakımı– görünmez kılınmıştır. Her yıl 120-150 civarında kadın çalışırken hayatını kaybetmiştir.

* Yanlış dış ve iç politikalar sonucu Türkiye milyonlarca mültecinin akınına uğramıştır. Nüfusun yaklaşık yüzde 10’una yaklaşan göçmenler sigortasız, ucuz, dışlayıcı yani tamamen korunmasız koşullarda çalıştırılmıştır. Son dönemde her yıl 100 civarında göçmen işçi hayatını kaybetmiştir.”

 

TÜİK enflasyonu 4.60 puan sakladı

 

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) yıllık enflasyonu yüzde 20’nin altında göstermek için Ekim enflasyonunu yüzde 2.29 olarak açıkladı. Enflasyon Araştırma Grubu’nun (ENAG) raporuna göre Ekim’de yüzde 6,90 arttı, yıllık ise ise yüzde 49,87 oldu.

 

TÜİK’in açıkladığı verilere göre bile üretici enflasyonu yüzde 46,31’le son 19 yılın en yüksek seviyesini gördü. ÜFE-TÜFE makası ise yüzde 26,42 ile rekor kırdı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Ekim ayı enflasyon rakamlarını açıkladı. Buna göre ekim ayında enflasyon yüzde 2,29 arttı, yıllık bazda ise 19,89 oldu. Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) Ekim’de aylık bazda yüzde 2,39, Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) yüzde 5,24 artış gösterdi.

TÜİK’in açıkladığı verilere göre üretici enflasyonu yüzde 46,31’le son 19 yılın en yüksek seviyesini gördü. ÜFE-TÜFE makası ise yüzde 26,42 ile rekor kırdı. Ekim’de yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE), Aralık 2020’ye göre yüzde 37,34, yıllık yüzde 46,31, aylık yüzde 5,24 arttı. Üretici fiyatları ile tüketici fiyatları arasındaki makas ise yüzde 26,42 ile rekor kırdı. Böylelikle yıllık üretici enflasyonunda Haziran 2002’den bu yana en yüksek seviye izlendi.

Ekim itibarıyla 12 aylık ortalamalar dikkate alındığında, tüketici fiyatları yüzde 17,09, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından belirlenen yeniden değerleme oranına esas teşkil eden Yİ-ÜFE, Ekim ayı sonunda 12 aylık ortalamalara göre yüzde 36,2 artış gösterdi.

Reuters anketinde ekimde TÜFE’de artışın aylık yüzde 2.76, yıllık yüzde 20.4 olması bekleniyordu. Piyasada genel beklenti, enflasyonun yüzde 20’yi aşması yönündeydi.

ENAG’a göre yüzde 6,90

Enflasyon Araştırma Grubu’nun (ENAG) enflasyon raporuna göre ise Tüketici Fiyat Endeksi (E-TÜFE) Ekim’de yüzde 6,90 arttı. ENAG, tüketici fiyat endeksinin 12 aylık dönemdeki artış oranını ise yüzde 49,87 olarak açıkladı.

Kasım kira artışı

Enflasyon rakamlarının açıklanmasıyla Kasım ayı kira artış oranları belli oldu. TÜFE’nin 12 aylık ortalaması baz alınarak belirlenen kira artış oranı Kasım ayı için yüzde 17,09 oldu.

TL ve borsa düştü

Güne 9,59 seviyesinden başlayan dolar/TL kuru, öğlen saatlerinde 9,77’yi gördü. Euro/TL 11,30’u zorladı. Borsa İstanbul’da da öğlen saatlerinde ani düşüş oldu ve güne artıda başlayan BİST 100 endeksi öğlen saatlerinde önceki günkü  kapanışa göre yüzde 1,5’lik eksi seviyeye geçti. Saat 11.00-12.00 aralığında 1540 puan seviyelerini gören BİST 100, öğle saatlerinde bir anda yüzde 3’e yaklaşan sert düşüşle 1494 seviyesine düştü.

