Halepçe ile Efrîn arasında

Meral ÇİÇEK yazdı —

  • Newroz’u Demirci Kawa’nın çağdaşları öncülüğünde yeniden yaratıp özgürlük için direniş hikayemizin devamını yazdık, mücadele hafızamızı diri tuttuk. Ve Newroz böylece yaşamın kendisine dönüştü, bir yaşam biçimi oldu Kürtler için. 

Dün 33. yıldönümüydü Halepçe katliamının. Yarın 3 yılı dolacak Efrîn işgalinin.

Zalimlere karşı direnişin zafer gününün arifesi böyledir işte biz Kürtlerde, şen değil. Tarihin ilk Newrozuna giden günler de böyle değil miydi.

2633 yıl önce Medler, Dehak’ın zulmünden dağlara sığınmıştı. Dağlar ki o günden beri Kürtlere hep sığınak olmuş. O yüzden adlarını ‘Dağ Halkı’ takmışlar. Fakat dağ sırf korunak değildir Kürt’e. Dağ isyan, başkaldırı, direniştir. Ve özgürlüktür. Kurtuluş ateşinin yakılıp dört bir yandaki karanlığı yırttığı güneşgâhtır.

Demirci Kawa, zulümden kaçanları burada mücadeleye ikna edip dağı direnişin kıblesi kılmış. Dağ gücünü tarihte ilk kez göstermiş. Denizlerin derinliklerinden yükselip başlarını göğe kaldıran dağlar. Bizi her daim kucaklayan, bize yurt olan, hasret olan, hem yakın hem uzak dağlar. 
İşte Newroz, bir dağ hikayesidir.

Zaman geçmiş ama hikaye kendini hep tekrarlamış.

İlginçtir, Halepçe’nin uzandığı Şarezor ovasının adını, zalim Dehak’ın oğlu Zor’dan aldığı söylenir. Bu yüzden mi ilk Newroz’dan tam 2 bin 600 yıl sonra çağdaş Dehakların zehrine boğuldu…

Çiyayê Kurmanca’nın eteklerinden, elindeki meşale ile ülkenin en batısından kuzeye, doğuya ve güneye ışık saçan Demirci Kawa heykelinin yükseldiği Efrîn ise ilk Newroz’dan tam 2 bin 630 yıl sonra işgal edildi. Çağdaş Dehakların paralı askerleri zaman kaybetmeden aynı gün o heykeli önce kurşunladı, ardından yıktı. Heykeli yıkınca direniş ve özgürlüğün hafızası yok edilebilirmiş gibi.

O hafıza ilk Newroz’dan beri, binlerce kez kuşaktan kuşağa aktarılmıştır, aktarılmaya devam ediyordur. Bazen bir dengbêjin kilamında, bazen bir yaşlının çîrokunda, bazen bir zindan hücresinde yankılanan “Berxwedan Jiyan e” sloganında, bazen ise bir direniş manifestosunda. Kürt’ün 2 bin 633 yıllık direniş öyküsü bu hafızada saklıdır. Biz bu tarih boyu çok zulüm yaşadık. Ancak o tarihi zulmün değil özgürlüğün ve direnişin tarihi olarak hafızamıza kaydettik. Newroz’u Demirci Kawa’nın çağdaşları öncülüğünde yeniden yaratıp özgürlük için direniş hikayemizin devamını yazdık, mücadele hafızamızı diri tuttuk. Ve Newroz böylece yaşamın kendisine dönüştü, bir yaşam biçimi oldu Kürtler için.

Newroz bayram değil. Henüz değil. Newroz’u bayramlaştırmanın mücadelesini veriyoruz. Biz direnen bir halkız. Öteden beri, tarihin ilk zalimlerinden bu yana böyleyiz. O yüzden tarihimiz Newroz’larla doludur. Bugün o zincire yeni bir halka eklemenin, tarihimize yeni bir Newroz bahşetmenin kavgasını veriyoruz.

Bu yeni Newroz belki de tarihimizin en görkemli Newroz’u olacaktır. O gün geldiğinde bu toprakların gördüğü en büyük ateş yakılacaktır. Ülkemizin bütün dağlarının doruklarında ateşler yanacaktır. Hatta ovalarında bile. O zaman gerçek anlamıyla özgürlük bayramı olacak, Newroz yeniden yaratılmış olacak, efsane gerçekleşmiş olacaktır.

Mücadele ile. Direniş ile. Örgütlülük ile.

Halepçe’den Şengal’e soykırım kıskacını kırarak.

Efrîn’e Demirci Kawa’nın heykelini yeniden dikerek.

Ve çağdaş Kawa’yı saran esaret duvarlarını parçalayarak. 

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.