Halkı aldatma cumhuriyeti

Forum Haberleri —

  • Türkiye'deki adaletsizlikleri ve uygulamaları sıralamaya kalkarsak yüzbinleri bulur. Dünyadaki adaletsizlik sıralamasında Türkiye son 10 ülke içindedir. Bundan dolayı her şeyden önce vicdanın, ahlakın ve adalet ölçülerinin ayağa kalkması gerekir. Çünkü AKP-MHP iktidarı bunları yok etmiştir.

DR. HAYRİ HAZARGÖL

Türkiye tam bir özel savaş ülkesi durumundadır. Bunun nedeni de amaçları, politikaları ve yöntemlerinin ne ülke içinde, ne de ülke dışında benimsenecek nitelikte olmasıdır. Bu nedenle gerçekler gizlenip yüzlere maske takılmaktadır. Yani hem Türkiye halkları hem de dünya kandırılmaya çalışılmaktadır. Dünyada halkına ve başka halklara karşı bu yönlü özel savaş yürüten başka bir devlet gösterilemez. Buna yol açan da Kürtleri kültürel soykırıma uğratma politikasıdır. Zaten demokrasi düşmanlığı da bundan kaynaklanmaktadır.

Zaman zaman bizde demokrasi var, dedikleri de özel savaş demokrasisidir; dünyayı aldatma demokrasisidir. Daha doğrusu demokrasi yutturmacasıdır. Yoksa Türkiye'de hiçbir zaman demokrasi olmamıştır. Ya da Kürt halkının ve demokrasi güçlerinin mücadelesinin zayıf olduğu zamanlarda bazı demokratik kurumlara biçimsel olarak yer verilmiştir. Bu açıdan Türkiye'de hiçbir zaman söylemlere ya da biçimsel olarak bazı kurumlar ve kuralların varlığına inanılmasın. Pratiğe ve yaşananlara bakılsın. Ainesi iştir kişinin lafına bakılmaz, deyimi en fazla da Türkiye'deki siyasi kurumlar ve kurallar için geçerlidir. Ancak şu da bir gerçektir ki, Türkiye’de güçlü bir demokrasi mücadele tarihi ve birikimi de bulunmaktadır. Eğer demokrasi mücadelesi süreklileştirilirse Türkiye bu tarihe ve birikime dayanarak köklü bir demokratikleşmeye kavuşacaktır.

Dünyada adaletsizlikte birinci Türkiye'nin adalet bakanı sözde adalet gösterisi yapmaya çalışıyor. Kürtleri, devrimcileri ve demokratları yok etmek önünde hiçbir mevzuat engel olmamalı, diyen iç işleri bakanı ile küçük bir ayrılığa düşmüşler. Süleyman Soylu ne adaleti, ne demokrasisi; bunlar Kürt soykırımına hizmet ediyorsa anlamlıdır, yoksa çiğner geçerim, diyen bir zihniyettedir. Buna da faşistlik diyorlar. Eğer Türkiye'de S. Soylu’ya faşist denilmeyecekse başka kimseye denilemez. O zaman Türkiye'de faşist kavramını kullanma yasaklanmalıdır. AKP’li adalet bakanı, S. Soylu’nun bir söylemiyle uyuşmadı diyerek kendini adaletli gösteremez. Bu özel savaş numarasını kimse yutmaz. Kendilerine bağlı bir mahkeme haline getirdikleri AYM kararları bağlayıcıdır demek Abdülhamit Gül’ü adaletli kılmaz.

Kemal Kurkut’un katilleri elini kolunu sallayarak gezerken, Suruç’ta Şenyaşar ailesine yapılan zulmün hesabı sorulmamışken hangi adaletten söz edilebilir. AİHM kararlarını uygulamamak ve boşa çıkarmak için yapılan hokkabazlıklar ortadayken toplumu ve dünyayı aldatmaya yönelik özel savaş gösterileri yapmak kimseyi adaletli yapmaz. Bunlar sözde reformların sözde adalet gösterileridir. Ancak Türkiye'deki adaletsizlik o kadar ayyuka çıkmıştır ki, bunun üstünü hiçbir hokkabazlık örtemez. Mızrak çuvala sığmaz, deyimi de bu özel savaş gösterileri için söylenebilir.