Erdoğan’ın hastalığı

TÜİK’in enflasyon rakamlarının beklentinin altında açıklaması, Merkez Bankası’nın (TCMB) 18 Kasım’da faiz indirimi konusunda daha rahat davranabileceği endişesinin kurda bir miktar yükselişe neden olduğu biliniyor, ancak sert yükselişe neden olacak somut bir ekonomik ya da finansal göstergenin olmaması, dikkatleri Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sağlığına çevirdi. Türk piyasaları da ABD Merkez Bankası’nın (Fed) saat 21.00’da açıklayacağı kararları bekliyordu. Fed’in aylık 120 milyar dolar seviyesinde olan varlık alımlarını azaltmaya başlaması beklenirken, faiz artışı konusunda gelecek sinyaller de takip ediliyordu.

Yıllık enflasyonun yüzde 23-24 seviyesinde olduğunun düşündüğünü söyleyen ekonomist Uğur Gürses, Merkez Bankası’nın çekirdek enflasyona bakarak para politikası belirlemeye ve faiz indirimi uygulamaya yönelik tavrının kendini göstermeyi sürdürdüğünü söyledi. Yıllık enflasyon rakamı belirlenirken bazı artışların hesaba katılmadığına dikkati çeken Gürses, ulaştırma hizmetlerinden örnek verdi. Ülkede enflasyonun yüzde 20-30 arasında olmasına rağmen, para politikasının çekirdek enflasyon baz alınarak belirlenmesinin döviz kurunda artmaya yol açtığına dikkat çeken Gürses, “Zamlar artıyor böyle olunca enflasyon artıyor. Bu durumda en büyük hasarı düşük gelirli alıyor” dedi. Ülkede yoksul tanımına giren 16-17 milyon insan olduğunu hatırlatan Gürses, çalışan nüfusun büyük bölümünün de asgari ücret aldığını ifade etti.

Altınbaş Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Atilla Çifter’e göre, açıklanan rakam Merkez Bankası’nın faiz indirme politikasına alan açmış oldu. Merkez Bankası’nın faiz indirimi uygulayarak ‘tüm problemlerin çözüleceğine’ ilişkin bir inancın olduğunu kaydeden Çifter, “Faiz indirimi için alan oluşturuldu. Merkez şu an 50 baz puan kadar indirim oluştuğunu düşünebilir çünkü faizi indirerek tüm sorunları çözeceğine inanıyor” dedi.

 

Rekor zam yolda

2022’deki vergi, harç ve cezalara uygulanacak zam oranının belirlenmesinde kullanılan ve geçen sene yüzde 9,11 olan yeniden değerleme oranı, bu yıl yüzde 36,20 ile rekor kırdı.  Vergi Uzmanı Dr. Ozan Bingöl, “Yüzde 35’ler civarında olacağı anlaşılan 2021 yılı Yeniden Değerleme Oranı, 2022 yılında pek çok vergi, harç, değerli kağıt bedeli, trafik para cezası, indirim ve istisna tutarları gibi pek çok unsuru enflasyonu yukarı çekecek yönde etkileyecektir” dedi.

 

19 yıldır satıyor

19 yıl önce dün iktidara gelen AKP, Türkiye’nin en büyük şirketlerini, fabrikalarını, otellerini, limanlarını, enerji üretim tesislerini, elektrik ile doğalgaz dağıtım şebekelerini ve arazilerini yerli ve yabancı özel şirketlere sattı. 2002 – 2021 tarihleri arasında özelleştirmeden elde edilen 62.9 milyar doların çok büyük bir bölümü kamunun borç ödemelerine, geri kalan ise satılan şirketlerin borçlarına ve personel ödemelerine gitti. Özelleştirme İdaresi’nin portföyünde yaptığı incelemeye göre, toplam büyüklüğü 45 milyon metrekareyi bulan yaklaşık 2 bin 150 taşınmaz özelleştirilecek. Sadece Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi’ne ait 40’a yakın şehirde 6 milyon 876 milyon metrekare büyüklüğündeki 583 arazi satılmayı bekliyor. İktidarın gelecek yılki yol haritası olan yıllık programa göre, liman ve santralların özelleştirilmesi sürecek. Toplam 20 milyon metrekarelik Hazine taşınmazı ”yatırımcılara” arz edilecek.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.