Türkiye'de adalet yoktur. Türkiye’deki adalet Tayyip Erdoğan ve Süleyman Soylu’nun gözüne bakıyor. Cumhurbaşkanı ve içişleri bakanı ne derse adalet de öyle işliyor. Daha doğrusu Abdülhamit Gül’ün bakanlığını yaptığı kurumlar Tayyip Erdoğan ve Süleyman Soylu’nun söylediklerini yerine getiriyor. Bu gerçek ortadayken S. Soylu’yla küçük bir farklılığa düşmesi ya da düşüyorlar gibi görünmesi Türkiye'deki adaletsizliklerin üstünü örtmez ve bu konuda sorumlu olan Abdülhamit Gül’ü temizleyemez. Türkiye'deki adaletsizlikleri ve uygulamaları sıralamaya kalkarsak yüzbinleri bulur. Abdülhamit Gül’ün bakanlığı dönemindeki adaletsizlik dünyanın etrafını defalarca dolanabilir. Dünyadaki adaletsizlik sıralamasında Türkiye son 10 ülke içindedir. Aslında en sonda da yer alabilir. En sona koysalar Türkiye'nin müttefikleri olan AB ve ABD çok teşhir olur. Bu nedenle Türk devleti en son sıraya konulmuyor.

Bu kadar adaletsizliğin olduğu yerde AKP-MHP ittifakına dayalı iktidarın başka kötülüklerini anlatmaya hiç gerek yoktur. İnsanlık için birinci ölçü budur. İnsanlık değerleri esas olarak adalet, ahlak ve vicdandır. Ahlak ve vicdanın dibe vurduğu yerde her şey kötüdür. Hiçbir şeye iyi denilemez. Ekonomik olarak iyi olsa ne olur, olmasa ne olur! Kaldı ki, ekonomik olarak halkın yaşadıkları ortada. Az bir kesim için sıkıntı yoktur. Türk devleti için önemli olan da budur. Üst toplum olan devlet ve dönemsel devlet olan iktidar için sıkıntı olmasın, halk ne yaşıyorsa yaşasın önemli değildir. Ancak adaletsizliği, ahlaksızlığı, vicdansızlığı, eşitsizliği görmeyip ekonomi şöyledir, böyledir demenin anlamı da yoktur. Adalet, ahlak, vicdan ve eşitlik ancak demokratikleşme ile var olabilir.

Türkiye’de insanlık bitirilmişken, insana ait her şey yerde sürüklenirken biraz karın doysa ne olur? İnsan yalnızca midesini doyuran bir varlık mıdır? Enerji sorunu olmayan robotlar ne ise sadece karın tokluğunu insanlık saymakta odur.

Türkiye'de her şeyden önce vicdanın, ahlakın ve adalet ölçülerinin ayağa kalkması gerekir. Çünkü AKP-MHP iktidarı bunları yok etmiştir. Kürt’ü yok etmek için bu değerler çiğnendiği gibi, Kürtler ve Aleviler gibi farklı kimlikler ve inançlar yararlanır diyerek demokrasi düşmanlığı yapılmaktadır. Bırakalım ekonomik durumu, en başta da bu değerlere karşıtlık ve düşmanlık nedeniyle bu iktidara karşı çıkılması gerek.

Sadece demokrasi güçlerinin değil, AKP’ye oy vermiş dindar insanların da bu iktidara isyan etmesi gerekir. Çünkü hak, adalet, vicdan, ahlak dindarların da değeridir. AKP din adına dindar insanların değerlerini de çiğnemektedir. Dolayısıyla bu AKP-MHP iktidarına, bu iktidardan maddi çıkar elde edenler ve bu iktidarın rantını yiyenler dışında her toplumsal kesimin karşı çıkması gerekiyor. Aslında bu karşı çıkışın zemini olgunlaşmıştır. AKP tabanında da bu karşı çıkışı gerçekleştirecek bir toplumsal güç birikimi ortaya çıkmıştır. Belki ağır faşist baskılardan dolayı Türkiye halkları şimdilik suskun gözüküyor, ancak toplum patlama noktasına gelmiş bulunmaktadır.

Bu patlamayı hiçbir özel savaş oyunu durduramaz. Çünkü mevcut iktidar bu yönlü limitini de aşmıştır. Böyle bir patlamayı durdurucu her türlü zemini ortadan kaldırmıştır.

paylaş

   

Yeni Özgür Politika

© Copyright 2024 Yeni Özgür Politika | Tüm Hakları Saklıdır.